1,360 research outputs found
Magnetic Susceptibility Measurements for in Situ Characterization of Lunar Soil
Magnetic separation is a viable method for concentration of components of lunar soils and rocks for use as feedstocks for manufacture of metals, oxygen, and for recovery of volatiles such as He-3. Work with lunar materials indicates that immature soils are the best candidates for magnetic beneficiation. The magnetic susceptibility at which selected soil components such as anorthite, ilmenite, or metallic iron are separated is not affected by soil maturity, but the recovery of the concentrated components is. Increasing soil maturity lowers recovery. Mature soils contain significant amounts of glass-encased metallic iron. Magnetic susceptibility, which is sensitive to metallic iron content, can be used to measure soil maturity. The relationship between the ratio of magnetic susceptibility and iron oxide and the conventional maturity parameter, I(sub s)/FeO, ferromagnetic resonant intensity divided by iron oxide content is given. The magnetic susceptibilities were determined using apparatus designed for magnetic separation of the lunar soils
Named Models in Coalgebraic Hybrid Logic
Hybrid logic extends modal logic with support for reasoning about individual
states, designated by so-called nominals. We study hybrid logic in the broad
context of coalgebraic semantics, where Kripke frames are replaced with
coalgebras for a given functor, thus covering a wide range of reasoning
principles including, e.g., probabilistic, graded, default, or coalitional
operators. Specifically, we establish generic criteria for a given coalgebraic
hybrid logic to admit named canonical models, with ensuing completeness proofs
for pure extensions on the one hand, and for an extended hybrid language with
local binding on the other. We instantiate our framework with a number of
examples. Notably, we prove completeness of graded hybrid logic with local
binding
Neighborly Cubical Polytopes and Spheres
We prove that the neighborly cubical polytopes studied by G"unter M. Ziegler
and the first author arise as a special case of neighborly cubical spheres
constructed by Babson, Billera, and Chan. By relating the two constructions we
obtain an explicit description of a non-polytopal neighborly cubical sphere
and, further, a new proof of the fact that the cubical equivelar surfaces of
McMullen, Schulz, and Wills can be embedded into R^3.Comment: 17 pages, 13 figure
Method of magnetic separation and apparatus therefore
An apparatus for magnetically separating and collecting particulate matter fractions of a raw sample according to relative magnetic susceptibilities of each fraction so collected is disclosed. The separation apparatus includes a splitter which is used in conjunction with a magnetic separator for achieving the desired fractionation
Dictators, Repression and the Median Citizen: An “Eliminations Model” of Stalin’s Terror (Data from the NKVD Archives)
This paper sheds light on dictatorial behavior as exemplified by the mass terror campaigns of Stalin. Dictatorships – unlike democracies where politicians choose platforms in view of voter preferences – may attempt to trim their constituency and thus ensure regime survival via the large scale elimination of citizens. We formalize this idea in a simple model and use it to examine Stalin’s three large scale terror campaigns with data from the NKVD state archives that are accessible after more than 60 years of secrecy. Our model traces the stylized facts of Stalin’s terror and identifies parameters such as the ability to correctly identify regime enemies, the actual or perceived number of enemies in the population, and how secure the dictators power base is, as crucial for the patterns and scale of repression.Dictatorial systems, Stalinism, Soviet State and Party archives, NKVD, OPGU,Repression
Türkiye'de özelleştirmenin hukuk ve ekonomisi
TEPAV yayınları arasında çıkan “Türkiye’de Özelleştirmenin Hukuk ve Ekonomisi” isimli kitapta, Türkiye’deki özelleştirmelerde karşılaşılan sorunların büyük ölçüde yargıdan değil idareden kaynaklandığı saptaması yapıldı.
