3 research outputs found

    Hemodiyaliz için enfiye çukuru (snuff-box) arteriyovenöz fistüller

    Get PDF
    Bu çalışmada amacımız kliniğimizde gerçekleştirdiğimiz enfiye çukuru arteriyovenöz fistüllerin sonuçlarını analiz ederek bu yöntemi tartışmaktır. Gereç ve Yöntemler: 1999-2007 yılları arasında kliniğimizde düzenli takipleri olan 272 enfiye çukuru arteriyovenöz fıstül geriye dönük olarak değerlendirildi. Gerekli bilgiler hasta dosyalarından ve diyaliz notlarından elde edilmiştir. Tüm olgular yaş, cinsiyet, son dönem böbrek yetmezliği etyolojisi, fistül olgunlaşma ve fistül açıklık oranları açısından değerlendirilmiştir. Bulgular: Hastaların 115'i (%44) kadın, 143 u (%56) erkek ve ortalama yaşları 40.5±8.5 idi. Ortanca takip süresi 50 ay (3-65 ay)'dır. Etyolojide en sık görülen neden %32 diabetes mellitustur. Altı hafta sonundaki olgunlaşma oranı %85 olarak tespit edildi. Bir yıllık açıklık oranları %82 ve 4 yıllık açıklık oranı %53'dir. Fistül açıklık oranları diyabetik olan ve olmayanlarda, erkekler ve kadınlarda, sağ kol ve sol kol AVF'lerde karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olmadığı görülmüştür. Sonuç: İyi bir fizik muayene ile enfiye çukuru fistülün uygunluğu değerlendirilebilir. Enfiye çukuru fistüllerin iyi olgunlaşma ve uzun dönem açıklık oranları vardır. İlk fistül açılacak uygun hastalarda iyi bir seçimdir. In this study, we aimed to discuss this method by analyzing snuff-box arteriovenous fistula outcomes in our experience. Material and Methods: We analyzed the outcomes of 272 snuffbox arteriovenous fistulas created between 1999-2007. Data was determined patients charts and dialysis records. Patients' demographics, end stage renal disease etiology, fistula maturation and patency rates, complications were evaluated retrospectively. Results: Of the 272 patients, 115 (46%) were women and 143 (54%) were men. The mean age of patients was 40.5+8.5. median follow up period of fistulas was 50 months (range 3-65 months). The most frequent etiologic disease of end stage renal disease was Diabetes mellitus (32%). The maturation rate of snuffbox arteriovenous fistula was 85%. One year and 4 year patency rates were 82% and 53 % respectively. Diabetes, sex and side of the extremity did not significantly affect fistula survival. Conclusion: Feasibility of snuff-box arteriovenous fistula was evaluated with the physical examination of this area. Snuffbox arteriovenous fistulas have good maturation and long-term patency rates. This type of fistulas may be the first choice for suitable patients requiring primary access

    Sekonder hiperparatiroidizm tedavisinde subtotal paratiroidektominin etkinliği: Bir merkezin sonuçları

    Get PDF
    Bu çalışmada amaç sekonder hiperparatiroidi nedeniyle hastanemizde yapılan subtotal paratiroidektomi sonuçlarını değerlendirmektir. Yöntem: Merkezimizde sekonder hiperparatiroidi nedeniyle ameliyat edilen 36 hastanın dosyaları retrospektif olarak incelendi. Ameliyat öncesi ve sonrası dönemdeki klinik bulgular, serum kalsiyum, fosfor, parathormon ve alkalen fosfataz değerleri ile cerrahi komplikasyonlar değerlendirildi. Bulgular: Ortalama takip süresi 28.4±20 aydı ve geride kalan dokuya yönelik cerrahi girişim gerektirecek rekürrens görülmedi. Ameliyattan önce yüksek parathormon düzeyi (ortalama 1536.3±674.6 pg/ml) saptanan tüm hastalarda ameliyat sonrası takiplerde parathormon düzeyi ortalama 128±91 pg/ml bulundu. Ameliyat öncesi dönemde serum kalsiyum düzeyleri ortalama 10.4±0.8 mg/100 ml, fosfor düzeyi ortalama 6.2±1.7 mg/100 ml'di. Ameliyattan sonraki takipte ortalama serum kalsiyumu 8.1±1.2 mg/100 ml (7.7-10 mg/100 ml) ve serum fosforu 4.7±1.4 mg/100 ml (4.1-8.6 mg/100 ml) olarak saptandı. Yüksek alkalen fosfataz düzeyleri ameliyattan sonra tüm hastalarda ortalama 172±49 U/L olarak saptandı. Ameliyat öncesi görülen kas güçsüzlüğü, şiddetli kaşıntı gibi bulgular ameliyat sonrası dönemde geriledi. Sadece 2 hastada semptomatik hipokalsemi görüldü ve tedavileri yapıldı. Sonuç: Paratiroid cerrahisi kronik böbrek yetmezlikli hastalarda gelişen sekonder hiperparatiroidizmde halen önemini koruyan ve gerekli olan bir tedavi seçeneğidir. Deneyimimize göre subtotal paratiroidektomi sekonder hiperparatirioidi tedavisinde başarılı ve etkili bir yöntem olarak görülmektedir. The aim of this study was to evaluate the efficacy of subtotal parathyroidectomy performed in end stage renal disease patients for secondary hyperparathyroidism in our center.Materials and Methods: The study involved 36 consecutive patients. Preoperative and postoperative clinical signs and symptoms, parathormon, calcium, phosphorus, alkaline phosphatase and surgical complications were evaluated. Results: 36 patients remain cured at a mean follow up time 28.4±20 months. None of the patients required resection of parathyroid remnant. Preoperative high parathormon levels (mean 1536.3±674.6 pg/ml) decreased (mean 128±91 pg/ml) during follow-up period. Preoperative mean serum calcium level was 10.4±0.8 mg/100 ml and the mean serum phosphorus level was 6.2±1.7 mg/100 ml. During follow up period, the mean serum calcium level was 8.1±1.2 mg/100 ml (7.7 to 10 mg/100 ml) and the mean serum phosphorus level was 4.7±1.4 mg/100 ml (4.1 to 6.6 mg/100 ml). Serum alkaline phosphatase returned to normal after the operation (mean 172±49 U/L). Preoperative symptoms such as pruritis and fatigue improved after operation. Two patients treated successfully for symptomatic hypocalcemia in the early postoperative period. Conclusion: Parathyroidectomy still remains the important therapeutic option for secondary hyperparathyroidism associated with end stage renal disease. Our results indicate that subtotal parathyroidectomy is the effective treatment for secondary hyperparathyroidism
    corecore