99 research outputs found

    Akıllı Liman Yapılanmasına Yönelik Uygulamaların Bilinirliği Üzerine Keşfedici Bir Araştırma

    Get PDF
    Uluslararası ticaret açısından önemli bir pazarlama kanalı olan limanlar, ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeylerinin en önemli belirleyicilerinden birisidir. Dünya ticaretinin %90’ının denizyolu üzerinden gerçekleşmesi, günümüz lojistik zincirinin en önemli öğelerinden birisi olarak ifade edilen limanların önemini gittikçe artırmakta ve limanlarda dijital dönüşümü gerekli kılmaktadır. Artık hemen her sektörde kendisini gösteren Endüstri 4.0 teknolojilerinin limancılık sektöründe de kullanılmaya başlanması, akıllı alt yapılar, nitelikli işgücü ve otomasyonun entegrasyonu olarak ifade edilen akıllı liman kavramını da gündeme getirmektedir. İlgili literatür incelendiğinde, son yıllarda limancılık sektöründe dijitalleşme uygulamalarının incelenmesine yönelik çalışmaların mevcut olduğu görülmektedir. Ancak henüz Türkiye’deki limanların akıllı liman olma yolundaki girişimlerinin operasyon, çevre, enerji, emniyet ve güvenlik boyutlarıyla araştırıldığı bir çalışmaya rastlanılamamıştır. Bu çalışma ile birlikte, limanlarda faaliyet gösteren personellerin belirtilen dört boyut altında yer alan uygulamalara yönelik bilgi düzeyleri araştırılmıştır. Keşfedici nitelikte olan bu araştırmada, örneklem yöntemi olarak amaçlı örnekleme; veri toplama yöntemi olarak yüz yüze anket ve çevrimiçi ortamda hazırlanan anket formu kullanılmıştır. Toplanan veriler IBM Statistics 25 istatistik paket programı yardımıyla analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, akıllı liman yapılanmasına yönelik teknolojilerin bilinirlik düzeylerinin düşük olduğu tespit edilmiştir

    Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğrencilerinin, kan ve vücut sıvılarıyla bulaşan enfeksiyonlar, enfeksiyon kontrolü ve hepatit B enfeksiyonu ile ilgili bilgi düzeylerinin, tutumlarının ve hepatit B aşılanma ve serolojik durumlarının değerlendirilmesi

    Get PDF
    Amaç: Bu çalışmanın amacı Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğrencilerinin kan ve vücut sıvılarıyla bulaşan enfeksiyonlar, enfeksiyon kontrol yöntemleri ve hepatit B virüsü (HBV) enfeksiyonu ile ilgili bilgi düzeylerini ve tutumlarını değerlendirmek, ve HBV aşılanma ve serolojik durumlarını incelemektir.Gereç ve Yöntem: Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde, 2010-2011 yılında eğitim gören 261 öğrenciye, HBV bilgi düzeyleri, aşılanma durumları ve enfeksiyon kontrolü konusundaki 52 sorudan oluşan anket formları dağıtıldı. Sonuçlar, tanımlayıcı istatistiksel metodlar, Student t testi, Ki-Kare testi ve Fisher’s Exact Ki-Kare testi kullanılarak değerlendirildi.Veriler p<0,05 anlamlılık düzeyinde değerlendirildi.Bulgular: Yaş ortalaması 21,29 olan öğrencilerin 123’ü (%47,1) kendilerini HBV açısından risk grubunda görmekteydi. Öğrencilerin 207’sinin (%79,3) HBV aşısı yaptırdığı, 142’sinin (%54,4) HBV serolojilerini kontrol ettirdikleri saptandı. 7 (%2,7) öğrenci HBV taşıyıcısı olduğunu bildirdi. Kız öğrencilerin HBV serolojilerini kontrol etme, aşı dozlarını tamamlamış olma ve koruyucu yanıt gelişme oranlarının erkek öğrencilerden anlamlı şekilde yüksek olduğu belirlendi (p<0,01). Sınıf yükseldikçe öğrencilerin kendilerini risk grubunda görme, aşı dozlarını tamamlamış olma, titre ölçtürme işlemi yapmış olma ve koruyucu yanıt gelişme oranlarının anlamlı şekilde arttığı gözlendi (p<0,01). Kan ve vücut sıvıları ile bulaşan enfeksiyonlar ile ilgili genel bilgi düzeyleri incelendiğinde preklinik ve klinik sınıflar arasında anlamlı bir fark bulunurken, riskli işlemler ve koruyucu önlemler ile ilgili bilgi düzeyleri incelendiğinde preklinik ve klinik öğrenciler arasında anlamlı bir fark bulunmadı.Sonuç: Diş hekimliği öğrencilerinin HBV’ye karşı 1.sınıftan itibaren aşılanması zorunlu hale getirilmeli, kan ve vücut sıvılarıyla bulaşan enfeksiyonlar ve HBV ile ilgili bilgi düzeyleri düzenli olarak ölçülmeli, yürürlükte olan sterilizasyon ve dezenfeksiyon işlemlerini uygulatmaya yönelik eğitimler arttırılmalıdır

