8 research outputs found

    LAFFER ETKİSİNİN TÜRKİYE UYGULAMASI 1980-2003

    Get PDF
    Devletlerin temel fonksiyonlarınıyerine getirmek için gelire ihtiyaç duymalarıvergi toplama gerekliliğini doğurmuştur. Vergileme, zaman içerisinde kamu hizmetleri için gerekli kaynağısağlamanın yanında tasarrufu ve ekonomik büyümeyi teşvik, gelir dağılımınıdüzeltme şeklinde diğer sosyal ve ekonomik amaçlar için de kullanılmaya başlanmıştır. Devletin vergi gelirleri, vergi tabanının genişliği ve vergi oranlarının düzeyi ile yakından bağlantılıdır. Vergi oranlarıile vergi gelirleri arasındaki ilişkiyi ortaya koyan “Laffer Eğrisi” Arzyönlü İktisat’ın en önemli konularından birisidir. 1980-2003 dönemi itibariyle Laffer Eğrisi’nin Türkiye uygulamasının tahmin edildiği bu çalışmada, ekonomi yönetiminin uyguladığıvergi oranlarının 1999 yılından itibaren oluşturulan modellere göre tahmin edilen oranlardan daha yüksek olduğu tespit edilmiştir

    İNANÇ TURİZMİ BAĞLAMINDA KENTSEL TURİZM VE KÜLTÜREL TURİZM: KONYA ÖRNEĞİ

    Get PDF
    Anadolu kültür ve medeniyetlerin beşiği, mayası ve bir yeryüzü cennetidir. Bu beşikteki medeniyet hamurunun mayası M.Ö 10.000’lerde atılmış ve zenginleşerek tatlı bir kıvamla bugüne kadar gelmiş zengin, cömert bir coğrafi mekân ve destinasyondur. Anadolu’da pek çok kent bu tarihsel mirasa ev sahipliği yapmaktadır. Konya, ülkemizin gerek kültürel gerekse de endüstriyel alanında en köklü şehirlerinden biridir. İnsanlık tarihinde bir devrim niteliğinde olan göçebelikten, avcı – toplayıcılıktan yerleşik ve ziraat toplumuna geçişin bu topraklar üzerinde gerçekleştiğini gösteren belgeler Konya Çatalhöyük kazı çalışmalarında ortaya çıkmıştır. Bugünkü dünya medeniyetinin beşiği sayılan Konya, inanç tarihi açısından da önemli bir konuma sahiptir. Çatalhöyük’te M.Ö. 6500’lü yıllarda ortaya çıkan Ana Tanrıça, Kybele kültü paganist dinlerin de ilk nüvesini oluşturmaktadır. Konya diğer dinlere de tarihsel süreç içinde ev sahipliği yapmış bir kenttir. Bu çalışmamızda Konya’da var olan inanç ve kültürel değerler Hıristiyanlık ve İslam dini açılarından değerlendirilerek Kentsel Turizme katkısı üzerinde durulacaktır

    TÜRK SİGORTA SEKTÖRÜNDE İŞLETME YATIRIMLARI (1990-1997)

    No full text
    ÖZETTeknolojik gelişmeyle beraber hem bireysel ve hem de kurumsal olarak karşılaşılacak risklerin çoğalması sigortaya duyulan ihtiyacı arttırmıştır. Sözkonusu ihtiyacı gidermeye yönelik olarak faaliyet gösteren sigorta işletmeleri, sosyal ve ekonomik alanda birçok fonksiyonu yerine getirmektedir. Ülkemizde de sigorta sektörü son yıllarda büyük önem kazanmıştır. Bu çalışma sigorta işletmelerinin yatırımlarına yönelik bir inceleme sunmayı amaçlamaktadır. Çalışmada sigorta işletmelerinde yatırımların mali görünümü İncelenmekte ve yorumlanmaktadır

    Urban Tourism and Cultural Tourism In The Context Of Religious Tourism: The Case Of Konya

