76 research outputs found

    Gaz Türbini Pallerindeki Akış Ayrılmasına İz Ve Pürüzlülük Etkilerinin DNS Yöntemiyle İncelenmesi

    Get PDF
    Konferans Bildirisi -- Teorik ve Uygulamalı Mekanik Türk Milli Komitesi, 2013Conference Paper -- Theoretical and Applied Mechanical Turkish National Committee, 2013Bu çalışmada, düşük-basınçlı gaz türbini pallerinin emme yüzeyindeki akışa benzer, düz bir levhada ters-basınç etkisiyle oluşan laminer ayrılma bölgesine, yüzey pürüzlülüğünün ve bir önceki kanadın ardizinin etkisi direk sayısal çözümleme yöntemi ile incelenmiştir. İz ve pürüzlülük etkilerinin birlikte incelendiği durum için alınan sonuçlara göre laminar ayrılma baloncuklarının boyutlarında düşüş olduğu görülmektedir. Fakat, bu iki etkinin sınır tabaka gelişimine etkisi iz ve pürüzlülüğün ayrı ayrı etkilerinin yanında ihmal edilecek kadar düşük kaldığı görülmektedir. Anahtar Kelimeler : Direk Sayısal Benzetim, Ters Basınç Gradyeni, Akış Kontrol, TürbülansIn this study, the combined effects of surface roughness and wake passing frequency to the laminar seperated region in a flat plate, similar to the suction side of the low pressure turbine blade, are investigated using Direct Numerical Simulation approach with adverse pressure gradient. For the case of the combined effects of surface roughness and wake passing frequency a decrease is observed in the size of the laminar separated bubble. However, the combined effects of the surface roughness and wake passing frequency to the development of the boundary layer is negligible compared to the individual effects of surface roughness and wake passing frequency. Keywords: Direct Numerical Simulation, Adverse Pressure Gradient, Flow Control, Turbulenc

    An Integral Equation Approach For The Solution Of The Stokes Flow With Hermite Surface

    Get PDF
    Konferans Bildirisi -- Teorik ve Uygulamalı Mekanik Türk Milli Komitesi, 2013Conference Paper -- Theoretical and Applied Mechanical Turkish National Committee, 2013Üç boyutlu Stokes akışını çözmek amacıyla sınır integral yöntemiyle beraber dörtgen Hermit yüzeyler kullanılarak bir integral denklem yöntemi geliştirilmiştir. Sayısal sonuçlar, sınır sıralama yönteminden ve daimi Stokes denkleminin temel çözümleri olan Stokesletlerin sürekli dağılımından yararlanılarak elde edilmiştir. Dörtgen yüzey elemanları, komşu elemanlar arasındaki yüzey normal vektörünün sürekliliğini sağlayan hermite fonksiyonları kullanılarak tanımlanmıştır. Tekil integraller tanh-sinh tümlev yöntemi, tekil olmayan integraller ise Gauss-Legendre yöntemi kullanılarak sayısal olarak hesaplanmıştır. Sayısal algoritma ilk olarak küre etrafindaki üç boyutlu Stokes akışında doğrulanmıştır. Sonrasında algoritma küresel parçacıkların sedimantasyonu problemi için uygulanmıştır.An integral equation method has been developed to solve the three-dimensional Stokes flow using a quadrilateral Hermite based function approach to the boundary integral method. The numerical solutions are obtained by utilizing the boundary collocation method as well as the continuous distribution of Stokeslets, which are the fundamental solutions of the steady Stokes equations. The quadrilateral surface elements are based on the bi-cubic hermite functions that allows the continuous variation of the surface normal vectors between neighboring elements. The singular integrations are evaluated numerically using the tanh-sinh quadrature rule meanwhile non-singular integrals are evaluated using the Gauss-Legendre quadrature rule. The numerical algorithm is initially validated for the three-dimensional unbounded Stokes flow around a sphere. Then the algorithm is applied to the sedimentation of spherical particles. Keywords: Integral equation method, Stokes flow, Hermite functions, singular integrals, sedimentation

    Alman Nitelikli İşçi Gücü Göçü Yasası Çerçevesinde Sağlık Çalışanlarının Almanya’ya Göç Edebilme Motivasyon ve Potansiyelleri

