11 research outputs found
A Case of Secondary Narcolepsy Presenting with Obstructive Sleep Apnea Symptoms
Obstructive sleep apnea syndrome (OSAS) and narcolepsy are two diseases causing excessive daytime sleepiness (EDS). As they are often confused, these two disorders can also coexist. Therefore there is need to distinguish these disorders in patients with EDS. We would like to present a case on a patient who sent to our sleep laboratory with a preliminary diagnosis of OSAS and suspicion of narcolepsy in detailed history. The case is a 24 year-old male. He was diagnosed with OSAS and narcolepsy while being investigated for OSAS. Neurological examination revealed an additional diagnosis of multiple sclerosis. In this case report, we emphasize that in patients with EDS, particularly if EDS cannot be explained with OSAS, investigation for narcolepsy should also be done. In addition, when narcolepsy is detected; neurological examination is actually necessary considering the possibility of secondary narcolepsy
Comparision of clinical and electrophysiological staging in Carpal Tunnel Syndrome
Amaçlar: Karpal tünel sendromu teshis edilen hastalarda klinik ve elektrofizyolojik evrelemeler arasındaki
iliskinin arastırılmasıdır.
Gereç ve yöntemler: Karpal tünel sendromu saptanan 127 el (90 hasta) incelendi. Hastalar klinik olarak ve
elektrofizyolojik olarak evrelendi. Her iki evreleme arasındaki iliski incelendi. Karpal tünel sendromu tanısı,
medyan sinir trasesindeki, parestezi, agrı, medyan sinir innervasyonlu alanlarda duyu kaybı, medyan sinir
innervasyonlu kaslarda motor güçsüzlük ve atrofi olması, Phalen testi veTinel testi pozitifligi ile konuldu.
Bulgular: Hastaların klinik evrelemesi ile elektrofizyolojik evrelemesi arasında anlamlı bir iliski saptandı
(p=0.000). Hastaların klinik evreleri arttıkça elektrofizyolojik olarak da agır derecelerde karpal tünel sendromu
ile uyumlu bulgular elde edilmekteydi.
Sonuç: Pratikte klinik ve elektrofizyolojik olarak uyumsuz vakalara rastlansa da hastaların medyan sinir
kompresyonunun derecesi klinik muayeneler ile tahmin edilebilir düsüncesindeyiz.Objectives: The aim of the study was to investigate the relationship between the clinical and electrophysiological stages in patients diagnosed with carpal tunnel syndrome.
Material and methods: One hundered twentyeight hands (90 patients) with carpal tunnel syndrome were investigated. Patients were staged clinically and electrophysiologically. The relationship between these stages was investigated. Diagnosis of carpal tunnel syndrome was made according to the presence of paresthesia, pain in the innervation area of the median nerve, weakness and atrophy in the median nerve innervated muscles, positive Phalen and Tinnel tests.
Results: A significant correlation was found between clinical and electrophysiological staging of patients. The electrophysiological findings were more severe as the clinical stage progressed.
Conclusions: We suggest that although there may sometimes be a discordance between clinical and electrophysiological stages in clinical practice, the severity of the compression of the median nerve can usually be estimated by clinical examination
Sympathetic skin response in patients with vitiligo
Amaç: Sempatik deri cevabı (SDC), sudomotor sempatik fonksiyonu değerlendirmek amacıyla kullanılan elektrofizyolojik bir testtir. Bu çalışmanın amacı, vitiligo hastalarında bu test kullanılarak sempatik sinir sistemi disfonksiyonunu değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya jeneralize vitiligo tanısı almış 26 hasta (20 kadın, 6 erkek) ile yaş ve cinsiyetleri uyumlu 23 sağlıklı gönüllü (18 kadın, 5 erkek) alındı. Katılımcıların SDC’ı yarı karanlık bir odada, “supine” pozisyonunda Medelec elektronöromyografi cihazı kullanılarak değerlendirildi. