99 research outputs found

    Awareness of breast cancer risk factors and practice of breast self examination among high school students in Turkey

    Get PDF
    Background: Young breast cancer patients have a lower rate of survival than old breast cancer patients due to being diagnosed at advanced stages. Breast self-examination makes women more breast aware, which in turn may lead to an earlier diagnosis of breast cancer. The purpose of this study was to investigate knowledge and practice of breast self-examination and to determine knowledge of risk factors for breast cancer among high school students. Methods: This is a descriptive and cross-sectional study. It was conducted in a high school in Manisa, Turkey. The study sample included 718 female high school students. A socio-demographic characteristics data form, knowledge of breast self examination and risk factors for breast cancer form and breast self examination practice form were used to collect data. Results: The female high school students had insufficient knowledge about breast self-examination and a low percentage of students reported that they had performed breast self examination monthly. The most common reason for not doing breast self-examination was not knowing how to perform breast self-examination (98.5%). Most of the students had little knowledge of the risk factors for breast cancer. The most widely known risk factor by the students was personal history of breast cancer (68.7%). There was a significant relation between breast self-examination practice and age, school grade, knowledge about breast cancer and knowledge about breast self-examination. Conclusion: There is a need to increase knowledge of adolescent females about the risks of breast cancer and benefits of early detection. In fact, health care professionals can develop effective breast health care programs and help young women to acquire good health habits

    Investigation of adaptation after liver transplantation using Roy's Adaptation Model

    Get PDF
    In this study we explored the adaptation of transplant recipients in Turkey using the Roy Adaptation Model. A descriptive qualitative design was used with data collected from liver transplant recipients in either individual or group interviews between May 2009 and February 2010. Using deductive content analysis, four themes were identified in the data: physiological mode, self-concept mode, role function mode, and interdependence mode. Each theme included both adaptive and ineffective behaviors of liver transplant recipients. The findings of this study indicate that liver transplant recipients need information and support about their ineffective behaviors in all modes of the Roy Adaptation Model. The findings also support the use of a nursing model in the delivery of nursing care for liver transplantation recipients. © 2012 Wiley Publishing Asia Pty Ltd

    Examination Of Pain And Quality Of Life in Patients With Chronic Pain Before And After TENS and Their Satisfaction Levels Regarding Nurses

    Get PDF
    Giriş: Transkutanöz Elektriksel Sinir Uyarımı sağlıkla ilgili yaşam kalitesini bozan kronik ağrının tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Hemşireler, multidisipliner ekibin bir üyesi olarak kronik ağrılı hastaların ağrılarını azaltmada ve yaşam kalitelerini iyileştirmede rol oynayan sağlık profesyonelleridir. Amaç: Kronik ağrı nedeniyle ağrı ünitesine başvuran hastaların TENS uygulaması öncesi ve sonrası yaşam kalitesi, ağrı ve hemşirelerden memnuniyet düzeylerinin incelenmesidir. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel araştırmanın yapılabilmesi için etik kurul izni ve hastalardan yazılı aydınlatılmış onam alınmıştır. Veriler hemşireler tarafından 22 Nisan 2012- 20 Şubat 2013 tarihlerinde bir üniversite hastanesinin ağrı ünitesinde TENS uygulaması öncesi ve sonrası Hasta Tanıtım Formu, SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği, Sayısal Ağrı Ölçeği, Hemşire Memnuniyet Formu kullanılarak toplanmıştır. Bulgular: Ortalama yaşı 53.50±16.60 olan hastaların %85.2'si kadın, %63.0'ü kronik hastalığa sahip, %90.7'si analjezik kullanmakta ve %27.8'i lumbar disk hernisi nedeniyle ağrı yaşamaktadır. Kronik ağrısı olan hastaların TENS uygulaması sonrası öncesine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde yaşam kalitesinin mental işlev alt boyutu hariç diğer yedi alt boyut puan ortalamalarının arttığı, ağrı puan ortalamalarının azaldığı ve hemşirelerden memnuniyet puan ortalamalarının yüksek olduğu saptanmıştır. Sonuç: Sonuçlar, TENS uygulaması sonrası ağrı ile yaşam kalitesinin birçok boyutunun iyileştiğini ve bu süreçte hemşireden memnuniyetin yüksek olduğunu göstermektedir. TENS uygulamasının hastaların kronik ağrılarını azaltmada ve yaşam kalitelerini iyileştirmede kullanılması önerilmektedir. Introduction: Transcutaneous Electrical Nerve Stimulation (TENS) is widely used for the treatment of chronic pain causes the impairment of health-related quality of life (QoL). Nurses, as a membe rof multidisciplinary team, are a health professional that play a role to reducing pain in patients with chronic pain and develop the life qualities of patients by approaching them. Aim: The aim of this study was to investigated quality of life, pain, and patients' satisfaction levels from nurses of patients that was applicated to pain unit before and after TENS application.Methods: Informed consent and ethical permission were obtained for performed to descriptive and cross-sectional study. Data was collected obtained by nurses using Patients Identification Form, Numerical Rating Pain Scale (NPRS), Short Form 36 (SF 36), and Nurse Saticfaction Form between 22th April 2012-20th February 2013 in a university hospital pain unit before and after TENS. Results: The patients' mean age was 53.50±16.60, 85.2% of the patients were female, 63.0% has chronical disease. 90.7% was used analgesic drugs. 27.8% of the pain etiology was lumbar disc hernia. It is found that significantly increased to seven subsclaes means of quality of life, expect mental health, decreased to pain mean and increased to satisfaction from nurses mean of the patients with chronic pain after TENS application compared to before. Conclusion: The results showed that improvements in pain and QoL after TENS, and satisfaction from nurses during the process. As a result, it is suggested that TENS can use to reduce for chronic pain and improve for QO

