46 research outputs found
Spatial changes of land use pattern in Guzelbahce district (Izmir)
The primary issues related the spatial organization of urban settlements are based on the development of density and land use decisions leading due to the market mechanisms. The current spatial land use pattern of cities have emerged depending various factors such as the migration movements increased rapidly from the 1950s, the rapid and uncontrolled urbanization, the pressures of rent directing the market mechanisms, etc. This urbanization process also has accompanied many problems as the insecure construction for disasters, dense and solid urban texture, various weaknesses or deficiencies of urban infrastructure. As a consequence of the evaluation for social facility areas (gaps in urban area, open and green areas, etc.) as "potential investment areas", the loss of solid - void ratio and dense built-environment have been experienced in urban centres and also urban development directions. The main aim of this study is to examine the spatial effects of land use decisions between the years of 2002-2017 under the influence of the Law 6360 in terms of urban planning discipline. These spatial variations related land use pattern are determined using Google Earth and Geographical Information Systems (GIS). According to the results, it is clearly understood that current land use patterns in Guzelbahce district have changed significantly in 15-years period. The results of analyses related the case area which the urban sprawl has seen are discussed and a variety of policies have been developed. © Authors 2018. CC BY 4.0 License
The examination of gathering points' capacity regarding mobility and accessibility: Case of Bayrakli district
The concept of accessibility that bases on continuing the flow of people, goods and services uninterruptedly is discussed as "maximum contact by minimum facility". This concept which is related with the distance has been evaluated various criteria such as physical, economic, perceptual, temporal, etc. Several assignations (optimum location, minimum distance, best distribution method, etc.) have revealed the importance of gathering points in terms of proceeding the disaster management properly. The origin point of linking "accessibility" and "transportation network" is the mobility which reveals as accessing people to adequate gathering points and services in the shortest time. These gathering points which are determined due to the specific criteria and also referred to the social infrastructure areas have a vital importance when any disaster or emergencies occur; so the site selection, availability and accessibility of these areas become extremely significant. The aim of this study is to examine the accessibility of gathering points in Bayrakli district located in Izmir city by taking minimum standards and also some recommendations into consideration. The spatial analyses based on current and potential gathering points are carried out via ArcMap software. The current and potential gathering points in Bayrakli district are examined in terms of accessibility their capacity for each neighbourhood due to their spatial distribution. According to the results, each gathering points in neighbourhoods cannot be accessible in the shortest duration by walking and also the current urban pattern affects the capacity parameter regarding the accessibility and mobility significantly. © Authors 2018. CC BY 4.0 License
Afet Risk Yönetiminde Yapay Zekâ Kullanımının Rolü
Küreselleşme etkisi altında gözlenen büyüme süreçleri ve yoğun nüfus hareketliliği nedeniyle gittikçe karmaşıklaşan kentsel faaliyetlerin yarattığı sorunlara alışılagelen yöntemlerin yanıt vermediği açıkça ortadadır. Buna ek olarak, hızlı kentleşme süreçleri ve küresel iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan afet olaylarındaki artış, zaman içerisinde kentlerin temel hizmet alanlarında (çevre, sağlık, eğitim, altyapı, güvenlik, vb.) yaşanan problemleri önemli ölçüde tetiklemektedir. Dolayısıyla, çoklu bir ağa dönüşen yaşam alanlarında toplumun refah düzeyinin sürdürülebilir biçimde devam ettirilebilmesi ve etkin bir