Constitutive Modeling of Masonry Walls Strengthened with Fiber Reinforced Polymers

This study primarily focuses on the constitutive modeling of masonry walls strengthened with fiber-reinforced polymers (FRP). In general, providing suitable relations for the material characterization of the masonry constituents so that the nonlinear finite element (NLFEA) applications of the elasto-plastic theory achieves a close fit to the experimental load-displacement diagrams of the walls subjected to in-plane loadings is desired. In this chapter, two relations proposed for masonry columns confined with FRP are adjusted for the cohesion and the internal friction angle of both units and mortar. Relating the mechanical parameters to the uniaxial compression strength and the hydrostatic pressure acting over the wall surface, the effects of major and intermediate principal stresses σ1 and σ2 on the yielding and the shape of the deviatoric section are then reflected into the analyses. Finally, NLFEA results for the walls tested in different studies showed a good match with the experimental ones

A study on relation between unit cost of the ırrigationwater used andwater charges determined by water user association

Gelismekte olan ülkeler kadar gelismis ülkeler de sulama ücretlerinin uygun seviyesi ve su ücretleri için kullanılacak araçları belirlemede uzlasma saglayamamıstır. Suyun fiyatı, su kayıplarını azaltma, sulama kurumunun finansmanı ve sulama yatırımlarından yararlananların geri ödemesi gibi farklı amaçları içerebilmektedir. Bir çok ülke artan nüfus baskıları ve su kıtlıgını içeren sulama suyu düzenlemelerinde baslıca araç olarak sulama ücret yöntemlerini kullanmaktadır. Dogru fiyatları olusturma suyun etkin olarak tahsisatında arzu edilen bir durumu olusturmaktadır.Ancak, bunun nasıl yerine getirilecegi tartısmakonusudur. Bu çalısmada;Aydın Ovası Sulama Birligi tarafından bitki desenine baglı olarak birim sulanmıs alan yöntemi temel alınarak belirlenen sulama ücretleri ile sulama sebekesine saptırılan sulama suyunun birim maliyeti göz önüne alınarak hesaplanan sulama ücretleri arasındaki iliski arastırılmıstır. Incelenen yıllarda, Aydın sulama sebekesi yerçekimsel ve pompaj sulama alanlarında bitki desenine baglı olarak sulanmıs alan yöntemi ile belirlenen sulama ücretleri, birim su maliyetine göre hesaplanan sulama ücretleri ile örtüsmemektedir. Özellikle, pompaj sulama alanlarında sulama birligi tarafından belirlenen sulama ücretleri olması gerekenin altında gerçeklesmistir. Bu neden ile Aydın Ovası sulama birligi, sulama ücretlerini belirlerken bitki desenine baglı olarak bitkinin birim alan su kullanımı ile suyun birim maliyetini temel alarak hesaplanan sulama ücretlerini kullanmalıdır.In developed as well as developing countries, there is disagreement regarding the appropriate means by which to price water and appropriate level of water charges. The pricing of water may involve different objectives, such as cost recovery, financing the irrigation agency or reducing wastage of water. In addressing water scarcity and increased population pressures many countries are adopting water-pricing mechanisma as their primary means to regulate water consuption. Getting prices right is seen as a desirable way to allocate water efficiently, but how to accomplish tho remain a debatable issue. In this study, it was investigated in relation to between water charges based on the method unit irrigation area, depending on the kind of crops irrigated by Aydın Plain Irrigation Associtiation (APIAs) and the water charges calculated according to unit water cost of the irrigation water diverted the network. The water charges determined by the APIA , according to unit irrigation area, depending on the kind of crop irrigated in gravitation and pump irrigation area of the Aydın Plain irrıgation network are not to compete with the water charges calculated to the unit water cost. Particularly, the water charges determined by the APIAs in the pump irrigation areas are fairly lower than the charges calculated to unit water cost; however, while the charges are determined by APIAs, the water charges based on the unit square water use of crops, depending on the kind of the crops and unit water cost are to be used

