37 research outputs found
Divorce prediction using correlation based feature selection and artificial neural networks
Bu araştırma kapsamında, Gottman çift terapisini temel alan Boşanma Göstergeleri Ölçeği kullanılarak boşanma tahminlemesi yapılmıştır. Katılımcıların 84’ü (%49) boşanmış, 86’sı da (%51) halen evli olan bireylerden oluşmaktadır. Katılımcılara belirtilen ölçek uygulanarak çalışmada kullanılan veri kümesi oluşturulmuştur. Bu çalışmada ölçeğin başarısı Yapay Sinir Ağı, RBF Sinir Ağı ve Karar Ağacı algoritmaları kullanılarak incelenmiştir. Çalışma aynı zamanda Boşanma Göstergeleri Ölçeği’nde boşanmayı etkileyen en önemli özellikleri /maddeleri bulmayı da amaçlamaktadır. Boşanma veri kümesine korelasyon tabanlı özellik seçme yöntemi uygulanarak en etkili 6 özellik ve bu özelliklerin önem değerleri elde edilmiştir. Boşanma veri kümesine doğrudan sınıflandırma yöntemleri uygulandığında en yüksek başarı RBF sinir ağı ile %98.23 olarak elde edilmiştir. Aynı veri kümesine korelasyon tabanlı özellik seçme yöntemi uygulanarak elde edilen 6 özelliğe sınıflandırma yöntemleri uygulandığında ise en yüksek başarı oranı Yapay Sinir Ağı ile %98.82 olarak hesaplanmıştır. Sonuçlara göre, Boşanma Göstergeleri Ölçeği boşanmayı tahmin edebilir. Aile danışmanları ve terapistleri bu ölçeği vaka formülasyonu ve müdahale planının hazırlanmasına katkıda bulunmak için kullanabilirler. Ayrıca, Gottman çiftleri terapisindeki boşanma göstergelerinin Türk örneklemesinde doğrulandığı söylenebilir.Within the scope of this research, the divorce prediction was carried out by using the Divorce Predictors Scale (DPS) on the basis of Gottman couples therapy. Of the participants, 84 (49%) were divorced and 86 (51%) were married couples. Participants completed the “Personal Information Form” and “Divorce Predictors Scale”. In this study, the success of DPS, was investigated using Multilayer Perceptron Neural Network and C4.5 Decision tree algorithms. In addition, the study also aims to find the most significant features/items in the Divorce Predictors Scale that affect the divorce. The most effective 6 features and their values of significance obtained by applying the correlation-based feature selection method on the divorce data set. When we look at these features, they are related to creating a common meaning and failed attempts to repair, love map and negative conflict behaviors. When the direct classification methods were applied to the divorce data set, the highest success rate was 98.23% obtained with the RBF neural network. After selecting the most effective 6 features using the correlation-based feature selection method on the same data set, the highest accuracy rate obtained was 98.82% with ANN. According to the results, DPS can predict divorce. Family counselors and family therapists can use this scale for contribute to the preparation of case formulation and intervention plan. Also it can be said that the divorce predictors in the Gottman couples therapy were confirmed in the Turkish sampling
Termal etkili iki cerrahi cihaz olan bipolar elektrokoter ve quantum energy surgical device'ın tavşan karaciğerine etkilerinin histopatolojik ve biyokimyasal olarak incelenmesi
Amaç: Quantum Energy Surgical Device (QESD) kinetik enerji verilerek plazma haline dönüştürülen yüksek kuantum enerjili argon gazı atomlarının dokulara uygulanması prensibi ile çalışan yeni bir termal cerrahi cihazdır. Bu çalışmada tavşan karaciğerinde QESD ve bipolar elektrokoter (BEC) ile yapılan kısmi hepatektomilerde toplam ameliyat süresi, hemostaz, kesit yüzeyindeki histolojik değişimler ve bu süreçte oluşabilecek serbest radikallerin incelenmesi amaçlandı. Hastalar ve Yöntemler: Onar tavşanda BEC ve QESD ile kısmi hepatektomi yapıldı. Ameliyat anında (akut grup) ve ameliyattan 7 gün sonrası (kısa süre grup) elde edilen materyaller ışık mikroskopisi ve elektron mikroskopisi için ve serbest radikallerin ölçümleri