261 research outputs found
Investigation of the Effect of Yarn Waste Fibers and Cocamide Diethanolamide Chemical on the Strength of Hot Mix Asphalt
In this study, conventional bitumen test were performed on bituminous binder modified with Cocamide Diethanolamide chemical at different ratios. According to results of tests, the most suitable additive ratio has been determined as 5%. However, it was concluded that indirect tensile strength and resistance to moisture of samples prepared with bituminous binder modified with 5% Cocamide Diethanolamide has been adversely affected. It was desired to investigate that whether these properties could be strengthened by yarn waste fibers. Firstly, the effect of 0.1%, 0.2% and 0.3% yarn waste fibers on samples prepared with reference bituminous binder was investigated. Obtained results showed that both indirect tensile strength and resistance to moisture of samples containing 0.1% yarn waste fiber increased. Therefore, 0.1%, 0.2% and 0.3% yarn waste fibers were added to the aggregate mixture and mixing of them with bituminous binder modified with 5% Cocamide Diethanolamide were provided. According to obtained results, different ratios of yarn waste fibers added to aggregate mixture did not have a positive effect on moisture sensitivity. Tensile strength ratio values of samples containing bituminous binder modified with 5% Cocamide Diethanolamide and yarn waste fibers added to the aggregate mixture did not provide specification limit
Effects of long term soccer training on visual and auditory reaction time of dominant and non-dominant leg in footballers
Amaç: Bu çalışmanın amacı; uzun dönem spor yaşantısının futbolcuların görsel ve işitsel uyaranlara karşı ayak reaksiyon zamanları üzerine olan etkilerini, baskın olan ve olmayan ayaklarda karşılaştırmalı olarak araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 15 erkek futbolcu (ortalama yaşı; 22.92.4 yıl) ve 15 antrenmansız katılımcı (ortalama yaşı; 22.41.4) olmak üzere toplam 30 erkek denek gönüllü olarak katıldı. Sporcu olan (deney) ve olmayan (kontrol) gruplara ait görsel ve işitsel reaksiyon zamanı değerleri her iki ayağa yönelik olarak elektronik reaksiyon zaman ölçüm aleti ile tespit edildi. Verilerin analizi, SPSS 10.00 istatistik paket programı kullanılarak, bağımsız ve eşleştirilmiş t test yöntemi ile analiz edildi. Bulgular: Deney grubunun , baskın olan ve olmayan ayakları arasında işitsel ve görsel uyaranlara karşı reaksiyon zamanı değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamadı (p 0.05) (Her iki ayakta da: ses; 0.18sn, ışık; 0.21sn). Bu bulgunun aksine kontrol grubunun ayakları arasında, ses ve ışığa yönelik reaksiyon zamanı değerlerinde anlamlı bir faklılık vardı (p0.05). (baskın bacak: ses; 0.18sn, ışık; 0.21sn, baskın olmayan bacak: ses; 0.20sn, ışık; 0.22sn). Her iki grupta da sese karşı reaksiyon zaman değeri ışığa karşı olandan daha iyi idi. Futbolcuların reaksiyon zamanı değerleri antrenmansız gruba göre anlamlı olarak daha düşüktü (p0.05). Sonuç: Bu çalışma bulguları uzun süreli futbol yaşantısının futbolcuların ayak reaksiyon süresini azaltmada etken olduğu görüşünü desteklemektedir.Objectives: The purpose of this study was to investigate the effect of long-term soccer life on foot reaction time to visual and auditory stimuli in footballers comparing with dominant and non-dominant foots. Materials and Methods: Total of 30 male, 15 soccer players (subject group) (mean age: 22.9±2.4 year) and untrained 15 students (control group) (mean age: 22.4±1.9 year) were participated voluntarily in to this study. Reaction time of subjects were measured using electronic reaction timer in both two foots for audio and visual. Independent and paired t test were used as statistical method. Results: No statistical significant differences were found between dominant and non- dominant leg of footballers for visual and auditory reaction times (For both two foot voice: 0.18, light:0. 21sec). Despite this, there were significant differences in foot reaction times of untrained group (p<0.05) (Dominant foot: voice; 0.18 sec, light; 0.21sec, non- dominant foot: voice; 0.20 sec, light; 0.22 sec). In both groups, reaction time values to voice were better than to light. Reaction time values of footballers were significantly lower according to untrained group. Conclusion: The results from this study support the viewpoint that long-term football life is effective to decrease the reaction time of footballers
