227 research outputs found
SEMI-STRUCTURED PROBLEM POSING ABILITIES OF PROSPECTIVE PRIMARY SCHOOL TEACHERS: A CASE OF TURKEY
The purpose of this case study is to examine the problems that prospective primary school teachers posed related to the basic mathematical operations with whole numbers and to determine their problem posing abilities. The data was collected from seventy-two prospective primary school teachers through the Semi-Structured Problem Posing Questionnaire consisting of two questions. The descriptive analysis approach was used to analyze the data. According to the findings of the study, some prospective primary school teachers posed problems, which are not suitable to the learning outcomes. Additionally, some of them posed problems with lack of information due to having difficulty in analyzing and discovering the mathematical situation in the problem posing situation. On the other hand, the types of solvable problems were join and separate problems, especially, result unknown problems. State differently, prospective teachers had a tendency towards posing easiest and low level problems. Article visualizations
Ergenlerde Başa Çıkma Stratejileri ile Öznel İyi Oluş Arasındaki İlişkiler
Kişiler arası sorunlar yaşamın doğal bir parçasıdır. Ergenlik döneminde, yaşanılan sorunlarla etkili başa çıkabilme becerisi önemli gelişim görevlerinden birisidir. Bireylerin, karşılaşılan sorunlarda başa çıkma stratejileri bireysel farklılıklar göstermektedir. Yapılan araştırmalarda, başa çıkma stratejilerinin ruh sağlığıyla yakından ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı, ergenlerin aile ilişkilerinde doyum sağlamasında, olumlu duygular yaşamasında, yaşam doyumunda ve onun için diğer önemli kişilerle ilişkilerinde doyum sağlamasında başa çıkma becerilerinin anlamlı bir yeri olup olmadığının anlaşılmasıdır. Bu çalışmanın sonuçlarının, ergenlerin gelişim dönemi uyum sorunlarına yönelik yapılacak olan gelişimsel ve önleyici rehberlik ve psikolojik danışma faaliyetlerinde “başa çıkma becerileri” ve “öznel iyi oluş” alan yazına önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir. Araştırma genel tarama modeline uygun olarak yürütülmüştür. Araştırmanın evreni Konya merkezinde bulunan ortaokul ve lise öğrencilerinden oluşmaktadır. Tesadüfi küme örnekleme yöntemi ile seçilen 400 ortaokul ve lise öğrencisine Ergenler İçin Başa Çıkma Ölçeği Spirito, Stark Williams, 1988; Bedel, Işık Hamarta, 2014 ve Ergen Öznel İyi Oluş Ölçeği Eryılmaz, 2009 uygulanmıştır. Araştırmanın istatistiksel analizlerinde, pearson momentler çarpım korelâsyonu ve regresyon analizi tekniği kullanılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre, Başa Çıkma Envanterinin aktif başa çıkma boyutu ile aile ilişkilerinde doyum, olumlu duygular, yaşam doyumu ve önemli diğerleri ile ilişkiden doyum arasında orta düzeyde pozitif, olumsuz başa çıkma boyutu ile aile ilişkilerinde doyum ve olumlu duygular arasında orta düzeyde negatif, yaşam doyumu ve önemli diğerleri ile ilişkiden doyum arasında düşük düzeyde negatif ilişkinin olduğu görülmüştür. Ayrıca, öznel iyi oluşun anlamlı yordayıcılarının sırasıyla aktif ve olumsuz başa çıkma olduğu, öznel iyi oluşun kaçınan başa çıkma stratejileri tarafından anlamlı düzeyde yordanmadığı sonucu elde edilmiştir. Bu bilgiler ışığında, ergenlerin öznel iyi oluş düzeylerinin yükseltilmesinde yapıcı ve işlevsel sorun çözme becerisi olan aktif başa çıkma becerisinin önemi ortaya çıkmaktadır. Olumsuz başa çıkma becerisinin sıklıkla kullanımı, ergenlerin yaşam uyumunu olumsuz etkileyerek onların psikolojik bütünlüğünün zarar görmesine neden olabilir. Bu nedenle çocuk ve ergenlerle yapılacak önleyici rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinde onların yapıcı ve işlevsel problem çözme becerisi kazanmasına yardımcı olacak, bireysel ve grupla çalışmalar yapılması önerilmektedir
Community perception through comparative analysis of Turkey's disaster preparedness policy: the case of Van-Bitlis provinces
Bu araştırmada, Türkiye’nin afetlere hazırlık politikalarının toplum algısı üzerinden karşılaştırmalı olarak incelenmesi amaçlanmıştır.
