32 research outputs found

    Yoğun Bakımda Kan Transfüzyon Uygulaması ve Klinik Sonuçları

    No full text
    Aim: The aim of this study is to quantify the red blood cell (RBC) transfusion threshold in critically ill patientsand to examine the relationship between RBC transfusion and clinical outcomes.Materials and Methods: Five hundred and twenty patients who were admitted to the internal medicineintensive care unit (ICU) between February 2018 and May 2019 were included in this study. The collecteddata included patients’ demographic characteristics, admission diagnostic categories, co-morbidities, the ICUadmission Simplified Acute Physiology Scores (SAPS) II, numbers of RBC transfusion, ICU admission andpretransfusion hemoglobin levels, and requirements of invasive mechanical ventilation and vasoactive drugsduring the ICU stay. The primary endpoint of the study was to determine the RBC transfusion threshold incritically ill patients. Secondary outcomes were the ICU length of stay and mortality.Results: A total of 89 (17.1%) patients received RBC transfusion during the ICU stay. The transfusion thresholdhemoglobin was 6.9 g/dL in transfused patients. Transfused patients had higher SAPS II scores at ICU admissionthan non-transfused patients (p&lt;0.001). The number of patients requiring invasive mechanical ventilation andvasopressor support was higher in transfused patients (p&lt;0.001). ICU mortality rates were higher in patientswho had received RBC transfusion during the ICU stay than in those who did not (ICU mortality rates were51.7% and 23.9%, respectively).Conclusion: This study showed that one-fifth of ICU patients received RBC transfusion during the ICU stay.Transfused patients had higher disease scores and lower hemoglobin levels on the day of ICU admission.Transfused patients stayed longer in the ICU and had higher mortality rates than non-transfused patients.</p

    Visfatin concentration in patients with newly-diagnosed glucose metabolism disorders

    No full text
    Purpose:&nbsp;Visfatin, protein secreted by visceral adipose tissue, visfatin is an intracellular enzyme that has insulin-mimetic effects and lowers plasma glucose levels. Data about the role of visfatin in newly diagnosed glucose metabolism abnormalities are limited. The aim of the work was to assess serum concentration of visfatin in impaired fasting glucose and impaired glucose tolerance.&nbsp;Materials and Methods:&nbsp;57 patients with diagnosis of abnormal glucose metabolism were divided into the subgroups according to the oral glucose tolerance test (OGTT) results as impaired fasting glucose(IFG) (n=39) and IFG+ impaired glucose tolerance (IGT) (n=18). The control group consisted of 44 healthy controls with normal glucose tolerance and without any metabolic disorders. Serum lipids, high sensitive CRP, uric acide, glycated haemoglobin (HbA1c) and serum visfatin levels were measured in all participants.&nbsp;Results:&nbsp;The mean visfatin level of IFG group was 93.92±12.95, IFG+IGT group was 37.79±29.36 and control group was 43.96±38.57. There was statistically significant difference between serum visfatin levels of the groups (p&lt;0.001). Mean visfatin level of IFG group was statistically higher than IFG+IGT and control groups (respectively p&lt;0.001, p&lt;0.001). Mean visfatin level of IFG+IGT group was lower than the control group however, the difference was not statistically significant (p=0.785). Visfatin levels were negatively correlated with total cholesterol, HDL, LDL, hsCRP, ferritin and HbA1c levels, positively correlated with TG, HOMA-ir and BMI values, however these relationships were not statistically significant.&nbsp;Conclusion:&nbsp;Visfatin levels of patients with IFG were higher than healthy controls however, visfatin levels were not correlated with HOMA-ir, BMI, TG, HDL, LDL, hsCRP, ferritin, MPV, HbA1c and cholesterol levels.</p

    Evaluation of the awareness levels of nurses working in the intensive care unit about ventilator-related Pneumonia prevention bundle

