210 research outputs found

    Open-Cube: Towards an Open-Source Architecture

    Get PDF
    Architecture is a means of production, a means of spatio-temporal intervention, a use of force against what already exists in natural and cultural environments. “In addition to being a means of production,” as Henri Lefebvre subtly puts, architecture is also “a means of control, and hence of domination, of power.” Architecture thus, is ontologically a political endeavor in the original sense of the word politikos, since it simply affects the everyday life of citizens and the way they interact with their social and spatial environments. ABOUTBLANK’s experiment in this regard, is positioned in the liminal space between architectural design theory and practice. The experiment is, (1) about overthrowing the problematic structure of power and the elitist hierarchy inherent in the profession among spatial actors, (2) about dissolving the antagonistic relationship of architecture with time, change, and movement, shrouded by its fetishistic preference for atemporality, inertia, and permanence, and finally (3) about a radical pursuit towards an Open-Source Architecture which, contrary to the exclusionary nature of the conventional profession, empowers all spatial actors to become creative architectural co-producers within a horizontal, performative, and process-driven network. This theoretical framework was tested in Antalya, Turkey as an open-source architectural experiment during the summer of 2013, under the code-name “Open-Cube.” It was attempt to defy the logic of pre-determined function, allowing users to activate cubes according to their needs and desires, to defy the logic of pre-determined static composition, allowing users to move, relocate, and displace cubes as mobile containers, and to defy the logic of pre-determined hierarchical power organization, allowing users to get rid of their subordinate position and empower themselves as egalitarian spatial actors in the architectural milieu. In Antalya, the participating spatial actors of this experiment started to realize in a preliminary but promising way, in good old Nietzschean terms, the transvaluation of architecture’s problematic conventional values

    SALİHLİ’NİN MANİSA NÜFUS ÖZELLİKLERİ

    Get PDF
    Araştırma sahasınıoluşturan Salihli, Manisa iline bağlıbir ilçe olup Ege Bölgesi’nin Asıl Ege Bölümü’nde yer alır. Saha 28o10ıve 28o40ıdoğu boylamlarıile 38o20ıve 38o45ıkuzey enlemleri arasında konumlanmıştır. Bu çalışmanın amacıSalihli’nin nüfusunda tarihten günümüze meydana gelen bir takım değişimleri ve Salihli’nin nüfus özelliklerini ortaya koymaktır. Bu çalışma ortaya konulurken öncelikle sahayla alakalıliteratür çalışmasıyapılmıştır. Salihli’deki nüfus hareketlerini ortaya koyabilmek için sahada savaşa ve göçe katılanlarla veya onların çocuklarıyla görüşmeler yapılmıştır. Salihli’de nüfusun dağılışınıgöstermek için Harita Genel Komutanlığı’nın 1/100 000 ölçekli İzmir K19, K20 ve İzmir N19, N20 paftalarından yararlanılmıştır. Ayrıca, sahada nüfusun dağılışınıgözlemek için birkaç defa arazi çalışmasıyapılmıştır

    Su Ürünleri Mühendisliği’nde Donanımlı Dalışın İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından Değerlendirilmesi