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 30,6±12,8, kontrol grubunun ise 29,7±10,5 idi. İki grup arasında yaş ve cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p>0,05). Ortalama latans vitiligo hastalarında 1,48±0,58 ms, kontrol grubunda ise 1,52±0,46 ms olarak bulundu (p=0,944). Ortalama amplitüd ise vitiligo hastalarında kontrol grubuna göre küçük olmakla birlikte fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (sırasıyla, 3,83±2,95 mV ve 5,09±3,60 mV) (p=0,100). Sonuç: Vitiligo hastalığının sempatik deri cevabı üzerinde herhangi bir etkisi olmadığı tespit edildi.Background and Design: The sympathetic skin response (SSR) is a electrophysiological test used as an index of sudomotor sympathetic function. The aim of this study was to evaluate possible sympathetic nervous system dysfunction in vitiligo patients with the sympathetic skin response. Material and Method: Sympathetic skin response was studied in 26 patients (20 female and 6 male) with clinical definitely generalized vitiligo and 23 healthy controls (18 female and 5 male). This study was performed in a semi-darkened room while the patients were in supine position. SSR recordings in all of the subjects were performed by a Medelec electroneuromyograph. Results: The average age of patients and controls were 30.6±12.8 and 29.7±10.5, respectively. No demographic differences existed statistically between patients and controls (p>0.05). The mean latency of SSR in vitiligo patients [mean SSR latency in patients, 1.48±0.58 ms vs controls, 1.52±0.46 ms (p=0.944)] was not significantly different compared with the controls. The mean amplitude of SSR in vitiligo patients (mean SSR amplitude in patients, 3.83±2.95 mV vs controls, 5.09±3.60 mV) was smaller compared with the controls, but this difference was not significant (p=0.100). Conclusion: We conclude that vitiligo has no significant effect on the sympathetic skin response
PREVALANCE AND CLINICAL FINDINGS OF PRIMARY HEADACHES IN PEOPLE WITH MULTIPLE SCLEROSIS
Objective: The aim of the study was to investigate the prevalance of primary headache and clinical evaluation Of primary headaches according to the International Headache Society criteria in patients with multiple sclerosis. The relationship between primary headache and multiple sclerosis subtypes, locations of plaques on magnetic resonance of these patients were also investigated
OSAS' lı hastalarda işitme kaybının S100B ve NSE ile ilişkisi
Objective: The aim of the current study was to determine the relationship between serum S100B levels, NSE levels and hearing function
in patients with OSAS.
Material and Methods: Thirty-five subjects and 30 controls were included in the study. The study group included 35 patients with
moderate and severe apnoea (AHI > 15) who were diagnosed by polysomnography (PSG). Control subjects were selected with ESS
(Epworth Sleepiness Scale). Serum S100B and NSE levels in the study and control groups were analyzed by ELISA (enzyme-linked
immunosorbent assay) and high-frequency audiometry was done for all subjects.
Results: Mean S100B levels and NSE levels of the OSAS group were significantly higher than that of the controls (p = 0.039; p = 0.002,
respectively). The hearing thresholds between 125-1,000 Hz and between 4,000-12,000 Hz in the study group were found to be significantly
higher than the control group.
Conclusion: We suggest that hearing function should be evaluated in OSAS patients and a professional consultation should be sought
for OSAS treatment. In addition, serum S100B and NSE measurements may be valued as biochemical indicators in determining hearing loss
risk caused by OSAS.Amaç: Bu çalışmanın amacı OUAS'lı hastalarda serum S100B düzeyleri, NSE düzeyleri ve işitme fonksiyonu arasındaki ilişkiyi
belirlemekti.
Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya 35 hasta ve 30 kontrol dahil edildi. Çalışma grubu, polisomnografi (PSG) tanısı almış, orta ve şiddetli
apneli (AHİ> 15) 35 hastayı içermekteydi.Kontrol grubu ESS (Epworth Sleepiness Scale) testi kullanılarak seçildi.Serum NSE ve S100B
seviyeleri, enzime bağlı immünosorbent tahlili (ELISA) yöntemi ile tahlil edildi. Tüm denekler için yüksek frekanslı odyometri yapıldı.
Bulgular: OUAS grubunun ortalama S100B düzeyleri ve NSE düzeyleri kontrol grubundan anlamlı derecede yüksekti (sırasıyla, p =
0.039; p = 0.002). Çalışma grubunda 125-1.000 Hz ve 4.000-12.000 Hz arasındaki işitme eşik değerlerinin kontrol grubundan anlamlı
derecede yüksek olduğu bulundu.