    No full text
    Amaç: Ventilatör ilişkili pnömoni (VİP), yoğun bakım ünitelerinde üriner enfeksiyondan sonra ikinci sırada görülen sağlık bakımı ilişkili enfeksiyondur. VİP gelişim sıklığını azaltmak için VİP bakım paketi geliştirilmiştir. Bu araştırmada yoğun bakımda çalışan hemşirelerin VİP bakım paketi hakkındaki farkındalık düzeylerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Materyal veMetot:Tanımlayıcı ve kesitsel tipte olan bu araştırmaHaziran-Ağustos 2019 tarihleri arasında yapılmıştır.Araştırmanın örneklemi, çalışmaya katılmayı kabul eden ve yoğun bakım ünitesinde çalışan 102 hemşireden oluşmaktadır. Verilerin toplanmasında “Sosyo-demografik ve çalışma özellikleri formu” ve “Ventilatör ilişkili pnömoninin önlenmesinde kanıta dayalı uygulamalara ilişkin bilgileri” içeren veri toplama anket formları kullanılmıştır. Ankete katılan hemşireler, VİP önleme eğitimi alan ve almayan olmak üzere iki gruba ayrılmış ve sorulara verdikleri cevaplar karşılaştırılmıştır. Bulgular: Araştırma sorularına cevap veren katılımcıların %59.8’i kadın, %44.1’i 26-34 yaş aralığında, %51’i lisans mezunudur. Hemşirelerin VİP eğitimi alma durumu ile anket sorularında bulunan ventilatör devresi değiştirme sıklığı, nemlendirici tipi, aspirasyonda kullanılan eldiven tipi, subglottik sekresyonların drenajı, hasta pozisyonu ve ağız bakımının VİP’in önlenmesindeki yerine verilen doğru cevaplar arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğu tespit edilmiştir. Sonuç: VİP eğitimi almayan hemşirelerde bakım paketlerini oluşturan maddelerin farkındalığı düşük bulunmuştur. Hemşireler farkındalıklarının arttırılması için kanıt temelli çalışmalara yönlendirilebilirAim: Ventilator-associated pneumonia (VAP) is the second most common healthcare-associated infection in intensive care units after urinary tract infections. The VIP care bundle have been developed for reduce the incidence of VAP. In this study, it was aimed to evaluate the awareness level of nurses working in the intensive care unit about the VIP care bundle. Matherial and Method: This descriptive and cross-sectional study was conducted between June and August 2019. The sample of the study consisted of 102 nurses who agreed to participate in the study. Data collection forms including “Socio-demographic and work characteristics form” and “Information on evidence-based practices in the prevention of ventilator-associated pneumonia” were used to collect data. The nurses participating in the survey were divided into two groups as those who received VAP prevention training and those who did not, and their answers to the questions were compared. Results: Of the participants who answered the research questions, 59.8% were women, 44.1% were the ages of 26-34 years, and 51% were undergraduates. It has been determined that there is a statistically significant relationship between the nurses’ receiving VAP training and the frequency of changing the ventilator circuit in the survey questions, the type of humidifier, the type of glove used in aspiration, the drainage of subglottic secretions, the patient position and the correct answers given to the place of oral care in the prevention of VAP. Conclusion: The awareness of the items that make up the care packages was found to be low in nurses who did not receive VIP training. Nurses can be directed to evidence-based studies to increase their awarenes

    YOĞUN BAKIM ÜNİTESİNDE ÇALIŞAN HEMŞİRELERİN VENTİLATÖR İLİŞKİLİ PNÖMONİ ÖNLEME PAKETLERİ İLE İLGİLİ BİLGİ DÜZEYLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE EĞİTİMİN ETKİSİ