    Get PDF
    Yapılan bu çalışmada, Almanya Federal Cumhuriyetinde 1 Mart 2020 tarihinde yürürlüğe giren Alman Nitelikli İşgücü Göçü Yasası çerçevesinde Yaşlı Bakım Programı öğrencilerinin Almanya’ya göç edebilme ve ulus ötesi bağlar kurabilme durumları ele alınmıştır. Çalışmanın amacı, nitelikli işçi göçüne, göç etmek isteyen bireyin perspektifinden bakarak, onun kişisel göç yönelimini ortaya çıkarmak ve bu yönelimi hedef ülkedeki nesnel durumla karşılaştırmak ve ayrıca göç edebilme potansiyelini ortaya koymaktır. Çalışma, özelinde yaşlı bakım teknikeri adaylarına odaklansa da elde edilen bulgular, Türkiye’den yurtdışına nitelikli işçi olarak gitmek isteyen diğer meslek dallarından bireylere de gerçekçi bir göç perspektifi sunmayı amaçlamaktadır. Çalışmada yarı yapılandırılmış sorular kullanılarak, derinlemesine görüşme tekniğiyle toplanan veriler, Bayburt Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Yaşlı Bakımı Programı ikinci sınıf öğrencilerinden elde edilmiştir. Verilerden elde edilen bulgular, yaşlı bakım teknikerler adaylarının Almanya’ya göç etme motivasyonlarının oldukça yüksek olduğunu göstermiştir. Buna karşın hedef olarak belirlenen ülkeye göç etme potansiyelleri ise zayıf olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye’deki istihdam imkânlarının sınırlılığı ve idealleştirilmiş bir Almanya algısı, araştırılan grubun bireylerine daha çok hayal düzeyinde bir “potansiyel nitelikli göçmen” statüsü kazandırmıştır. Ancak Almanya’nın gün geçtikçe artan ve içerideki insan kaynaklarından yararlanılarak giderilemeyecek olan nitelikli eleman ihtiyacı ve iki ülke arasındaki güçlü göç bağları, bu durumun berisinde, göç etmek isteyen bireyler için sağlam ama daha engelsiz ve işlevsel hale gelmesi gereken bir zemin oluşturmaktadır. Bu bağlamda henüz yeni yürürlüğe giren Alman Nitelikli İşgücü Göçü Yasası da, gelecekte iki ülke arasında üretilebilecek ortak göç programları ve projeleri için önemli bir çerçeve olarak ortada durmaktadır. Anahtar Kelimeler: Potansiyel Nitelikli Göçmen, Ulus Ötesi Göç, Alman Nitelikli İşgücü Göçü Yasası, Sağlık Çalışanları, Yaşlı Bakımı, Yaşlı Bakım Tekniker

    AKADEMİSYENLERİN DAVRANIŞSAL ÖNYARGILARI İLE FİNANSAL OKURYAZARLIK DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ: TOKAT GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

    Get PDF
    Bu çalışmanın amacı, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi akademik personelinin davranışsal önyargıları ile finansal okuryazarlık düzeyleri arasındaki ilişkiyi tespit etmektir. Ayrıca örneklemde yer alan üniversitenin fakülte, yüksekokul ve meslek yüksekokullarında görevli akademik personelin davranışsal önyargıları ile finansal okuryazarlık düzeylerinin benzer ve farklı noktalarının neler olduğunu ortaya koymaktadır. Bunlara ek olarak, akademik personelin cinsiyet, unvan ve gelir durumu gibi demografik özellikleri ile davranışsal önyargıları ve finansal okuryazarlık düzeyleri arasındaki ilişkiyi tespit etmek amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi akademik personeline online anket uygulanmıştır. Anketler üniversitenin tüm akademik personeline yönlendirilmiş olup 379 katılımcıya ulaşılmıştır. Uygulanan anket ile elde edilen veriler SPSS paket programı ile analiz edilmiştir. Yapılan analiz sonuçlarına göre ankete katılan akademik personelin yüksek düzeyde finansal okuryazar olmasına rağmen yine de orta düzeyde davranışsal önyargıların etkisi altında kaldığı tespit edilmiştir. Akademisyenlerin davranışsal önyargıları ile finansal okuryazarlık düzeyi arasında pozitif yönlü ve çok zayıf bir ilişki tespit edilmiş olup akademisyenlerin finansal okuryazarlık düzeyleri davranışsal önyargılarını %21,3 oranında etkilediği sonucuna ulaşılmıştır

    Evaluation of corrosion resistance of Co-Cr alloys fabricated with different metal laser sintering systems