Sınıf Öğretmenliği Eğitiminin Niteliğinin Artırılmasına Yönelik Öğretmen Adayları ve Öğretim Elemanı Görüşleri
DergiPark: 533604tredBu araştırmanın amacı sınıf öğretmenliğieğitiminin niteliğinin artırılmasına yönelik öğretmen adayları ve öğretimelemanlarının görüşlerini belirlemektir. Araştırmada nitel araştırma yöntemibenimsenmiş; veriler sınıf öğretmenliği programına kayıtlı 20 son sınıföğrencisi ve sınıf öğretmenliği programında derse giren 10 öğretim elemanıylayapılan görüşmeler yoluyla toplanmıştır. Öğretmen adaylarının ve öğretimelemanlarının görüşlerini ortaya çıkarmak amacıyla nitel araştırma veri toplamatekniklerinden yarı-yapılandırılmış görüşmeler yapılmış, betimsel analiztekniğinden yararlanılarak toplanan verilerin analizi gerçekleştirilmiştir.Araştırma sonucunda elde edilen bulgular son yıllarda sınıf öğretmenliğiprogramına yerleşen öğrencilerin profilinde akademik nitelik bağlamında düşüşyaşandığını, sınıf öğretmenliği programına yerleşen öğrencilerin yarısındanfazlasının bölümü severek ve isteyerek tercih etmediğini, programda sınıföğretmenliğine katkısı olmayan derslerin fazla olduğunu ve verilen derslerindağılımının ve içeriğinin düzensiz olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ayrıca alanındauzman öğretim elemanı yetersizliği yaşandığı, sınıf mevcutlarının kalabalıkolduğu, öğretmen adaylarının atama kaygısı yaşadığından derslerden verimalamadığı araştırmanın önemli diğer sonuçları arasındadır. Sınıf öğretmenliğieğitiminin niteliğinin artırılmasına dönük öğretim elemanları ve öğretmenadaylarının önerilerine bakıldığında sınıf öğretmenliği programına öğrencialımında kriterlerin gözden geçirilmesi ve sınıf öğretmenliği programında dersgeçme not sisteminde değişiklik yapılması gerektiği sıkça vurgulanan görüşlerarasındadır
In-hospital and short-term predictors of mortality in patients with intermediate-high risk pulmonary embolism
Introduction: The aim of this study was to evaluate the in-hospital and short-term predictive factors of mortality in intermediate-high risk acute pulmonary embolism (PE) patients with right ventricle (RV) dysfunction and myocardial injury.Methods: In this retrospective study, the medical records of 187 patients with a diagnosis of intermediatehigh risk acute PE were evaluated. A contrast-enhanced multi-detector pulmonary angiography was used to confirm diagnosis in all cases. All-cause mortality was determined by obtaining both in-hospital and 30 days follow-up data of patients from medical records.Results: During the in-hospital stay (9.5 +/- 4.72 days), 7 patients died, resulting in an acute PE related in-hospital mortality of 3.2%. Admission heart rate (HR), (Odds ratio (OR), 1.028 95% Confidence interval (CI), 0.002-1.121; P = 0.048) and blood urea nitrogen (BUN) (OR, 1.028 95% CI, 0.002-1.016; P = 0.044) were found to be independent predictors for in-hospital mortality in a multivariate logistic regression analysis. In total, 32 patients (20.9%) died during 30 days follow-up.The presence of congestive heart failure (OR, 0.015, 95%CI, 0.001-0.211; P = 0.002) and dementia (OR, 0.029, 95%CI, 0.002-0.516; P = 0.016) as well as low albumin level (OR, 0.049 95%CI, 0.006-0.383; P = 0.049) were associated with 30 days mortality.Conclusion: HR and BUN were independent predictors of in-hospital mortality and the presence of congestive heart failure, dementia, and low albumin levels were associated with higher 30 days mortality
A tuberculosis case ımitating ınterstitial lung disease
Yirmi iki yaşında, kadın hasta. 20 gün önce başlayan ve eforla oluşan nefes darlığı ve kuru öksürük dışında
yakınması yoktu. Solunum sistemi bakısında bazallerde tek tük ince raller duyuluyordu.