    Diş hekimliği pratiğinde çapraz enfeksiyon kontrolü: Hasta tutum ve duyarlılığının incelenmesi

    Get PDF
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne başvuran hastaların konusundaki değerlendirmektir.Bulgular:Yaş ortalaması 37,70 olan hastaların %100’ünün eldiven, %98,9’unun maske, %74’ünün bone ve %67,1’inin koruyucu gözlük Kadınların hastalara da koruyucu gözlük takılmasının gerekli olduğu düşünme oranlarının (%50,5), erkeklerden anlamlı şekilde yüksek olduğu (%37,6) belirlendi (

    İlköğretim Matematik Öğretmeni Adaylarının Matematik Hakkındaki İnançlarının Ulusal Düzeyde Karşılaştırılması

    Get PDF
    The aim of present study is to reveal pre-service elementary mathematics teachers’ (PEMTs) beliefs about mathematics in national perspective and to compare the regional differences. The sample of study was composed of 1418 PEMTs enrolled in 21 different universities as 4th year students in Turkey. 12 regions determined in Nomenclature of Territorial Units or Statistics (NUTS) Level 1 were considered during the selection of sample universities. As data collection tools, “beliefs about the nature of mathematics”, “beliefs about mathematics learning” and “beliefs about the achievement in mathematics” scales which were developed in TEDS-M study and contain a total of five factors were used. The collected data were analyzed to descriptive statistics, one-way ANOVA test using SPSS packet software. The findings indicated that PEMTs commonly have dynamic views toward nature of mathematics in the context of universities and regions. However, the static view representing the traditional aspect of mathematics also had a reasonably high percentile. Significant differences among universities and regions were determined in terms of beliefs about nature of mathematics, learning mathematics and mathematics achievement. To identify the possible reasons of the differences, it is suggested to carry out in-depth qualitative investigations to examine the variables such as courses and their contents, classroom applications in education faculties on the basis of universities and regions.Bu çalışmanın amacı, ilköğretim matematik öğretmeni (İMÖ) adaylarının matematik hakkındaki inançlarını ulusal açıdan ortaya koymak ve bölgesel düzeyde karşılaştırmaktır. Araştırmanın örneklemini Türkiye’de 21 üniversitede dördüncü sınıfta öğrenim gören toplam 1418 İMÖ adayı oluşturmaktadır. Örneklemdeki üniversitelerin seçiminde Türkiye İstatistiki Bölge Birimleri Düzey 1 sınıflamasındaki 12 bölge dikkate alınmıştır. Bu çalışmada veri toplama aracı olarak TEDS-M çalışmasında kullanılan, Türkçe’ye uyarlaması yapılan toplamda beş boyuta sahip “matematiğin doğasına ilişkin inanç” “matematik öğrenmeye ilişkin inanç” ve “matematik başarısı hakkında inanç” ölçekleri kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS paket programı yardımıyla gerçekleştirilen betimsel istatistik değerleri, tek yönlü ANOVA testi kullanılmıştır. Bu araştırmada İMÖ adaylarının matematiğin doğasına yönelik dinamik görüşü üniversite ve bölgeler bazında yaygın olarak benimsedikleri, bununla birlikte matematiğin doğasına ilişkin geleneksel bakış açısını yansıtan statik görüşün de azımsanamayacak düzeyde benimsendiği belirlenmiştir. İMÖ adaylarının matematiğin doğası, matematik öğrenme ve matematik başarısına ilişkin inançlarının üniversiteler ve bulundukları bölgeler bakımından anlamlı farklılık gösterdiği saptanmıştır. Bu anlamlı farklılığı oluşturan faktörlerin tespit edilmesi amacıyla üniversiteler ve bölgeler bazında eğitim fakültelerinde verilen dersler, içerikleri ve sınıf içi uygulamalar gibi değişkenler nitel yaklaşımlarla derinlemesine incelenmesi önerilmektedir

    The frequency of Duchenne muscular dystrophy/Becker muscular dystrophy and Pompe disease in children with isolated transaminase elevation: results from the observational VICTORIA study