İngiliz sömürgecilik modeli : Hindistan'ın şirketler yoluyla sömürülmesi

Sömürgecilik geçmişte kalmış gibi görünse de içinde bulunduğumuz yüzyılda bile dünya ekonomisine yön vermektedir. Ülkeler arasındaki temel refah farklılıklarının birincil sebepleri arasında geçmişte maruz kalınan sömürgecilik faaliyetleri yer almaktadır. Günümüzde dünyanın önde gelen ekonomileri arasında yer alan Hindistan’ın geçmişte İngiltere, Hollanda ve Fransa gibi büyük Batılı devletlerin sömürüsüne maruz kaldığı bilinen bir gerçektir. İngiltere özelinde Hindistan büyük bir ekonomik pazar olarak görülmüş ve yaklaşık 300 yıl boyunca sömürülmüştür. Burada klasik sömürü tarzından farklı bir yol izlenmiş ve direkt işgal yerine ticaret adı altında şirketler yoluyla sömürü gerçekleştirilmiştir. Bu yöntem sömürülen ülkenin, sömürüye isyan etmek bir tarafa sömürüldüğünün farkına varması dahi engellemiştir. Sonuç olarak günümüzde tüm dünya ekonomilerine yön veren çokuluslu şirketlerin ilk örneğini İngilizlerin Hindistan’ı sömürürken kullandığı “Doğu Hint Kumpanyası” şirketi oluşturmuştur. Kumpanya sonrası ortaya çıkan yeni tip sömürgecilik modeli başka ülkelerde de kullanılmış olup küreselleşme ve serbest piyasa ekonomisinde tüm dünyaya hakim olma imkanı yakalamıştır.--------------------Although colonialism seems to be in the past, it controls the world economy even in the current century. Colonial activities suffered in the past are among the primary reasons for the basic welfare differences between countries. It is a known fact that India, one of the world's leading economies, was exploited by major Western states such as England, the Netherlands and France in the past. In the UK, India was seen as a large economic market and has been exploited for about 300 years. By UK, a different path from the classical exploitation style was followed and exploitation was carried out through companies under the name of trade. This method prevented country from realizing that it was exploited aside to rebel against exploitation. As a result, the first multinational company example that shapes all world economies today has created the "East Indian Company" by British while exploit India. After East Indian Company, the new type of colonialism model used by many other contries and companies. Thus the model has caught the ability to dominate the whole world in globalization and free market economy

Development of fatty liver in children with non-Hodgkin lymphoma

WOS: 000355252900009PubMed ID: 25818959The aim of this study is to investigate the development of hepatosteatosis in children with non-Hodgkin lymphoma. Twenty-eight patients were evaluated retrospectively for hepatosteatosis by computed tomography. Mild, moderate and severe hepatosteatosis were defined as the difference between the average liver attenuation and the average spleen attenuation, equaling (- 10) - (- 19); (- 20) - (- 29); and >= 30 HU, respectively. "Vaguely" and "obvious" hepatosteatosis were defined as none or mild hepatosteatosis, and moderate and severe hepatosteatosis, respectively. In T-cell lymphoma, obvious hepatosteatosis was determined in 1 of 12 patients (8.3%) at the first evaluation, 8 of 12 patients (66.7%) at the second evaluation and 4 of 12 patients (33.3%) at the third evaluation. In B-cell lymphoma, obvious hepatosteatosis was determined in none of 16 patients at the first evaluation, 2 of 16 patients (12%) at the second evaluation and none of the patients at the third evaluation. In the second evaluation, severe high serum total cholesterol and triglyceride levels were determined in 4 of 5 patients. We observed higher fatty liver ratios, and high triglyceride and cholesterol levels, although the data were obtained from a small number of patients

