367 research outputs found
Osteoarticular Involvements and Autoantibody Frequency in Patients With Brucellosis
INTRODUCTION: Brucellosis is a chronic infectious disease with osteoarticular (OA) manifestations. It is difficult to distinguish between brucellosis and rheumatologic diseases in endemic areas. In this study, we aimed to report the clinical findings and autoantibody results of patients diagnosed with brucellosis in the rheumatology department. METHODS: In this study, 92 patients over the age of 18 with the diagnosis of "Brucellosis" were included. All patients' systemic and joint examinations were performed. In the presence of clinical signs, those with a detected value of ≥1: 160 on the standard tube agglutination test were considered to be active brucellosis. Those with arthritis, arthralgia, tenosynovitis-bursitis, spondylodiscitis and sacroiliitis were detected on examination or magnetic resonance imaging, and those with low back or hip pain were recorded. Complete blood count,C-reactive protein (CRP) and erythrocyte sedimentation rate (ESR) and RF, anti-CCP, ANA and anti-DNA results were evaluated. RESULTS: The mean age of ninety-two patients (Female: 54, 58.7%) was 39.3+-13 years. In the OA findings; arthralgia was detected with a ratio of 90.2%, arthritis with 33.7%, myalgia with 28.2%, sacroiliitis with 25% and spondylodiscitis with 6.5%. CRP and ESR means were 19 mm/h with 2.1 mg\dL. RF was positive in 12 (13%), Anti-CCP in 5 (5.4%), ANA in 7 (7.6%).There were no patients with anti-DNA positivity. The median treatment duration was 12 weeks. DISCUSSION AND CONCLUSION: The anti-CCP positivity was lower than in the literature, and RF and ANA positivity were similar. Symmetrical involvement of small joints, higher CRP and high titer autoantibody positivity were at a higher risk of developing rheumatologic disease
Avrupa Türklerinde kimlik sorunu olarak çifte aidiyet : Hollanda örneği
06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Batı Avrupa ülkelerinin II. Dünya Savaşı sonrası dönemde sanayilerinde görülen olağanüstü ilerlemeyle birlikte yabancı işgücü ihtiyacı içine girmeleri neticesinde bu ülkelere işgücü gönderen ülkelerden biri de Türkiye olmuştur. Başlangıçta sınırlı bir süre için göç eden Türklerin birçoğu zaman içinde eşlerini ve çocuklarını da yanlarına alarak geri dönme planlarını ertelemişlerdir. Başlangıçta sâdece işçi sınıfına mensup olan Türklerin zaman içinde nüfus yapıları değişmiş ve sosyal hayatın muhtelif alanlarında kendilerini göstermeye başlamışlardır. Avrupa ülkelerine yerleşen Türklerin kendilerine yabancı bir sosyal yapı ile yüzleşmeleri neticesinde kültürler arası çifte aidiyet ve kimlik sorunu yaşamaları kaçınılmaz olmuştur. Bu araştırmanın temel amacı, Avrupa'da ve özel olarak Hollanda'da yaşayan Türklerin çifte aidiyet sorunu olarak kendini gösteren kimlik algılamalarını çok yönlü bir sosyo-kültürel analizle ortaya koymaktır.Araştırmada tarama (survey) yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın verileri nicel ve nitel araştırma teknikleri kullanılarak elde edilmiştir. Bilgi toplama aracı olarak anket, mülakat, gözlem ve kaynak taramasına başvurulmuştur. Araştırma, teorik ve uygulamalı çalışma olmak üzere iki safhadan oluşmuştur. Teorik bölümde; uluslar arası göç, uluslar arası göç kuramları, uluslar arası işgücü neticesinde ortaya çıkan çok etnikli ve çok kültürlü toplumlarda uygulanan sosyal bütünleşme modelleri, Avrupa'da yaşayan Türklerin yaşadıkları çift yönlü sosyalleşme süreci ve aidiyet algılamaları ve diyasporik bir topluluk olarak kimlik inşaları ve vatandaşlık durumları üzerinde durulmuş ve ayrıca Hollanda örneğinde Avrupa'ya Türk işgücü göçünün tarihi arka planı incelenmiştir.Araştırmanın uygulama safhasında 72 sorudan oluşan anket formu Hollanda'da yaşayan Türkler içinde farklı sosyal statülere mensup 532 kişiye uygulamıştır. Hollanda doğumlu Türklerin Türkiye doğumlu Türklere göre kimlik tanımlamalarında çifte aidiyet bağlarının daha güçlü olduğu, Hollandalılarla diyalog ve işbirliğine daha açık