Comparing the antibacterial activity of gaseous ozone and chlorhexidine solution on a tooth cavity model

Objective: To evaluate the antibacterial activity of gaseous ozone and chlorhexidine solution on a tooth cavity model. Study Design: Twenty-one human molars were divided into 3 groups. Cavities were then cut into the teeth (4 per tooth, 28 cavities per group). After sterilization, the teeth were left in broth cultures of 10 6 colony-forming units (CFU) ml -1 of Streptococcus mutans (S. mutans) at 36°C for 48 h. The appropriate treatment followed (group A, control; group B, 2% chlorhexidine solution; and group C, 80s of treatment with ozone, and the cavities were then filled with composite resin. After 72h, the restorations were removed, dentin chips were collected with an excavator, and the total number of microorganisms was determined. Results: Both of the treatments significantly reduced the number of S. mutans present compared with the control group and there was a significant difference between the all groups in terms of the amount of the microorganisms grown (p < 0.05). Group B was beter than group C; and group C was better than group A. Moreover, it was found that the amount of the growth in the group of chlorhexidine was significantly less than that of the ozone group (p < 0.05). Conclusion: Chlorhexidine solution was the antibacterial treatment most efficacious on S. mutans ; however, ozone application could be an anlternative cavity disinfection method because of ozone's cavity disinfection activity

Surface roughness and morphologic changes of zirconia: Effect of different surface treatment

Purpose: The purpose of this study was to investigate the surface roughness and morphologic changes of pre.sintered ZrO2 after sandblasting and erbium, chromium: Yttrium, scandium, gallium, garnet (Er, Cr: YSGG) laser application of different intensities.Material and Methods: Eighty pre-sintered ZrO2 cylinders (7 mm diameter, 3 mm height) were prepared and divided into eight groups. Specimens in the control group were not treated. The following treatments were applied: Er, Cr: YSGG laser irradiation with different energy intensities (1-6 W at 20 Hz, with air.water cooling proportion of 65%/55%) and air abrasion with Al2O3 particles (120 µm). Then, all the specimens were sintered. The average surface roughness of each specimen was determined with a profilometer, and the morphology changes of a specimen from each group were evaluated with scanning electron microscope (SEM) analyses. The surface roughness data were analyzed through one.way analysis of variance and Tukeyfs honestly significant difference test (P &lt; 0.05).Results: There were significant differences between 2 and 6 W irradiations and control group. The highest surface roughness value was obtained with 6 W irradiation (8.14 ± 1.26 Ra), followed by the 5 W (7.60 ± 1.12 Ra), 4 W (7.50 ± 0.90 Ra), 3 W (5.86 ± 1.03 Ra), 2 W (4.54 ± 0.53 Ra) and sandblasting group (2.18 ± 0.92 Ra). 1 W laser irradiation (0.80 ± 0.06 Ra) presented Ra values similar to the control group (0.77 ± 0.03).Conclusion: The result of the statistical analyses and SEM images showed that Er, Cr: YSGG laser irradiation with 4-6 W/20 Hz presented significantly effect in surface roughness changes of zirconia than other surface  treatments.Key words: Erbium, chromium: Yttrium, scandium, gallium, garnet laser, scanning electron microscopic, surface roughness, Y-TZP zirconi

Sivas İlindeki Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Diş Sağlığı Durumlarının Değerlendirilmesi

Amaç: Çalışmanın amacı, Sivas bölgesindeki okul öncesi yaş grubundaki çocuklarda df(t) ve df(s) skorlarının saptanarak, diş çürüğünün yaşa ve cinsiyete göre dağılımının değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya okul öncesi (3-6) döneminden üç, dört, beş ve altı yaş olmak üzere 4 grup oluşturacak şekilde toplam 1244 çocuk dahil edilmiştir. Çocuklar okul ortamında, doğal ışık altında ayna ve sond kullanılarak Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) kriterleri doğrultusunda muayene edilmişlerdir. Bulgular formlara kaydedilmiştir. Bulgular: Çalışmanın sonuçlarına göre df(t) indeks değerleri 3 yaş grubunda 1,63, 4 yaş grubunda 2,72, 5 yaş grubunda 3,04, 6 yaş grubunda 3,64 olarak hesaplanmıştır. Yaşlara göre df(t) değerleri karşılaştırıldığında farklılık önemli bulunmuştur (p&lt;0,05). Sonuç: Çürük prevelansı yaş ile birlikte istatistiksel olarak anlamlı oranda artmaktadır. Çalışmada edinilen sonuçlar Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen hedeflerin henüz gerisindedir. Bu durum dikkate alınarak, ağız-diş hastalıklarını önlemeye yönelik olarak “Koruyucu Diş Hekimliği Hizmetleri”nin yaygınlaştırılması gerekmektedir

Shear bond strength of a self‑etched resin cement to an indirect composite: Effect of different surface treatments

