93 research outputs found

    Karotis arter darlığı tedavisinde revaskülarizasyon seçiminde ve girişimsel tedavide yeni bir anatomik skorlama yönteminin araştırılması

    Get PDF
    06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.GİRİŞ VE AMAÇ: Karotis arter hastalığı karotis arterlerde ileri derecede daralma ya da tam tıkanma ortaya çıkana kadar belirti vermeyebilir. Bazı kişilerde inme hastalığın ilk bulgusudur. İnmelerin en önemli nedenlerinden biri karotis arter stenozudur ve ateroskleroz totalde inmelerin üçte birine sebep olmaktadır. Koroner ve karotid arter hastalığının her ikisinin de aterosklerozun spesifik bulguları olduğu bilinmektedir Karotid aterosklerotik hastalık ile koroner arter hastalığı arasındaki ilişki önceki çalışmalarda gösterilmiştir. Ancak bununla birlikte, Syntaks Skoru ile değerlendirilen Koroner Arter Hastalığı Kompleksliği (KAH) ile ve karotis arter stenozunun (KAD) ciddiyeti arasındaki ilişki tam olarak araştırılmamıştır. Bu çalışmada, bir anjiyografi ile belirlenen KAD anatomik darlık ciddiyeti ile KAH'in SxScore ile değerlendirilen anatomik kompleksliği arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM: Eş zamanlı olarak karotis ve koroner anjiyografi yapılan toplam 45 hasta çalışmamıza dahil edildi. KAH kompleksliliği özel bilgisayar yazılımı kullanılarak SxScore ile belirlendi. Hastalar, SxScore sınıflamasına göre düşük SxScore (n = 33, SxScore <22) ve orta-yüksek SxScore (n = 12, SxScore ≥22) gruplarına göre iki gruba ayrıldı. KAD'nın ciddiyeti, karotid arterin sol ve sağ ortak, internal ve harici karotis arterlerini kapsayan altı ayrı kesitten oluşan dijital subtraction anjiografi (DSA) ile değerlendirildi. SxScore ve KAD ciddiyeti arasındaki korelasyonları belirlemek için Spearman korelasyon katsayıları kullanıldı. BULGULAR: KAD ciddiyeti, orta ve yüksek SxScore grubunda, düşük SxScore grubuna göre (3/4 / 4.75'e karşı 1/2/3, p = 0.001) anlamlı derecede yüksekti. SxScore ve KAD ciddiyeti arasında da anlamlı korelasyon vardı (r= 0.47, p = 0.001). SONUÇ: Kompleks multivasküler aterosklerotik hastalığın aterosklerozun sistemik doğası olduğunu öne sürebilir. Anahtar Kelimeler: Darlık, İnme, Karotis Arter Stenozu, Koroner Arter Hastalığı, Syntaks Skoru.SUMMARY Investigation of A New Anatomical Scoring Method In The Selection of Revascularization And Interventional Treatment In The Carotid Artery INTRODUCTION AND AIM: Carotid artery disease may cause severe constriction or complete occlusion in carotid arteries, it may not give any symptoms until it appears. In some people, stroke is the first finding of the disease. One of the most important causes of stroke is carotid artery stenosis and atherosclerosis causes a total of one third of the stroke. Coronary and carotid artery disease are both known to be spesific manifestations of atherosclerosis. The relationship between carotid atherosclerotic diasease and coronary artery disease (CAS) have shown in previous reports. However the association between complex CAD assessed by Syntax Score (SxScore) and severity of carotid artery stenosis (CAS) has not been fully investigated.In this study, we aimed to investigate the relationship between the severity of CAD anatomical stenosis determined by an angiography and the anatomical complexity of CAD with SxScore. MATERIALS AND METHOD: A total of 45 patients with concurrent carotid and coronary angiography were included. CAD complexity was determined using SxScore using special computer software. Patients were divided into two groups according to the SxScore classification as low SxScore (n = 33, SxScore <22) and medium-high SxScore (n = 12, SxScore ≥22) groups. The severity of CAD was assessed by digital subtraction angiography (DSA) consisting of six separate sections, including the left and right common carotid artery, internal and external carotid arteries.Spearman correlation coefficients were used to determine correlations between SxScore and CAD severity. RESULTS: The severity of CAD was significantly higher in the moderate and high SxScore groups than the low SxScore group (3/4/4 to 75/1/2/3, p = 0.001). Significant correlation was also found between SxScore and CAD severity (r = 0.47, p = 0.001). CONCLUSION: This study revealed that there is a direct proportionate increase in the severity of CAD and the anatomic CAD complexity assessed using SxScore. The complex multivascular atherosclerotic disease may be suggested as systemic nature of atherosclerosis. Key Words: Carotid Artery Stenosis, Constriction, Stroke, CoronaryArtery Disease, Syntaks Score