    No full text
    Turizm faaliyetleri modern toplumlara ait bu olgu biçiminde ortaya çıkmış ve özellikle küreselleşme ile birlikte herkesin katılabildiği bir organizasyona dönüşmüştür. Söz konusu faaliyetler içerisinde önemli bir yer tutan kent, kültür ve inanç turizmine yönelik organizasyonlar turist veren ülkeler ile turist alan ülkeler arasında sosyo-kültürel hareketlilik meydana getirmesinin yanında ülke ekonomilerine önemli bir katkı sağlamaktadır. Turizmde kentlerin sahip olduğu coğrafi, kültürel ve tarihi özellikler, o toplumun doğal yaşantısı içerisinde kentsel ve kültürel turizmi faaliyetleri olarak ziyaretçilere sunulmaktadır. Kentler sahip oldukları ayırt edici özelliklerini ön plana çıkartarak kentsel turizmin kazanımlarından faydalanabilmek için koruma ve imar projeleri geliştirmektedirler. Dinamik bir yapıya sahip olan toplumsal hayattaki değişimler deniz-kum-güneş konseptindeki turistik faaliyetlerin yerine alternatif turizm türlerine olan ilginin artmasına neden olmuştur. Söz konusu bu gelişmeler sosyal, kültürel, sanatsal birçok amaçla kentlere yapılan kısa süreli ziyaretleri içeren kent turizminin gelişmesine neden olmuştur. Kent turizminin gelişmesinin temel nedenlerinden birisi de insanların kentlerin tarihi süreç içerisinde oluşturdukları fiziki, sosyal, kültürel ve işlevsel kimliklerini daha iyi tanıma isteklerinden kaynaklanmaktadır. Anadolu kültür ve medeniyetlerin beşiği, mayası ve bir yeryüzü cennetidir. Bu beşikteki medeniyet hamurunun mayası M.Ö 10.000'lerde atılmış ve zenginleşerek tatlı bir kıvamla bugüne kadar gelmiş zengin, cömert bir coğrafi mekân ve destinasyondur. Bu açıdan Anadolu'da pek çok kent bu tarihsel mirasa ev sahipliği yapmaktadır. Konya ili Türkiye'nin sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda en köklü şehirlerinden biridir. İnsanlık tarihinde bir devrim niteliğinde olan göçebelikten, avcı - toplayıcılıktan yerleşik ve ziraat toplumuna geçişin bu topraklar üzerinde gerçekleştiğini gösteren belgeler Konya Çatalhöyük kazı çalışmalarında ortaya çıkmıştır. Bugünkü dünya medeniyetinin beşiği sayılan Konya, inanç tarihi açısından da önemli bir konuma sahiptir. Çatalhöyük'te M.Ö. 6500'lü yıllarda ortaya çıkan Ana Tanrıça, Kybele kültü paganist dinlerin de ilk nüvesini oluşturmaktadır. Konya diğer dinlere de tarihsel süreç içinde ev sahipliği yapmış bir kenttir. Bu çalışmamızda Konya'da var olan inanç ve kültürel değerler Hıristiyanlık ve İslam dini açılarından değerlendirilerek Kentsel Turizme katkısı üzerinde durulacaktır.Tourism activities have been emerged as a phenomenon of modern society and particularly with the globalization period they have been turned into the organizations in which every people could join. Urban, culture and faith tourism oriented organizations are the main parts of these type of organizations and they make an economic contribution to the national economy in addition to the contributions to the construction of the socio- cultural movements between the tourist receiving countries and the tourist generating countries.The geographical, cultural and historical assets owned by the cities are served to the visitors as urban and culture tourism activities in their natural habitat. By bringing their distinctive properties into the forefront, they have been developing conservation and public works projects in order to obtain the benefits of urban tourism.The changes in social life in a dynamic cycle cause to increase the interests over the alternative tourism instead of tourism activities based on sea, sand and sun concept. These developments contributed to the urban tourism expansion related with the short term visits mainly depend on cultural, social and artistic aims. One of the main reasons for the development of urban tourism based on human demands. They are very enthusiastic to discover the social, cultural and functional identities of the cities in detail. Anatolia, which is the cradle and starter of culture and civilization, is a paradise on earth. The seeds of that civilisation were spreaded in 10,000 BC and it has been enriched with a sweet consistency as a rich, generous geographical space and destination so far. In this perspective, many cities in Anatolia are home to this historical heritage.Konya is one of the oldest cities in terms of cultural and industrial areas. As a revolution in the history of mankind transition from nomadic to hunter - gatherer to residential and agricultural society has been occured in this land and the documents indicating that have emerged over the excavations at çatalhöyük in Konya. Konya is considered as the cradle of civilization in today's world, has an important position in terms of religious history. Mother Goddess, the Cybele cult found at çatalhöyük in 6500 BC, constitute the first part of pagan religions core. In this study we will evaluate belief and cultural values in terms of Christianity and Islam and focus on the contribution to the Urban tourism