    Get PDF
    PURPOSE. The aim of this study was to evaluate the corrosion resistance of the specimens produced by five different commercial metal laser sintering (MLS) systems with their recommended Co-Cr alloy powders. MATERIALS AND METHODS. The MLS machines and the alloy powders used were, ProX 100-ST2724G (St-Pro), Mysint 100-EOS SP2 (SP2-Mys), EOSINT 270-EOS SP2 (SP2-EOS), SLM 100-Starbond CoS (SB-SLM), and MLab Cusing-Remanium® Star (RS-MLab), respectively. Eight specimens from each group were prepared. Open circuit potential (Eocp) and electrochemical impedance spectroscopy (EIS) measurements of polished surfaces of the specimens were conducted in a three-electrode cell using a potentiostat-galvanostat in Fusayama-Meyer artificial saliva (AS). Specimens from each group were immersed in AS and de-ionized water for seven days. Eocp, charge transfer resistance (Rct) values, and released ions (?g/cm2 x 7d) in different solutions were determined. The specimen surfaces were observed with SEM/EDS. Results were analyzed statistically. RESULTS. Eocp values have shifted to potentials that are more positive over time. Steady-state Eocp values were from high to low as follows, SB-SLM, SP2-Mys, SP2-EOS, RS-MLab, and ST-Pro, respectively. After 60 mins, RS-MLab specimens had the highest Rct value, followed by SP2-Mys, SB-SLM, SP2-EOS, and ST-Pro. In all groups, ion release was higher in AS than that in de-ionized water. CONCLUSION. There were small differences among the corrosion resistances of the Co-Cr alloy specimens produced with MLS systems; meanwhile, the corrosion resistances were quite high for all specimens. © 2020 The Korean Academy of Prosthodontics

    Comparison of the cystocholedochal angle in patients with choledocholithiasis and only cholelithiasis

    Get PDF
    This study aims to evaluate the relation between the cystocholedochal angle (SCA) and choledocholithiasis. The data of 3.350 patients were reviewed retrospectively and a total of 628 patients who met the criteria were included in the study. The patients included in the study were divided into three groups as patients with choledocholithiasis (Group I), patients with only cholelithiasis (Group II), and patients without gallstones as control group (Group III). Measurements of SCA, cystic, bile, and common hepatic ducts (CHDs) were made on magnetic resonance cholangiopancreatography (MRCP) images. Laboratory findings and demographic characteristics of the patients were also recorded. Of the patients included in the study 64.2% were female, 35.8% were male, and their age ranged from 18 to 93 (mean 53.37 +/- 18.87 years). While the mean SCA values of all patient groups were 35.44 degrees +/- 10.44 degrees, the mean length of cystic, bile and CHDs were 28.91 +/- 9.30, 40.28 +/- 12.91, 27.09 +/- 9.68 mm respectively. All measurements were higher in Group I in comparison to other groups, whereas all measurements of Group II were higher than those of Group III (p < 0.001). Statistical analysis suggests that a SCA of 33.5 degrees and above is an important criterion for diagnosis of choledocholithiasis. Increase of SCA raises the likelihood of choledocholithiasis, as it facilitates the passage of stones from gallbladder into the bile ducts. This is the first study to compare SCA in patients with choledocholithiasis and those with only cholelithiasis. Therefore, we think that this study is important and will be a guide for clinical evaluation

