18 research outputs found

    Attitudes and Correlates of Turkish College Students in Relation to Female Honour

    Get PDF
    Honour is closely associated with such concepts as dignity, integrity, and morals, and also causes changes in people’s attitudes and behaviours as well as in their cultural environment. The present study is intended to investigate attitudes and correlates of female honour in college students. A correlational study was conducted on 2924 undergraduates studying in various faculties at a state university in the Central Black Sea Region of Turkey. They completed a questionnaire, including the Attitude Scale for the Conception of Honour Related to Women (ASCHRW), and a Demographic Information Form. The Mann-Whitney U Test and Kruskal-Wallis H Test were used to test the research hypotheses. Study results revealed that college students’ attitudes towards the conception of honour in relation to women varied according to gender, class, socioeconomic level, and faculty. In light of these results, it is possible to conclude that educational practices to raise undergraduates’ awareness of gender discrimination and parents’ awareness of “honour” can be effective and contributory. Keywords: Honour, perception of honour, correlates, Turkey

    Relational variables predicting life satisfaction in pregnant womenGebelerde yaşam doyumunu yordayan ilişkisel değişkenler

    Get PDF
    The study aims at examining whether life satisfaction of pregnant women is predicted by their stress coping styles, being understood/not understood by their husbands, and intentional/unintentional conception. This cross-sectional study was conducted on 260 pregnant women living in two districts of Province Samsun who had self-reportedly no psychiatric problems. Data collection tools used in the study include a personal information form to determine sociodemographic characteristics of pregnant women, the Ways of Coping Questionnaire to determine stress coping styles, and the Satisfaction with Life Scale to determine level of life satisfaction. As the assumption of normality was not met (p<0.05), the use of non-parametric tests was considered necessary; and thus the study used Spearman's rank correlation coefficient to find the relationship between two variables, and the Mann–Whitney U test to test whether there is a significant difference between two variables. A significant negative correlation was found between life satisfaction and submissive and helpless coping styles which are the subscales of the Satisfaction with Life Scale. The study found that life satisfaction of pregnant women was predicted by their stress coping styles, being understood/not understood by their husbands, and intentional/unintentional conception. ÖzetBu araştırmanın amacı gebelerin stresle baş etme tarzlarının, eşleri tarafından anlaşılma /anlaşılmama ve isteyerek gebe kalma/kalmama gibi durumların yaşam doyumlarını ne ölçüde yordadığını belirlemektir. Araştırma kesitsel tipte tarama modelinde desenlenmiştir. Araştırmanın verileri Samsun ilinin iki ilçesinde yaşayan, kendi ifadesine göre herhangi bir psikiyatrik sorunu olmayan 260 gebeden toplanmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde (p<0.05) normallik şartı sağlanmadığı için parametrik olmayan testlerden; iki değişken arasındaki ilişkiyi bulabilmek için Spearman Brown Sıra Farkları korelasyon testi ve iki durum arasında anlamlı fark olup olmadığını test etmek için de Mann-Whitney U testi kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, stresle başa çıkma tarzları ölçeğinin alt boyutlarından çaresiz yaklaşım ve boyun eğici yaklaşım ile yaşam doyumu arasında negatif yönde anlamlı düzeyde yordamaktadır. Araştırma bulguları ilgili literatür eşliğinde tartışılmış ve daha sonra gerçekleştirilecek araştırmalara yönelik öneriler geliştirilmiştir

    Analysis of various variables including social support and marital adjustment as predictors of job satisfaction for nursesHemşirelerin iş doyumlarının yordayıcısı olarak sosyal destek, evlilik uyumu ve bazı değişkenler açısından incelenmesi