Bu bağlamda, yakın tarihte (2011) afetin yaşandığı Van ile yakın tarihte herhangi bir afetin yaşanmadığı Bitlis ilinde bir alan
araştırması gerçekleştirilmiştir. Böylelikle afetlere hazırlık politikaları doğrultusunda yapılan uygulamalara yönelik toplum algısının
bu iki il arasında herhangi bir farklılık oluşturup oluşturmadığı tespit edilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın ana kütlesini her iki ildeki
üniversite personeli, örneklemi ise bu iki üniversiteden araştırmaya gönüllü katılım sağlayan personel oluşturmaktadır. Araştırma
kapsamında elde edilen veriler, tanımlayıcı istatistiki analizlerin yanı sıra, faktör, korelasyon, T testi ve ANOVA analizlerine tabi
tutulmuştur. Yapılan analizler sonucunda, genel olarak ülkemizdeki afetlere hazırlık politikalarının etkin bir düzeyde olmadığı
görülmüştür. Ayrıca, afetin yaşanma durumunun bireylerin afet farkındalığı ve bilinç düzeyini etkilemediği sonucuna ulaşılmıştır.
Araştırma sonuçlarının paydaşlara afete hazırlık konusunda durum tespiti yapma açısından yardımcı olacağı düşünülmektedir.
Bununla birlikte sonuçların politika yapıcılara da yol gösterici bir nitelikte katkı sunması beklenmektedir.In this research, Turkey's perception of society on disaster preparedness policies aimed comparative study. In this context, a field
survey was carried out in Van, where the disaster occurred recently (2011) and in Bitlis, where no recent disaster occurred. Thus, it
is aimed to determine whether the perception of society regarding the practices made in line with disaster preparedness policies makes
any difference between these two provinces. The sample of the research is composed of the staff of the university in each province and
the sample is composed of staff who volunteers to participate in the research from these two universities. Data obtained from the
research were subjected descriptive statistical analysis, factor, correlation, T test and ANOVA analysis. As a result of the analysis, it
was found that in general in our country to an effective level of disaster preparedness policies. In addition, it was concluded that the
living situation of the disaster did not affect the disaster awareness level of the individuals. It is thought that the results of the research
will be helpful for the determination of the situation in preparation of disaster for the stakeholders. Nevertheless, the results are
expected to contribute to policy-makers as well
Ergenler İçin Başa Çıkma Ölçeğinin (EBÇÖ) Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması
The purpose of this study was to examine the validity and reliability of a Turkish version of the Kidcope (Kidcope-T), developed by Spirito, Stark, and Williams (1988), which is one of the most widely used brief instruments for the assessment of children’s and adolescents’ coping strategies. Participants were 453 grade 7, 8, 9, 10, and 11 students. Alternative models suggested from previous research were tested using Confirmatory Factor Analyses and Spirito’s three-factor model was found to provide the best fit to the data. The convergent validity of the Kidcope was supported by a moderate correlation between the subscales and trait anxiety. The internal consistency score of the Kidcope subscales were α = .72 for Active Coping, α = .70 for Avoidant Coping, and α = .65 for Negative Coping. Test-retest reliability in an interval of three weeks were r = .66 for Active Coping, r = .61 for Avoidant Coping, and r = .76 for Negative Coping.. These results revealed that this scale is a valid and reliable instrument to use with Turkish 7-11 grade students as a measure of coping approaches students.Bu çalışmanın amacı, Spirito, Stark ve Williams (1988) tarafından geliştirilen ve uluslararası literatürde KIDCOPE olarak bilinen Ergenler İçin Başa Çıkma Ölçeğinin (EBÇÖ) Türkçe versiyonunun geçerlik ve güvenirliğinin incelenmesidir. Çalışma 7., 8., 9., 10. ve 11. sınıflardan toplam 453 öğrenci üzerinde yürütülmüştür. Yapı geçerliğinin sınanması