    Dynamic Analysis Of Non-cylindrical Helices With Non-circular Cross Sections

    No full text
    Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013Thesis (M.Sc.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2013Çalışmada öncelikle helis geometrisi ve koordinat sistemlerinde kullanılan tanımlamalar açıklanmıştır. Kartezyen koordinat sistemi kullanılarak betimlenen helislerin Frenet sisteminde tanımlanması da ilgili denklemler kullanılarak yapılmıştır. Bu adımdan sonra, matris elemanı türetilmesi için, Timoshenko Kiriş Teorisi kesin silindirik helis geometrisi, sonlu eleman interpolasyonu vasıtasıyla, geometrinin uyarlanmış eğrilikler kullanılmıştır. Sonraki bölümde ise, hesapta kullanılan hareket, kinematik ve bünye denklemleri belirlenmiştir. Bu temel denklemleri baz alan fonksiyonel özetlenmiştir. Hesaplarda karışık sonlu eleman formülasyonu kullanılmıştır. İlk önce lineer şekil fonksiyonları belirlendikten sonra, silindirik olmayan helisler için bağıntılar sıralanmıştır. İleriki kısımlarda ise, sonlu elemanlar formülasyonunda kullanılan eleman matrisi ve kütle matrisi belirlenmiştir. Kullanılan bu eleman 2x12 serbestlik dereceli 2 düğüm noktasına sahiptir. Daireden farklı enkesitler için, gerekli kesme kuvveti katsayıları ayrıca hesaplanmıştır ve karışık sonlu elemanlar analizinde kullanılmıştır. Bahsi geçen kesme kuvveti katsayısı nümerik bir katsayıyı ifade etmektedir. Literatür taramasında görüldüğü üzere, hesaplarda çeşitli kabullerle yaklaşık bir sayı alındığı görülmüştür. Daireden farklı enkesitlerin burulma rijitliği hesap esasları da belirlenmesine müteakip, karışık sonlu eleman için dinamik analiz denklemleri belirlenmiştir. Literatürdeki dikdörtgen ve kare enkesitli silindirik ve konik helisler için olan uygun teorik ve numerik problemler çözülmüştür ve sonuçlar doğrulanmışlardır. Kare kesit, kutu kesit ve I formunda enkesite sahip silindirik olmayan helislerin dinamik analizi irdelenmiştir.Being a start, helix geometry and coordinate systems, which commonly used in this subject, were presented. Helixes, which are defined under Cartesian coordinate systems, were also indicated. For the derivation of the two-noded element matrix, Timoshenko beam theory is employed based on the exact cylindrical helix geometry. Non-cylindrical helix geometry is derived using modified curvatures of the geometry by means of the finite element interpolation. The nodal variables of the element are the displacement vector, the rotation vector, the force vector and the moment vector where are Frenet unit vectors. The problem of torsion can be reduced to a standard problem in the theory of potentials in 2D and the resulting Poisson’s equation is solved by finite elements in order to obtain the torsional rigidity of the arbitrary cross sections. In further sections, eqution of motion, Kinematic equations and constitutive equations, which are related with the dynamic analyses, were indicated. In following sections, the element matrix and mass matrix are defined. These matrices with sub-matrices were used in the calculation of finite element method. In this part, matrices were defined which included an element has two nodes with 2x12 degrees of freedom. For the arbitrary cross sections, the necessary shear coefficients are calculated explicitly, and used in the mixed finite element analysis. These shear coefficients are a group numerical value depending the geometry of cross-sections and the calculation has maximum %10 error margin. After the chapter related principals of calculations for torsional rigidity of non-circular cross-sections, equations and general specification of mixed finite element method were defined. The basic of this section is to defining the problem of determining the natural vibration frequencies of a structural system. According to literature, it could be reduced to the solution of a standard eigenvalue problem. The available theoretical and numerical solutions for analysis of cylindrical and conical helices with rectangular and square cross sections in the literature are solved and the results are verified. The dynamic analysis of non-cylindrical helices with the square box section and I shaped cross section are studied as a pioneering research.Yüksek LisansM.Sc

    ENERJİ TÜKETİMİ, TEMİZ ENERJİ VE KARBONDİOKSİT EMİSYONLARININ FİNANSAL AÇIKLA İLİŞKİSİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

    No full text
    Türkiye’de 1980’li yılların sonlarında uluslararası sermaye akımlarının tümüyle serbestleşmesiyle birlikte tamamlanan finansal serbestleşme süreci, ülkeyi finansal açıdan dışa açık hale getirmiştir. Bu durum özellikle 1980’li yıllardan bu yana Türkiye’nin yaşam standartlarında, üretim yapılarında ve iş yapma yöntemlerinde birtakım değişim ve gelişmelerin yaşanmasına sebep olmuş, tüketilen enerji ve salınan karbondioksit emisyon miktarını da büyük ölçüde etkilemiştir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye için 1974-2016 dönemini dikkate alarak enerji tüketimi, temiz enerji ve karbondioksit emisyonuyla finansal açıklık arasındaki uzun dönemli ve nedensellik ilişkisini ortaya koymaktır. Bu kapsamda, bağımlı değişken olarak finansal açıklık göstergesi, bağımsız değişken olarak da enerji tüketimi, karbondioksit emisyon miktarı ve temiz enerjiyi temsilen petrol ve hidroelektrik tüketimi göstergeleri kullanılmıştır. Çalışmada değişkenler arasındaki uzun dönem ilişkinin varlığı Maki (2012) çoklu yapısal kırılmalı eşbütünleşme testiyle araştırılmış, değişkenler arasında uzun dönemli ilişkinin var olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle eşbütünleşme testinden elde edilen yapısal kırılmaları da modele ekleyerek FMOLS eşbütünleşme katsayı tahmincisiyle değişkenler arasındaki uzun dönemli ilişkiye ilişkin katsayı tahmini yapılmıştır. Bu test sonucunda, değişkenler arasında uzun dönemde pozitif bir ilişkinin olduğu ve 2001 ve 2009 yıllarındaki yapısal kırılmaların uzun dönemli ilişkiye etkisinin negatif, 2006 yılındaki yapısal kırılmanın ise uzun dönemli ilişkiye etkisinin pozitif olduğu bulguları elde edilmiştir. Çalışmada ayrıca değişkenler arasındaki nedensellik ilişkisinin varlığı Fourier Granger nedensellik testi kullanılarak analiz edilmiş, karbondioksit emisyonları, enerji tüketimi ve hidroelektrik tüketiminden finansal açıklığa doğru tek yönlü nedensellik ilişkisinin var olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak elde edilen bu bulgular, Türkiye’de büyüme hipotezinin geçerli olduğunu onaylamaktadır
    corecore