afet yönetim sürecinin ortaya konulabilmesi için bilgi teknolojilerinin etkin biçimde kullanılması artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu noktadan hareketle, çalışmada afet öncesi döneme referans veren Risk Yönetimi alanında olası kayıpların azaltılması ve/veya bertaraf edilmesi konusunda yapay zekâ kullanımının öneminin vurgulanması amaçlanmıştır. Çalışmanın kapsamını yapay zekâ uygulamalarında risk yönetiminin yeri, yapay zekâ kullanımının afet risklerinin azaltılması sürecindeki avantajları ve dezavantajları, uygulama örneklerinin aktarılması gibi konular oluşturmaktadır. Yöntem olarak nitel araştırma yönteminin kullanıldığı çalışmada, yapılan araştırmalar sonucunda denilebilir ki, sürdürülebilir, uzun vadede etkin, çok paydaşlı ve disiplinler arası niteliğe sahip Modern Bütünleşik Afet Yönetim sürecinde Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) kullanımının karar alma süreçlerinin temel yapı taşlarından biri haline gelmiştir ve kentsel dirençliliğin arttırılmasında yapay zekâ uygulamaları kritik bir rol oynamaktadır
Kentleşme Sürecinde Kırsal Alanların Mekansal Değişimi ve Dönüşümü: Denizli Kenti Örneği
“Bütünşehir Yasası” olarak bilinen 6360 sayılı yasa ile büyükşehir belediyelerinin sınırları içerisinde yapılması planlanan nazım ve uygulama imar planları için özellikle kent merkezlerine yakın veya kentlerin gelişme yönlerinde konumlanan kırsal nitelikli yerleşmeler “potansiyel kentsel arsalar” olarak düşünülen alanlardır. Bu çalışmanın amacı, kanunun yürürlüğe girdiği 2012 yılına kadar kırsal niteliği korunan ve tarım arazisi olarak kullanılan alanlara yönelik getirilen kullanım kararlarının kanunun yürürlüğe girmesiyle oluşturduğu mekânsal etkilerin incelenmesidir. Çalışma kapsamında, Denizli İli Pamukkale ve Merkezefendi İlçeleri’nde yer alan ve kanunla tüzel kişiliği ortadan kaldırılarak “mahalle” statüsüne alınan yerleşimler örnek alan olarak seçilmiştir. 2007–2017 yılları arasında çalışma alanı olarak belirlenen alanda kentsel ve kırsal alan kullanımlarında meydana gelen mekansal değişikliklerin incelenmesi ve bu değişikliklerin şehir planlama disiplini açısından incelenmesi hedeflenmektedir. Google Earth yazılımı aracılığıyla elde edilen ve farklı yıllara ilişkin uydu görüntüleri kullanılarak ortaya konulan mekansal değişimlere ilişkin yapılan değerlendirmelerin, kentsel ve mekânsal gelişme dinamiklerinin yönetilmesinde belirleyici olan yerel düzeydeki yönetimsel yapılanmaya ait yetki ve sorumluklarının nasıl ve hangi amaçla kullanıldığını, özellikle tarımsal alanlar üzerindeki mekânsal etkilerini ortaya koyması bakımından oldukça önemli olduğu düşünülmektedir
CBS Tabanlı Arazi Uygunluk Analizi: Çiğli İlçesi Örneği
Günümüzde kentler insanların gündelik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Bunun sonucunda, yerleşim alanları, aslında yerleşmeye uygun olmayan alanlara doğru kaymaya başlamıştır. Bu durum, yapılaşmamış alanların zarar görmesine, ekolojik dengenin bozulmasına ve çeşitli afetlerin meydana gelmesine neden olmaktadır. Bu tür sorunların yaşanmaması için şehirlere uyum içinde eklenecek planlı yeni yerleşim alanları kurulması sağlanmalıdır. Mekansal planlama çalışmalarında ve mekansal araştırmalarda yer seçimi ve uygunluk analizlerinin yapılması için sıklıkla tercih edilen yöntemlerden biri Çok Kriterli Karar Verme yöntemidir. Bu yöntemin uygulanması sürecinde Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS)’nden önemli ölçüde yararlanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, İzmir kentinin merkez ilçelerinden biri olan Çiğli ilçesinin merkezi ve yakın çevresinde yeni gelişim alanları için önerilen çözüm yöntemi kapsamında belirlenen alternatifler arasından en uygun alanın yer seçim kriterlerine göre belirlenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemleri kullanılarak yerleşilebilirlik analizinin yapılmasıdır. Mekânsal analizlerden elde edilen sonuçlara göre, ilçe merkezinin doğusunda kalan ve kentsel dönüşüm kapsamına alınan bölge, diğer alternatif alanlarla karşılaştırıldığında, yeni gelişim alanları bakımından uygun bulunmuştur. Analiz sonuçları tartışılmış ve alan özelinde çeşitli öneriler geliştirilmiştir