için hazırlandı. Bulgular: QESD ile yapılan uygulamalarda BEC'e kıyasla kanamanın çok daha az olduğu ve operatif prosedürlerin daha kısa sürede tamamlandığı saptanmıştır. Histopatolojik incelemelerde kesit yüzeylerinde her iki grupta da termal travmayla ilişkin farklı değişiklikler saptanmakla birlikte, hemostaz etkinliği yönünden ve oluşan hasar bakımından ve yara iyileşmesi bakımından QESD'in üstünlüğü ortaya çıkmıştır. Serbest radikallerin QESD'de daha az oluştuğu görülmüştür. Sonuç: Bu sonuçlar QESD'in operasyon süresi, hemostaz etkinliği ve yara iyileşmesi bakımından BEC'e kıyasla daha üstün olduğunu ortaya koymuştur. Serbest radikallerin her iki cihazda da kabul edilebilir düzeyde olduğu görülmüştür.Objectives: Quantum Energy Surgical Device (QESD) is a recent thermal working surgical device which works with the principle of tissue application of highly quantum-energized argon gas atoms that are transformed into plasma by employing kinetic energy. In this study, we aimed to examine the operation periods, hemostasis and histological changes on the cutting surface, and the free radicals that can be formed during this period in the partial hepatectomies performed with QESD and bipolar electrocautery (BEC). Patients and Methods: Partial hepatectomies were performed with BEC and with QESD on 10 rabbits each. Obtained materials during the operation (acute-term group) and 7 days after the operation (short-term group) were prepared for light microscopy, electron microscopy and measurements of free radicals. Results: In the operations with QESD, hemorrhage was found to be much less and the operation procedures were determined to be accomplished in a much shorter time in comparison with BEC. In the histopathological examinations, while various changes were determined on the cutting surfaces of both groups with regard to thermal trauma, the superiority of QESD drew attention regarding hemostasis activities, damage formed and amelioration periods. Free radicals were determined to be formed less in QESD operations. Conclusion: The conclusions indicate that QESD method is superior to BEC method with respect to total operation period, hemostasis efficiency and wound amelioration. It is revealed that the free radicals are within acceptable levels in both devices
Evaluation of Human Papilloma Virus (HPV) Existance with Molecular Methods in Sexually Active Women
Bu çalışmada, anormal smear tanısı konan hastalarda, smear ve biyopsi materyallerinde PCR yöntemi ile HPV DNA analizi yapılarak sonuçların biyopsi tanısıyla karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışma, yaşları 26 ile 74 arasında değişen 24 hasta üzerinde gerçekleştirilmiştir. Ele alınan vakalardan patolojik değerlendirme sonucunda H-SIL, L-SIL veya ASCUS ile anormal smear tanısı konmuş hastalara kolposkopik biyopsi yapılarak örnekler elde edilmiş ve moleküler testler ile HPV varlığı araştırılmıştır. Kolposkopi öncesinde hastalara anket uygulanarak demografik bilgiler elde edilmiş ve HPV enfeksiyonuna neden olabilecek faktörlerin varlığı incelenmiştir. Anormal smear sonucuna sahip hastalardan alınan patolojik örneklerde, biyopsi tanısı %33’ünde serviks CA, %4’ünde H-SIL, %13’ünde L-SIL ve %50’si normal olarak bulunmuştur. Ayrıca, normal smear sonucuna sahip tüm hastaların %33’ünde HPV DNA belirlenmiş ve belirlenen HPV alt tipleri (HPV 16, HPV 18, HPV 31 ve HPV 58) arasında en yüksek oranda izlenen alt tipin HPV 16 olduğu tespit edilmiştir. HPV 16 bulunan 5 hastadan 4’ünün biyopsi tanısının serviks CA olduğu tespit edilmiş, kalan 1 hastanın ise H-SIL olduğu görülmüştür. Ayrıca, partner sayısı 1’den fazla olan kişilerde HPV pozitiflik oranının yüksek olduğu görülürken, HPV pozitif vakaların tamamının gravide sayısının üç veya üzeri olduğu gözlenmiştir. Bu çalışmada patolojik tanı yöntemleri ve mikrobiyolojik inceleme sonuçlarının tanıya katkısı ortaya konulmuş, tarama programlarının ve erken teşhisin