için daha önceden önerilen tek faktörlü, iki faktörlü, üç ve dört faktörlü yapılar Doğrulayıcı Faktör Analizi ile test edilmiş ve 15 maddeden oluşan ölçeğin Türkçe formunun en iyi üç faktörlü yapıyla uyum gösterdiği gözlenmiştir. Ölçüt bağıntılı geçerlik EBÇÖ’nün alt boyutları ile sürekli kaygı arasında orta düzeyde korelasyonlarla desteklenmiştir. EBÇÖ’nün iç tutarlılık güvenirlik katsayısı Aktif Başa Çıkma için .72, Kaçınan Başa Çıkma için .70 ve Olumsuz Başa Çıkma için .65 olarak bulunmuştur. Üç hafta ara ile değerlendirilen test-tekrar test güvenirlik katsayısı ise Aktif Başa Çıkma için r = .66, Kaçınan Başa Çıkma için r = .61 ve Olumsuz Başa Çıkma için r = .76 olarak bulunmuştur. Bu sonuçlar üç faktörlü EBÇÖ’nün Türkçe formunun 7-11. sınıf öğrencilerin başa çıkma yaklaşımlarının değerlendirilmesi amacıyla kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğunu göstermektedir
Investigation of Energy Saving Potential of a Double Face Sheepskins Production Plant by Specific Energy Consumption Method
Bu çalışmada bir endüstriyel kürk–süet üretim fabrikasının enerji tasarruf çalışmalarına katkı sağlamak ayrıca enerji yönetimiorganizasyonu tarafından ön enerji tasarrufu etüdü hazırlanabilmesi için, 2016 yılı üretim ve enerji tüketim verilerini kullanarak enerjitaraması gerçekleştirilmiştir. Tarama kürk–süet fabrikasının enerji tüketimi ve üretim verilerinin toplanması, işlenmesi vedeğerlendirilmesi aşamalarını kapsamaktadır. Bu verilere bağlı olarak geliştirilen enerji tüketim bağıntıları yardımı ile hedef enerjitüketimleri hesaplanarak işletmenin enerji tasarruf potansiyeli araştırılmıştır.In this study, an energy scanning was carried out using the 2016 production and energy consumption data so that the energy management organization could prepare a preliminary energy saving study and in order to contribute to the energy saving efforts of the industrial double face sheepskins manufacturing plant. Scanning double face sheepskins factory energy consumption and collection, processing and evaluation of production data. The scanning involved collection, processing and evaluation of the energy production and consumption data of double face sheepskins factory. The energy saving potential of the factory was investigated by calculating the target energy consumption with the help of the energy consumption relation developed based on these data
Morphometric and Genetic Characterization of Honey Bees (Apis mellifera L.) From Thrace Region of Turkey
A detailed morphological and genetic characterization of honey bees from the Thrace and west Anatolian regions of Turkey was surveyed. A total of 1650 worker bee samples (110 colonies) were evaluated with the forty-one morphological characters and 217 honey bee samples were analyzed via DNA sequencing of the tRNA(leu)-cox2 region. In this study, three different populations, Thrace (Tekirdag, Kirklareli and Edirne provinces), Island Gokceada, and western Anatolia were formed based on morphometrics, since the Marmara Sea has taken a very strong barrier role in this formation. The morphological similarity of the Thrace population was supported by the genetic analysis. The sequencing of the tRNA(leu)-cox2 region revealed twenty-two different haplotypes, sixteen of which are novel. The C2d, macedonica-like haplotype, was the most widely found haplotype (48%) all around the Thrace region. Along with the C2d haplotype, previously published C2s, C2v, C2i, C2j, and C2h haplotypes, and the newly found haplotypes were also observed but less frequently. In this study, Thrace honey bees were found to more similar to A. m. macedonica through the mtDNA sequence analysis, whereas carnica-like honey bees were only found near the Istranca mountain ridges, Kirklareli province and macedonica-like honey bees all around the Thrace region. According to our results, some of the Thrace honey bee populations may be both A. m. carnica and A. m. macedonica but the assignment to the latter subspecies seems more likely due to its geographic range.Scientific and Technological Research Council of Turkey-TUBITAK [3001-TOVAG 114O883]The authors are deeply indebted to numerous people that have contributed to this study for providing honey bee reference samples; Ljubia Z. Stanisavljevi for providing A. m. carnica samples from Serbia and Leonidas Charistos for providing A. m. macedonica samples from Greece. Financial support for this research was provided by The Scientific and Technological Research Council of Turkey-TUBITAK through the Project 3001-TOVAG 114O883, Project Coordinator Fulya ozdil