Afet Sonrası Toplanma Alanlarına Yönelik Kapasite Yeterliliğinin Değerlendirilmesi: Merkezefendi İlçesi (Denizli) Örneği
Kentsel gelişim süreçlerinde afet risklerinin yeterince dikkate alınmaması kentsel kırılganlığın artmasının başlıca sebepleri arasında yer almaktadır. Afet olaylarının hem mekânsal gelişme dinamiklerini hem de toplumsal yapının bileşenlerini kritik biçimde etkilediği açıkça ortadadır. Bu nedenle, kentsel alanlarda afet risklerinin belirlenmesi ve olası afet zararlarının azaltılabilmesi için Risk Azaltma ve Sakınım Planlaması çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiği sıklıkla vurgulanmaktadır. Çalışmada Denizli kentinin nüfus yoğunluğu bakımından en büyük iki ilçesinden biri olan Merkezefendi ilçesinde yer alan ve Denizli İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü tarafından belirlenen ilk toplanma alanlarının mevcut kapasitelerinin büyüklük kriteri bakımından incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, Merkezefendi ilçesinde yer alan 50 mahalle için Denizli İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü tarafından yer seçimi yapılan toplam 48 adet ilk toplanma alanının kapasite bakımından yeterliliği 3 aşamalı bir yöntem kullanılarak değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, ilçenin kentin gelişme yönünde olduğu ve ilçede yapılaşmış alanların diğer bölgelere göre daha az olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, Sakınım Planlaması süreçlerinin ilçe genelinde kontrollü biçimde yürütülebilmesi ve sosyal donatı alanlarının potansiyelinin afet risklerinin azaltılması için kullanılabilmesinin ilçeye önemli avantajlar sağladığı saptanmıştır
Kentsel yenileme alanlarında planlanan yatırımların çekim modeli yöntemi ve CBS kullanılarak İzmir kent makroformuna olan olası etkilerinin değerlendirilmesi: İzmir örneği
Kentsel yenileme, özellikle metropoliten kentlerde hem yapılı çevreyi hem de yapılaşmamış doğal çevreyi içeren, kentin makroformunu etkileyip, küresel, ekonomik, politik ve sosyal açılardan değiştiren bir süreci tanımlamaktadır. Yenileme olgusu, süreç içinde meydana gelen değişiklikleri içerdiği için, kenti her yönüyle tanımayı ve kentin gelişimini anlamayı beraberinde getirmektedir. Bu kapsamda, tez kapsamında, İzmir metropoliten kenti merkezinde bulunan, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin hazırladığı 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı (IKBNIP)'na göre, ?Sağlıklaştırma ? İyileştirme Alanları? olarak tanımlanan 11 bölge yer almaktadır. Kısıtlı fiziki çevre olanaklarının yanında, sosyal ve ekonomik açıdan kentin ?dezavantajlı? bölgelerinde ikamet eden nüfusun, plan kararları ile öngörülen ve gelişmeye açılacak olan bölgelerde planlanan yatırımların gerçekleştirilmesi durumunda meydana gelecek sonuçları ile mevcut durumun süregeldiği koşulda gözlenecek sonuçların karşılaştırılması amaçlanmaktadır. Ayrıca, kente dair planlanan yatırımların fiziki ve planlama boyutunun irdelenmesi de, tez çalışmasının amaçlarındandır. Amaçlananlar doğrultusunda, karar destek süreçlerinde bir araç olarak yerini almış olan Lowry ? Garin modeli ve Hansen modeli kullanılarak, nüfus, temel istihdam ve servis işgücünün bölgeler bazında ikamet edilen ve çalışma bölgeleri arasında nasıl mekansal olarak dağıldığı belirlenecektir. Yapılan mekansal analizler, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yazılımları kullanılarak tematik haritalara dönüştürülecektir. The concept of urban renewal, especially in metropolitan cities, including both the built and the natural environment, describes a process that affects the city macro form and changes in terms of global, economic, political and social aspect. A case of renewal, for it contains the changes that occur in the process, all aspects of the city to recognize and understand the city's development brings with it. In this thesis, there are 11 regions that are defined as "Rehabilitation-Renewal Program Areas" in the metropolitan city, according to the 1/25000 scale Izmir Urban Regional Master Plan (IKBNIP) prepared by Izmir Metropolitan Municipality. Comparing the results in the case of implementation of planned