    The Effect of Treatment on Nitric Oxide and Asymmetric Dimethyl Arginine Levels in Asthma Patients

    Get PDF
    Giriş ve Amaç: Asimetrik dimetilarjinin (ADMA) ve nitrik oksit (NO), etkilerini birlikte gösterirler, bu moleküller arasındaki denge hava yolu tonusunun ve fonksiyonunun sıkı düzenlenmesine katkıda bulunmaktadır. Çalışmamızda astım tedavisinin serum ADMA, NO, düzeylerine solunum fonksiyon testlerindeki (SFT) değişimlerine, Total IgE, hemogram düzeylerindeki değişiklikleri belirlemeyi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamızda astım tanısı konmuş 30 erkek/kadın hasta (40-60 yaş) ve benzer yaş grubunda 24 erkek/kadın kontrol grubu kullanılmıştır. Çalışmada tedavi öncesi ve sonrası hasta ve kontrol gruplarından serum ADMA, NO, Total IgE düzeylerine ELISA yöntemiyle ve hemogram düzeyleri ise otomatik kan sayım cihazında belirlenmiştir. Bulgular: Astımlı hastaların tedavi öncesi ve tedavi sonrası ADMA ve NO düzeyleri kontrol grubu ile arasında anlamlı fark bulunmuştur (p<0,001). Astımlı hastaların tedavi öncesi ve tedavi sonrası grupların total IgE düzeyleri kontrol grubu ile arasında fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. (p<0,001). Astımlı hastaların tedavi öncesi ve tedavi sonrası grupların %FVC ve % PEF25−75% düzeyleri kontrol grubu ile arasındaki fark, tedavi öncesi grubun %FVC, %PEF25−75% düzeyleri tedavi sonrası grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0,001). Sonuç: Astım hastalarında tedavinin hastalar üzerindeki etkileri bu çalışma ile belirlenmiş ve elde edilen veriler tedavi sonrası astım hastalarında iyileşme gözlenen parametre düzeylerinin astım hastalarında tedaviye yanıtın takibinin belirlenmesinde kullanılabileceği ortaya konmuştur.Objective: Asymmetric dimethyl arginine (ADMA) and nitric oxide (NO) show their effects together and the balance between these molecules contributes to the tight regulation of airway tone and function. In this study, we aimed to determine the changes in serum ADMA, NO, levels of pulmonary function tests (PFT), total IgE and hemogram levels of asthma treatment. Materials and Methods: In this study, 30 male / female patients (40-60 years) diagnosed with asthma and 24 male / female control groups of similar age group were used. In the study, serum ADMA, NO, Total IgE levels before and after treatment were determined by ELISA method using commercial kit and hemogram levels were determined by automatic blood counting device. Results: There was a significant difference between ADMA and NO levels in asthmatic patients before and after treatment (p<0.001). The difference between total IgE levels of asthmatic patients before and after treatment was found to be statistically significant (p<0.001). The difference between the FVC% and PEF25-75% levels of the pretreatment and post-treatment groups of the asthmatic patients with the control group and the %FVC and %PEF25- 75% of the pretreatment group were found to be statistically significant (p<0.001). Conclusion: The effects of treatment on asthmatic patients were determined in this study and it was shown that the parameter levels improved in asthmatic patients after treatment can be used to determine the response to treatment in asthmatic patients