Rutin laboratuvar tetkikleri normal olan hastanın solunum fonksiyon testinde restriktif tipte bozukluk saptandı.
Tüberkülin testi pozitif (18 mm) idi. Balgam çıkaramadığı için asidorezistan basil (ARB) bakılamadı. Akciğer
grafisinde sağ akciğerde daha belirgin olmak üzere her iki akciğerde yaygın daha çok periferik yerleşimli
retiküler dansite artışı, sağ diyafragmanın yüksek ve düzensiz konturlu olduğu izlendi. Yüksek rezolüsyonlu
bilgisayarlı tomografide sağ üst lob apikal, posterior, orta lob, alt lob apikal segmentlerde; sol üst lob
apikoposterior, alt lob apikal segmentlerde daha çok periferik yerleşimli retiküler dansiteler, yer yer peribronşiyal
kalınlaşmalar ve sağ orta lobdakilere bir miktar buzlu cam görünümünün eşlik ettiği dansite artışları saptandı.
Bronkoalveolar lavaj (BAL) ve bronş aspirasyon sıvısındaARBmenfi idi.BALincelemesinde alveoler makrofaj
%56, lenfosit %30, PNL%12, eozinofil %2 olarak saptandı. Transbronşiyal akciğer biyopsisinde diyagnostik bir
bulgu izlenmedi.
Yapılan incelemelerle kesin tanıya gidilemediğinden hastaya açık akciğer biyopsisi yapıldı. Histopatolojik
incelemede mikroskopik olarak akciğer parankiminde düzensiz dağılım gösteren kazeifiye granülom yapı
ları gözlendi ve akciğer tüberkülozu ile uyumlu olarak değerlendirildi.Yapılan Ziehl-Neelsen asidorezistan basil
boyasında granülomlarda birkaç basil saptandı. Olgu, interstisyel akciğer hastalığını taklit eden atipik radyolojik
bulguları nedeniyle sunuldu.Twenty-two year old, female patient. Her complaints were dyspnea with exercise and a dry cough of 20 days. A few crepitations were heard during oscultation.
Routine laboratory examinations were normal. Restrictive pattern was observed in pulmonary function tests. Tuberculin test was positive (18 mm). She could not give sputum sample for acid-fast bacillus (ARB) examination. Bilateral diffuse peripheral reticular infiltrates dominating in right lung were observed in chest x-ray and right hemidiyaphragma was high with irregular contours. There were peripheral reticular densities in right upper lobe apical, posterior, middle lobe, lower lobe apical; left upper lobe apicoposterior, lower lobe apical segments in high resolution computed tomography. There were focal peribronchial thickenings and ground glass density in right middle lobe.
ARB was negative in bronchoalveolar lavage (BAL) and bronchial aspiration fluid. BAL fluid revealed 56% alveolarmacrophages, 30% lymphocytes, 12% PNL, 2% eosinophils. Non-diagnostic findings were observed in transbronchial lung biopsy.
Since these tests were non-diagnostic, open lung biopsy was performed. Microscopic histopathological examination revealed scattered granuloma with caseification necrosis compatible with pulmonary tuberculosis.