Promjene u razini ugljikove anhidraze i histopatologiji škrga i jetre kalifornijske pastrve nakon izlaganja klorpirifosu
Chlorpyrifos is an organophosphate pesticide widely used in agriculture and aquaculture. This study investigated its effects on carbonic anhydrase (CA) enzyme activity and histopathology of rainbow trout gill and liver. The fish were exposed to 2.25 (25 % of 96 h LC50), 4.5 (50 % of 96 h LC50), and 6.75 μg L-1 (75 % of 96 h LC50) of chlorpyrifos for 24, 48, 72, and 96 h. CA activity was measured in liver and gills and histopathological changes were examined by light microscopy. The most common liver changes at most of the chlorpyrifos concentrations were hyperaemia and degenerative changes. Gill tissues were characterised by lamellar hyperaemia, lamellar oedemas, clumping, cellular degeneration, hyperplasia, and lamellar atrophy. CA enzyme activity in the gills decreased at all concentrations at 48, 72, and 96 h after exposure to chlorpyrifos (p<0.05). Similarly, there was a time-dependent decrease in CA activity at all of the concentrations in liver tissues (p<0.05). The present study indicated that chlorpyrifos inhibits CA enzyme activity and causes histopathological damage in gill and liver tissues.Klorpirifos je organofosforni pesticid široke primjene u poljoprivredi i ribarstvu. U ovome radu istražili smo njegov učinak na aktivnost enzima ugljikove anhidraze te histopatologiju škrga i jetre u kalifornijske pastrve. Ribe su bile izložene klorpirifosu u koncentracijama 2,25 μg L-1 (25 % 96-satnog LC50), 4,5 μg L-1 (50 % 96-satnog LC50) i 6,75 μg L-1 (75 % 96-satnog LC50) tijekom 24, 48, 72 i 96 sati. Aktivnost ugljikove anhidraze mjerena je u jetri i škrgama, a histopatološke promjene promatrane su svjetlosnom mikroskopijom. Najčešće promjene u jetri pri većini koncentracija bile su hiperemija i degenerativne promjene. Na tkivu škrga primijećeni su hiperemija i edemi u škržnim listićima, sljepljivanje i degeneracija stanica, hiperplazija te atrofija škržnih listića. Aktivnost ugljikove anhidraze u škrgama smanjila se pri svim koncentracijama nakon 48, 72 i 96 sati izloženosti (p<0.05). Također je uočeno i smanjenje aktivnosti ugljikove anhidraze u jetri ovisno o duljini izloženosti pri svim koncentracijama (p<0.05). Dobiveni rezultati upućuju na to da klorpirifos inhibira aktivnost ugljikove anhidraze i izaziva značajna histopatološka oštećenja u škrgama i jetri
Galectin-3 and plasma cytokines in patients with acute myocardial infarction
WOS: 000343954700009PubMed ID: 25316666Objective: To investigate the concentrations of plasma cytokines and Galectin-3 (Gal-3) as inflammatory markers in patients with acute myocardial infarction (AMI). Methods: The study population consisted of 29 patients with AMI and 29 healthy control subjects. We measured Gal-3, tumor necrosis factor alpha (TNF-alpha), and interleukin-6 (IL-6) levels in plasma using enzyme-linked immunosorbent assays (ELISAs). We measured levels of C-reactive protein (CRP) via the nephelometric method. Results: Patients with AMI showed significantly higher plasma Gal-3, TNF-alpha, and IL-6 levels compared with controls. Gal-3 levels were positively and significantly correlated with plasma IL-6, TNF-alpha, and CRP levels in the control and patient groups. Conclusion: Our findings suggest that Gal-3 can be a new circulating biomarker of inflammation associated with AMI
- …