15 research outputs found
Güney Marmara bölgesindeki büyük vadilerin olası deşilme zamanları (N. Kazancı, Ö. Emre, K. Erturaç, S. A. G. Leroy, S. Öncel, Ö. İleri, Ö. Toprak; MTA Dergisi 148, 1-17) MAKALESİNE ELEŞTİRİ VE DÜZELTME
Bu yazı, bu dergiye ve okuyuculara olan saygı nedeniyle, yazarın ortak
olduğu Kazancı vd (2014) makalesindeki eksiklikleri belirtmek ve düzeltmek amacındadır
JEOLOJİK MİRAS VE TÜRKİYE JEOSİTLERİ ÇATI LİSTESİ
Jeosit
ve onun daha özel hali olan Jeolojik Miras kayaç, fosil, mineral, istif, yapı vb.
somut objeler olup, yerkürenin geçirdiği önemli olayların ürünleri veya belgeleridir.
Çatı Liste ise jeositlerin temsil ettiği olayların ifadesi olup, yer adı verilmeksizin
onların belirlenmesi işidir. Her ülke için bir tane Çatı Liste bulunur. Bu çalışma
ile Türkiye için önerilen Çatı Liste on grup veya kategori içinde seksen beş (85)
başlık (= çatı) kapsamaktadır. En çok çatı stratigrafi ile volkanik ve metamorfik
olaylar kategorilerinde bulunmaktadır. JEMIRKO’ya önerilmiş ancak kesinleşmemiş
jeosit sayısı ise 815’tir. Bunların çoğunluğu da stratigrafi ve volkanizma kategorilerindedir
ANKARA KUZEYBATISINDA (BAĞLUM-KAZAN ARASI) GEÇ KRETASE-PLİYOSEN SERİLERİNİN STRATİGRAFİSİ VE TEKTONİĞİ
Ankara kuzeybatısında Bağlum ve Kazan yerleşim
alanları arasında yüzeyleyen Geç Kretase Pliyosen serileri; Üst Kampaniyen -
Mestrihtiyen aralığını temsil eden kumtaşı, zengin fliş, Paleosen yaşh
akarsu-göl kökenli klastikler ve kireçtaşları, Lütesiyen yaşlı sığ deniz
kireçtaşları, Üst Eosen - Orta Miyosen aralığında oluşmuş akarsu ve gölsel
kökenli tortullarla, Pliyoseni simgeleyen karasal tortul ve volkanitlerden
meydana gelir. Üst Kretase ile Paleosen arasında çoğu yerde açışız bir
uyumsuzluğun bulunduğu Orta Miyosene kadar olan istif, kıta-kıta çarpışmasıyle
ilgili olabilecek ortak deformasyonel özellikler sergiler. İnceleme alanı Üst
Kretaseden Orta Miyosene kadar bir yay-önü havza karakterinde gelişmiştir
The position of Akkașdağı mammal locality in the neo-tectonic framework of Çankırı basin, Turkey
Seyitoğlu, Gürol, Karadenizli, Levent, Kazanci, Nizamettin, Sen, Sevket (2005): The position of Akkașdağı mammal locality in the neo-tectonic framework of Çankırı basin, Turkey. Geodiversitas 27 (4): 519-525, DOI: http://doi.org/10.5281/zenodo.537443
ÇAMELİ (DENİZLİ) NEOJEN HAVZASININ TORTUL DOLGUSU VE JEOLOJİK EVRİMİ
- Cameli havzası, Batı Anadolu'nun Neotektonik döneminde
oluşmuş grabenlerinden biridir. Havza, konumu ve içerdiği tortullarının zaman
içindeki istiflenme düzeni ile bölgenin Neotektonik dönemine ışık tutabilecek
veriler içerir. Havza dolgusunun özellikleri tortul fasiyes analizi yöntemi ile
belirlenmiş, yaşlandırmasında memeli fosil toplulukları kullanılarak, oluştuğu
döneme ilişkin anahtar veriler elde edilmiştir. Cameli havzası Geç Miosen'de
(10.8-8.5 My) doğuda Dirmil fayı batıda ise Bozdağ fayı denetiminde KD-GB
