47 research outputs found
A case of bilateral spontaneous pneumothorax in a patient with covid-19 pneumonia
One of the rare complications of coronavirus disease-2019 (COVID-19), which can present with different clinical pictures, is
pneumothorax. In our case, a patient who did not have predisposing risk factors for pneumothorax such as a history of trauma, smoking, past
intubations, asthma, chronic obstructive pulmonary disease, and who developed bilateral spontaneous pneumothorax while under treatment
with the diagnosis of COVID-19 is presented. Acute worsening in COVID-19 patients may be due to primary disease or pulmonary embolism.
With this case, we emphasize the importance of considering spontaneous pneumothorax in patients with acute clinical deterioration
Clinical characteristics of patients with palindromic rheumatism: Is there any difference between seronegative and seropositive patients?
Palindromik romatizma (PR), eklemlerde kalıcı hasara neden olmaksızın alevlenmeler şeklinde ağrı, şişlik ve eritem ile karakterize klinik bir sendromdur. Literatürde, PR hastalarının %39-68’inde Romatoid faktör (RF) ve antisiklik sitrüline peptid (anti-CCP) antikor pozitifliği bulunmaktadır. Literatürde seropozitif ve seronegatif PR hastalarının klinik özelliklerini karşılaştıran çok az çalışma olup hala aydınlatılmamış birçok nokta vardır. Bu çalışmada kliniğimizde takipli PR tanılı hastaların demografik ve klinik özelliklerinin değerlendirilmesi, seropozitif ve seronegatif PR hastalarının karşılaştırılması planlandı. Çalışma retrospektif, kesitsel bir çalışma olarak tasarlandı. Otuz bir hasta tarandı ve dahil etme ve dışlama kriterlerini karşılayan 21 hasta çalışmaya alındı. Hastaların ortanca yaşı 43 yıl, ortanca takip süreleri 18 ay ve ortanca alevlenme süresi 3 gündü. Seronegatif grupta 12 hasta yer alırken seropozitif grupta 9 hasta mevcuttu. Seropozitif grubun ortanca yaş değeri daha yüksekti (55 yıl vs 42 yıl, p=0,023). Alevlenme süresi ve sigara içme süresi seropozitif grupta daha uzun olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (Sırasıyla, 4 gün vs 2 gün ve 28,3 paket/yıl vs 9,7 paket/yıl). Eşlik eden komorbideteler seronegatif hastalarda daha fazla olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı değildi. Ortalama lenfosit değerleri ise seropozitif grupta anlamlı daha yüksekti (p=0,037). Sonuç olarak, seropozitif PR hastalarının ortanca yaşları negatif olan hastalara göre daha yüksek olduğu ve ortalama lenfosit değerlerinin seropozitif hastalarda daha yüksek olduğu bulundu.Palindromic rheumatism (PR) is a clinical entity, which is characterized by remittent flares of pain, swelling and erythema around the joints that do not lead to persistent damage. In the literature, the frequencies of rheumatoid factor (RF) positivity and anti-cyclic citrullinated peptide (anti-CCP) antibody positivity have been reported as 39-68% in patients with PR. To our knowledge, studies investigating the comparison of clinical features of seronegative and seropositive patients are scarce. We aimed to assess demographic data and clinical characteristics of PR patients who followed in our clinic and to compare these features between seronegative and seropositive patients. The current study was designed as retrospective and cross-sectional. Thirty-one patients were screened and 21 patients who met the inclusion and exclusion criteria were included in the study. The median age, median follow-up duration, and median flare duration were 43 years, 18 months, and 3 days, respectively. Twelve patients were in seronegative group while 9 patients were in seropositive group. The median age was higher in seropositive patients than in seronegative patients (55 vs. 42 years, p=0.023). Even though the duration of flare and smoking cigarette were higher in seropositive group, there was not statistically significant difference between groups (4 vs. 2 days and 28.3 vs. 9.7 packs/years, respectively). Comorbidities were common in seronegative patients but there was not statistically significant difference between groups. Mean lymphocyte count was statistically significantly higher in seropositive group (p=0.037). In conclusion, the median age and mean lymphocyte count were higher in seropositive group than in seronegative group
Relation Between Biological Markers And Quadriceps Muscle Strength In Patients With Osteoarthritis.