    Comparison of inflammatory biomarkers for detection of coronary stenosis in patients with stable coronary artery disease

    Get PDF
    Erdogan, Turan/0000-0003-2986-5457; Cetin, Mustafa/0000-0001-6342-436X; yilmaz, adnan/0000-0003-4842-1173WOS: 000319223400015PubMed: 23329531BACKGROUND: the objective of the current study was to evaluate the role of various inflammatory biomarkers in detection of coronary stenosis in patients with stable coronary artery disease (CAD) and healthy people. METHODS: A total of 111 patients with stable coronary artery disease, and 66 healthy subjects were enrolled in the study. Serum levels of lipoprotein-associated-phospholipase A2 (Lp-PLA(2)), high-sensitivity C-reactive protein (hs-CRP), and myeloperoxidase (MPO) were measured to compare patient and control groups. RESULTS: Baseline characteristics were similar between healthy and patient groups, with the exception of age. ANCOVA and log-transformed data of inflammatory biomarkers revealed that, Lp-PLA(2) (p < 0,001) and hs-CRP (p < 0,05) levels in all patient groups were significantly higher than in the control group. Conversely, there was no significant difference in MPO levels among groups. CONCLUSIONS: in stable CAD patients, serum Lp-PLA(2) levels are more compatible than hsCRP and MPO levels in the detection of coronary stenosis.PfizerPfizer; ServierServier; Astra ZenecaAstraZenecaThis study was supported by the drug companies Pfizer, Servier and Astra Zeneca. the Authors thank all of the companies that helped during this investigation

    Rhe effect of creative drama method on creative writing skills of primary school 4th grade students

    No full text
    06.03.2018 tarih ve 30352 sayılı Resmi gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Temel dil becerilerinden biri olan yazma, ilkokul birinci sınıftan itibaren öğrenciler için zor bir beceri olarak görülmektedir. Yazma becerisini öğrenciye hem sevdirmek hem de bu beceriyi öğrencinin zorlanmadan kullanabilmesi için farklı yöntem ve tekniklerden faydalanılmalıdır. Yaratıcı drama yöntemi öğrenciyi aktif hale getiren, eğlendirerek öğrenmeyi sağlayan, ders içi etkinliklerde kolayca uygulanabilen bir yöntemdir. Yaratıcı yazma becerisi de yaratıcı drama yöntemi gibi öğrencinin hayallerini ve düşüncelerini özgürce ortaya koyabilmesini sağlar. Bu yönüyle yaratıcı drama yöntemi, öğrencilerin yaratıcılığını ortaya çıkarmakta ve yaratıcı yazma becerilerine yardımcı olmaktadır. Bu araştırmanın amacı, yaratıcı drama yönteminin ilkokul 4. sınıf öğrencilerinin yaratıcı yazma becerilerine etkisini incelemektedir. Yarı deneysel modelin uygulandığı bu çalışmayı 2017-2018 eğitim öğretim yılı Zonguldak ili Gökçebey ilçesinde bulunan Tefen İlkokulu ve Namazgah İlkokulu’nda öğrenim gören 4. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın çalışma grubu, 17’si deney grubu, 15’i kontrol grubu olmak üzere toplam 32 öğrenciden oluşmaktadır. Deney grubuna yaratıcı drama etkinlikleri ile yaratıcı hikâye yazma çalışmaları yapılırken, kontrol grubu müfredata uygun olarak eğitim öğretimine devam etmiştir. 6 haftalık yaratıcı drama etkinlikleri sonrasında deney ve kontrol gurubuna son test olarak hikâye yazdırılmıştır. Kırmızı (2008) tarafından geliştirilen “Yaratıcı Yazma İçin Değerlendirme Ölçütleri Formu (YİDÖF)” ile öğrencilerin yaratıcı yazma becerileri değerlendirilmiştir. Verilerin analizinde SPSS 20 paket programı ile aritmetik ortalama, frekans, yüzde, standart sapma hesaplanmış, Mann Whitney U, Wilcoxon Testi kullanılmıştır. Araştırmanın amaçları doğrultusunda, deney ve kontrol grubu öğrencilerinin yaratıcı yazma becerileri incelendiğinde, sonuç olarak deney gurubu lehine anlamlı bir farkın olduğu görülmüştür. Bu sonuç, yaratıcı drama yönteminin yaratıcı yazma becerisi üzerinde olumlu yönde bir etkisinin olduğunu göstermektedir.Writing, which is one of the main language skills, is seen as a difficult skill for students from the first year of primary school.Different methods and techniques are used to make both the writing skill and the student able to this without difficulty. The creative drama method is a method that activates the student, facilitates learning by entertaining and is easily applied in the course activities. Creative writing skills like the creative drama method enable the student to freely express his imaginations and thoughts. In this respect, creative drama provides students with the ability to reveal creativity and develop drama activities and creative writing skills. This study examines the effect of creative drama method on creative writing skills of elementary school 4th grade students. This study which applied the semi experimental model is composed applied students who are studying in Tefen Primary school and Namazgah Primary School located in the district of Gökçebey in Zonguldak Province. This study consisted of 17 students in the experimental group in total 15 students. While drama activities and story writing practices were carried out in the experiment group, the control group continus to teach education. After 6 weeks of creative drama activities, the story was printed as a final test for the experimental and control group. “Criterion Form For Creative Writing (YİDÖF)” conducted by Kırmızı (2008) is evaluated students creative writing skills. Necessary statistical dotes such as arithmetic mean, frequency, face, standard deviation, Mann Whitney U, Wilcoxon Text were found with the SPSS 20program in the analysis of the data. When the pre-test and past-test scores of the experimental and control groups were examined, it was found that there was a significant difference in favor of the experimental group. İt can be said that creative drama method has positive effect on creative writing skills

