20 research outputs found
SCIENTIFIC LITERACY INVESTIGATION IN SCIENCE CURRICULA: THE CASE OF TURKEY
The purpose of this study was to investigate the current science and technology curriculum for the balance of scientific literacy (SL) aspects and its potential to educate scientifically literate citizens. Human body system unit of current science curriculum was investigated to see whether scientific literacy aspects were reflected sufficiently to meet the needs of students. Specifically the objectives and activities for 6th and 7th grades were analyzed. The framework used by BouJauode (2002) was utilized to find out the potential of the curriculum to make students scientifically literate in terms of its four aspects. The four characteristics used by BouJauode (2002) to evaluate the curriculum were knowledge of science (Aspect 1), investigative nature of science (Aspect 2), science as a way of knowing (Aspect 3), and interaction of science, technology and society (Aspect 4). It was found that general objectives of science curriculum were mostly focus on the knowledge of science aspect of scientific literacy. Moreover, it was found that the investigative nature of science was stressed overwhelmingly over other aspects in the activity part. Throughout the two parts science as a way of knowing aspect was almost missing. Overall, the findings raised the concerns about unbalanced curriculum to educate scientifically literate student
Türkiye’de Kültürel Sermayenin Öğrenim Başarısı Üzerine Etkisi
Bu çalışmada kültürel sermayenin Türkiye’deki ortaokul öğrencilerinin öğrenim başarılarındaki rolü ele alınmaktadır. Bu çerçevede Bourdieu’nun (1986) kültürel sermaye ile öğrenim başarısı arasında var olduğunu öne sürdüğü güçlü ilişki, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sağlanan veriler kullanılarak regresyon modeliyle test edilmiştir. Bu sayede farklı kültürel sermaye faktörlerinin tek tek veya farklı bileşimler halinde öğrenim başarısında ne derece etkilerinin olduğu ortaya koyulmuştur. Analizlerde özel okullar ve devlet okulları arasındaki farklılaşmaya da yer verilmiştir. Çalışmada kültürel sermaye ile ilgili yoksunlukların öğrenim başarısını önemli ölçüde olumsuz etkilediği saptanmış ve söz konusu etkilerin düzeyleri ortaya konulmuştur. Özel okulların bu yoksunlukları azaltma konusunda devlet okullarına göre daha etkili olduğu gözlemlenmiştir. Bu bağlamda, özel okul destekleri sağlanırken iki ayaklı bir önceliklendirme politikası önerilmiştir. Bir taraftan sosyal içermeyi sağlamak üzere dezavantajlı gruplara odaklanılması, diğer taraftan ülkenin rekabeti gücünü ciddi oranda artırabilecek yıldız bilim insanları ve profesyoneller yetiştirmek üzere kültürel sermaye düzeyi en yüksek seviyede olan öğrencilere öncelik verilmesi önerilmektedir. Bu sonuçların doğuracağı sorular üzerine çeşitli araştırmalar önerilmekle birlikte benzer çalışmanın üniversite sınavı kullanılarak yapılmasının bu alandaki politikaların belirlenmesinde etkili bir veri sunacağı değerlendirilmektedir
Türkiye’de Kültürel Sermayenin Öğrenim Başarısı Üzerine Etkisi
Bu çalışmada kültürel sermayenin Türkiye’deki ortaokul öğrencilerininöğrenim başarılarındaki rolü ele alınmaktadır. Bu çerçevede Bourdeau’nun(1986) kültürel sermaye ile öğrenim başarısı arasında var olduğunu önesürdüğü güçlü ilişki, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sağlanan verilerkullanılarak regresyon modeliyle test edilmiştir. Bu sayede farklı kültürelsermaye faktörlerinin tek tek veya farklı bileşimler halinde öğrenimbaşarısında ne derece etkilerinin olduğu ortaya koyulmuştur. Analizlerdeözel okullar ve devlet okulları arasındaki farklılaşmaya da yer verilmiştir.