    Get PDF
    This study aimed to determine how some variables including social support, marital harmony, gender, age, age at marriage, duration of marriage, partner’s job status, number of children, marriage type, income level, and responsibility sharing for housework and child care can predict nurses’ job satisfaction. The study was carried out with nurses, who worked at Ondokuz Mayıs University Faculty of Medicine and had been married for at least one year depending on their willingness for participation. In conclusion, a total of 406 married nurses- 280 (69%) females and 126 (31%) males- were included in the study sample. For data collection, we used the Minnesota Job Satisfaction Scale to determine participants’ job satisfaction; the Marital Adjustment Test to determine the level of adjustment in marriage; the Family and Friends Support Scale to determine the perceived level of support from family and friends and, last but not the least, the Personal Information Form developed by the authors to obtain information on other predictive variables. As the study data did not show normal distribution, we used the non-parametric Mann Whitney U test and Kruskal - Wallis H test for analyses. The predictive variables of marital adjustment were evaluated using the Linear Regression Analysis. While the Spearman correlation analysis was used to determine the correlation between scales, the Cronbach’s Alpha was used to estimate the reliability of the tests. Ultimately, gender, age, duration of marriage, income level, housework, responsibility for child care and marriage type were found to have a significant predictive role on marital adjustment of nurses. Moreover, the regression model aiming to express nurses’ marital adjustment through job satisfaction and perceived support from family and friends yielded significant results. ÖzetBu çalışmada sosyal destek, evlilik uyumu ile cinsiyet, yaş, evlenme yaşı, evlilik süresi, eşin çalışma durumu, çocuk sayısı, evlenme şekli, gelir durumu, ev işlerini yapma, çocukların bakım sorumlulukları gibi değişkenlerin hemşirelerin iş doyumlarını ne ölçüde yordadığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde çalışan ve en az bir yıldır evli olan araştırmaya katılmaya gönüllü olan hemşireler dâhil olmuştur. Çalışma kapsamına 280’i (%69) kadın, 126’sı (%31) erkek olmak üzere toplam 406 evli hemşire çalışma grubu olarak alınmıştır. Veri toplama araçları olarak, bireylerin iş doyumlarını belirleyebilmek için Minnesota İş Doyum Ölçeği, evlilik uyum düzeylerini belirleyebilmek için Evlilikte Uyum Ölçeği, algılanan aile ve arkadaş destek düzeyini belirleyebilmek için Aile ve Arkadaş Destek Ölçeği ile yordayıcı diğer değişkenlere ilişkin bilgi elde etmek için de araştırmacılar tarafından geliştirilmiş olan Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Veriler normal dağılım göstermediğinden analizlerde parametrik olmayan yöntemlerden Mann Whitney U ve Kruskal - Wallis H testi kullanılmıştır. Evlilik uyumunu yordayan değişkenler lineer regresyon analizi ile değerlendirilmiştir.  Ölçekler arasındaki korelasyon Spearman korelasyon analizi ile ölçeğin güvenilirliği Cronbach Alfa ile incelenmiştir. Sonuç olarak hemşirelerin evlilik uyumunu, cinsiyet, yaş, evlilik süresi, eşin çalışma durumu, gelir durumu, ev işlerini yapma şekli, çocuğun bakım sorumluluğunu alma ve evlenme şeklini manidar olarak yordadığı bulunmuştur. Yine açıklanan sonuçlara hemşirelerin evlilik uyumunu, iş doyumu, algılanan aile ve arkadaş destek ile açıklanmaya çalışılan regresyon modeli anlamlı sonuçlandığı saptanmıştır

    Nurses’ gender roles as predictors of job satisfactionHemşirelerin iş doyumunun yordayıcısı olarak toplumsal cinsiyet rolleri

    Get PDF
    The aim of the study is to examine whether nurses’ gender roles are predictors of their job satisfaction. The study was designed as a relational screening model and the study population consisted of 1.808 nurses working at public hospitals in Samsun city, Turkey. Out of this population, the sample size of the study was measured as 317 with 95% confidence interval and ± 5 % sampling error. The instruments were applied to voluntarily participating nurses who were working at randomly chosen health care centers which were connected to Samsun Public Hospital Association in 2017. In the data analysis process, simple linear correlation and regression analysis methods were used. To the study results, the femininity sub scale scores were not related to internal (r= .09; p> .05), external (r= -.01; p> .05) or total job satisfaction (r= .05; p>.05). However, the masculinity sub scale scores were related to internal (r= .16; p< .05) and total job satisfaction (r= .14; p< .05) in a low but positive way, but it was not related to external job satisfaction (r= .10; p> .05). Additionally, the models developed in relation to the prediction of masculinity scores by internal (F(1.313)= 8.62, p< .01, R2= .03) and total job satisfaction (F (1. 313)= 6.65; p< .01, R2= .02) were seen to be meaningful. Both models had low levels of effect size. The masculinity scores were in positive relation with internal (β = .16, t = 2.94, p< .01) and total job satisfaction (β = .14; t = 2.58; p< .01). In other words, the nurses with higher masculinity scores possessed higher level of internal and total job satisfaction.Extended English abstract is in the end of Full Text PDF (TURKISH) file.ÖzetBu çalışmanın amacı, hemşirelerin toplumsal cinsiyet rollerinin iş doyumlarının yordayıcısı olup olmadığını incelemektir. Veri toplama aracı olarak BEM Cinsiyet Rolleri Ölçeği ve Minnesota İş Doyum Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini Samsun İli’nde Genel Sekreterliğe bağlı hastanelerde çalışan 1805 hemşire oluşturmuştur. Bu evrenden içerisinden % 95 güven aralığında, ± % 5 örnekleme hatası ile gerekli örneklem büyüklüğü 317 olarak hesaplanmıştır. İlgili kuruluşlardan izinler alındıktan sonra 2017 yılında Samsun Kamu Hastaneler Birliği’ne bağlı olan ve rastgele seçilen sağlık kuruluşlarında çalışan ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan hemşirelere ölçme araçları uygulanmıştır. Araştırmada elde edilen veriler IBM SPSS 23 paket programı ile analiz edilerek değerlendirilmiştir. Ölçeklerden elde edilen puanlara yönelik frekans dağılımı ve yüzde oranı hesaplanmıştır. Verilerin analizinde basit doğrusal korelasyon analizi ve basit doğrusal regresyon analizi yöntemleri kullanılmıştır. Çalışmada, hata payı .05 olarak kabul edilmiştir.Araştırma sonuçlarına göre kadınsılık alt ölçeği puanları içsel doyum (r= .09; p> .05), dışsal doyum (r= -.01; p> .05) veya toplam iş doyumu (r= .05; p >.05) puanlarıyla ilişkili değildir. Erkeksilik alt ölçeği puanları ise, içsel doyum (r= .16; p < .05) ve toplam iş doyumu (r= .14; p< .05) puanlarıyla düşük düzeyde pozitif yönde ilişkiliyken, dışsal doyum (r= .10; p> .05) puanlarıyla ilişkili değildir. Ayrıca, içsel doyum (F (1. 313)= 8.62; p< .01; R2= .03) ve toplam iş doyumu (F (1.313) = 6.65; p< .01, R2= .02) puanlarının erkeksilik puanları tarafından yordanmasına ilişkin oluşturulan modellerin anlamlı olduğu görülmüştür. Her iki modelde düşük düzeyde bir etki büyüklüğüne sahiptir. Erkeksilik puanları içsel doyum (β = .16; t = 2.94; p< .01) ve toplam iş doyumu (β = .14; t = 2.58; p< .01) puanlarıyla pozitif yönde ilişkilidir. Başka bir ifadeyle, bu örneklemde erkeksilik puanları yüksek olan hemşirelerin içsel iş doyumu ve toplam iş doyumu düzeyleri yüksektir