Sonuç: İşitme fonksiyonunun OUAS hastalarında değerlendirilmesi gerektiğini ve OUAS tedavisi için profesyonel bir konsültasyon
aranması gerektiğini öneriyoruz. Ek olarak, serum S100B ve NSE ölçümleri, OUAS'ın neden olduğu işitme kaybı riskini belirlemede
biyokimyasal göstergeler olarak değerlendirilebilir
Neurologic Soft Signs in Behcet Disease
Background: Patients with Behcet disease have an excess of minor neurologic abnormalities (neurologic soft signs). Objective: (a) To investigate the neurologic soft signs (NSS) in Behcet disease (BD) patients who had no neurologic symptoms, by using the neurologic evaluation scale (NES). (b) To evaluate the effect of silent infarction on NES scores in BD patients
Subclinical peripheral neuropathy in Behcet’s disease
Amaç: Behçet hastalarında santral sinir sistemi tutulumu iyi bilinmekle beraber periferik sinir sistemi tutulumu henüz netleşmemiştir. Bu çalışmanın amacı Behçet hastalarında elektrofizyolojik inceleme ile subklinik periferik nöropatinin sıklığını ve özelliklerini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya, nörolojik olarak semptom ve bulguları olmayan 33 Behçet hastası (23 erkek, 10 kadın) ile yaş ve cinsiyetleri uyumlu 33 sağlıklı gönüllü alındı. Periferik sinir işlevlerini etkileyebilecek diğer etkenleri saptamaya yönelik tetkikleri yapıldı. Çalışmaya katılan tüm hasta ve sağlıklı gönüllülere standart nörografik prosedürler kullanılarak elektrofizyolojik inceleme yapıldı. Sonuçlar Amerikan Diyabet Cemiyeti Diyabetik Nöropati protokolüne göre değerlendirildi. Bulgular: Sinir ileti çalışması 33 hastanın 11’inde (7 erkek, 4 kadın, %33,3) anormaldi. Beş (%15) hastada sensorimotor polinöropati, 4 (%12) hastada sural sensoriyel nöropati, 1 (%3) hastada median ve tibial motor nöropati mevcuttu. Yedi (%21) hastada sural sensöriyel sinir elde edilemedi ve geç F latansı 2 (%6) hastada mevcuttu. Kontrol grubu elektrofizyolojik olarak normaldi ve fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,0001). Periferik nöropati varlığı ile cinsiyet arasında da istatistiksel olarak anlamlı ilişki yoktu (p=0,696) Sonuç: Behçet hastalarında detaylı nörolojik muayene normal olmasına rağmen subklinik nöropati gözlenebilir. Elektrofizyolojik inceleme, bu hastalarda subklinik periferik nöropatinin tespitinde faydalı bir yöntemdir.Background and Design: Central nervous system involvement is well known in patients with Behcet&#8217;s disease but studies evaluating peripheral nervous system is not usual. The aim of this study is to evaluate the frequency and characteristics of subclinical neuropathy in patients with Behcet&#8217;s disease. Material and Method: Thirty three Behcet&#8217;s disease patients (23 male, 10 women) with no evident neurological sign and symptom and 33 healthy volunteers were enrolled to the study. To exclude the other causes of peripheral neuropathy, some laboratory investigations were made. Electrophysiological studies of peripheral nerves were performed to all patients and healthy volunteers. The results were assessed according to the American Diabetes Association Diabetic Neuropathy Protocol. Results: Nerve conduction studies were abnormal in 11 of 33 patients (7 men, 4 women; 33.3%). Five patients (15%) had sensorymotor polyneuropathy, 4 (12%) has sural sensory polyneuropathy, 1 (3%) had median and tibial motor neuropathy. Sural nerve were unobtainable in 7 (21%) patients. 2 patients (6%) had prolonged F latency. Control group were normal electrophysiologically and the difference was statistically important (p<0.0001). There was no correlation between peripheral neuropathy and gender (p=0.696). Conclusion: Despite the detailed neurological examination, subclinical peripheral neuropathy can be seen in patients with Behçet&#8217;s disease. Electrophysiological studies are useful for the early detection of peripheral neuropathy in these patients
The consistency between clinical and electrophysiological diagnoses