Çalışmada kültürel sermaye ile ilgili yoksunlukların öğrenim başarısınıönemli ölçüde olumsuz etkilediği saptanmış ve söz konusu etkilerindüzeyleri ortaya konulmuştur. Özel okulların bu yoksunlukları azaltmakonusunda devlet okullarına göre daha etkili olduğu gözlemlenmiştir. Bubağlamda, özel okul destekleri sağlanırken iki ayaklı bir önceliklendirmepolitikası önerilmiştir. Bir taraftan sosyal içermeyi sağlamak üzeredezavantajlı gruplara odaklanılması, diğer taraftan ülkenin rekabetigücünü ciddi oranda artırabilecek yıldız bilim insanları ve profesyonelleryetiştirmek üzere kültürel sermaye düzeyi en yüksek seviyede olanöğrencilere öncelik verilmesi önerilmektedir. Bu sonuçların doğuracağısorular üzerine çeşitli araştırmalar önerilmekle birlikte benzer çalışmanınüniversite sınavı kullanılarak yapılmasının bu alandaki politikalarınbelirlenmesinde etkili bir veri sunacağı değerlendirilmektedir
50 Hz Şebeke Frekansında Elektrik ve Manyetik Alan Şiddetlerinin Ölçülmesi Ve Ölçüm Sonuçlarının ICNIRP'nin Halk Maruziyeti Limitlerine Göre Karşılaştırılması
Türkiye'nin de içinde bulunduğu birçok ülke tarafından kabul gören Uluslararası İyonlaştırmayan Radyasyondan Korunma Komisyonu (ICNIRP), elektromanyetik alanlara halk ve mesleki maruziyet limitlerini belirleyen ve bu konularda yoğun çalışmalar yapan uluslararası bir komisyondur. ICNIRP elektrik, manyetik ve elektromanyetik alanların biyolojik ve potansiyel sağlık etkilerini incelemek üzere frekans bandını düşük frekans (0-100 Khz) ve yüksek frekans (100 Khz-300 Ghz) bandı olmak üzere ayrı ayrı incelemiş ve farklı kılavuzlar şeklinde yayınlamıştır. Bu çalışmada, düşük frekanslı elektrik ve manyetik alan ölçümleri Diyarbakır İl Merkezi'nin 30 farklı noktasında gerçekleştirilmiştir. Düşük frekans kaynaklı elektrik ve manyetik alan ölçümlerinde ICNIRP'nin belirlemiş olduğu halk maruziyeti limit değerlerini aşan yerlerin olduğu tespit edilmiş ve bununla ilgili durum değerlendirmesi yapılmıştır. Ölçümlerde EHP-50C isimli düşük frekanslı elektrik ve manyetik alan ölçer cihazı kullanılmıştır. Ölçüm sonuçları 6 dakikalık ölçümlerin ortalama değeri alınarak hesaplanmıştır. Ayrıca bir yüksek gerilim hattının altında 60 dakika boyunca elektrik alan şiddeti değerleri ve aynı şekilde manyetik alan şiddeti değerleri kaydedilmiştir. Kayıtlar sonucunda elektrik ve manyetik alan şiddeti değerlerindeki değişimler gözlemlenmiş ve bu değişimler grafik üzerinde gösterilmiştir
Wireless Power Transmission on Martian Surface for Zero-Energy Devices
Exploration of the Red Planet is essential on the way through both human
colonization and establishing a habitat on the planet. Due to the high costs of
space missions, the use of distributed sensor networks has been investigated to
make in situ explorations affordable. Along with this, the devices with
ultra-low-power receivers, which are called zero-energy (ZE) devices, can pave
the way to further discoveries about the environment of Mars. This study
focuses on wireless power transmission to provide the power required by ZE
devices on the Martian surface. The main motivation of this study is to
investigate whether conventional harvesters and communication units can supply
the required power for a long distance. The numerical results show that it is
possible to deliver power to ZE devices without utilizing any sophisticated
hardware. In addition, the effects of pointing error and dust storms on
harvesting performance are investigated. Comprehensive simulation results
reveal that harvester selection and design should be done by considering
propagation channel and transmitter characteristics.Comment: to appear in IEEE Transactions on Aerospace and Electronic System