oldukları, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik tutum ve pratiklerinde çift yönlülüğün daha baskın olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanında çifte vatandaşlık statüsüne sahip Türklerin çift yönlü aidiyet bağlarının daha güçlü olduğu ve Hollandalılarla diyalog ve işbirliğine daha açık oldukları görülmektedir.As a result of the extraordinary advances in the industrialization of the Western European countries after the Second World War, they found themselves in growing need of foreign labour power. One of the countries to respond to this need was Turkey. Although the immigrant Turks planned on a short term stay, in time, most of them sent for their wives and children, thus delaying their plans for return. Starting off as working class people, the Turks gradually became a more diverse structured population, and began to advance in various fields of social life. In meeting with a foreign social structure, the Turks were bound to encounter intercultural double belonging-, and identity issues. The fundamental objective of this research is to display the identity perception, in the form of double belonging issues, of the Turkish people living in Europe, and specifically in Holland, in a multi facetted socio-cultural analysis.For the study, the survey method was used. The data for the study was obtained using quantitative and qualitative research techniques. Public polls, interviews, observation and source scanning were used to collect information. The study is composed of two parts, one part being theoretical, and the other part practical. In the theoretical part, emphasis is made on international immigration, international immigration institutions, social integration models used in multicultural societies resulting from international workforce sourcing, the double socialization process of the Turkish people living in Europe and their identity perceptions and the constituting of an identity as a diasporic community and their citizenship issues, as well as examining the historical background of the Turkish workforce immigration to Europe, using Holland as an example.In the practical part of the study, a public poll composed of 72 questions was applied to 532 Turkish people from various social statuses living in Holland. The results showed that, as opposed to Turkish people born in Turkey, Turkish people born in Holland had a stronger sense of double belonging in defining their identity, that they are more open to dialogue and cooperation with the Dutch people and that they in their socio-cultural and socio-economical attitudes and practices are more heavily influenced by their dual standpoint. In addition to this, the study shows that Turkish people in possession of a double citizenship have a stronger sense of double belonging and are more open to dialog and cooperation with the Dutch people
Smart Cities Infrastructure Management with GIS
Bilgi ve bilişim teknolojilerinde meydana gelen hızlı
gelişmelerle birlikte günümüz şartlarında kamu kurumları ve
özel şirketler; mevcut varlıklarının tespiti, analizi, sunumu ve
paylaşımı konularında Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) tabanlı
projelere yatırım yapmaktadırlar. Ve bu projelerle bilgiye daha
hızlı ulaşarak daha akıllı karar vermek ve daha etkili stratejiler
üretme ihtiyacı duymaktadırlar. Yatırım planlama aşamasından
son kullanıcıya varıncaya kadar her bir evrede CBS
teknolojilerinin kullanımı, kurumlara etkin bir süreç yönetimi
imkânı sağlayacak, doğru veriler ile sistemli bir şekilde doğru
kararlar alınmasında yardımcı olacaktır.
Metropol kentlerde nüfus artışının sebep olduğu hızlı kentleşme
ile altyapı problemleri karmaşık hale gelmiştir. Hızla artan
nüfusu, kültürel, ticari ve sanayi yapısıyla Türkiye’nin en büyük
kenti olan İstanbul’a doğalgaz hizmeti ve işletmesini sunmak
belli sorumlulukları beraberinde getirmektedir. İstanbul Gaz
Dağıtım Anonim Şirketi (İGDAŞ) ‘ın altyapı ve üstyapı
yatırımlarının ve doğalgaz şebekelerine ait tüm enstrümanların
sağlıklı bir şekilde yönetilmesi için; bu enstrümanların