önemi bir kez daha ortaya çıkarılmıştır.The aim of this study was to determine HPV DNA by PCR in smear and biopsy materials in patients with abnormal smear and to compare the results with biopsy. The study included 24 patients aged 26 to 74 years. Patients with H-SIL, L-SIL or ASCUS who were diagnosed with abnormal smear during the pathological evaluation were evaluated and the presence of HPV was investigated with molecular tests. Demographic information was obtained from patients before colposcopy and the presence of factors that may cause HPV infection were examined. In pathological specimens taken from patients with abnormal smear results, biopsy was diagnosed as cervical CA in 33%, H-SIL in 4%, L-SIL in 13%, and normal in 50% of patients. HPV DNA was determined, and it was observed that HPV 16 was the highest prevalence of HPV subtypes (HPV 16, HPV 18, HPV 31 and HPV 58). Of the 5 patients with HPV 16, 4 were found to have cervical CA, while the remaining 1 was H-SIL. In addition, the HPV positivity rate was higher in people with more than 1 partner, whereas the number of HPV positive cases was three or more in gravity. In this study; the contribution of pathological diagnostic methods and microbiological results to the diagnosis, and the importance of the scanning programs and early diagnosis was revealed
Zihin yetersizliği olan yetişkin bireylere yönelik tutum ölçeği’nin geliştirilmesi
Bu araştırmanın amacı zihin yetersizliği yaşayan yetişkin bireylere karşı tutumu ölçmeye yönelik bir
araç geliştirmektir. Araştırma kapsamında Türkiye’nin Karadeniz, Akdeniz, Ege ve İç Anadolu bölgelerinde
bulunan dört farklı üniversiteden 258 kadın (%55.15) ve 210 (% 44.87) erkek olmak üzere 468 katılımcıya
ulaşılmıştır. Ölçeğinin yapı geçerliği açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri ile incelenmiştir. Güvenirlik
analizi için iç tutarlık yöntemi kullanılmıştır. Açımlayıcı faktör analizi sonucunda 24 maddeli ve ‘serbest
zaman’, ‘eğitim desteği’, ‘yaşam desteği’, ‘cinsellik’ ve ‘iş yaşamı’ olarak adlandırılan, beş faktörlü bir yapı
elde edilmiştir. Bu beş faktör, ölçeğin toplam varyansının % 63.33’ünü açıklamıştır. Doğrulayıcı faktör analizi
sonuçları ölçeğin iyi uyum gösterdiğini ortaya koymuştur. Ölçeğin güvenirliği Cronbach alfa iç tutarlık
katsayısı ile incelenmiş ve Cronbach α değerleri sırası ile “serbest zaman” boyutu için .93, “eğitim desteği”
boyutu için .88, “yaşam desteği” boyutu için .80, “cinsellik” boyutu için .84, “İş yaşamı” boyutu için .62 ve
ölçeğin tamamı için .88 olarak bulunmuştur. Gerçekleştirilen analizler sonucunda Yetişkin Zihin Yetersizliği
Olan Yetişkin Bireylere Yönelik Tutum Ölçeği’nin geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu sonucuna
varılmıştır. Bu ölçeğin zihin yetersizliği alanında yapılan ileri araştırmalarda yetişkin zihin yetersizliği olan
bireylere olan tutumları karşılaştırmalı olarak ortaya çıkarabileceği düşünülmektedir
Supervision practices in school counsellor education: A comparison across two countries
Supervision is an essential part of school counsellor education training, particularly during internship and practicum experiences, as it plays a crucial role in assisting counsellor trainees in adapting to their new roles and identities. While essential to the profession, supervision literature lacks comparison studies across countries, leaving a significant gap in our understanding of whether, and to what extent, supervision is being effectively practised cross-nationally. In the current study, authors utilized a multisite analytic approach as a form of case study method to investigate similarities and differences in counsellor educators’ school counselling supervision practices in the US and Türkiye. The study sample included a total of four counsellor education programmes, consisting of two programmes from each country. The results indicated that while counsellor educators in the US pay more attention to crisis management, suicide assessment, feedback acceptance, multicultural issues, school counsellor self-care, and mindfulness, their counterparts in Türkiye focus on creating counselling goals, counselling micro-skills, theories, and techniques. The results also provided further support for an independent counsellor education accreditation body that could oversee the supervision practices across counsellor education programmes in Türkiye for a united counsellor training, supervision, and professional counsellor identity
