161 research outputs found

    ASSESSMENT OF THE LEFT VENTRICULAR FUNCTION IN CHILDREN WITH VENTRICULAR SEPTAL DEFECT USING THE MYOCARDIAL PERFORMANCE INDEX (TEI INDEX)

    Get PDF
    defektlerde son dönem olumsuz etkiler oluşmadan önce, volüm yükü altında kalan sol ventrikülün fonksiyonlarındaki değişikliklerin halen kullanılmakta olan konvansiyonel yöntemler ile belirlenmesi bazen yetersiz kalabilmektedir. Bu amaçla kalbin sistolik ve diyastolik fonksiyonlarını belirleyecek basit ve kolay elde edilebilir yöntemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yöntemlerden biri olan, kalbin global olarak fonksiyonunu belirlemede, Doppler ekokardiyografiden türetilen miyokardiyal performans indeksinin (Tei İndeksi), son yıllarda çeşitli kalp hastalıklarında klinik ve prognostik önemi ortaya konulmuştur. Bu çalışmada Tei indeksinin izole VSD'lerdeki klinik önemini araştırmak amaçlanmıştır. Yöntem: İzole ventriküler septal defekt tanısı almış çocuklar ile sağlıklı çocuklar arasında, sol ventrikül sistolik ve diyastolik fonksiyonlarını belirlemede kullanılan Doppler eko indeksleri (E/A oranı, DT, Tei İndeksi), M-mode ölçümleri (LVEDD, LVESD, LA, EF, FS) karşılaştırılmış; ayrıca VSD'li grup içinde MPI'nin klinik ve prognostik önemi, klinik değerlendirme, ekokardiyografik ve kateter-anjiografi çalışmaları parametreleri göz önüne alınarak ortaya koyulmak istenmiştir. Bulgular: İzole VSD'li, yaş ortalaması 58 ± 53 (3-204 ay) ay olan 69 çocuk çalışma grubu ve yaş ortalaması 65 ± 42 (3-207 ay) ay olan 64 sağlıklı çocuk kontrol grubu olarak olarak alındı. Gruplar arasında M-mode özellikleri açısından fark bulunmadı. Doppler eko bulgularında E/A oranı ve ET VSD'li grupta, sağlıklı çocuklara göre istatistiksel anlamlı olarak düşük saptandı (1,38 ± 0,13;1,58 ± 0,36, p 2 olan grupta, 2, the Tei index levels were found significantly higher (0,29 ± 0,04; 0,42 ± 0,08, p<0,0001). Additionally, Tei index levels in symptomatic patients were significantly higher than those of asymptomatic patients (0,38 ± 0,06; 0,31 ± 0,07, p<0,02). Conclusion: MPI was found to be useful parameter in monitorizing left ventricular dysfunction in patients with VSD and a closed relation was demonstrated the increases in Tei index and clinical problems associated with VSD

    EVALUATION OF THE PRE AND POST-OPERATIVE CARDIAC AND PULMONARY FUNCTIONS IN CHILDREN WITH ADENOTONSILLARY HYPERTROPHY

    Get PDF
    Amaç: Üst solunum yolu obstrüksiyonu, çocuklarda çoğu geri dönüşümlü olan kardiyak ve pulmoner fonksiyon bozukluklarına yol açabilmektedir. Bu çalışmada hipertrofik tonsil ve/ veya adenoid nedeniyle ameliyat kararı alınan, üst solunum yolu obstrüksiyonu olan çocukların kardiyak ve pulmoner fonksiyonlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Haziran 2000 - Nisan 2001 tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları AD tarafından izlenen, klinik olarak tonsil ve/veya adenoid hipertrofisi tanısı konulan, bu nedenle ameliyat edilen, 5 ile 12 yaşları arasındaki üst solunum yolu obstrüksiyonlu 25 hasta, kardiyak ve pulmoner fonksiyonlar açısından ameliyat öncesi ve ameliyattan 3 ay sonra değerlendirildi. Bulgular: Olguların yaş ortalaması 8,1 ± 2,0 yıl olup, 14'ü (%56) erkek, 11'i (%44) kız idi. Hiçbirinde ameliyat öncesinde klinik olarak kardiyopulmoner sisteme ait herhangi bir patoloji saptanmamıştır. Tüm olgularda elektrokardiyografi ve telekardiyografi bulguları normal olarak değerlendirilmiştir. Ekokardiyografi ile ameliyat öncesi sağ ventrikül preejeksiyon periyodu / sağ ventrikül ejeksiyon zamanına oranı, sağ ventrikül sistolik basıncı ve sağ ventrikül diyastolik boyutu değerleri, bir olgu hariç normal sınırlarda olup, ameliyat sonrasında bu değerlerde istatistiksel olarak anlamlı bir azalma saptanmıştır (p=0,001). Ameliyat öncesi %88'inde solunum fonksiyon testlerinde hafif obstrüktif bozukluk bulgusu saptanan hastaların ameliyat sonrası bu değerleri normale dönmüştür. Sonuç: Üst solunum yolu obstrüksiyonu bulguları olan çocuklarda pulmoner fonksiyonlardaki obstrüktif bozulma, klinik bulgular henüz ortaya çıkmadan solunum fonksiyon testleri ile saptanabilir. Bu çalışmada klinik bulgu vermeyen ancak laboratuvar bulgularla gösterilebilen kardiyopulmoner fonksiyonlardaki değişikliklerin çoğunun geriye dönüşümlü olduğu ve obstrüksiyon ameliyat ile giderildikten kısa süre sonra normale döndüğü gösterilmiştir. Objective: In this study, evaluation of cardiac and pulmonary functions were aimed in the children who underment tonsillectomy due to upper airway obstruction secondary to hypertrophic tonsils and / or adenoids. Methods: Twenty five children who have been followed up due to hypertrophic tonsils and / or adenoids in Dokuz Eylül University Medical Faculty, Department of Ear-Nose &Throat in, between June 2000 and April 2001 were enrolled in the study. All of the patients were decided to be operated due to significant upper airway obstruction. Cardiac and pulmonary functions of these children were evaluated before and three months after the operation. Results: Mean age of the patients were 8.1 ± 2.0 years. None of the patients had any pathology related to cardiopulmonary system before the operation. The ratio of right ventricular preejection period / right ventricular ejection time, right ventricle systolic pressure and diastolic dimensions were within normal ranges, except one patient, echocardiographically before the operation. However, all of these parameters decreased statistically significant after operation (p=0.001 for all of these parameters). Pulmonary function tests were compatible with mild obstructive disorders in 88 % of the patients preoperatively. On the other hand, all of the patients had normal pulmonary function tests postoperatively. Conclusion: This study demonstrated that clinically undetectable cardiopulmonary function changes were reversible and returns to normal shorty time after the relief of airway obstruction
    corecore