konumsal ve öznitelik verilerin toplanıp, saklandığı ve
analizlerinin yapılıp son kullanıcılara ulaştığı akıllı bir sistemin
kurulmasını zorunlu kılmaktadır. İGDAŞ Altyapı Bilgi Sistemleri
(İGABİS)’in doğalgaz varlıklarının yönetilmesinde Coğrafi Bilgi
Sistemleri(CBS) uygulamalarının sağladığı akıllı çözümlerin
sektöre kazanımları bu çalışmada anlatılacaktır
Investigation of the application of blue card model in football for everyone with stakeholder views
Bu çalışma, 5-13 yaş aralığındaki çocuklarda Fair Play değerlerini geliştirmek amacıyla Artvin’in Arhavi ilçesinde
uygulanan Herkes İçin Futbolda Mavi Kart Etkinliği’ni uygulayıcı ve veli görüşleriyle inceleyerek çocuklara olası
etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma, spor olgusu temelinde açığa çıkarılması gereken birden fazla
durumun incelenmesini gerektirdiğinden, mevcut durumların birbiriyle olan ilişkilerini ortaya çıkarmak için nitel
araştırma yöntemlerinden çok katmanlı tek durum deseni işe koşulmuştur. Çalışmada, Fair Play ve Olimpizm
değerlerinin ülkemiz geneline yaygınlaştırılması için yapılan etkinlik çalışılmış ve mevcut spor kültürünü geliştirmek
için okullardaki öğrencilerden işe başlanmıştır. Araştırma yapısı gereği veriler, etkinliğe katılan öğrenci velileri (n=10)
ve etkinliğin uygulayıcılarından (n=10) toplanmıştır. Veriler, yarı yapılandırılmış açık uçlu sorular yardımıyla
görüşme formları kullanılarak toplanmış ve içerik analizi ile yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda, etkinliğin
çocuklarda spor kültürü oluşmasına katkıda bulunduğu, ekrana bağlı hareketsizliği önleme konusunda yardımcı
olduğu, çocukları ve velileri sosyalleştirdiği, futbola karşı bakış açılarını olumlu yönde etkilediği, öz güven artışı
sağladığı, eğlendirerek öğrettiği, şiddeti önleme konusunda çocuklara katkı sağladığı, kişilik ve karakter gelişimlerine
yardımcı olduğu, sportmenlik davranışı kazandırdığı, toplumsallaşma yolunda olumlu katkıları olduğu
anlaşılmaktadır. Etkinliğin uygulayıcılarda davranış geliştirme, dezavantajlı gruplara davranış, paydaşlarla iletişim ve
bilgileri güncelleme konularında katkılar sağladığı anlaşılmaktadır.This study was conducted to determine the possible effects on children by examining the Blue Card Project in Football for All with the opinions of the practitioners and parents. This project is implemented in Arhavi district of Artvin in order to improve Fair Play values of children between the ages of 5-13. Since the research requires the examination of more than one situation that needs to be revealed on the basis of sports phenomenon, a multi-layered single-case pattern, one of the qualitative research methods, has been employed in order to reveal the relations of current situations with each other. In the study, the activity for the dissemination of Fair Play values throughout our country was studied and it was started out with students in schools to improve the current sports culture. Due to the research structure, the data were collected from the parents of the students (n=10) and the practitioners of the activity (n=10). Interview forms consisting of semi-structured open-ended questions were used by the researcher as the data collection tool in the study. The measurement tools were applied to the participants face-to-face with the method of individual interviews and the data obtained were deciphered using the content analysis technique. As a result of the research, it can be said that the activity contributed to the formation of a sports culture in children
Selfie motivation of tourism attraction center visitors as a recreational event
Teknolojinin gelişmesi ve sosyal medyanın ortaya çıkışıyla sosyal bir evrim sürecine
girildiğini söylememiz yanlış olmaz. Bu sosyal evrim ihtiyaçlarımızı ve sosyal
yaşantımızı olduğu gibi fotoğraflarımızı da etkiler haldedir. Günlük yaşamda
yaptığımız özçekimler ve sosyal medyada paylaşma isteği yaşantımıza yön vermeye
başlamıştır. Buradan hareketle bu çalışmanın amacı; Rekreatif bir etkinlik olarak
turizm cazibe merkezi ziyaretçilerinin özçekim motivasyonlarının açıklanmasıdır.