Objectives: The aim of this study was to compare the shear bond strength of resin cement (Rely X‑U200) bonded to differently conditioned indirect composite samples.Materials and Methods: Sixty‑six composite resin specimens (5 mm in diameter and 3 mm in thickness) were prepared with an indirect composite resin (Grandia) and randomly divided into six groups. Surfaces of the samples were treated with one of the following treatments; %37 phosphoric acid etching, sandblasting, 1,5 W, 2 W and 3 W erbium, chromium: Yttrium‑scandium‑gallium‑garnet laser application. An untreated group was used as a control. In each group surface of the sample was analyzed with scanning electron microscopy. The remaining samples (n = 60) were built up with a self‑adhesive resin cement (Rely X‑U200) 3 mm in diameter and 2 mm height. After 24 h water storage at 37°C, the prepared specimens were submitted to shear bond strength test. One‑way analysis of variance was used to analyze the bond strength values of different groups.Results: Highest shear bond strength values were observed in sandblasting group however there were not statistical difference among the tested surface treatment methods.Conclusion: In Shear bond strength of resin, cement was independent of the surface conditioning methods applied on tested indirect resin composite.Key words: Composite resins, dental bonding, resin cements, surface propertie

Spor eğitimi gören öğrencilerin, dişlerin avulsiyon ve replantasyonu hakkındaki ilk yardım bilgi düzeyinin belirlenmesi

Amaç: Bu çalışmanın amacı Sivas ilinde bir spor lisesinde okuyan öğrencilerin diş avulsiyonu ve replantasyonu hakkındaki acil tedavi bilgi seviyesinin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Yaşları 15 ile 18 arasında değişen toplam 112 öğrenci ile diş avulsiyonu ve replantasyonu hakkındaki bilgi düzeyini değerlendirmek için, profesyonel bir şekilde hazırlanmış standardize bir metot kullanıldı. Diş avulsiyon ve replantasyonu prensipleri, avulse süt ve daimi dişler, avulse bir dişin replantasyon öncesi temizlenmesi, alveol dışında geçen zaman ve saklama ortamı hakkındaki bilgi düzeyleri değerlendirildi. İstatistiksel analiz için Chi-kare testi kullanıldı. Bulgular: Yaş gruplarına bakılmaksızın diş avulsiyonu, replantasyonu, alveol dışında geçen zaman ve saklama koşulları ele alındığında genel bilgi seviyesinin düşük olduğu görüldü. Yaşlara göre öğrencilerin daimi ve süt dişlerin avulsiyon ve replantasyonu hakkındaki özel bilgi seviyeleri karşılaştırıldığında yaş grupları arası farklılık önemli bulundu(P &lt; 0,05). 16 ve 17 yaş gruplarındaki öğrencilerin orta derecede bilgi düzeyine, 15 yaş grubundaki öğrencilerin ise en az bilgi düzeyine sahip olduğu görüldü. Saklama ortamı ile ilgili olarak öğrencilerin %60,4’ü su içerisinde saklamayı; %11,4’ü ise süt içerisinde saklamayı tercih ettiği belirlendi. Sonuçlar: Spor Lisesi öğrencilerinin diş avulsiyonu ve replantasyonu hakkındaki ilk yardım bilgi düzeyinin düşük olduğu sonucuna varılmıştır. Avulsiyon ve replantasyon tedavileriyle ilgili ilk yardım bilgi düzeyinin, konuyla ilgili eğitim programları yoluyla arttırılabileceği düşüncesindeyiz

Cami-i Kaşaş (Fazli) -Dil incelemesi-

06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.CÀmi-i Kasas, Fazlî'nin 17. yüzyılda kaleme alınan manzum bir siyer kitabıdır.Çalısmamızda bu eserin, Eski Anadolu Türkçesi ile Osmanlı Türkçesi dilözelliklerini gösteren bir geçis dönemi eseri oldugunu göstermeyi amaçladık.Bu eserle ilgili yaptıgımız çalısmayı su baslıklar altında gerçeklestirdik: Metnintranskripsiyon alfabesi ile yazılması, Günümüz Türkiye Türkçesine Aktarımı, SesBilgisi, Sekil Bilgisi ve mlâ. Bu çalısmamızda eserin daha çok Türk dilinin hangidönemini yansıttıgını tespit amacıyla, metnin ses ve sekil özelliklerinden örneklervermeye çalıstık. Bir baska ifadeyle, bu kitabın Eski Anadolu Türkçesi ileOsmanlı Türkçesi arasında bir geçis dönemi eseri oldugunu, dil özelliklerininkullanım sıklıgını tesbit etmek suretiyle göstermeye gayret ettik.Sonuç olarak, Fazlî'nin Câmi-i Kasas adlı bu eserinin Eski Anadolu Türkçesi veOsmanlı Türkçesinin fonetik ve morfololik özelliklerine sahip bir geçis dönemieseri oldugu yargısına vardık.Cami-i Kasas is a handwritten manuscript book written in verse by Fazli. In this our study, wetried to show that this book is a transition period work reflecting the language characteristic of OldAnatolian Turkish and Otoman Turkish.We studied the subject relating to this work of art under those titles: The text of transcription, thetranslation to Modern Turkish, Phonetics, Morphology, and Spelling. With this our study, in orderto determine reflecting more which period of Turkic language we tried to give the examples ofphonetic and morphologic characters. In other words, we endeavored to demonstrate that this bookis a transition period between Old Anatolian Turkish and Ottoman work by giving the frequencyof using language characteristic.In conclusion, we came to this result that Fazli?s book, named as Cami-i Kasas, is a transitionperiod work having the language characteristic of Old Anatolian and Otoman Turkish