A few tuberculosis bacilli were detected in granuloma by Ziehl-Neelsen staining. The case was presented for atypical radiological findings imitating interstitial lung disease
Influence of Preoperative Pain Duration on Microsurgical Varicocelectomy Outcomes
Objective. To investigate the question of whether duration of pain before surgery ultimately affects sperm parameters after varicocelectomy. Methods. Fifty patients with painful grade-3 varicocele were investigated prospectively. The patients were divided into two groups according to their symptom period. The patients having had grade-3 varicocele for less than 1 year were included in Group-1 (Ge, n=25). Twenty-five patients who had painful grade-3 varicocele for more than 1 year (Gs, n=25) were classified in Group-2. Semen analysis was performed after 3 days of sexual abstinence twice a month. Total sperm concentration (TSC), rapidly progressive motility (SPa), and slow or sluggish motility (SPb) rates were noted. Pain was evaluated by using 10 cm visual analogue scale (VAS). Results. Postoperative TSC and %SPb were significantly higher in both groups (P=0.01). There was no difference between two groups for preoperative and postoperative TSC, %SPa, % and SPb values. VAS significantly declined in both groups (P=0.005). This postoperative decline was not significant for intergroup comparison. Conclusions. Our results show that increase in semen quality and decrease in the pain after microsurgery varicocelectomy do not depend on the duration of the preoperative pain
Edema de córnea e descoloração de íris associados ao azul de metileno
We report the case of a 70-year-old female patient who developed corneal edema and iris discoloration following the inadvertent use of 1% methylene blue instead of 0.025% trypan blue to stain the anterior capsule during cataract phacoemulsification surgery. Copious irrigation was performed upon realization of incorrect dye use. Corneal edema and iris discoloration developed during the early postoperative period and persisted at 24-months follow-up. However, keratoplasty was not required. The intracameral use of 1% methylene blue has a cytotoxic effect on the corneal endothelium and iris epithelium. Copious irrigation for at least 30 min using an anterior chamber maintainer may improve outcomes.RESUMO Paciente do sexo feminino com 70 anos de idade desenvolveu edema da córnea e descoloração da íris após o uso inadvertido de 1% de azul de metileno em vez de 0,025% de azul tripano para corar a cápsula anterior do cristalino durante a cirurgia de catarata por facoemulsificação. Foi realizada irrigação abundante quando detectou-se que o corante incorreto tinha sido usado. Edema da córnea e descoloração íris que ocorreu no período pós-operatório precoce persistiu durante 24 meses de seguimento; no entanto, a ceratoplastia não foi necessária. O uso intracameral de 1% de azul de metileno tem efeitos citotóxicos sobre o endotélio da córnea e epitélio da íris. A irrigação abundante durante pelo menos 30 minutos, utilizando um mantenedor de câmara anterior pode resultar em um prognóstico melhor
DKAB ve İHL Meslek Dersleri Öğretmenlerinin İletişim Becerilerinin Öğrenci Tutumlarına Etkisi
The communication skills of teachers can cause many positive or bad effects in their future lives in terms of psycho-social and religious aspects by shaping students’ attitudes towards their lessons and school life. This study aims to examine the effects of religion lesson teachers working in the TRNC on their communication skills and students’ attitudes towards these lessons according to different variables. The study group of the research, which was designed according to the relational survey model using the quantitative research method, consists of 399 students selected by criterion-based purposive sampling method among 1117 students studying at Hala Sultan Theology College in the 2020-2021 academic year. According to the results of the research, it has been seen that the communication skills of the vocational course teachers with the students are at a high level, the female students communicate more easily