    Siber Zorbalık ve Siber Mağduriyet ile Psikopatolojik Semptomlar Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

    Get PDF
    Son dönemlerde yaşanan teknolojik gelişmeler birçok alanda kendini göstermektedir. Özellikle iletişim alanında gerçekleşen yenilikler insan ilişkilerini ve ilişki problemlerini dijital ortama taşımaya başlamıştır. İnternet üzerinden hakarette bulunma, başkalarına ait özel bilgileri okuma veya paylaşma, utandırıcı mesajlar çekme, mağdur olan kişinin resimlerini çekme ve yayma gibi davranışlar siber zorbalık adı altında değerlendirilir. Bu davranışlara maruz kalan bireyler ise siber mağduriyet yaşamaktadırlar. Bu bireylerin çeşitli ruhsal sorunlar yaşadıkları görülmektedir. Bu araştırmada üniversite öğrencilerinin siber zorbalık ve siber mağduriyet düzeylerini farklı değişkenler açısından incelemek amaçlanmıştır. Nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modelinin kullanıldığı bu araştırmada 171’i kadın 43’ü erkek olmak üzere toplamda 214 katılımcı yer almıştır. Araştırma sonuçlarına göre siber mağduriyet ve siber zorbalığın erkeklerde kadınlara göre daha fazla görüldüğü tespit edilmiştir. Ayrıca günlük internet kullanım süresi arttıkça bireylerin daha fazla siber mağduriyet ve siber zorbalık deneyimledikleri görülmüştür. Son olarak ise siber mağduriyet ve siber zorbalık deneyimleri ile anksiyete, depresyon ve stres arasında anlamlı ilişkilerin bulunduğu tespit edilmiştir

    Üniversite Öğrencilerinde Akıllı Telefon Bağımlılığı

    Get PDF
    Bu araştırmada üniversite öğrencilerinin akıllı telefon bağımlılık düzeyleri çeşitli değişkenlere göre incelenmiştir. Araştırma 2018-2019 öğrenim yılında Orta Karadeniz Bölgesi’ndeki bir üniversitede 1241 üniversite öğrenci üzerinde yürütülmüştür. Araştırmanın verileri Akıllı Telefon Bağımlılığı Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu ile toplanmıştır. Verilerin analizinde Günlük yaşamı bozma ve tolerans alt boyutu puan ortalamaları ile cinsiyet değişkeni arasında anlamlı fark olduğu bulunmuştur. Annesi ve babası lise ve üstü eğitim alanların akıllı telefon bağımlılığı alt boyut puan ortalamalarının yüksek olduğu görülmüştür. Akıllı telefon kullanma süresi ve harçlık miktarı ile akıllı telefon bağımlılığı puanı arasında pozitif yönde doğrusal ve istatistiksel düzeyde anlamlı bir ilişki, yaş ile akıllı telefon bağımlılığı düzeyi arasında doğrusal ilişki olmadığı belirlenmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular literatür eşliğinde karşılaştırmalı olarak tartışılmıştır