    No full text
    YOĞUN BAKIM ÜNİTESİNDE ÇALIŞAN HEMŞİRELERİNVENTİLATÖR İLİŞKİLİ PNÖMONİ ÖNLEME PAKETLERİİLE İLGİLİ BİLGİ DÜZEYLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİVE EĞİTİMİN ETKİSİKamil Gönderen1, Lütfiye Parlak2,1Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi İçHastalıkları Ana Bilim Dalı, Kütahya2Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Simav Sağlık HizmetleriMeslek Yüksekokulu, KütahyaGiriş: Ventilatör ilişkili pnömoni (VİP), entübe edilen ve invazivmekanik ventilasyon desteğinden 48-96 saat sonra gelişen sağlıkbakımı ilişkili enfeksiyondur. VİP ile ilişkili yüksek morbiditeve mortalite oranları, VİP önlem paketinin yoğun bakım ünitelerinde(YBÜ) uygulanması ile VİP insidansında %50’den fazladüşüş olduğu bildirilmiştir. Çalışmanın amacı YBÜ’de çalışanhemşirelerin VİP demeti hakkında bilgi düzeyini ölçmek ve eğitim almış ve almamış hemşireler arasındaki farkı değerlendirmektir.Yöntem: Haziran-Ağustos 2019 tarihleri arasında YBÜ’de çalışanve araştırmaya katılmayı kabul eden 102 hemşireye sosyo-demografik veri formu ve 16 sorudan oluşan VİP önlem paketi ileilgili anket doldurtulmuştur. Çalışma için etik kurul onamı alınmıştır. Veriler SPSS 25.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir.Elde edilen bilgiler için tanımlayıcı istatistikler frekans, yüzdedeğerleri hesaplanarak yorumlanmıştır. İki kategorik değişkenarasındaki ilişkiyi belirlemek için Fisher’s exact Ki-Kare testiuygulanmıştır.Bulgular: Araştırmaya katılan hemşireler VİP eğitimi alan vealmayanlar olarak iki gruba ayrılmıştır ve anket sorularına verilen cevaplar Tablo 1’de verilmiştir. VİP eğitimi alan gruptakihemşirelerin %49.3’ü ventilatör devresi değiştirme sıklığını ‘gözlegörünür bir kirlilik olduğunda’, %36.6’sı ventilatör nemlendiricitipi ‘bakteri filtresi olmalı’, %94.4’ü aspirasyonda steril eldivenkullanılmalı, %43.7’ü subglottik sekresyonların drenajının VİPriskini azalttığını, %93’ü VİP için önerilen hasta pozisyonununyarı oturur pozisyon olduğunu, %81.7’si ağız bakımının gündebirden fazla yapılmasını, %90.1’i sedasyon tatili ve ekstubasyoniçin günlük değerlendirmenin yapılması gerektiği şeklinde cevapvermiştir. VİP eğitimi almayan gruptaki hemşirelerle aralarındaistatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır.Sonuç: Yapılan bu çalışma ile YBÜ’de çalışan hemşirelerin VİPdemeti hakkındaki bilgi düzeyleri değerlendirilmiştir. VİP demeti hakkında eğitim almış ve almamış hemşireler arasındakifark karşılaştırılmıştır. Bu çalışma ile VİP eğitimi alma durumuile ventilatör devresi değiştirme sıklığı, ventilatör nemlendiricitipi, aspirasyonda kullanılan eldiven tipi, subglottik sekresyonların drenajı VİP riskini etkileme durumu, hasta pozisyonu,ağız bakımının VİP’in önlenmesindeki yeri arasında istatistiksel olarak bir ilişki olduğu tespit edilmiştir (p&lt;0.05). Ventilatörilişkili pnömoniyi en aza indirmek eğitimlerle mümkündür. Bunedenle sağlık personeli ekibinin eğitimi çok önemlidir. Sağlıkpersonelleri kanıta dayalı güncel bilgileri yakından takip etmeli ve kanıta dayalı, ventilatör ilişkili pnömoninin de dâhil olduğu enfeksiyonları önlemeye yönelik hasta bakım protokollerikonusunda eğitim almalıdır.Anahtar Kelimeler: Mekanik Ventilatör; Yoğun Bakım Ünitesi;Pnömoni; Hemşire; Eğitim</p

    Yoğun bakımda yatan hastalarda gelişen basınç ülseri sıklığı ve etkileyen faktörler