with their teachers than the male students, and the communication skills of the teachers do not differ according to the grade levels. Students’ attitudes towards DKAB and IHL vocational courses are at a moderate level. While there is a significant difference between male and female students in terms of student attitudes, liking and interest dimensions according to the gender variable, there is no significant difference according to the class variable. There is a statistically positive and significant relationship between teachers’ communication skills and students’ attitudes towards DKAB and IHL vocational courses. Teachers’ communication skills significantly predict students’ attitudes towards their lessons.Öğretmenlerin iletişim becerileri, öğrencilerin başta derslerine yönelik tutumları olmak üzere, okul yaşantılarını şekillendirerek gelecek yaşamlarında psiko-sosyal ve dinî açıdan iyi/kötü birçok etkiye neden olabilmektedir. Bu araştırmada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde görev yapan DKAB ve İHL meslek dersleri öğretmenlerinin iletişim becerilerinin öğrencilerin DKAB ve İHL meslek derslerine yönelik tutumları üzerindeki etkisinin farklı değişkenlere göre incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma nicel araştırma yönteminde, öğretmen iletişim becerileri değerlendirme ölçeği ve din kültürü ve ahlak bilgisi dersi tutum ölçeği kullanılarak ilişkisel tarama modeline göre tasarlanmıştır. Çalışma grubu 2020-2021 eğitim-öğretim yılında Hala Sultan İlahiyat Koleji’nde öğrenim gören 1117 öğrenci arasından ölçüt temelli amaçlı örnekleme yöntemi ile belirlenen 399 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre, meslek dersleri öğretmenlerinin öğrencilerle olan iletişim becerilerin yüksek düzeyde olduğu, kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre öğretmenleriyle daha rahat iletişim kurduğu, öğretmenlerin iletişim becerilerinin sınıf düzeylerine göre farklılaşmadığı görülmüştür. Öğrencilerin DKAB ve İHL meslek derslerine yönelik tutumları orta düzeydedir. Cinsiyet değişkenine göre öğrenci tutumları, sevme ve ilgi boyutlarında kız ve erkek öğrenciler arasında anlamlı bir farklılık varken, sınıf değişkenine göre anlamlı bir farklılık göstermemektedir. Öğretmenlerin iletişim becerileri ile öğrencilerin DKAB ve İHL meslek derslerine yönelik tutumları arasında istatistiksel olarak pozitif ve anlamlı yönde ilişkiler vardır. Öğretmenlerin iletişim becerileri, öğrencilerin derslerine yönelik tutumlarını anlamlı bir şekilde yordamaktadır
Traditional herbal drugs against liver diseases – Experimented in vitro using HepG2 cells for induced steatosis
Salvia fruticosa leaves, Malva sylvestris flowers, Taraxacum officinale aerial parts, Plantago ovata seeds, Tanacetum parthenium aerial parts, and Allium sativum bulbs are documented for traditional use against hepatic disorders and different liver diseases. To evaluate herbal drug material for potential use against liver diseases, at molecular level for the efficacy linked to ethnobotanical documented data.Different herbal extracts were prepared and standardized by HPLC, according to European Pharmacopoeia. Initially 0.25 mg/mL each standardized extract was applied to oleic+palmitic acid induced fatty liver using a HepG2 cell culture model. ALT, AST, GSH, and MDA levels were comparatively analyzed, in addition to cell Nil Red staining. The highest activity for MDA reduction was observed for the A. sativum extract at 48.2% level, followed by 36.4% for M. sylvestris, and S. fruticosa extracts with 27.3% reduction, respectively. Glutathione levels increased to 59.1% when A. sativum extract was applied. M. sylvestris extract increased the glutathione levels in the medium by 49.7%; S. fruticosa extract decreased ALT levels by 53.5% and M. sylvestris extract by 38.5%, whereas the standard resveratrol reduced ALT level by 30.9%, respectively. The AST levels for M. sylvestris extract was 46.5%, compared to resveratrol by 93%. A. sativum, M. sylvestris, and S. fruticosa standard extracts showed relatively good correlation and activity where further in vivo studies should be performed
- …