Literatürle desteklenen bu çalışmada araştırmanın amacına uygun olarak nitel
araştırmanın olgu bilim (fenomenoloji) deseni kullanılmıştır. Veri toplama aracı
olarak Artvin’ in Arhavi ilçesinde bulunan Mençuna Şelalesini ziyaret edenlerle yarı
yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Veriler araştırma ekibi tarafından yarı
yapılandırılmış sorulardan oluşan görüşme formu aracılığı ile toplanmış ve içerik
analizi ile yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda bireylerin özçekim yaparken sosyal
tatmin dürtüsü ile özçekim yaptıkları, özçekimin bir akım ve alışkanlık haline
dönüştüğü, yalnızca sosyal medyada paylaşmak için değil ayrıca anı biriktirmek,
sosyal albüm yapmak içinde özçekim yaptıkları, başkasından yardım istemeden
herkesle aynı kare fotoğrafta görünmeyi sağladığı için özçekimin tercih edildiği,
uygun şartlar olması durumunda kullanılan bir özellik olduğu, katılımcıların yalnızca
özçekim yapmak için gezi yapmadıkları, anı yaşamanın gezinin temel amacı
olduğunu, gezi öncesi özçekim yapmayı düşündükleri, özçekim yaparken özellikle
doğal cazibe merkezlerinin çekicilik özelliğine göre arka fonda doğal bir görüntü
olmasını istedikleri tespit edilmiştir.It would not be wrong to say that with the development of technology and the
emergence of social media, a process of social evolution has begun. This social
evolution affects our photographs as well as our needs and social life. The selfies we
take in daily life and the desire to share these in social media have started to shape our
lives. From this point of view, the aim of this study is to explain selfie motivation of
tourism attraction center visitors as a recreational activity. In this study, which is
supported by literature, the phenomenology pattern of qualitative research is used in
accordance with the aim of the research. Semi-structured interviews were conducted
with those who visited Mençuna Waterfall in Arhavi district of Artvin as data
collection tool. The data were collected by the research team through a interview form
consisting semi-structured questions and interpreted with content analysis. As a result
of the study, it was determined that the individuals took selfie with the urge of social
satisfaction while taking selfie, selfie turned into a new trend and habit, the visitors
took selfie not only to share on social media but also to save memories and create
social albums, selfie is preferred because it allows to appear in the same frame in a
photo with everyone without asking for help, selfie is a feature used in case of
appropriate conditions, the participants did not only trip to take selfie, living the
moment was the main purpose of the trip, they thought to take selfie before the trip,
they wanted to have a natural image in the background especially according to the
attraction feature of natural attraction centers
Classification of Some Barley Cultivars with Deep Convolutional Neural Networks
The homogeneity of the seeds is an important factor in terms of processing, transportation, storage, and product quality of agricultural products. It is possible to classify the grain polymorphism of barley cultivars, which are economically important among cereal crops, in a short time with computer vision methods with high accuracy rate and almost zero cost. In this research, a novel image database consisting of 2800 images were created to classify 14 barley cultivars. Six different deep convolutional neural network models were designed based on a transfer learning method with pretrained DenseNet-121, DenseNet-169, DenseNet-201, InceptionResNetV2, MobileNetV2 and Xception networks. The models were trained and evaluated with test-time augmentation method, the best performance was obtained from DenseNet-169 model with average 96.07% recall, 96.29% precision, 96.07% F1-score, and 96.07% accuracy on a test set independent of the training set. The results showed that the transfer learning method performed using additional layers such as dropout and data augmentation with sufficient data samples in these images with high similarities prevented overfitting by increasing the model performance. As a result, it can be suggested that the provided web tool based on the transfer model has an encouraging performance in identifying seedswith a high number of cultivars such as barley
Ergenlerde Okul Tükenmişliği ve Okul Bağlılığı: Facebook Bağımlılığının Aracı ve Farklılaştırıcı Rolü