uzanımında bir graben olarak açılmaya başlar. Alüvyon yelpazesi, akarsu ve
gölsel tortullardan oluşan, havzanın ilk ürünleri içinde yaygın olarak görülen
büyüme fayları, etkin bir genişlemeyi işaret eder. Bu dönemden sonra havza
büyük bir faylanma ile Erken-Orta Pliyosen'de (3.8-3.2 My) ikiye bölünür. Bunun
ardından genişleme tektoniğinin etkinliği nispeten azalır ve havza büyük bir
göl ortamına dönüşür. Gölsel tortullar havza kenar fayları dahil, havzayı
sonradan ikiye bölen fayı da aşar ve bu dönem Orta-Geç Pliyosen'e (3.5-2.5 My)
kadar sürer. Bu göl ortamı, kenarlardan yelpaze ve akarsu deltalarının
ilerlemesi ile doldurularak sığlaşır ve aynı zamanda havzanın merkez
kesimlerinde gölsel karbonatlar depolanır. Havza bu dönemden sonra kenar
faylarına paralel olmak üzere ve bir traverten seviyesi ile belirgin olan iki
ayrı fay sistemi ile Geç Pliyosen'de (2.6-1.8 My) yeniden kırılır. Havzanın en
son ürünleri, bu faylanma evresinin neden olduğu alüvyon çökelleridir. Bu kırılma
evresinden sonra depolanan tortullar içinde görülen büyüme faylarına göre
genişleme yeniden etkinlik kazanmış, Cameli havzası az çok bugünkü şeklini
kazanmıştır
DOĞU MARMARA BÖLGESİNİN NEOJEN - KUVATERNERDEKİ EVRİMİ
Doğu Marmara bölgesinin Neojen-Kuvaternerdeki morfotektonik evriminde; 1) Erken-Orta Miyosen, 2) Geç Miyosen-Pliyosen,
3) en Geç Pliyosen-Günümüz olmak üzere üç ana şekillenme dönemi ayırt edilmiştir. Bu dönemlerde birbiriyle açısal uyumsuz
üç çökel istifi oluşmuştur. Erken-Orta Miyosen karasal kırıntılı, Geç Miyosen-Pliyosen karasaldan denizele geçişli, en Geç
Pliyosen-Günümüz ise karasal-denizel çökellerle temsil edilmektedir. Bölge Oligosen sonunda Intra-Pontid okyanusunun kapanması
sonucu karasal aşınım alanı haline dönüşmüş ve Erken-Orta Miyosen boyunca paleotektonik dönem olaylarının etkisinde
kalmıştır. Orta Miyosen sonlarına kadar süren bu aşınım dönemi sonunda geniş alanlara yayılan bir peneplen morfolojisi gelişmiş
ve karasal kırıntılılar çökelmiştir. Günümüz jeolojisinin belirlemiş olan neotektonizma Geç Miyosen başlarında başlamış ve
birbirinden farklı stildeki iki evrede gelişmiştir. Geç Miyosen-Pliyosen'i kapsayan neotektonizmanın ilk evresinde bölgede K-G
yönlü sıkışma rejimi egemen olmuş, bunun sonucunda gelişen D-B yönlü kıvrımlar ile KD-GB ve KB-GD uzanımlı doğrultu atımlı
faylarla bölge morfolojik olarak tümden yükselime uğramıştır. Bu süreç içerisinde başlangıçta, altta akarsu çökelleri ile başlayan
ve üste doğru gölsel ve denizele geçişli olan Geç Miyosen-Erken Pliyosen istifi çökelmiş, dönem sonunda ise bu çökellerin
geliştiği havzalar parçalanarak Geç Pliyosen'de bölge yüksek aşınım alanı şeklini kazanmıştır. Neotektonik dönemin ikinci evresi
ise en Geç Pliyosen'de Kuzey Anadolu Fayının ortaya çıkışı ile başlamıştır ve günümüze kadar olan süreyi kapsar. Doğu Marmaranm
günümüzdeki morfolojisi ve aktif tektonik çatısı Kuzey Anadolu Fayının transform hareketleri ile tanınan bu evrede gelişmiştir.