    Boş zaman etkinliği yapan ve yapmayan üniversite sınavına hazırlanan 12. sınıf öğrencilerinin test başarı ve kaygı düzeylerinin incelenmesi

    No full text
    Bu çalışma da boş zaman etkinliklerinin kaygı ve başarı üzerine olan etkisi incelenmiştir. Araştırma “Sınav kaygısı yüksek olan üniversite sınavına hazırlanan 12. sınıf öğrencilerinin başarısı, düşük kaygılılara göre düşük olacaktır.” “Boş zaman etkinlikleri yapanların, yapmayanlara göre sınav, durumluk ve sürekli kaygısı daha düşüktür.” “boş zaman etkinliği yapanların başarısı yapmayanlara göre daha yüksektir.” “sosyal faaliyetlerden bedensel faaliyetler, sanatsal faaliyetlerden kaygıyı düşürmede daha etkilidir.” Hipotezleri denenmek üzere düzenlenmiştir. Bu hipotezler, araştırmaya başlamadan önce sınav kaygısı yüksek olan öğrencilerle ilgili gözlemler ve daha sonra bu araştırma için yapılan kaygı, ergenlik dönemi gelişim süreçleri, başarı, başarının algılanması ve boş zaman etkinlikleri üzerine yapılan literatür taraması sırasında ortaya çıkan bulgu ve görüşlere dayandırılmıştır. Dershaneye devam eden, lise ve özel liselerin son sınıfına giden öğrencilere anket uygulanmış boş zaman etkinliği yapanlar ve yapmayanların kaygı ve başarı durumları arasında fark olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırmada; demografik bilgilerin ve boş zaman etkinliği yapıp yapmadıklarına ilişkin soruların, durumluk, sürekli ve sınav kaygısı ölçeklerinin bulunduğu bir anket uygulanmıştır. Veriler SPSS programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmada elde edilen bulgulara göre; Örneklem grubumuz dershaneye giden boş zaman etkinliği yapan 232; boş zaman etkinliği yapmayan 281 toplam 513 öğrenciden oluşmaktadır. İlk hipotez için veriler incelenmiş ortalamalar arasındaki farkın anlamlı olmadığı saptanmasına karşın vasat ve orta düzeyde başarılı öğrencilere göre başarılı öğrencilerin sınav ve sürekli kaygı puan ortalamalarının daha düşük olduğu; durumluk kaygı puan ortalamalarının ise daha yüksek olduğu görülmektedir. Boş zaman etkinliğinde bulunanların, bulunmayanlara göre sınav, durumluk ve sürekli kaygı puan ortalamalarının daha düşük olacağı hipotezi incelendiğinde, ortalamalar da sınav ve sürekli kaygının boş zaman etkinliğine katılanlarda daha düşük olduğu, durumluk kaygıda ise tam tersi bir sonucun olduğu yani boş zaman etkinliği yapan öğrencilerin durumluk kaygısının daha yüksek olduğu sonucu çıkmıştır. Sürekli kaygı ortalaması farkları anlamlı