    Get PDF
    IntroductionElevated transaminases and/or creatine phosphokinase can indicate underlying muscle disease. Therefore, this study aims to determine the frequency of Duchenne muscular dystrophy/Becker muscular dystrophy (DMD/BMD) in male children and Pompe disease (PD) in male and female children with isolated hypertransaminasemia.MethodsThis multi-center, prospective study enrolled patients aged 3–216 months with serum alanine transaminase (ALT) and/or aspartate transaminase (AST) levels >2× the upper limit of normal (ULN) for ≥3 months. Patients with a known history of liver or muscle disease or physical examination findings suggestive of liver disease were excluded. Patients were screened for creatinine phosphokinase (CPK) levels, and molecular genetic tests for DMD/BMD in male patients and enzyme analysis for PD in male and female patients with elevated CPK levels were performed. Genetic analyses confirmed PD. Demographic, clinical, and laboratory characteristics of the patients were analyzed.ResultsOverall, 589 patients [66.8% male, mean age of 63.4 months (standard deviation: 60.5)] were included. In total, 251 patients (188 male and 63 female) had CPK levels above the ULN. Of the patients assessed, 47% (85/182) of male patients were diagnosed with DMD/BMD and 1% (3/228) of male and female patients were diagnosed with PD. The median ALT, AST, and CPK levels were statistically significantly higher, and the questioned neurological symptoms and previously unnoticed examination findings were more common in DMD/BMD patients than those without DMD/BMD or PD (p < 0.001).DiscussionQuestioning neurological symptoms, conducting a complete physical examination, and testing for CPK levels in patients with isolated hypertransaminasemia will prevent costly and time-consuming investigations for liver diseases and will lead to the diagnosis of occult neuromuscular diseases. Trial RegistrationClinicaltrials.gov NCT04120168

    Motor egsoz sıcak gaz etkilerini de içeren helikopter akış alanlarının sayısal olarak incelenmesi.

    No full text
    This thesis investigates the flow field of a twin-engine, medium lift utility helicopter numerically. The effects of the exhaust hot gases emerging from the engines are accounted for in the numerical study. The commercial computational fluid dynamics (CFD) software ANSYS Fluent is employed for the computations. While the effects of engines are included in the computations through simple inlet and outlet boundary conditions, the main and tail rotors are simulated by the Virtual Blade Model in a time-averaged fashion. Forward flight at four different advance ratios and hover in ground effect are studied. The temperature distribution around the tail boom is compared to available flight test data. Good agreement with the flight test data is observed.M.S. - Master of Scienc

    THE EFFECT OF TRANSFER EXPENDITURES IN SOLVING INCOME DISTRIBUTION INEQUALITY PROBLEM: CASE OF TURKEY

    No full text
    International Congress of Management Economy And Policy, 26-27 Kasım 2016, İstanbulBir ekonomide elde edilen gelirin büyüklüğü kadar söz konusu gelirin dağılımında adaletin sağlanması da son derece önemlidir. Gelir dağılımında adaletin sağlanamadığı ülkelerde birçok sosyo-ekonomik sorunla karşı karşıya kalınmaktadır. Gelir dağılımı ile ilgili yapılan çalışmalarda daha çok kişisel gelir dağılımı analizleri üzerinde durulmakta, gelir dağılımının ölçüsü olarak Gini Katsayısı ve Lorenz Eğrisi gibi ölçütler kullanılmaktadır. Sosyal adaletin sağlanması amacıyla devlet tarafından herhangi bir geliri olmayanlara veya düşük gelirli kesimlere yönelik karşılıksız olarak ödenen transfer harcamaları, ödeme yapılan bireyler için sosyal transfer geliri olarak ifade edilmektedir. Bu çalışmada; işsizlik maaşı (işsizlik geliri ve kıdem tazminatı dahil), yaşlı geliri (emekli maaşı, yaşlı geliri, isteğe bağlı emeklilik ve ikramiye geliri dahil), dul yetim geliri (dul yetim geliri ve ölüm tazminatı dahil), hastalık geliri, sakatlık geliri (sakatlık geliri, malullük geliri ve gazilik geliri dahil) ve burs gelirleri ele alınarak, hanehalkı transfer öncesi ve transfer sonrası eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirleri tespit edilmiş transfer öncesi ve transfer sonrası Gini katsayıları hesaplanmış ve sosyal transfer gelirlerinin gelir dağılımı üzerindeki etkisi analiz edilmiştir. Analiz sonucunda elde edilen bulgulara göre; transfer geliri sonrası Gini katsayıları, transfer öncesi Gini katsayılarına göre daha düşük çıkmıştır. Bu nedenle sosyal transfer gelirlerinin kişisel gelir dağılımındaki adaletsizliği gidermede sosyal politika aracı olarak kullanılmasının doğru bir politika olduğu sonucuna varılmıştır.The distribution of income equally is an important issue as well as size of the income in an economy. The economies where income is not distributed equally live numerous socio-economic problems. The studies related to income distribution focus on personal income, employ Gini coefficient and Lorenz curve as dimension of income distribution. Transfer expenditures paid by government to people who have no income or low income unrequitedly in order to achieve social justice expresses social transfer income for the person who receives the payment. In this study, we obtain the personal pre-transfer and post-transfer income equal to household's pre-transfer and post-transfer income and Gini coefficient is calculated and the effect of social transfer income on income distribution is analyzed by employing unemployment payments, elderly income, widow and orphan income, disease income, disability income and scholarship income. According to results obtained from analysis, Gini coefficient belonging to post-transfer period is lower than Gini coefficient belonging to pre-transfer period. In the light of this result, it is possible to imply that social transfer income is an efficient social policy instrument in order to reduce income inequality