    THE PREDICTIVE ROLE OF NARCISSISM AND SELF-ESTEEM ON SOCIAL MEDIA ADDICTION

    No full text
    Teknolojinin hızla gelişimi ile birlikte iletişim alanında önemli bir yer tutan sosyal medya bireylerin hayatında vazgeçilmez olmuştur. Sosyal medya bağımlılığının neden olduğu problemler düşünüldüğünde, bu durumun belirlenmesinin önemli olduğu söylenebilir. Bu araştırmanın amacı sosyal medya bağımlılığı ile benlik saygısı ve narsisizm arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmanın çalışma grubunu bir devlet üniversitesinin meslek yüksekokulunda öğrenim görmekte olan 520 öğrenci oluşturmaktadır. Bu çalışma mevcut durumu olduğu gibi ortaya koymayı hedefleyen ilişkisel bir araştırmadır. Araştırmada veri toplamak için Sosyal Medya ÖlçeğiYetişkin Formu, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve Narsistik Kişilik Envanteri kullanılmıştır. Verilerin dağılımı normal olduğundan (p>.05) verilerin analizinde parametrik testlerden çoklu regresyon analizi, Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon analizi ve tanımlayıcı istatistikler kullanılmıştır. Analiz sonuçları, sosyal medya ile benlik saygısı arasında istatistiksel olarak negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğunu, fakat sosyal medya bağımlılığı ile narsisizm arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu ortaya koymuşturWith the rapid development of technology, social media playing an important role in communication has become indispensable in the lives of individuals. It can be said that the determination of this situation is important when considering the problems caused by social media addiction. The purpose of this study is to investigate the relationship between social media addiction, self-esteem, and narcissism. The study group consisted of 520 students studying at the vocational school of a government university. This study is a correlational research that aims to reveal the situation as it currently exists. The data was collected using the Social Media Addiction Scale - Adult Form, the Rosenberg Self-Esteem Scale and the Narcissistic Personality Inventory. Since the data showed normal distribution (p>.05), the data was analyzed using parametric multiple regression analysis, Pearson Product-Moment Correlation analysis, and descriptive statistics. The analysis results yielded a statistically significant negative relationship between social media addiction and self-esteem, but a significant positive relationship between social media addiction and narcissis

    YEME TUTUMLARINI YORDAMADA UMUT VE OLUMSUZ DÜŞÜNCELERİN ROLÜ

    No full text
    Araştırmanın amacı, üniversite öğrencilerinin yeme tutumlarını yordamada umut ve olumsuz düşüncelerin rolünü incelemektir. Çalışma 2016-201 eğitim öğretim yılı bahar döneminde Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi nin çeşitli bölümlerinde okuyan 250 (% 1. ) si kadın, 100 (%28.6) ü erkek olmak üzere toplam 50 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri "Yeme Tutumu Testi", "Sürekli Umut Ölçeği" ve "Otomatik Düşünceler Ölçeği" ile toplanmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin öncelikle normal dağılıma uygun olup olmadığı KolmogorovSmirnov uyum iyiliği testi ile incelenmiş (p0.05) bir ilişki ve yine yeme tutumu ile olumsuz düşünceler arasında anlamsız (r 0.056, p>0.05) bir ilişki belirlenmiştir. Yeme tutumu puanını açıklayan değişkenleri belirlemek amacı ile yapılan çoklu doğrusal regresyon analizi sonucunda yeme alışkanlığının yeme tutumuna etkisi 2.66 birim artmaktadır. Orta ekonomik düzey ile yeme alışkanlığının yeme tutumlarının yordanmasına katkısı olduğu görülmektedirThe aim of this study is to examine the role of hope and negative thoughts in predicting eating attitudes. The study was conducted with 350 students attending different departments in Ondokuz Mayıs University, Education Faculty during the 2016-2017 academic year. Among the participants, 250 (71.4%) were female while 100 (28.6%) were male. The study data was collected by means of the “Eating Attitude Test,” the “State Hope Scale” and the “Automatic Thoughts Scale.” The study data was first analyzed using the Kolmogorov-Smirnov goodness of fit test to check if it was suitable for a normal distribution (p0.05) and a negative relation between eating attitude and negative thoughts (r=0.056, p>0.05). To the multi-linear regression analysis which was applied to reveal the variables explaining the eating attitude scores, eating habit s effect to eating attitude was 2.66 units. A medium level of economic status and eating habits were found to contribute to predict the eating attitud
    corecore