TEZ9395Tez (Uzmanlık) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2014.Kaynakça (s. 58-63) var.ix, 74 s. : res. (bzs. rnk.), tablo ; 29 cm.Amaç: Diz osteoartritli (OA) hastalarda biyolojik markerlar baŞta olmak üzere antropometrik veriler, kemik mineral yoğunluğu, radyolojik evre, ağrı ve fonksiyonel durum gibi değiŞkenlerin kuadriseps kas kuvveti ile iliŞkisini değerlendirmek amaçlanmıŞtır. Gereç ve Yöntem: ÇalıŞmaya 40-70 yaŞ arası primer diz OA tanısı alan 152 hasta dahil edildi. Hastaların diz grafileri Kellgren-Lawrence evrelemesi ve medial tibiofemoral eklem aralığı ölçümü evrelemesine göre evrelendi. Leptin, C-terminal telopeptid tip II kollajen, osteokalsin, C-terminal telopeptid tip I kollajen, 25-hidroksivitamin D gibi adipoz doku, kıkırdak ve kemiğe ait biyolojik markerlar enzim-linked immunosorbent assay (ELISA) metoduyla değerlendirildi. Kuadriseps kas kuvveti manuel olarak (MicroFET3 cihazıyla) ve bilgisayarlı izokinetik dinamometre ile ölçüldü. Hastaların ağrı ve fonksiyonel durumları Western Ontario ve McMaster Üniversiteleri Osteoartrit Gndeksi (WOMAC) kullanılarak değerlendirildi. Bulgular: Hastaların %77?si obezdi. Biyolojik markerlardan serum leptin seviyeleri ile vücut ağırlığı, vücut kütle indeksi ve bel çevresi ölçümleri orta-iyi derecede koreleydi (sırasıyla r=0,52, r=0,61, r=0,43). Leptin seviyeleri ile kuadriseps kas kuvveti arasında (manuel MicroFET3 ve izometrik ekstansör kas kuvveti) zayıf negatif korelasyon bulundu. Vizüel analog skala, WOMAC ağrı, fonksiyon alt skalaları ve total skoru ile kas kuvveti parametreleri arasında zayıf negatif korelasyon saptandı. WOMAC ağrı alt skalası ise izometrik ekstansör ve fleksör, izokinetik 60°/sn ve 120°/sn ekstansör, izokinetik 60°/sn ve 120°/sn fleksör kas kuvvetleri ile zayıf negatif korelasyon gösteriyordu. Sonuç: ÇalıŞmamızda diz OA?lı hastalarda kuadriseps kas kuvvetini belirleyen bağımsız bir faktör bulunamamıŞtır. Kuadriseps kas kuvvetini belirlemede hastaların ağrı ve fonksiyonel durumlarının etkili olabileceği yani kas kuvvetinin OA?ya bağlı ağrı nedeniyle azalmıŞ olabileceği sonucuna varılmıŞtır.Objective: It was aimed to evaluate the relation between quadriceps muscle strength and primarily biological markers, along with the variables such as anthropometric data, bone mineral density, radiologic grade, pain and functional state in patients with knee osteoarthritis (OA). Material and Method: One hundred and fifty-two patients diagnosed with primary knee OA and aged between 40-70 years were included in the study. Knee radiographs of the patients were graded according to the Kellgren-Lawrence and medial tibiofemoral joint space width measurement grading. Biological markers belonging to the adipose tissue, cartilage and bone such as leptin, C-telopeptide of type II collagen, osteocalcin, C-telopeptide of type I collagen, 25-hydroxyvitamin D were evaluated by enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA) method. Quadriceps muscle strength was measured both manually (by MicroFET3 device) and computerized isokinetic dynamometer. Pain and functional status of the patients were evaluated by using Western Ontario and McMaster Universities Osteoarthritis Index (WOMAC). Results: Of the patients, 77% was obese. Among the biological markers, there was a moderate-strong correlation between leptin levels and body weight, body mass index and waist circumference (r=0.52, r=0.61 ve r=0.43, respectively). Weak negative correlation was found between leptin levels and quadriceps muscle strength (manual microFET3 and isometric extensor muscle strength). Weak negative correlations were detected between muscle strength parameters and visual analog scale, WOMAC pain, function subscales and total scores. WOMAC pain subscale was revealing a weak negative correlation with isometric extensor and flexor, isokinetic 60°/s and 120°/s extensor, isokinetic 60°/s and 120°/s flexor muscle strengths. Conclusion: Independent factors predicting the quadriceps muscle strength in patients with knee OA were not identified in our study. It was found that pain and functional status of the patients might have an influence on predicting quadriceps muscle strength, in other words, muscle strength might be reduced in relation to OA related pain.Bu çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje No: TF2013LTP23