Sabancı Üniversitesi’nden İzak Atiyas ve Bilgi Üniversitesi’nden Burak Oder’in TEPAV için hazırladığı raporda Türkiye’de özelleştirme politikalarının karşılaştığı hukuksal sorunlar irdelendi. Özelleştirmede iptal kararlarının kamuoyunda birbirine zıt iki farklı yoruma yol açtığı hatırlatılan çalışmada şu ifadelere yer verildi:
“ Bunlardan birincisi, yasama çabalarının ve idari işlemlerin anayasa ve hukuka uygun olmadığıdır. İkinci yorum ise, yüksek yargının özelleştirme politikalarına karşı ideolojik bir direnç gösterdiği şeklindedir. Hangi yorumun gerçeğe daha yakın olduğu, iki yorum da gerçeği yansıtmıyorsa karşılaşılan sorunların hangi etkenlerden kaynaklandığını anlayabilmek için, bu konudaki temel aktörler olan yasama, idare ve yargının yaklaşımlarının ayrıntılı bir biçimde incelenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada bu inceleme hem yasama çabaları he de tekil özelleştirme işlemleri temelinde yapılmıştır. “
“Yargı özelleştirme karşıtı” denemez
Kitapta, anayasal düzeyde özelleştirme önünde ciddi bir engel olmadığı açıklanarak, yasal zemini iyi hazırlandıktan, kamu yararı ile ilgili sorunlar konusunda yeterli önlemler alındıktan sonra kamu hizmeti olarak görülen hizmetlerin özel sektör eliyle görülmesinin de mümkün olduğu kaydedildi. Yüksek yargının genel olarak gerek yürütmeye, gerek idareye takdir yetkisi verilmesine sıcak bakmayan bir hukuk felsefesi içinde, yetkilerin yasalarda ayrıntılı bir biçimde tanımlanmış olmasını gerekli kıldığı belirtilen çalışmada, “Ancak bu tutumu ‘özelleştirme karşıtı’ şeklinde betimlemek mümkün değildir” denildi. Konuya şöyle devam edildi:
“Tekil özelleştirme işlemlerinin yargısal denetimine gelince, burada da iptallerin önemli bir bölümünün yetersiz hazırlık veya usule ilişkin yanlışlıklardan veya yasayla veya yargı kararlarıyla hukuksal olarak belirlenmiş hedeflerin gereğince dikkate alınmamasından kaynaklandığı söylenebilir. Ancak özelleştirme kanununda özelleştirmenin hedeflerine ilişkin yapılmış belirlemeler uygulamada idareyi önünü ciddi biçimde kısıtlayabilecek niteliktedir. Yine uygulamada özellikle satılan varlıkların değeri, yatırım hedefleri gibi konularda iktisadi gerekçe ve ilkelerin daha ciddi ve yetkin bir biçimde kullanılması özelleştirmelerin kamu yararına uygun bir biçimde yapılmalarını kolaylaştıracak, hem de özelleştirilen şirketlere gerekli olmayan kısıtlamaların yüklenmesini engelleyecektir. “
Ciddi bir öğrenme sürecinden geçildi
Özelleştirme politikasının ciddi bir “öğrenme süreci”nden geçtiği saptaması yapılan çalışmada, “Bunda hem özelleştirme politikasına muhalif olanların açtıkları davaların hem de yüksek yargının önemli katkıları olmuştur. Bir başka katkı da özellikle şebeke sanayilerinde düzenleyici çerçevelerin oluşmakta olmasından doğmaktadır” denildi.
Kitapta ayrıca, bugün özelleştirmelerin kamu yararını koruyacak bir biçimde yapılma ve başarılı olma ihtimalinin çok daha yüksek olduğu, konuya Anayasa düzeyinde bakıldığında da, yapılan değişikliklerle özelleştirmelere yasal zemin hazırlama konusunda meclise ciddi bir esneklik tanındığı açıklandı
Public Authority and Private Prisons: How Private Prison Labor Contributes to National Employment Precarity
Private uses of prison labor are illegal internationally, and not without reason. A lack of public oversight and regulations of wages mean that prison labor is often exploited in exchange for increased profitability for private prisons and sometimes the private companies they contract with. This paper will explicate the ways in which private uses of prison labor contribute to wage and employment precarity and ultimately cost numerous non incarcerated low wage individuals in the United States their jobs and livelihoods. It offers potential policy solutions and paths forward for new research to better link the sociological and economic considerations of this issue
Mürgistustega seotud ravijuhendid ja antidootide info uuel veebilehel
Eesti Arst 2020; 99(2):72–7
- …