AMAÇ: Bu çalışma incelenmek üzere elektronöromiyografi (ENMG) laboratuvarına gönderilen hastaların klinik ön tanı ile ENMG sonuçlarının tutarlı olup olmadığını araştırmak amacıyla retrospektif olarak yapıldı. YÖNTEMLER: ENMG laboratuvarına çeşitli anabilim dallarınca yönlendirilen ve çeşitli klinik ön tanılarla istemleri yapılan 957 hasta bu çalışmaya dahil edilmiştir. Demografik bulguları, muhtemel klinik tanı, istemin yapıldığı anabilim dalı ve elektrofizyolojik inceleme sonrasında elde edilen sonuç kayıt edildi ve istatistiksel olarak değerlendirildi. BULGULAR: ENMG incelemesi yapılan 957 hastanın 644 (%67.3)’ü kadın, 313 (%32.7)’ü erkekti ve yaş ortalaması 45.40 ± 14.54 idi. Hastaların ENMG istemleri nöroloji, ortopedi, nöroşirürji ve fizik tedavi ve rehabilitasyon kliniklerince yapıldı. Hastalara uygulanan elektromiyografi sonucuna göre; hastaların %53.6’sının (n= 513) sonucu ön tanı ile uyumlu bulunurken, %41.5’inin (n= 397) ENMG’si normal olarak değerlendirildi, %4.9’una (n= 47) ise ön tanılardan farklı tanılar koyuldu. Ön tanıların ENMG ile de desteklenmesi bakımından analiz edildiğinde istem yapılan klinikler arasında istatistiksel bir farklılık saptanmadı (p= 0.794). Karpal tünel sendromu, polinöropati, radikülopati-pleksopati, tuzak nöropati ve miyopati ön tanılarının ENMG ile de desteklenmesi arasındaki farklılık istatistiksel olarak analiz edildiğinde; bu ön tanılar arasında ENMG ile uyum bakımından farklılık saptandı (p< 0.001). SONUÇ: Periferik sinir sistemi tutulumu gösteren hastalıkların tanısında önemli rol oynayan ENMG incelemesi nörolojik muayenenin bir devamıdır. Bu nedenle ENMG istemi klinik olarak koyulan tanıyı desteklemek için olduğu kadar, diğer olası ön tanıları dışlamak amacıyla da yapılabilir. Bu da çalışmamızdaki ön tanı ile ENMG sonrası tanılar arasındaki uyumdaki azlığın nedeni olabilir.OBJECTIVE: The aim of this study was to provide information concerning the impact of electrophysiological tests in the clinical management and diagnosis of patients, and to evaluate the consistency between referring clinical diagnoses and electrophysiological diagnoses. METHODS: The study included 957 patients referred to the electroneuromyography (ENMG) laboratory from different clinics with different clinical diagnoses in 2008. Demographic data, referring clinical diagnoses, the clinics where the requests wanted, and diagnoses after ENMG testing were recorded and statistically evaluated. RESULTS: In all, 957 patients [644 (67.3%) female and 313 (32.7%) male] were included in the study. Mean age of the patients was 45.40 ± 14.54 years. ENMG requests were made by different specialists; 578 (60.4%) patients were referred by neurologists, 122 (12.8%) by orthopedics, 140 (14.6%) by neurosurgeons, and 117 (12.2%) by physical treatment and rehabilitation departments. According to the results of ENMG testing, 513 (53.6%) patients&#8217; referrals were related to their referral diagnosis, whereas 397 (41.5%) patients had normal ENMG test results, and 47 (4.9%) patients had a diagnosis that differed from the referring diagnosis. Among the relation between the referral diagnosis and electrophysiological diagnosis according to the clinics where the requests were made, there was no statistical difference (p= 0.794), but there were statistically significant differences between the support of different clinical diagnoses, such as carpal tunnel syndrome, polyneuropathy, radiculopathy-plexopathy, entrapment neuropathy, and myopathy based on ENMG test results (p< 0.001). CONCLUSION: ENMG is a frequently used neurological examination. As such, referrals for ENMG can be made to either support the referring diagnosis or to exclude other diagnoses. This may explain the inconsistency between clinical referring diagnoses and diagnoses following ENMG
The effect of subthalamic nucleus - Deep brain stimulation and different stimulation frequencies on cerebral hemodynamics in Parkinson's disease: A transcranial doppler study
Objectives: To investigate the effect of deep brain stimulation of the subthalamic nucleus (STN-DBS) and to compare low-frequency versus high-frequency STN-DBS on hemodynamic parameters of the middle cerebral artery between patients with advanced Parkinson's disease and age-sex matched healthy controls