    Champion Sağlık İnanç Modeli Ölçeği'nin Türkiye için uyarlanması ve kendi kendine meme muayenesi uygulama sıklığını etkileyen faktörlerin incelenmesi

    No full text
    Bu araştırma, “ Champion Sağlık İnanç Modeli Ölçeginin” (C.S.İ.M.Ö.) Türk kadınlarında güvenirlik ve geçerliliğini test etmek için metodolojik ve tanımlayıcı araştırma türüne uygun olarak yapılmıştır. Araştırma, İzmir ilinin Güzelbahçe ilçesinde Güzelbahçe sağlık ocağı bölgesinde yürütülmüştür. Güzelbahçe sağlık ocağına kayıtlı 20-60 yaş arasında, en az ilkokul mezunu olan, gebe olmayan ve emzirmeyen 430 kadın araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Ölçek Champion V. (1984) tarafından geliştirilmiş, sonraki çalışmalarında (1993,1997, 1999) yeniden düzenlenmiştir. C.S.İ.M.Ö., Sağlık İnanç Modelinin altı kavramını içeren, altı boyuttan oluşan 43 maddelik bir araçtır. C.S.İ.M.Öʼde alt boyutlar için iç tutarlılık Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı 0.69 ile 0.90 arasında, test-tekrartest güvenirlik katsayısıları 0.45 ile 0.70 arasında değişmektedir. Ölçeğin içerik ve yapı geçerliği mevcuttur. Türkçe ölçek örneklem grubu ile benzer özellikleri taşıyan 30 kadına ön uygulamadan sonra örneklem grubuna (n=430) ve dört hafta sonra örneklemde bulunan 96 kadına tekrar uygulanmıştır. Champion Sağlık İnanç Modeli ölçeğinin dil geçerliği için Türkçeye çevirisi ve geri çevirisi yapılmış, içerik geçerliği için uzman görüşü alınmıştır. Türkçeleştirilen ölçeğin yapı geçerliğini değerlendirmek için yapılan faktör analizi sonucunda orjinal ölçek ile benzeyen altı faktörlü bir yapıya sahip olduğu ve benzer maddelerin aynı faktörler altında toplandığı bulunmuştuır. Türkçeleştirilen Ölçeğin Zamana karşı değişmezliği, Pearson Momentler Çarpımı Korelasyonu Tekniği ile incelenmiş alt boyutlar için r= 0.89 ile 0.99 arasında oldukça yüksek düzeyde bulunmuştur. Ölçeğin iç tutarlığı için cronbach alfa çözümlemesi ve madde toplam puan korelesyon tekniği ile gerçekleştirilmiş, cronbach alfa güvenirlik katsayısı alt boyutları için 0.58 ile 0.89 arasında değişen değerlerde bulunmuştur. Madde Toplam Puan Tekniği sonucunda hiç bir maddenin ölçekten çıkarılmamasına karar verilmiştir. Ölçek Türk kadınlarının meme kanseri ve KKMM uygulaması ile ilgili inanç ve tutumları ölçmek için geçerli ve güvenilir bir araçtır. Ölçeğin alt boyut puanları ile KKMM uygulama sıklığı arasındaki ilişki, çok basamaklı regresyon analizi kullanılarak incelenmiş, çoklu korelasyon katsayısı R= 0.42, (p<0.001) olarak saptanmıştır. Güven, sağlık motivasyon, duyarlılık algı, ciddiyet algı, yarar algı puanları yüksek olan kadınların son bir yılda KKMM uygulama sıklığının arttığı, engel puanı yüksek olan kadınların KKMM uygulama sıklığının azaldığı saptanmıştır. Kadınların sadece %6.2ʼsinin önerilen sıklıkta ayda bir yaptığı, %50.5ʼnin KKMMʼsini hiç yapmadığı bulunmuştur. Kadınların KKMM uygulama sıklığını etkileyebilecek faktörler ki-kare analizi ile incelenmiş, eğitim düzeyi yüksek, emekli, aile öyküsünde meme kanseri bulunan, meme kanseri ve KKMM eğitimi alan, son bir yılda klinik muayene yaptıran ve mammografi çektiren kadınların KKMMʼsini daha sık uyguladıkları saptanmıştır. Sonuç olarak bu ölçeğin farklı gruplara uygulanması ve bu gruplarda ki geçerlik ve güvenirliğin incelenmesi önerilmiştir
    corecore