    THE EFFECT OF TRANSFER EXPENDITURES IN SOLVING INCOME DISTRIBUTION INEQUALITY PROBLEM: CASE OF TURKEY

    No full text
    International Congress of Management Economy And Policy, 26-27 Kasım 2016, İstanbulBir ekonomide elde edilen gelirin büyüklüğü kadar söz konusu gelirin dağılımında adaletin sağlanması da son derece önemlidir. Gelir dağılımında adaletin sağlanamadığı ülkelerde birçok sosyo-ekonomik sorunla karşı karşıya kalınmaktadır. Gelir dağılımı ile ilgili yapılan çalışmalarda daha çok kişisel gelir dağılımı analizleri üzerinde durulmakta, gelir dağılımının ölçüsü olarak Gini Katsayısı ve Lorenz Eğrisi gibi ölçütler kullanılmaktadır. Sosyal adaletin sağlanması amacıyla devlet tarafından herhangi bir geliri olmayanlara veya düşük gelirli kesimlere yönelik karşılıksız olarak ödenen transfer harcamaları, ödeme yapılan bireyler için sosyal transfer geliri olarak ifade edilmektedir. Bu çalışmada; işsizlik maaşı (işsizlik geliri ve kıdem tazminatı dahil), yaşlı geliri (emekli maaşı, yaşlı geliri, isteğe bağlı emeklilik ve ikramiye geliri dahil), dul yetim geliri (dul yetim geliri ve ölüm tazminatı dahil), hastalık geliri, sakatlık geliri (sakatlık geliri, malullük geliri ve gazilik geliri dahil) ve burs gelirleri ele alınarak, hanehalkı transfer öncesi ve transfer sonrası eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirleri tespit edilmiş transfer öncesi ve transfer sonrası Gini katsayıları hesaplanmış ve sosyal transfer gelirlerinin gelir dağılımı üzerindeki etkisi analiz edilmiştir. Analiz sonucunda elde edilen bulgulara göre; transfer geliri sonrası Gini katsayıları, transfer öncesi Gini katsayılarına göre daha düşük çıkmıştır. Bu nedenle sosyal transfer gelirlerinin kişisel gelir dağılımındaki adaletsizliği gidermede sosyal politika aracı olarak kullanılmasının doğru bir politika olduğu sonucuna varılmıştır.The distribution of income equally is an important issue as well as size of the income in an economy. The economies where income is not distributed equally live numerous socio-economic problems. The studies related to income distribution focus on personal income, employ Gini coefficient and Lorenz curve as dimension of income distribution. Transfer expenditures paid by government to people who have no income or low income unrequitedly in order to achieve social justice expresses social transfer income for the person who receives the payment. In this study, we obtain the personal pre-transfer and post-transfer income equal to household's pre-transfer and post-transfer income and Gini coefficient is calculated and the effect of social transfer income on income distribution is analyzed by employing unemployment payments, elderly income, widow and orphan income, disease income, disability income and scholarship income. According to results obtained from analysis, Gini coefficient belonging to post-transfer period is lower than Gini coefficient belonging to pre-transfer period. In the light of this result, it is possible to imply that social transfer income is an efficient social policy instrument in order to reduce income inequality