Iraksak düşünme öz değerlendirme ölçeği’nin geliştirilmesi
The aim of this study is to develop a scale for determining the divergent thinking self-assessment levels of adults over 18 years of age. In line with the aim of the present study, a 28-item-trial form was applied to the participants. Exploratory factor analysis based on the method of oblique rotation revealed that the scale had a 21-item and two-factor components structure. Subdimensions are entitled as rationality and subjectivity. The eigenvalue of the rationality subdimension was found to be 6.90. The eigenvalue of the subjectivity sub-dimension was found to be 3.94. The total variance of the two-factor structure was found to be about 50.66%. The Cronbach coefficient score for the whole scale was.91. The Cronbach coefficient reliability scores for the sub-scales of rationality and subjectivity were .92 and .85, respectively. Moreover, item correlation coefficients were above .50 for all the items of the form. Consequently, validity and reliability analysis indicate that the final form can measure the levels of divergent thinking selfassessment of the participants. The Divergent Thinking Self-Assessment Scale may provide an opportunity to reveal whether there is a relationship between self-assessment scale and performance assessment scale on divergent thinking, which can be a suggestion for further studies. The Divergent Thinking Self-Assessment Scale is considered to contribute to the studies related to creativity and divergent thinking.Bu araştırmanın amacı, 18 yaş üstü, yetişkinlerin ıraksak düşünme öz değerlendirme düzeylerini belirlemeye yönelik bir ölçme aracı geliştirmektir. Iraksak düşünme becerileri, yaratıcı düşünme ve yenilikler üretme ile ilişkilidir. Iraksak düşüncenin değerlendirilmesi için geliştirilmiş farklı testler bulunmaktadır. Bu araştırmada geliştirilen ölçme aracında, birey kendisini değerlendirmektedir, kişiler kendilerini ıraksak düşünce bağlamında ne düzeyde yeterli gördüklerini ortaya koymaktadır. Çalışmanın amaçları doğrultusunda 28 maddeden oluşan deneme formu katılımcılara uygulanmıştır. Oblik döndürme yöntemine dayalı açımlayıcı faktör analizi çalışmaları ölçeğin 21 maddeli, iki faktörlü bir yapıya sahip olduğunu ortaya koymuştur. Alt boyutlar; akıcılık ve öznellik olarak adlandırılmıştır. Ölçeğin akılcılık alt boyutunun özdeğeri 6.90, öznellik alt boyutunun özdeğeri 3.94 olarak bulunmuştur. Elde edilen iki faktörlü yapının toplam varyansı % 50.66 düzeyindedir. Ölçeğin tamamına ait cronbach α güvenirlik katsayısı .91 iken alt boyutlara ait cronbach α güvenirlik katsayısı akılcılık için .92 öznellik için .85’dir. Ayrıca madde toplam korelasyonları tüm maddeler için .50’nin üzerindedir. Sonuç olarak geçerlik ve güvenirliğe ilişkin bulgular ulaşılan nihai formun, ıraksak düşünce öz değerlendirme düzeyini ölçebileceğine işaret etmektedir. Bu çalışmadan elde edilen ölçek, bireylerin ıraksak düşünme becerilerini değerlendirmelerine olanak sağlamaktadır. Iraksak düşünme gibi farklı düşünme becerilerini değerlendiren ölçüm araçlarının sayısının arttırılması, konu ile ilgili modellerin ve teorilerin geliştirilmesine olanak sağlayabilir. Iraksak Düşünme Öz Değerlendirme Ölçeği'nin yaratıcılık ve ıraksak düşünme ile ilgili çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Publisher's Versio