In this study, the mediating and moderating role of Facebook addiction in the relationship between school burnout, and school engagement was investigated. The study group comprised of 283 students continuing to 6th, 7th, 8th and 9th grades. The data were collected by School Burnout Inventory, School Engagement Scale and Facebook Addiction Scale. As a result of the correlation analysis, a significant positive correlation was found between school burnout and Facebook addiction. Also, school engagement was negatively related to school burnout and Facebook addiction. The structural equation model findings indicated that Facebook addiction had a partial mediating role between school burnout and school engagement. The results of the bootstrap analysis supported the significance of the partial mediating role. Besides, as a result of the regression analysis, it was found that Facebook addiction had a differentiating role in the relationship between burnout and school engagement. Research findings are discussed in light of the literature. It is recommended to carry out studies to prevent social media addiction and to enhance conscious technology use. These studies are considered to contribute to reduce school burnout of the students and increase their school engagement.Bu çalışmada Facebook bağımlılığının okul tükenmişliği ve okul bağlılığı arasındaki ilişkide aracı ve farklılaştırıcı rolü araştırılmıştır. Çalışmanın katılımcıları 6., 7., 8. ve 9. sınıfta öğrenim gören 283 öğrenciden oluşmaktadır. Veriler Okul Tükenmişliği Ölçeği, Facebook Bağımlılığı Ölçeği ve Okul Bağlılığı Ölçeği aracılığıyla toplanmıştır. Korelasyon analizi sonucunda okul tükenmişliği ve Facebook bağımlılığı arasında anlamlı düzeyde pozitif ilişki bulunmuştur. Okul bağlılığı ise okul tükenmişliği ve Facebook bağımlılığı ile anlamlı düzeyde negatif ilişkilidir. Yapısal Eşitlik Modeli sonuçları okul tükenmişliği ve okul bağlılığı arasındaki ilişkide Facebook bağımlılığının kısmi aracı rolü olduğunu göstermektedir. Bootstrap analizi sonuçları kısmi aracı rolün anlamlılığını desteklemektedir. Ayrıca regresyon analizi sonucunda okul tükenmişliği ve okul bağlılığı arasındaki ilişkide Facebook bağımlılığının farklılaştırıcı rolü olduğu bulunmuştur. Sonuçlar alanyazın eşliğinde tartışılmıştır. Sosyal medya bağımlılığı önlemeye ve teknolojinin bilinçli kullanımını geliştirmeye yönelik çalışmaların yapılması önerilmektedir. Bu çalışmaların öğrencilerin okul tükenmişliğinin azalmasına ve okula olan bağlılıklarının artmasına katkısı olabileceği düşünülmektedir
Estimated genetic diversity between Atak-S and isa brown chickens with SSR markers
Ankara Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen Atak-S yumurtacı hibriti yerli hibritler içinde yumurta verimi en yüksek olan hibrittir. Ancak bu hibritin yumurta verimi Isa Brown gibi yabancı kaynaklı hibritlere göre daha düşüktür. Atak-S hibritinin yabancı kaynaklı hibritlerle yarışabilmesi için verim ile ilgili moleküler ıslah çalışmaları gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı Atak-S ve Isa Brown tavuk hibritlerindeki genetik çeşitliliği belirlemek ve bu hibritler arasındaki genetik çeşitliliği karşılaştırmaktır. Bu amaç için, iki alt popülasyondan 200 tavukta 6 mikrosatelit lokusu ayrı ayrı genotiplendirildi. Bu çalışmada kullanılan 6 farklı SSR markörü için toplam da 85 polimorfik fragment bulundu. Ayrıca He değeri 0.61±0.05 olarak bulundu. İki hibrit arasında He ise; Atak-S’de 0.35±0.76, Isa Brown’da 0.26±0.68 olarak bulundu. Bu sonuç, Atak-S hibritindeki genetik çeşitliliğin Isa Brown hibritine göre daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Ek olarak iki hibrite ait genetik farklılıklar ve popülasyon yapısı dendogram analizi yapılarak ortaya konmuş ve farklıllıklar belirlenmiştir. Sonuç olarak Atak-S ve Isa Brown hibritleri içindeki ve arasında genetik çeşitliliklerin iyi korunmuş olduğu ileri sürülebilir. Mikrosatellit analizi ile tahmin edilen Atak-S ve Isa Brown hibrtileri hakkındaki bilgiler, gelecekteki genetik varyasyon araştırmalarını tasarlamak ve koruma stratejileri geliştirmek için hedeflerin belirlenmesinde rehber olarak yararlı olabilir.Atak-S layered hybrid, developed by the "Ankara Poultry Research Institute", is the hybrid with the highest egg productivity among local hybrids. However, egg yield are lower compared to foreign-origin hybrids such as Isa brown. Molecular development studies as to productivity are required for Atak-S hybrid to be able to compete with foreign-origin hybrids. The objective of this study was to detect genetic diversity within the breeds and to compare the Atak-S and Isa Brown breeds. To achieve this goal, we individually genotyped 6 SSR loci in 200 chickens from two populations. 85 polymorphic fragments were found in total for 6 different SSR markers employed in this study. For all loci, high He was observed, and means He was 0.61±0.05 among loci. Among breeds, the mean He was 0.35±0.76 in Atak-S and 0.26±0.68 in Isa Brown. This result indicated that genetic diversity in the Atak-S breed is higher than in the Isa Brown breed. Furthermore, genetic differences and population structure of two hybrids were shown by virtue of dendogram analysis and differences were detected. As a result, we could be suggested that genetic diversity is well preserved within and between Atak-S and Isa Brown hybrids. Based on the Atak-S and Isa Brown breeds estimated by microsatellite analysis may be useful as a guide in setting goals for designing future genetic variation studies and for improving conservation strategies
- …