    Get PDF
    Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği konusunda çeşitli bilimsel çalışmalar bulunmasına rağmen, su ürünleri mühendisliği ve donanımlı dalış konularında kapsamlı bir araştırma bulunmamaktadır. Bu çalışmada Türkiye’de aletli dalış yapan su ürünleri mühendislerinin iş sağlığı ve güvenliği konusundaki tutum ve davranışları, güvenlik farkındalıkları, iş kazası ve meslek hastalıkları deneyimlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmadaki veriler Haziran-Eylül 2017 tarihleri arasında Ege bölgesinde faaliyet gösteren yetiştiricilik sektörleri ile bu bölgedeki üniversitelerde görev yapan ve işi gereği donanımlı dalışlar gerçekleştiren 123 adet su ürünleri mühendisi ile yüz yüze anket yolu ile toplanmıştır. Elde edilen sonuçlar katılımcıların %48,8’inin sigara ve %78’inin alkol kullandığını göstermektedir. Katılımcıların %75,6’sı meslek hastalığı tanımını bilmektedir. Buna ek olarak %4,9’unda eklem hastalıkları (romatizma, menüsküs vb.), göz bozukluğu problemlerinin mevcut olduğu ve %4,9’unun kronik sinüzit ve işitme kaybı rahatsızlıklarına sahip oldukları tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlarda %53,7’sinin çalıştığı kurum tarafından donanımlı dalış ve mesleklerindeki karşılaşılabilecek risklerle ilgili düzenli olarak eğitime alındığı belirlenmiştir. Anket çalışmasında aletli dalışın ne kadar tehlikeli olduğu sorusunu katılımcıların %7,3’ü tehlikesiz, %75,6’sı tehlikeli, %17,1’i ise çok tehlikeli olarak değerlendirmişlerdir. Katılımcıların %7,3’ü dalıştan önce, %19,5’i dalış esnasında ve %9,8’i dalış sonrasında kaza geçirmiştir. Yapılan çalışmada iş sağlığı ve güvenliğini etkileyen en önemli risk etmenlerinin fiziksel ve ergonomik risk etmenleri olduğu değerlendirilmiştir. Çalışmanın önemli sonuçlarından biri donanımlı dalış için mesleki yeterliliklerin denetlenmemesi ve işletmelerin bu konudaki farkındalıklarının oldukça düşük olduğudur. Türkiye için önemi büyük olan su ürünleri sektöründeki iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin koşulların iyileştirilmesi sektörün güvenle büyüyebilmesi için çok önemlidir

    The peroneus brevis tendon at its insertion site on fifth metatarsal bone

    Get PDF
    Background: The differences at the attachment site of peroneus brevis (PB) to the fifth metatarsal bone isimportant in terms of the forces exerted on the bone and hence the mechanism of fractures involving thisstructure. In this study, we investigated the anatomical properties of PB at the insertion site to the base offifth metatarsal bone, its possible intertendinous connections with peroneus tertius (PT) and theirpossible effects on the fracture occurrence at the bony attachment site.Methods: The length and the width of PB tendons at their mid- and end-points were measured andclassified according to the insertion types. Besides, the length and the width of the base of fifth metatarsalbone were assessed. The slips extending from the PB tendons and their relationship with PT were alsoevaluated. The data was compared statistically with each other and between the right and left sides.Results: The length of PB tendon was measured 79.57 15.40 mm on the right side; 81.48 14.31 mm on theleft. The width of PB tendon at the mid-point was 4.46 0.80 mm on the right side; 4.42 0.94 mm on the left.The width of the tendon at its insertion point was measured 14.85 3.40 mm and 15.16 3.42 mm on the rightand left sides respectively. PB was divided into three types according to its attachment to base of fifth metatarsalbone (5thMB). Type I, Type II and Type III were observed at the rates of 59.5%, 28.6% and 11.5% respectively. It wasobserved that the slips to the bone were extending more commonly from PB than from PT and that the largemajority of them were single having their insertions on the base of the proximal phalanx of the fifth toe.Conclusions: Knowing the width and insertional types of PB aids in understanding the mechanism offractures at the site of bony attachment. The existence of slips may help the surgeon in the proceduresinvolving PB or the lateral side of the forefoot

    Okul Öncesi Çocuklarda Annelerin Besleme Davranışları ve Kaygı Durum Değerlendirilmesi

    Get PDF
    Amaç: Bu çalışmada amaç, annelerin çocuklarının beslenmesi hakkındaki kaygı durumunu ve beslenme sırasındaki davranış ve tutumlarını belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Çocuğunda beslenme sorunu olduğunu düşünen, 2-5 yaş arasındaki çocukların anneleri çalışmaya alındı. Demografik özellikler dışında annelere beslenme davranışları hakkında çocuk beslenme anket soruları soruldu. Çocukların ağırlık ve kilo ölçümü yapıldı, vücut kitle indeksi (VKİ) hesaplandı ve bunların yaş ve cinsiyete göre hazırlanmış persentil (p) değerleriyle anket cevapları karşılaştırıldı. Bulgular: İki yüz seksen beş çocuğun yaş ortalaması 3,8±1,0 yıl idi ve 127’si kız (%44,6) idi. Çocukların 276’sı (%96,8) ağırlıklarına göre 3-97 p arasında iken 9 (%3,2) çocuk ise >97 p idi. VKİ persentil değerlerine göre 47’sinin (%16,5) aşırı kilolu, 30’unun (%10,5) ise obez olduğu görüldü. Ağırlığa göre 3-97 p arasındaki çocukların annelerinde çocuklarını besleme konusunda gösterdikleri sorumluluklarının derecesinin ortalaması 35 puan, 97 p> olan çocukların annelerinde ise 30 puan olarak bulundu (p=0,010). Sonuç: Çocuğunda beslenme sorunu olduğunu düşünen annelerin çocuklarının %27’sinin normalin üzerinde VKİ persentil değerleri olduğu görülmüştür. Annelerin çocuklarını beslerken olumlu örnek olabilecek davranışları tam olarak bilmedikleri ortaya koyulmuştur. Bu konuda sağlık çalışanlarının anneleri, çocuğun vücut ölçülerini de dikkate alarak beslenme tutum ve davranışları konusunda bilgilendirmeleri önerilmektedir