Tekrarlayıcı seronegatif pitting ödemli simetrik sinovit (RS3PE) sendromu
Remitting seronegative symmetrical synovitis with pitting edema is a rare rheumatological disorder that presents with symmetrical hand and/or foot edema resembling rheumatoid arthritis. It is generally seen in male patients in older age, but atypical cases in different age groups have been documented. Although no clear mechanism has been described, certain genetic and environmental factors have been suggested for etiopathogenesis. Medical treatment is mainly focused on glucocorticoid therapy. This article aims to discuss the Remitting seronegative symmetrical synovitis with pitting edema syndrome and to review the current literature.Tekrarlayıcı seronegatif pitting ödemli simetrik sinovit sendromu, romatoid artriti andıran simetrik el ve/veya ayak ödemi ile prezente olan nadir görülen bir hastalıktır. Genellikle ileri yaş erkek hastalarda görülür fakat farklı yaş gruplarında görülen atipik vakalar da bulunmaktadır. Net bir mekanizma tanımlanmamış olmasına rağmen, etiyopatogenezde belli genetik ve çevresel faktörler öne sürülmektedir. Tedavi, esasen glukokortikoid tedavisi üzerine odaklanmaktadır. Bu derlemede Tekrarlayıcı seronegatif pitting ödemli simetrik sinovit sendromunun tartışılması ve literatürün gözden geçirilmesi amaçlanmıştır
Remitting seronegative symmetrical synovitis with pitting edema (RS3PE) syndrome
Tekrarlayıcı seronegatif pitting ödemli simetrik sinovit sendromu, romatoid artriti andıran simetrik el ve/veya ayak ödemi ile prezente olan nadir görülen bir hastalıktır. Genellikle ileri yaş erkek hastalarda görülür fakat farklı yaş gruplarında görülen atipik vakalar da bulunmaktadır. Net bir mekanizma tanımlanmamış olmasına rağmen, etiyopatogenezde belli genetik ve çevresel faktörler öne sürülmektedir. Tedavi, esasen glukokortikoid tedavisi üzerine odaklanmaktadır. Bu derlemede Tekrarlayıcı seronegatif pitting ödemli simetrik sinovit sendromunun tartışılması ve literatürün gözden geçirilmesi amaçlanmıştır.Remitting seronegative symmetrical synovitis with pitting edema is a rare rheumatological disorder that presents with symmetrical hand and/or foot edema resembling rheumatoid arthritis. It is generally seen in male patients in older age, but atypical cases in different age groups have been documented. Although no clear mechanism has been described, certain genetic and environmental factors have been suggested for etiopathogenesis. Medical treatment is mainly focused on glucocorticoid therapy. This article aims to discuss the Remitting seronegative symmetrical synovitis with pitting edema syndrome and to review the current literature
A mixed integer programming model for remanufacturing in reverse logistics environment
Recently, there has been a growing interest in reverse logistics due to environmental deterioration. Firms incorporate reverse flow to their systems for such reasons as ecological and economic factors, government regulations and social responsibilities. In this paper a new mixed integer mathematical model for a remanufacturing system, which includes both forward and reverse flows, is proposed and illustrated on a numerical example. The proposed model provides the optimal values of production and transportation quantities of manufactured and remanufactured products while solving the location problem of dissassembly, collection and distribution facilities. The model is validated by using a set of experimental data reflecting practical business situation. Sensitivity analysis of the model is also presented