investments with plan decisions that affect the resident population settle in "disadvantaged" parts of the city from social and economic aspects, besides the limited opportunities for physical environment, and the results in the current situation of these program areas is the main crucial goal of the study. Additionally, evaluating the size of the physical and planning is another goal of the thesis. According to these goals, the Lowry - Garin model and Hansen model will be used as quantitative methods. These models have taken place as a tool in line with the concept of the city dealing with economic and geographic dimensions of interaction and decision-support processes. The distribution of the population, basic and service employment will be determined spatially between residence areas and work zones. The spatial analysis will be converted to the thematic maps, using Geographical Information Systems (GIS) softwares
Risk Yönetimi Perspektifinden Bakış: Salgınların Kent Planlama Süreçlerine Etkileri
Salgınlar konusunda, önceki dönemlere kıyasla, insanlık tarihinin son 50 yıllık döneminin rahat atlatıldığı üzerine yetkili otoriteler tarafından genel bir görüş birliğine varılmış durumdadır. Bu durumun, Risk Yönetimi ve Sakınım Planlaması konularında ‘hazırlıklı olma’ halinden uzaklaşılmasına neden olduğu açıktır. Ayrıca, günümüzde karşı karşıya kalmış olduğumuz Covid-19 salgınında yaşanan kayıpların bu rahatlama halinin öngörülen bedelleri olarak ortaya çıktığını söylemek yanlış olmayacaktır. Farklı tarihsel dönemlerde Atina, Meksika, Roma, Londra, Paris, İstanbul gibi hem nüfus yoğunluğu ve yapılaşma dinamikleri hem de idari ve ekonomik açılardan bulunduğu coğrafyada ön plana çıkan kentlerde gözlenen salgınlarla (tifo, kolera, veba, sıtma, çiçek salgını, vb.) kıyaslandığında, günümüzde insanlığın gelmiş olduğu gelişmişlik ve farkındalık seviyesiyle salgın hastalıklarla mücadele konusunda daha dirençli, doğru yöntemler kullanarak halk sağlığının kentsel alanlarda ivedilikle tahsis edilmesi, toplumsal bilinç ve farkındalık konularına daha hakim olması beklenmektedir. Dünya çapında farklı uzmanlık alanlarında yapılan pek çok araştırmanın ortaya koyduğu üzere, milattan önceki dönemlerden günümüze gelen süreçte salgınlar özellikle nüfusun yoğun ve kalabalık biçimde yaşadığı kentsel alanlarda yalnızca halk sağlığını tehdit eden bir unsur olmamıştır. Aynı zamanda, kentlerin sosyal, ekonomik, çevresel ve idari yapıları ile tarihsel süreçteki rollerine etki eden önemli bir dönüm noktası niteliği taşıdığı da görülmektedir. Öyle ki, yaklaşık 200 yıl önce dünya genelinde kırsal alanın terk edilmesiyle başlayan kente göç hareketi ve dolayısıyla kentsel yaşam beklentisi günümüzde tam tersi yönde eğilimleri ortaya çıkarmıştır. Bunun temel nedeni, kentsel yaşantının tüm sanitasyon ve halk sağlığı sorunlarının birincil kaynağı olduğunun farkına varılmasıdır. Peki, tarihsel süreç içerisinde pek çok salgın tecrübesinin doğal bir sonucu olarak gelişen farkındalık ve salgınlar gibi beşeri afetler karşısında öğrenilen ‘hazırlıklı olma’ halinin kentsel alanlara yansımaları nasıl olmuştur? Çalışmanın temel amacı, bu soruya tatmin edici ve günümüzde yaşanmakta olan Covid-19 salgınının olası kayıplarının azaltılması adına mekansal organizasyona yönelik çözüm niteliği taşıyan yanıtlar bulmaktır. Akademik yazında kamusal alanların önemine, toplum yaşantısında sosyal mesafenin gerekliliğine, yapı nizamlarından donatıların dağılımına kadar pek çok fiziksel müdahaleye duyulan ihtiyaca ve kentsel açık – yeşil alanların niceliksel ve niteliksel yetersizliğine vurgu yapan çalışmalar ile bu çalışmanın ortak paydası, kent planlamanın bu tür beşeri afetlerde etkin ve çözüm odaklı bir yaklaşım geliştirebilme potansiyeli taşımasıdır. Ayrıştığı temel husus ise, önceki dönemlerde salgınlar ve etkilerine yönelik farklı uzmanlık alanlarında (Epidemiyoloji, Halk Sağlığı, Enfeksiyon Hastalıkları, Tarih, Ekonomi, vb.) yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen bulgulardan yararlanılarak yapılan tek yönlü değerlendirmelerin aksine, bu çalışmada salgınların kentsel alandaki yansımalarının çok yönlü biçimde ele alınacak olmasıdır.</p