    The AMPD1 Gene’s rs17602729 Polymorphism and Athletic Performance in Track and Field Athletes

    Get PDF
    The aim of the current study was to determine whether the rs17602729 polymorphism in the Adenosine monophosphate deaminase-1 (AMPD1) gene is related to elite athlete performance. A total of 60 elite athletes, aged 18–35, who were split into two groups—31 sprinters/power athletes and 29 endurance athletes—as well as 20 control/sedentary individuals, willingly participated in the study. The performance levels of the athletes, based on their personal bests (PBs), were rated using the World Athletics (WA) score. Whole exome sequencing (WES) was performed on the genomic DNA that was extracted from the subjects’ blood samples. Using linear regression models, the study sought to determine the relationship between the athletes’ PB, sex, and sport type and the rs17602729 polymorphism both within and between the groups. The distribution of the GG, GA, and AA genotypes of the rs17602729 polymorphism differed significantly within and between the groups, according to the data (p 0.05). In conclusion, the G allele of the ADMP1 rs17602729 polymorphism appears to provide a benefit to sprinters and power athletes. Nonetheless, to confirm this hypothesis, additional research with more participants and a multi-genetic analysis approach is required. Keywords: AMPD1; athletics; endurance athletes; rs17602729; polymorphism; sprinters; power athletes; Turkish populationpublishedVersio

    The First Record of the Red Cornetfısh (Fistularia petimba Lacepède, 1803) in the Aegean Sea

    Get PDF
    An occurrence of a red cornetfish Fistularia petimba here reported for the first time from the Aegean Sea. On 19 October 2019 four specimens from the Gökova Bay and on 17 November 2019 one specimen from the Güllük Bay, were collected using different fishing gears in the Aegean Sea. This finding shows that F. petimba is rapidly expanding northwards, from the Levantine Sea to the Aegean Sea

    How fish populations in Lake Bafa (Western Anatolia) respond to ecological shifts

    Get PDF
    Long-term biodiversity monitoring is crucial for freshwater ecosystems as it enables the detection of even subtle changes and biodiversity trends, guiding conservation efforts and ensuring the sustainability of these vital habitats. Despite becoming more commonly considered in the field of freshwater ecology and biological invasions, studies using long-term time series from T & uuml;rkiye's freshwater resources have remained scarce. To assess the availability of data and ultimately present a baseline for future efforts, we combined published museum records and samples from recent field studies from the highly anthropogenically-altered Lake Bafa in Western Anatolia covering the period 1958-2019. Lake Bafa has a very diverse aquatic ecosystem, providing habitat for both freshwater and saltwater species, and is one of the allottees in T & uuml;rkiye's inland fish production. In the current study, we investigated how fish populations in Lake Bafa were affected by environmental changes and examined changes in taxonomic and functional diversity of non-native species over time. The analyses revealed-concomitant to an increase in native marine and freshwater species richness-an increase in non-native species richness over time. Non-native species did not interfere with native species' niche space, whereas applied models indicate that in this highly altered ecosystem, foremost temperature and salinity shaped the fish community over time, limiting the impacts of non-native species. These results have implications for the fishery of the lake, which includes highly valuable catadromous fish species, highlighting the value and importance of collecting long-term data in T & uuml;rkiye to better understand both invasion dynamics and changes in the naturality of Turkish ecosystems. These findings further underline the importance of long-term data to create new management strategies for the lake and to start restoration processes, thus improving fisheries management
    corecore