Çocuklarda benign/borderline karaciğer kitlelerinde yükselmiş alfa-fetoprotein

WOS: 000362108300001OBJECTIVES The purpose of this retrospective study is to share the data of the patients with high alpha-fetoprotein and benign/borderline liver mass with literature. METHODS Between 2006 and 2012, 5 of our patients were diagnosed with benign/borderline liver mass in connection with high alpha-fetoprotein. RESULTS During the diagnostic procedure, alpha-fetoprotein values of our patients were varying between 123-4905 U/L. While one of the patients diagnosed with hemangioendothelioma was transferred for liver transplantation, the other passed away during the early stages under steroid treatment. After observing malign cells in tissue biopsy, chemotherapy was started for the patient diagnosed with mesenchymal hamartoma and the mass was removed completely. It is currently being monitored and is free of any diseases. Patients, who were diagnosed with hemangioma and focal nodular hyperplasia, were monitored without receiving any treatment. CONCLUSION Since it is possible to observe high alpha-fetoprotein in non-malign liver masses, tissue diagnosis must be confirmed before starting treatment.AMAÇ Bu geriye dönük çalışma ile, alfa-fetoprotein yüksekliği ve benign/borderline karaciğer kitlesi olan hastalarımızın literatürle paylaşılması amaçlandı. GEREÇ VE YÖNTEM 2006-2012 tarihlerinde, beş hasta alfa-fetoprotein yüksekliği ile giden benign/borderline karaciğer kitlesi tanısı aldı. BULGULAR Hastalarımızın tanı anındaki alfa-fetoprotein değerleri 123- 4905 U/L arasında değişiyordu. Hemanjiyoendotelyoma tanısı alan iki hastadan birisi karaciğer nakli için sevk edilirken, diğeri steroid tedavisi altında erken dönemde kaybedildi. Mezankimal hamartom tanısı alan hastaya, doku biyopsisinde malign hücre görülmesi üzerine kemoterapi başlandı, tedavi sonrası küçülen kitle tamamen çıkarıldı ve halen hastalıksız olarak izlenmektedir. Hemanjiyom ve fokal nodüler hiperplazi tanılı hastalar ise herhangi bir tedavi uygulanmadan izleme alındı. SONUÇ Non-malign karaciğer kitlelerinde de alfa-fetoprotein yüksekliği görülebildiğinden tedavi başlanmadan önce doku tanısı mutlaka kesinleştirilmelidir

Eğilme Gerilmesi Etkisindeki Millerin Çentik Faktörünün Yapay Sinir Ağları İle Belirlenmesi

Makine elemanları tasarımında çeşitli nedenlerle çentik, delik, kademe ve çeşitli kavisler gibi geometrik şekiller veya süreksizlikler bulunabilmektedir. Ani kesit değişiklikleri gerilme yığılmalarına neden olmaktadır. Gerilme yığılmaları, malzemenin boyut özelliklerinden veya kuvvetlerin uygulama doğrultusu sebebiyle ile oluşabilirler. Bu tür gerilme yığılmaları; malzemede çentik etkisi vardır şeklinde değerlendirilir. Çentik etkisi malzemede kırılmalara, bozulmalara ve deformasyonlara yol açabilir. Bu çalışmada, Eğilme gerilmesi etkisi altındaki millerde çentik faktörü değeri Yapay Sinir Ağları (YSA) ile modellenmiş ve modelin doğruluğu Statistica yazılımı ile kontrol edilmiştir. YSA modeli, Pythia programı kullanılarak hazırlanan bir yazılım ile modellenmiştir. Kullanıcı, milin boyut ölçülerini ve üzerine uygulanan kuvvetin cinsini girerek hesaplamalarda kullanacağı çentik faktörünü, çentik tablolarına bağımlı kalmaksızın ve doğru bir değer ile elde edile bilinmektedir

The effect of treated apical periodontitis before heart valve surgery on C-reactive protein levels

Objective Dental infections produce significant increases in systemic inflammatory responses manifested by cytokines and acute-phase reactants. This study evaluated the postoperative C-reactive protein (CRP) levels according to patients having teeth treated or not treated for apical periodontitis (AP) before heart valve surgery. Materials and Methods Preoperative, postoperative third- and fifth-day CRP levels, and the previous dental data of 91 patients were investigated. Whether the patients had been treated for AP and whether they used antibiotic prophylaxis for this treatment were determined by examining the previous data. The analysis of covariance (ANCOVA) was used for statistical analysis. Results There were no statistically significant differences in the preoperative CRP levels and the third-day CRP levels between all patients treated and those not treated for AP (p > .05). The mean fifth-day CRP levels of the patients with teeth treated for AP were significantly lower than those of the patients with teeth not treated for AP (p < .05). Antibiotic prophylaxis had a significant effect on the fifth-day CRP levels. Conclusion The decrease in CRP levels after AP treatment may contribute to alleviating heart valve disease and maintaining cardiac health