Ankara çatı üstü güneş tekni̇k fotovoltai̇k potansi̇yeli̇: Ön çalışma

Cities are responsible for over two-thirds of total energy consumption due to the population's externalities. The buildings in the urban areas cause half of this energy consumption. 250 cities have 100% renewable energy target worldwide, including nineteen metropolitans such as London, Los Angeles, Tokyo, and Paris. Besides, these metropolitans aim at zero emissions in new buildings by 2030 and in the existing ones by 2050. By year of 2018, as a developing country, Turkey has a dependency ratio of 73.8 % for overall energy and 51.11% for electricity. In order to overcome problems like population-based pressure in cities and energy security, Turkey requires effective and realistic renewable energy solutions that can combat climate change. As policymakers emphasize, more decentralized solutions as city-wide and municipality-based policies, would provide faster and more effective results to reach renewable energy targets. The renewable energy potential is not the same for all cities. Although there are some rooftop technical solar PV potential studies in country-wide, one of the main motivations of this study is to focus on both building types and roof types to generalize for a city. We develop an accurate vi methodology to determine the rooftop technical PV potential reliable and applicable to every type of roofs. City of Ankara is a convenient starting point for this study due to its relatively high solar irradiance, high number of public buildings and increasing energy demand. In the study, buildings in Ankara divided into three categories: residential, public, and commercial (shopping mall). After the manual selection, the methodology is applied using a well-known Helioscope software program and suitable area constants (access factors) are determined for the three categories. Constant value method was used to generalize the constants to all buildings. The results indicate that the Mono-Si module application is the optimum one for both pitched-roof and flat-roof apartments. Bifacial modules have better results for detached houses, public buildings, and shopping malls, and the amount of energy production might be increased by row-spacing arrangement specifically to the building.Şehirler, nüfus kaynaklı toplam enerji tüketiminin üçte ikisinden sorumludur. Şehir merkezlerindeki binalar ise bu enerji tüketiminin yarısını oluşturur. Dünya genelinde, Londra, Los Angeles, Tokyo ve Paris gibi on dokuz metropoliten şehrin de içinde bulunduğu iki yüz elliden fazla şehir %100 yenilenebilir enerji hedefi koymuştur. Bu metropoliten şehirler, 2030 itibariyle yeni binalar için, 2050 itibariyle de var olan binalar için 0 emisyon hedefi koymuştur. 2018 yılı itibariyle, gelişmekte olan ülkelerden olan Türkiye, toplam enerjide %73.8, elektrikte ise %51.11 dışa bağımlıdır. Hem şehirlerdeki nüfus artışının yarattığı enerji baskısının hem de enerji arz ve güvenliğinin üstesinden gelebilmek için Türkiye iklim değişikliğiyle mücadele ederek etkili ve gerçekçi yenilenebilir enerji çözümleri geliştirmelidir. Politikacıların da vurguladığı gibi, şehir ve belediye bazlı politikalar yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşmada lokal yapılaşmaları sayesinde daha hızlı ve etkili çözümler sağlamaktadır. Her şehrin yenilebilir enerjisi potansiyeli eşit değildir. Bu çalışmanın en önemli motivasyonlarından biri çatı üstü güneş fotovoltaik teknik potansiyeli için Türkiye geneli çalışmalar olsa da bina ve çatı tiplerine göre genellemeye odaklanan şehir bazlı bir çalışma yapılmamıştır. Bu çalışmada çatı üstü teknik PV potansiyelinin belirlenebilmesi için her çatı tipine uygulanabilir ve güvenilir bir metot geliştirilmiştir. Güneş ışınımının Türkiye ortalamasından yüksek olması, başkent olması nedeniyle yüksek oranda kamu binası bulundurması ve artan enerji ihtiyacını gidermek için doğal motivasyonunun olması Ankara’yı başlangıç için uygun bir şehir kılmaktadır. Bu çalışmada Ankara’daki binalar konut, kamu ve ticari binalar (alışveriş merkezleri) olarak üçe ayrılmıştır. Seçilen binalara manuel örnekleme metoduyla Helioscope programı uygulanmış olup, elde edilen FV modül uygulanabilir alan oranı (erişim katsayıları) sabit değer metoduyla diğer binalar için genellenmiştir. Sonuçlar hem eğik çatılı hem düz çatılı apartmanlar için Monokristal panellerin daha verimli olduğunu göstermiştir. Öte yandan, müstakil binalar, kamu binaları ve alışveriş merkezleri için ise çift taraflı paneller daha iyi sonuç vermiştir. Aynı zamanda, paneller arası boşluk hesaplarının o binaya özel olarak ayarlanmasının, üretilen enerji miktarını yüksek oranda artırabildiği gözlemlenmiştir.M.S. - Master of Scienc