    Hemşirelik öğrenci deneyimlerini dijital hikaye ile anlama

    No full text
    Objective: The aim of this study was to explore both the student-created digital storytelling and the views of peer sharing of digital storytelling that reflect the clinical experiences of nursing students. Methods: The study employed an explorative qualitative design. The data were collected with a questionnaire containing the findings related to the process of digital story formation and SWOT analysis. After peer sharing, the effect of the digital storytelling on the clinical process was determined with a semistructured interview form. The study follows the COREQ guidelines for qualitative studies. Results: The findings showed that that the student-created digital storytelling was insufficient hardware, interactive and triggering way of communication. While the study also revealed that they had a lack of deeper thinking and product creation had a positive effect on self-esteem. Conclusion: Studentcreated digital storytelling seems to be effective in conveying the clinical experiences. Considering the fact that the acquired hardware contributes to a desired level of learning, it can be said that digital stories are the right tools for transferring sharing subjects. In addition, it can be said that an environment should be created for the students to become aware of their weaknesses and threats. In this context, it can be stated that the information obtained from the peer sharing of students contributed to both professional life and individual equipment during the study. The sharing of different clinical settings with students with the help of a technological tool makes the students feel more comfortable in the clinic. The digital story is a method that can be used by young people of similar ages, both in terms of students preparing their own experiences and being a technological product.Amaç: Bu çalışmanın amacı, hem öğrenci tarafından oluşturulan dijital hikaye anlatımını hem de hemşirelik öğrencilerinin klinik deneyimlerini yansıtan dijital hikaye anlatımının akran paylaşımına ilişkin görüşlerini keşfetmektir. Yöntem: Çalışmada, keşfedici bir nitel tasarım kullandı. Veriler, dijital hikaye oluşturma süreci ve SWOT analizi ile ilgili bulguları içeren bir anket ile toplanmıştır. Akran paylaşımının ardından dijital öykü anlatımının klinik sürece etkisi yarı yapılandırılmış görüşme formu ile belirlenmiştir. Çalışma, nitel araştırmalar için COREQ yönergelerini takip etmektedir. Bulgular: Bulgular, öğrenci tarafından oluşturulan dijital hikaye anlatımının yetersiz donanım, etkileşimli ve tetikleyici bir iletişim şekli olduğunu göstermiştir. Araştırma aynı zamanda öğrencilerin daha derin düşünme eksikliğine sahip olduklarını ve ürün yaratmanın benlik saygısı üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu ortaya koydu. Sonuç: Öğrenci tarafından oluşturulan dijital hikaye anlatımının, klinik deneyimlerin aktarılmasında etkili olduğu görülmektedir. Edinilen donanımların istenilen düzeyde öğrenmeye katkı sağladığı düşünüldüğünde, paylaşım konularının aktarılmasında dijital öykülerin doğru araçlar olduğu söylenebilir. Ayrıca öğrencilerin zayıf yönlerinin ve tehditlerinin farkına varabilecekleri bir ortamın oluşturulması gerektiği söylenebilir. Bu bağlamda öğrencilerin akran paylaşımlarından elde edilen bilgilerin çalışma sırasında hem mesleki yaşama hem de bireysel donanıma katkı sağladığı ifade edilebilir. Farklı klinik ortamların teknolojik bir araç yardımıyla öğrencilerle paylaşılması, öğrencilerin klinikte kendilerini daha rahat hissetmelerini sağlamaktadır. Dijital öykü, hem öğrencilerin kendi deneyimlerini hazırlaması hem de teknolojik bir ürün olması açısından benzer yaştaki gençlerin kullanabileceği bir yöntemdir.No sponso
    corecore