bulunmamış olsa da, sınav kaygısı ve durumluk kaygı ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. En son hipotezimiz olan spor faaliyetlerinin sanatsal faaliyetlere oranla kaygı seviyelerine etkileri konusunda yapılan incelemede ise spor etkinliklerinde bulunan başarılı öğrencilerin sınav ve sürekli kaygı ortalamalarının, spor faaliyetlerinde bulunmayanlara göre anlamlı oranda düşük olduğu tespit edilmiştir. Durumluk kaygı ise spor faaliyetlerinde bulunan başarılı öğrencilerde, spor faaliyetlerinde bulunmayanlara göre daha yüksek çıkmıştır. Tüm başarı seviyelerinde, yani iyi, orta ve vasat başarı seviyesindeki öğrencilerin haftada 3 veya 4 gün sosyal bir faaliyete katıldıklarında sınav ve sürekli kaygı ortalamaları, sosyal faaliyete haftada 1 veya 2 gün, 5 gün ya da her gün katılan öğrencilerden daha düşük bulunmuştur. Boş zaman etkinliğine katılma sıklığı ile başarı arasında ilişki kurulamamıştır. Ortalamalar arasındaki fark anlamlı değildir. Araştırmada, kız ve erkek öğrencilerin kaygı ortalamaları karşılaştırılmış, kız öğrencilerin sınav ve sürekli kaygı ortalamaları erkek öğrencilere göre daha yüksek bulunmuştur. Durumluk kaygı ortalaması ise erkek öğrencilerde kız öğrencilere göre daha yüksek bulunmuştur. Bu sonuç istatistiksel olarak anlamlıdır. Yapılan incelemede, sınav kaygısı durumluk kaygı ve sürekli kaygı ortalamaları açısından özel okullarla devlet okulları arasında çok büyük fark olmamakla birlikte, özel okul öğrencilerinin durumluk kaygı ortalamaları devlet okulu öğrencilerine göre daha yüksek çıkmıştır. Devlet okulunda eğitim gören öğrencilerin ise sürekli ve sınav kaygısı özel okulda eğitim gören öğrencilere göre daha yüksek çıkmıştır. Grubun örneklemdeki oranları çok farklı olduğu için, bu verilerle yorum yapmanın doğru olmayacağı düşünülmüştür. Yapılan istatistiksel araştırmalar sonucunda ortalamalara bakıldığında ileri sürülen hipotezlerin doğrultusunda sonuçlar görülmekle birlikte, hipotezlerin bir kısmı istatistiksel olarak anlamlı bulunamamıştır. Fakat bu araştırma doğrultusunda boş zaman etkinliğine ayrılan zamanın önemli olduğu görülmüştür. Ayrıca kız öğrencilerin, devlet okuluna giden öğrencilerin ve sanatla ilgilenen öğrencilerin sürekli ve sınav kaygılarının daha yüksek olması, buna karşın erkek öğrencilerin, özel okul öğrencilerinin ve spor yapan öğrencilerin durumluk kaygısının daha yüksek olması sonucu ileriki araştırmalara konu olabilecek nitelikte ki önemli bulgulardır
    corecore