Pastacılık Ürünlerinde Probiyotiklerin Kullanım Potansiyeli

Son yıllarda, probiyotik mikroorganizmaların insan sağlığı üzerine olumlu etkilerinin belirlenmesi ile birlikte, farklı gıda gruplarının probiyotik içeren formülasyonlarla üretimi güncel araştırma konusu haline gelmiştir. Marketlerde yer alan probiyotik gıdalar genel olarak probiyotik süt ve probiyotik yoğurt ile sınırlıdır. Bununla birlikte son yıllarda üretim ve depolama süreçleri boyunca probiyotiklerin canlılığını destekleyen yeni ürünlerin geliştirilmesine yönelik çalışmalar tüm Dünya’da artış göstermiştir. Bu kapsamda yapılan çalışmalar, sütlü tatlı, dondurma ve çikolata gibi pastacılık ürünlerinin, probiyotik gelişimini destekleyici bileşenler kullanılarak geliştirilen formülasyonları sayesinde, probiyotik mikroorganizmaların canlılıklarını sürdürebilmeleri için uygun ortamlar olabileceğini göstermiştir. Bu derlemenin amacı, probiyotik ilaveli pastacılık ürünlerinin üretimi ile depolama koşullarında bu ürünlerde probiyotiklerin canlı kalma durumlarının araştırıldığı çalışmaları incelemektir.In recent years, with the determination of the positive effects of probiotic microorganisms on human health, the production of different food groups with probiotic-containing formulations has become a current research topic. Probiotic products available in the markets are generally limited with probiotic milk and probiotic yoghurt. Moreover, in recent years, the studies on the development of new products that support the viability of probiotics throughout the production and storage processes have shown an increase in all over the world. the studies in this perspective have shown that the pastry products such as dairy desserts, ice cream and chocolate could be suitable environments for surviving the probiotic microorganisms through their formulations, which are developed using ingredients supporting the growth of probiotics. the purpose of this review is to analyze the studies investigating the production of patisserie products fortified with probiotics and the survival of probiotics in these products during storage conditions

Dipeptidyl peptidase IV production by solid state fermentation using alternative fungal sources

WOS: 000312424500007The present work was carried out for the production of dipeptidyl peptidase IV (DPP IV; EC 3.4.14.5) using Aspergillus, Penicillium, and Rhizopus strains under solid state fermentation conditions. Response surface methodology was applied for the optimization of the selected operational variables (corn flour, initial moisture content, and cultivation time) for DPP IV activity as the response. The optimal parameters of DPP IV activity for the independent variables, namely the amount of corn flour (% w/w), initial moisture content (% w/w), and cultivation time (days), were evaluated to be 2.44%, 60.85%, and 4.69 days, respectively, using Aspergillus awamori T116. The response for these results was also shown to be in very close agreement with the experimental data.TUBITAKTurkiye Bilimsel ve Teknolojik Arastirma Kurumu (TUBITAK) [105T195]We thank Sevket Karacanci (PhD) for using the Design Expert software (version 7.1.6, Stat-Ease, Inc.). This study was supported by TUBITAK, project number 105T195

Computational analysis of missense filamin-A variants, including the novel p.Arg484Gln variant of two brothers with periventricular nodular heterotopia.

BackgroundPeriventricular nodular heterotopia (PNH) is a cell migration disorder associated with mutations in Filamin-A (FLNA) gene on chromosome X. Majority of the individuals with PNH-associated FLNA mutations are female whereas liveborn males with FLNA mutations are very rare. Fetal viability of the males seems to depend on the severity of the variant. Splicing or severe truncations presumed loss of function of the protein product, lead to male lethality and only partial-loss-of-function variants are reported in surviving males. Those variants mostly manifest milder clinical phenotypes in females and thus avoid detection of the disease in females.MethodsWe describe a novel p.Arg484Gln variant in the FLNA gene by performing whole exome analysis on the index case, his one affected brother and his healthy non-consanguineous parents. The transmission of PNH from a clinically asymptomatic mother to two sons is reported in a fully penetrant classical X-linked dominant mode. The variant was verified via Sanger sequencing. Additionally, we investigated the impact of missense mutations reported in affected males on the FLNa protein structure, dynamics and interactions by performing molecular dynamics (MD) simulations to examine the disease etiology and possible compensative mechanisms allowing survival of the males.ResultsWe observed that p.Arg484Gln disrupts the FLNa by altering its structural and dynamical properties including the flexibility of certain regions, interactions within the protein, and conformational landscape of FLNa. However, these impacts existed for only a part the MD trajectories and highly similar patterns observed in the other 12 mutations reported in the liveborn males validated this mechanism.ConclusionIt is concluded that the variants seen in the liveborn males result in transient pathogenic effects, rather than persistent impairments. By this way, the protein could retain its function occasionally and results in the survival of the males besides causing the disease