    No full text
    Amaç: Basınç ülseri, vücudun özellikle kemik çıkıntılarının bulunduğu bölgelerinde, tek başına basınç veya yırtılma ile basıncın birlikte sebep olduğuülser ve nekroz durumudur.Basınç ülserleri; hastanın yaşam kalitesinietkilemesinden ve sağlık bakım maliyetlerini arttırmasından dolayı sağlıkbakım kurumlarında önemli bir problem olarak görülmektedir.Çalışmanın amacı yoğun bakım kabulü sırasında basınç ülseri olan veyoğun bakım yatışı süresince basınç ülseri gelişen hastaları karşılaştırmakve etkileyen faktörleri belirlemektir.Gereç-Yöntem: Çalışmaya 01.09.2017 – 28.02.2019 tarihleri arasındaKütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Evliya Çelebi Eğitim ve AraştırmaHastanesi iç hastalıkları yoğun bakım ünitesinde 24 saatten uzun süreyatan hastalar alınmıştır. Hastalar, yoğun bakım kabulünde basınç ülseriolan ve yoğun bakım yatış süresince basınç ülseri gelişen hastalar olarakiki gruba ayrılmıştır. Her bir grubun yaş, cinsiyet, sosyodemografik özellikleri, hastalık şiddeti SAPSII skoru, komorbid hastalıkları, mekanik ventilatörkullanma oranı, yoğun bakımda yatış süresi ve mortalite arasındaki ilişkiincelenmiştir. Veriler Windows SPSS 22 programına girildikten sonra verilerminimum,maximum ve median olarak verildi. Değişkenler dağılımının normal olup olmadığı Kolmogorov-Smirnov testi ile değerlendirildi ve kalitatifdeğişkenler için Fisher’sexact test, kantitatif değişkenler Mann-Whitneytesti kullanıldı.Bulgular: 01.09.2017 – 28.02.2019 tarihleri arasında iç hastalıkları yoğunbakım ünitesine yatan 312 hastanın 59(%18.9)’unda yoğun bakım kabulünde basınç ülseri varken, 24(%7.6) hastada yoğun bakım yatışı süresinceyeni basınç ülseri gelişmiştir. Yoğun bakım kabulü sırasında basınç ülseriolan hastaların yaş ortalaması 73.66 ±14.73 yıl, SAPSII skoru 60.3±30.10,Braden skoru 12.12 ±2.38 bulunmuştur. Yoğun bakım yatışı sırasındayeni gelişen basınç ülseri olan hastaların yaş ortalaması 76.75 ±9.19 yıl,SAPSII skoru 57.7 ±19.8, Braden skoru 11.75 ±3.904 bulunmuştur. İkigrup arasında istatistiksel anlamlı fark saptanmamıştır(sırasıyla p=0.413,p=0.894,p=0.184).Mekanik ventilatöre bağlı kaldığı süre yoğun bakımkabulünde basınç ülseri olan hasta grubunda 3±7.15 gün, yoğun bakımyatışı süresinde yeni basınç ülseri gelişen hasta grubunda 12.5±14.2 günbulunmuştur(p&lt;0.001). yoğun bakımda kalış süresi yoğun bakım kabulünde basınç ülseri olan hasta grubunda 12.58 ±14.43 gün, yoğun bakımyatışı süresinde yeni basınç ülseri gelişen hasta grubunda 21.25 ±15.20gün bulunmuştur(p=0.001).Sonuç: Yoğun bakım yatışı sırasında basınç ülseri gelişen hastalar, yoğunbakıma kabul sırasında daha önce gelişmiş basınç ülseri olan hastalarlakarşılaştırıldığında mekanik ventilatörde kalma süresi ve mortalitenindaha yüksek olduğu bulunmuştur. Yoğun bakım hastalarında oluşan basınçülserleri, hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkilemekte, iyileşme sürecini yavaşlatmakta, hastanede kalış süresini uzatmakta, komplikasyongelişme riskini, bakım maliyetini arttırmakta ve yaşamı tehdit etmektedir.&nbsp;</p
    corecore