17 research outputs found

    BATI ANADOLU’DA GEÇ SENOZOYİK GENİŞLEME TEKTONİĞİ: MENDERES ÇEKİRDEK KOMPLEKSİNİN YÜZEYLEMESİ VE İLİŞKİLİ HAVZA OLUŞUMU

    No full text
    Yeryuvarında genişlemeli tektoniğin etkisinde bulunan alanlardan biri olan Ege Bölgesi (Batı Anadolu, Ege Denizi ve Yunanistan), bu tür alanların tipik özelliği olan çekirdek komplekslerini içerir. Batı Anadolu’da bulunan Menderes masifi, Oligosen’de gelişmeye başlayan asimetrik çekirdek kompleksi olarak Erken Miyosen’de ilk yüzeylemesini ger-çekleştirmiş ve sonrasında Orta Menderes masifi simetrik çekirdek kompleksi olarak tek-rar yüzeylemiştir. Bu makale Menderes masifinin yüzeyleme mekanizmalarını ve üzerinde gelişen sedimanter havzaların gelişimini yeni bulgular ışığında tartışmaktadır. Önerilen model, Oligosen Kale havzasının konumunu, Likya naplarının Datça-Kale Ana Ayrılma Fayı kuzey ve güney kesimlerinde farklı yönlere hareketini ve tüm Menderes masifinde baskın olarak görülen üst-KKD yönlü makaslamayı sorunsuz olarak açıklamaktadır

    Gaziantep kuzeydoğusunun neotektoniği: Bozova ve Halfeti doğrultu atımlı fayları ve bunların kör bindirmeler ile ilişkileri, Türkiye

    No full text
    Gaziantep kuzeydoğusunda, Güneydoğu Anadolu neotektoniğinin tipik özelliği olan doğu-batı doğrultulu bindirmeler ile kuzeydoğu-güneybatı sol yanal doğrultu atımlı faylar ve kuzeybatıgüneydoğu sağ yanal doğrultu atımlı faylar bulunur. Bu yapıların ayrıntılı haritalanması ve arazi çalışmaları ile derlenen yapısal veriler, doğu-batı doğrultulu kör bindirmeler ve ilişkili fay ilerleme kıvrımlarının Pliyosen sonrası meydana geldiğini, bunları kesen Bozova ve Halfeti doğrultu atımlı faylarının daha genç olması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Bununla birlikte Güneydoğu Anadolu’daki yakın dönem deprem etkinliğinin de (2011.10.23 – M= 7.3 Van; 2012.06.14 – ML= 5.5 Şırnak-Silopi; 2017.03.02 Samsat M=5.5 depremleri) gösterdiği gibi bölgedeki kuzey- güney yönlü daralma hem bindirme hem de doğrultu atımlı faylarla karşılanmaktadır

    Automatic lineaments detection using radar and optical data with an emphasis on geologic and tectonic implications: a case study of Kabul Block, eastern Afghanistan

    No full text
    The earth’s surface linear features, expressing geological lineaments, play a key role in identifying hydrothermal alteration and mineralization zones, as well as in understanding tectonic settings of a region. The objective of this investigation is to utilize a method for extracting lineaments automatically, which will be integrated and applied to identify geological-based lineaments by making use of remote sensing data. The study will further examine the structural pattern and temporal-spatial evolution of the lineaments and establish their connection with the primary active faults present in the Kabul Block. Multi-sensor data from radar (DEM (Digital Elevation Model)-5m, Sentinel-1B GRD (Ground Range Detected)) and optical sensors (Sentinel-2 MSI (Multispectral Instrument) and ASTER) were processed using spatial and spectral filters before automatic lineament extraction. LINE-module algorithm was applied to various illuminated hill-shades of DEM-5m, filtered HH (Horizonal-Horizonal) and VH (Vertical-Horizontal) of Sentinel-1GRD and PC1 (Principle Component) of Sentinel-2A MSI, and ASTER data to detect linear surface features. Extensive testing was conducted to verify the accuracy of extracted lineaments and to exclude any artificial lineaments in the study area. The radar and optical data results were compared while taking into consideration the geological and tectonic settings of the study area to select the most appropriate extracted lineaments. The DEM-5m and Sentinel-1B GRD showed the best result for identifying lineaments, and these were found to be highly correlated with previously available data in the Kabul Block. The final results of DEM-5m and Sentinel-1B GRD were further analyzed. The extracted lineaments were found to trend predominantly in a NW-SE and NE-SW directions, which is consistent with the results of other data. Temporal evolution and spatial distribution reveal that a high density of the lineaments is associated with Paleogene and Quaternary formations, while a low density is observed in Proterozoic, Paleozoic, and Mesozoic formations. The west and southwest edges of the Kabul Block are controlled by compressive stress trending NNW-SSE, while the north and southeast margins are influenced by NE-SW and ∼ N-S trending compressive stress

    Late Cenozoic tectono-sedimentary evolution of the Ulukışla Basin: progressive basin development in south-central Turkey