The effect of the fear of fınger punchıng and ınsulın ınjectıon on admınıstratıon to the treatment ın ındıvıduals wıth a dıabetes dıagnosıs
Bu araştırmanın amacı zihin yetersizliği yaşayan yetişkin bireylere karşı tutumu ölçmeye yönelik bir araç geliştirmektir. Araştırma kapsamında Türkiye’nin Karadeniz, Akdeniz, Ege ve İç Anadolu bölgelerinde bulunan dört farklı üniversiteden 258 kadın (%55.15) ve 210 (% 44.87) erkek olmak üzere 468 katılımcıya ulaşılmıştır. Ölçeğinin yapı geçerliği açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri ile incelenmiştir. Güvenirlik analizi için iç tutarlık yöntemi kullanılmıştır. Açımlayıcı faktör analizi sonucunda 24 maddeli ve ‘serbest zaman’, ‘eğitim desteği’, ‘yaşam desteği’, ‘cinsellik’ ve ‘iş yaşamı’ olarak adlandırılan, beş faktörlü bir yapı elde edilmiştir. Bu beş faktör, ölçeğin toplam varyansının % 63.33’ünü açıklamıştır. Doğrulayıcı faktör analizi sonuçları ölçeğin iyi uyum gösterdiğini ortaya koymuştur. Ölçeğin güvenirliği Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı ile incelenmiş ve Cronbach α değerleri sırası ile “serbest zaman” boyutu için .93, “eğitim desteği” boyutu için .88, “yaşam desteği” boyutu için .80, “cinsellik” boyutu için .84, “İş yaşamı” boyutu için .62 ve ölçeğin tamamı için .88 olarak bulunmuştur. Gerçekleştirilen analizler sonucunda Yetişkin Zihin Yetersizliği Olan Yetişkin Bireylere Yönelik Tutum Ölçeği’nin geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu sonucuna varılmıştır. Bu ölçeğin zihin yetersizliği alanında yapılan ileri araştırmalarda yetişkin zihin yetersizliği olan bireylere olan tutumları karşılaştırmalı olarak ortaya çıkarabileceği düşünülmektedir.The purpose of this study was to develop an attitude scale towards adult individuals with intellectual disability. This study was carried out from four universities which in four different regions of Turkey Research group consists of 258 female (%55.15) and 210 male (%44.87). Structural validity of scale was analyzed exploratory and confirmatory factor analyses. Internal consistency method were used for reliability investigation. Exploratory factor analysis revealed that the 24 items of the scale contained five factors which labeled as ‘free time’, ‘education support’, ‘life support’, ‘sexuality’ and ‘business life’. These five factors explained 63.33 % of the total variability. Confirmatory factor analysis indicated that the scale has good fit.Cronbach alpha internal consistencies were found .93 for free time, .88 for counselor and .80 for education support, . 84 for sexuality .62 for business life and .88 for total score. Findings showed that Attitude Scale Towards Adult Individuals With Intellectual Disability is a valid and reliable instrument to measure supervisor roles in supervision practices
Teachers’ Professional Development Needs: A Q Method Analysis
This study aims to determine the professional development needs of teachers working in different subject domains. In this context, the sample of this study was 35 teachers working in state schools in Cappadocia provinces of Turkey. Q method analysis which includes qualitative and quantitative processes is used in this study. The professional development needs of the teachers is discussed under four main themes; instructional development, scientific field development, personal development, and organizational development and 14 sub-dimensions related to these themes. The data collection instrument of the study consisted of a total of 36 Q items regarding the professional development needs of teachers. The findings of the study show that the most needed professional development areas of the teachers were special education, scientific research methods, and participation in the projects and related professional activities. It was determined that some of the participants needed professional development in the areas of instructional technologies, material development, student participation, assessment and evaluation, and teamwork skills