    The Analysis of OECD Member States Human Development Levels For the Year 2006

    No full text
    İnsani Gelişmişlik Endeksi (İGE), ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin analizinde kullanılan en önemli göstergelerden birisidir. İGE değerinin hesaplanmasında; Yaşam Beklentisi Endeksi, Eğitim Endeksi ve Refah Endeksi olmak üzere üç alt endeks kullanılmaktadır. Yaşam beklentisi endeksinde; doğuşta yaşam beklentisi, eğitim endeksinde; yetişkin okur-yazarlık oranı ve okullaşma oranı, refah endeksinde ise kişi başına GSYİH değerleri veri olarak kullanılmaktadır. 0-1 arasında değişen değerler alan İGE’ne göre ülkeler gelişmişlik düzeyleri açısından üç kategoriye ayrılmaktadır. İGE değeri 0-0,499 arasındaki ülkeler “Düşük İnsani Gelişmişlik”, 0,500-0,799 arasında yer alan ülkeler “Orta İnsani Gelişmişlik” ve 0,800-1 değerleri arasında yer alan ülkeler “Yüksek İnsani Gelişmişlik” kategorisinde bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından düzenli olarak dünya ülkelerinin tamamına yönelik olarak İGE hesaplanmakta ve elde edilen değerlere göre ülkelerin gelişmişlik düzeyleri İnsani Gelişme Raporları (İGR) aracılığı ile yayınlanmaktadır. OECD ülkelerinin 2006 yılı İGE değerlerine göre insani gelişmişlik düzeylerinin analiz edilmesi amacıyla yapılan bu çalışmada, tarafımızdan yapılan hesaplamalar sonucu oluşturulan endeks değerlerinin UNDP tarafından açıklanan değerlerle uyumlu olduğu görülmüştür. Oluşturulan endeks değerlerine göre; Türkiye dışındaki OECD ülkelerinin tamamı yüksek insani gelişmişlik düzeyine sahip ülkeler kategorisinde yer alırken, Türkiye eğitim endeksi dışındaki diğer endekslere göre orta insani gelişmişlik düzeyine sahip ülkeler kategorisinde yer almaktadırThe Human Development Index (HDI) is one of the most important indicators concerning the the analysis of countries’ development levels. Three sub-indexes, namely Life Expectancy Index, Education Index, and Welfare Index, are used in order to gauge the value of HDI. Life Expectancy at birth figures are used in the Life Expectancy Index; Adult literacy rate and schooling ratio are used in the Education Index whereas GDP per capita figures are used in the Welfare Index. According to the HDI, which is showing values between 0 and 1, countries are sorted into three categories. Countries of HDI figures between 0 and 0,499 are demonstrated as having Low Human Development levels; HDI figures between 0,500 and 0,799 demonstrates countries of Middle Human Development Levels whereas HDI figures between 0,800 and 1 are categorized as countries with High Human Development Levels. The HDI is calculated regularly by the United Nations Development Programme (UNDP) for all countries in the world and countries’ development levels are published by Human Development Reports (HDR) according to the calculated figures. In this work that aims to analyze OECD countries human development levels with respect to HDI values for the year 2006, it was observed that the index values established after the calculations done by us were in line with the values published by the UNDP. According to the index values all of the OECD countries are placed in the category of countries with High Human Development Levels whereas Turkey is placed in the category of countries with Middle Human Development Levels according to all other indexes but education index.

    ŞEKER SANAYİİNDE MALİYET VE VERİMLİLİK ANALİZİ : KAMU VE ÖZEL SEKTÖR KARŞILAŞTIRMASI

    No full text
    Toplumun temel ihtiyaç maddelerinden birisi olan şekerin üretilmesi bir çok ülkede olduğu gibi ülkemiz açısından da stratejik bir önem arz etmektedir. Dünya şeker üretimi içerisinde önemli bir yere sahip Türkiye şeker sanayinde kamu ve özel sektöre ait firmalar faaliyet göstermektedir. Yapılan analizlerde özel sektör firmalarının kamuya ait firmalara göre verimlilik ve maliyet açısından daha avantajlı oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Böyle bir sonucun ortaya çıkmasının en önemli nedeni, özel sektöre ait işletmelerin teknolojik yenilikleri takip etmeleri ve üretim verimliliğini artırmaya yönelik yatırımları gerçekleştirmeleridir. Ayrıca bu firmalar daha düşük maliyetle daha verimli istihdam politikaları takip ederek maliyet avantajı da oluşturmaktadırlar
    corecore