INFLUENCE OF DIFFERENT CAVITY DISINFECTION SOLUTIONS AND LASER SYSTEMS ON REPAIR BOND STRENGTH OF SILORANE BASED COMPOSITE

Purpose: Evaluating effects of Nd:YAG-laser, Er:YAG-laser, chlorhexidine and ozonated water application which is used for purpose of antibacterial effects, on repair bond strength of silorane based composite. Materials and Methods: 100 cavities (2 mm deep, 3 mm diameter) prepared in acrylic blocks were filled with silorane composite and subjected thermal cycle and divided into 5 groups (N=20). Group 1:Chlorhexidine; Group 2:Ozonated-water; Group 3:Nd:YAG-laser; Group 4:Er:YAG-laser; Group 5 (control): untreated. Composite repair procedure was implemented with the same silorane based composite. Groups divided into 2 subgroups (n=10). One of the subgroups for each group was subjected second thermal cycle. All of the samples tested by a universal test device. Data were analyzed statistically and significance test of the difference between the two means (Kolmogorov-Simirnov), the variance analysis, and Student-t Test used. Results: No statistical difference was observed among groups after first thermal cycle (p&gt;0,05). After the composite repair, there were no statistically significant difference between groups that were subjected to second thermal cycle (p&gt;0,05). When each group was evaluated in themselves on comparing before and after the thermal cycle after the repair operation; as no statistically significant difference between Ozonated-water, Nd:YAG, Er:YAG and Control groups (p&gt;0,05), a statistically significant decrease was observed only in the Chlorhexidine group after thermal cycle (p&lt;0.05). Conclusion: Ozonated-water, Nd:YAG-laser and Er:YAG-laser applications can be used in the repair of silorane-based composite restorations as an alternative antibacterial application, since the application of chlorhexidine reduces the repair bonding strength

Does the heat generated by fluorescence-aided caries excavation system effect the pulp temperature of primary teeth irreversibly? An in-vitro evaluation of the temperature changes in the pulp chamber

This study aimed to analyze the effect of the Fluorescence Aided Caries Excavation (FACE) and the remaining dentin thickness on the temperature changes of the pulp chamber. Freshly extracted deciduous molars and a pulpal microcirculation model were use

Piyojenik Granüloma: Olgu Raporu

Amaç: Bu çalışmanın amacı, 13 yaşında bir kız çocuğunda görülen piyojenik granülomanın tedavisinin ve 4 aylık takip sürecinin değerlendirilmesidir. Olgu bildirimi: Piyojenik granüloma vasküler tümörler içinde yer alan bir lezyondur. Gingivadaki bütün reaktif lezyonların %30-60’ını teşkil eder. Piyojenik granülomanın gelişmesinde travma, damar duvarı enfeksiyonları, hormonal faktörler, yabancı cisimler, hipertansiyon ve zayıf oral hijyenin etken olduğu bildirilmektedir. Tüm yaş gruplarında ve her iki cinste de görülebilir. Oral kavite de piyojenik granüloma lezyonlarına en sık gingivada rastlanır. Kesin tanı sadece biyopsisi alınan dokunun histopatolojik incelenmesi ile konulabilir. Bu lezyonun tedavisi cerrahi eksizyondur. Yeterli bir cerrahi eksizyon yapılmazsa lezyonun tekrarlama riski vardır. 13 yaşındaki kız çocuğu sol üst çene molar vestibüler bölgesindeki dişetinde şişlik ve bu bölgede kanama şikayetleri ile kliniğimize başvurdu. Başlangıç tedavisi olarak hastaya oral hijyen eğitimi verildi, plak ve diş taşları uzaklaştırıldı. Lezyonun ağızda görülebilecek diğer patolojik oluşumlardan ayırıcı tanısını yapabilmek için lokal anestezi altında lezyon bisturi yardımıyla eksizyonel biyopsi ile alındı ve bölgedeki kanama Nd: YAG lazer ile 80 Hz ve 40 mj’de kontrol altına alındı. Sonuç: Eksizyonel biyopsi sonrasında ışık mikroskobu altında histopatolojik olarak incelenen kitleye “Piyojenik Granüloma” tanısı konuldu. Kontrol muayenesinde klinik olarak herhangi bir nüks mevcut değildi