    No full text
    Gürbüz, Esra ( Aksaray, Yazar ) Güney, Ayşegül ( Aksaray, Yazar )The Ulukışla Basin is one of the most important late Cretaceous-Cenozoic basins in central Anatolia. The basin is surrounded by the Bolkar Mountains of Tauride Platform in the south, the Niğde Massif of Central Anatolian Crystalline Complex to the north, and the Ecemiş Fault Zone and Aladağ Mountains in the east. The fact that time interval proposed for the formation of Ulukışla Basin is quite wide and more than one tectonic regime prevailed in the region, have led to various suggestions concerning the evolution of the basin. While the suggestions majorly examine the character of the basin during the late Cretaceous-early Cenozoic, the number of detailed studies on the status of the basin in the late Cenozoic is limited. In this study, we focused on the less-studied late Cenozoic evolution to differentiate the tectonic phases that controlled the development of Ulukışla Basin through structural data, and elaborate the responses of sedimentation and paleogeography during this period through detailed facies analyses. Our findings indicate that the Ulukışla Basin, which started to develop as a supradetachment basin in the late Cretaceous, has continued its extensional development progressively during its Cenozoic history. While the relatively well-studied early Cenozoic sequences represent a marine environment that was rapidly changed shallow- to deep-sea environment and then gained a shallow character by the middle Eocene, sedimentary features and fossil contents of the late Cenozoic units characterize deposition started in a paralic environment changing into a terrestrial environment rapidly, as a result of isolation by the uplifting of surrounding topographies while the basin continues its development under an extensional tectonic regime. However, the extensional basin history surceased in post-middle Eocene and post-middle Miocene, probably caused by the closing processes of the different branches of Neotethys Ocean

    KB İÇ ANADOLU’DAKİ ANA NEOTEKTONİK YAPILARDAN BİRİ: BEYPAZARI KÖR BİNDİRME ZONU VE İLİŞKİLİ FAY-İLERLEME KIVRIMLARI

    No full text
    Bu makalede Türkiye jeoloji literatüründe “Beypazarı fleksürü / monoklinali” olarak bilinen yapının “Beypazarı fay ilerleme kıvrımları” olarak anılmasının daha uygun olacağı önerilmektedir. Beypazarı, Kilci ve Başören kör bindirmeleri ile Erenler geri bindirmesinden meydana gelen Beypazarı Kör Bindirme Zonu (BKBZ), deprem etkinliğinin de gösterdiği üzere aktif neotektonik bir yapıdır. Kuzey Anadolu Fay Zonu, Kırıkkale-Erbaa Fay Zonu ve Eskişehir Fay Zonu arasındaki etkileşimden doğan KB-GD daralma sonucu oluşan Eldivan-Elmadağ Kıstırılmış Tektonik Kaması, Abdüsselam Kıstırılmış Tektonik Kaması ile birlikte Beypazarı Kör Bindirme Zonu da Anadolu levhasının iç deformasyonunu karşılamaktadır

    The discovery of a low-angle normal fault in the Taurus Mountains: the İvriz detachment and implications concerning the Cenozoic geology of southern Turkey

    No full text
    Esra Gürbüz (Aksaray, Yazar)The İvriz detachment fault has been determined on the southern border of the Ulukışla basin separating the metamorphic Bolkar Group of the Taurus Mountains and the Paleocene-Lower Eocene Halkapınar formation of basin deposits. The fault dips towards the north and has kinematic indicators (asymmetric grain/grain aggregate porphyroclasts, oblique foliation, and S-C fabrics), suggesting a top-to-the-N-NE sense of shearing. The clastic material originating from the Bolkar Group in the sedimentary units of the Ulukışla basin demonstrates that the detachment fault could have been be active during Latest Cretaceous-Eocene times. The İvriz detachment may have initiated as part of a high-angle breakaway fault (the Aydos main breakaway fault) in the south of the Ulukışla basin. The breakaway fault then rotated to a low-angle normal fault and its northern continuation played an important role in the exhumation of the Central Anatolian Crystalline Complex. This implies that the Upper Cretaceous-Eocene sedimentary basins in central Anatolia were supradetachment basins rather than collision- or arc-related basins as previously suggested

    The position of Akkașdağı mammal locality in the neo-tectonic framework of Çankırı basin, Turkey

    No full text
    Seyitoğlu, Gürol, Karadenizli, Levent, Kazanci, Nizamettin, Sen, Sevket (2005): The position of Akkașdağı mammal locality in the neo-tectonic framework of Çankırı basin, Turkey. Geodiversitas 27 (4): 519-525, DOI: http://doi.org/10.5281/zenodo.537443

    ESKİŞEHİR FAY ZONU’NUN GÜNEYDOĞU BÖLÜMÜNÜ OLUŞTURAN ILICA KOLU: ORTA ANADOLU’DA SAĞ YANAL DOĞRULTU ATIMLI AKTİF BİR YAPI

    No full text
    Eskişehir Fay Zonu Türkiye’nin önemli neotektonik yapılarından biridir. Anadolu bloğunda yer alan Batı Anadolu genişleme bölgesi ile doğrultu atımlı fay etkisi altındaki kuzeybatı Orta Anadolu daralma bölgesini birbirinden ayırır. Eskişehir Fay Zonu’nun güneydoğu bölümü genel olarak kuzeyden güneye sırasıyla Ilıca, Yeniceoba ve Cihanbeyli ismini taşıyan üç bölüme ayrılır. Sağ yanal doğrultu atımlı Ilıca kolu yaklaşık 100 km uzunluğundadır ve kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda birçok parçadan oluşur. Fay yüzeyleri, ikincil kırıklar, kataklastik zon, kırık kontrollü drenaj yapısı, sağ yanal dere ötelenmeleri, Kuvaterner birim içinde sismik yansıma kesitlerinde gözlenen deformasyon ve bölgenin depremselliği Ilıca kolunun sağ yanal doğrultu atımlı aktif bir fay olduğunu göstermektedir. Ilıca kolunun Ankara’nın batı-güneybatısındaki daralmayla ilişkili yapıları güneyden sınırlandırdığı düşünüldüğünde, Orta Anadolu’daki daralmalı ve genişlemeli bölgeler arasında bir sınır fayı olarak ayrıca bölgesel tektonik anlamda bir önemi vardır
    corecore