Günümüz Marmara Denizi havzasının da yapısal gelişimi Kuzey Anadolu Fayına bağlı olarak en Geç Pliyosen'de başlamıştır
Aeolian control on the deposition of high altitude lacustrine basins in the Middle East: The case of Lake Neor, NW Iran
WOS: 000377882700006Lake Neor is the largest lacustrine basin in the high mountains of the Middle East, at 2500 m altitude in the Alborz belt. This lake of Holocene age is a shallow, fresh water body of glacial origin with ca 4 km(2) surface area and a 40 km(2) drainage area. Its sedimentary sequence comprised of peat and gyttja consists of >10 m infill, which is fairly thick for such a lake. Autochthonous organic matter is limited in and around the lake except for small areas at the northern and southern ends. Inorganic constituents of the infill sediment include a significant amount of fine-grained calcite, dolomite and mica particles that are exotic to the catchment. They do not occur in the source rocks, as the drainage area of the lake is composed of only andesites and trachyandesites of Eocene age. In addition, the uppermost part of the infill includes abundant fine-grained charcoal particles derived from large forest fires perhaps derived as far as the Mediterranean region. As shown by the present meteorological records, the sediment of Lake Neor is under aeolian control during dust storms; this is leading to a considerable amount of deposition air-borne particles. The infill of some lakes, particularly those in highlands, may have contain an important aeolian component and thus they cannot be used directly for the interpretation of the evolution of the palaeogeography without taking into consideration the role of dust storms on deposition. Crown Copyright (C) 2015 Published by Elsevier Ltd. All rights reserved.Ankara University [12B434002]; [1227]The study has been supported by a research project of Ankara University (no 12B434002). Figures were drawn by Yasar Suludere. Water analyses of the lake were provided by the Ardabil Directorate for Environment Protection of Iran. Stephen Kershaw and Lorna Anguilano from Brunel University London critically read the original version. Mike Turner (Brunel University London) has kindly revised the English of the manuscript. Authors are grateful for all support. The publication is a contribution to the INQUA QuickLakeH project (No 1227)
KOCASU VE GÖNEN ÇAYI DELTALARININ (MARMARA DENİZİ GÜNEY KIYILARI) GÜNCEL MORFOLOJİLERİ VE TORTUL
Kocasu ve Gönen çayı
güney Marmara bölgesinin iki büyük akarsuyu olup birbirinden 80 km aralıkla
denize ulaşırlar. Bo- şalttıkları su ve taşıdıkları tortul yükün önemli
miktarı, yörede yarı kurak iklim şartlarının egemen olması dolayısıyla yağışlı
kış aylarında gözlenmektedir. Bu iki akarsu, taşdıkları tortul yüke uygun
olarak, morfolojik bakımdan farklılık gösteren ayrı delta sistemleri
oluşturmuşlardır. Gönen çayı deltası 5.5 km kadar ilerlemesi ve toplam 28 km2
su dışı düzlüğü olan lobsu akarsu egemen bir tortul birikimidir. Menderesli
dağıtım kanalları ve bir çok ufak lagün gölü delta düzlüğünün asıl
elemanlarıdır. Taşınan kı- rıntılıların büyük oranda yatak yükü olması
sebebiyle üçgensi delta düzlüğü gelişmekte ve günümüzde hafifçe doğuya doğru
ilerlemektedir. Su dışı delta düzlüğü, 6 m kotunun teşkil ettiği basamakvari
bir topografya ile ikiye bölünmüştür. DSi ce delta düzlü- ğünün karaya yakın
tarafında yapılan sondajlarda 65 m tortul kesilmiştir. Delta düzlüğünün
tortullarının kalınlığı ise 6 m civarındadır. Kocasu deltası bozucu-yıkıcı
süreçlerin belirgin olduğu, çamur egemen, basık, uzunlamasına bir tortul
birikimidir. Toplam 3,5 km ilerlemesi, 48 km2 su dışı düzlüğü olan dalga
kontrollü bir deltadır. Delta üzerinde dağılım kanalı yoktur ve düz uzanımlı tek
ana kanal ile oluşturulmaktadır. Deltanın oldukça fazla olan yanal büyümesi,
yörede baskın olan kuzeydoğu rüzgârlarının oluşturduğu dalgalar ile
sağlanmaktadır. Güncel delta düzlüğünde akarsu çökelleri çok az veya yoktur,
iki lagün gölü, bataklıklar, bataklık kum sırtları, kumullar ve uzun kumlu plaj
deltanın görünen elemanlarıdır. 4 m kotu, Gönen çayı deltasında olduğu gibi
delta düzlüğünü, göreceli eski ve yeni olarak iki kısma ayırır. Deltanın toplam
kalınlığının grafik hesaplama ve karşılaştırmalarla 55-60 m kadar olduğu tahmin
edilmektedir. Her iki delta kara yönünde aktif sağ yanal, doğrultu atımlı
faylara yaslanmıştır. Depolanma sahaları da denize kadar inen temel kayaları
ile sınırlıdır. Bilhassa Kocasu deltasında bu sınırlanmalar çok keskindir. Drenaj
alanının morfolojisi, Kocasu ve Gönen çayı deltalarının eş yaşta oluştuklarını
ve muhtemelen erken Holosen'de ilerlemeğe başladıklarını göstermektedir. Delta
düzlüklerindeki basamaklı durum, denizin bugünkü düzeyine, son klimatik
optimumda ulaştığının belirteci olabilir. Daha sonraki küçük ve lokal deniz
seviyesi değişmeleri, Kocasu deltasında uzun bataklık kum sırtlarının varlığı
ile kendisini gösterir. Bu lokal değişmeler deltanın üzerine yaslandığı fayın
tesiriyle olabilir. Güncel deniz seviyesi son bin yıldır durağanlık
dönemindedir