10 research outputs found

    How media structure affects online users’ reaction in Turkey

    Get PDF
    Media has a crucial and dominant role to supply political information for citizens in democratic societies. Press freedom is a key component to evaluate the level of democracy and there is a positive correlation between democracy and press freedom (Karlekar & Becker, 2014). On our research, we look into the changes within the structure of media during the years between 2002 and 2015. By focusing on Twitter users’ activities throughout the Turkish General Election of 2015, political activities are analyzed. Under violations of press freedom in Turkey, this study aims to find out which media outlets are preferred –mainstream and non-mainstream ones–, by Twitter users, for providing the political and social information to support their ideas. Our results show that there is a correlation between the users’ ideologies and their media outlet preferences. The ones who sympathize the ruling party share the national mainstream media outlets’ links whereas the ones who sympathize the opposing parties’ share the international mainstream media outlets’ links

    Kolektif eylemler ile sosyal ağlar arasındaki yapısal ilişkinin çizge teorisi ile analizi

    No full text
    Sosyal yaşamın her gün giderek daha fazla oranda sayısallaşması, bireyleri kaçınılmaz olarak sayısallaşan sosyal yaşam olgusunun içine çekmekte ve yeni kamusal alanlar olarak bireyin kendi var oluşunu sağlaması için baskı oluşturmaktadır. Modern toplumsal yapıdaki bu durum, bireylerin sosyal ağlar üzerinde etkileşime geçme sürecini kolaylaştırmış ve hızlandırmıştır. Böylelikle; yeni toplumsal hareketler olarak tanımlanan kolektif eylemler, birçok farklı toplumsal yapıda ve coğrafyada daha sık görülmeye başlanmıştır. Kolektif eylemler, üzerinde gerçekleştiği sosyal ağların özelliklerinden faydalanırken aynı zamanda da sosyal ağların özelliklerinden etkilenmiştir. Bu yapısal ilişki, çalışmanın temel noktasını oluşturmaktadır. Kolektif eylemler ile üzerinde gerçekleştiği sosyal ağlar arasındaki yapısal ilişkinin analiz edilebilmesi için ağ yapılarının incelenmesinde kullanılan çizge teorisi, bu çalışmada analiz yöntemi olarak belirlenmiştir. Kolektif eylem özellikleri ile çizge teorisi analiz unsurları, eşleştirilerek incelenmiştir. Çalışma kapsamında geliştirilen model doğrultusunda yapılan analizler sonucunda, sosyal ağ üzerinde gerçekleşen kolektif eylem bileşenleri ile çizge teorisi analiz araçları arasında anlamlı sonuçlar bulunmuştur. Çalışma modeli, sosyal ağlar üzerinde gelişen kolektif eylem özelliklerinin analiz edilmesi için bir öneride bulunmuştur. ABSTRACT The ever-increasing digitalization of social life inevitably attracted and put pressure on individuals to ensure their own existence within these new public spaces. This phenomenon in the modern social structure has facilitated and accelerated the time it takes individuals to interact on social networks. Thus, new social movements, defined as “collective actions,” have begun to be observed more often in many different geographies as well as social structures. These collective actions have both benefited and been influenced by the social networks on which they have occurred. This structural relationship constitutes the main point of this study. The graph theory method, which is used to analyze social networks, has been chosen to analyze the structural relationship between these collective actions and their social networks. The characteristics of the collective action and the analysis elements of graph theory were matched each other’s and this relation was analyzed. The analyzes that are made in the context of the study are found to be statistically reasonable. The model that is proposed in this study found a method for an analysis of the characteristics of collective actions that take place on social networks

    Kolektif eylemler ile sosyal ağlar arasındaki yapısal ilişkinin çizge teorisi ile analizi

    No full text
    ÖZETSosyal yaşamın her gün giderek daha fazla oranda sayısallaşması, bireyleri kaçınılmaz olarak sayısallaşan sosyal yaşam olgusunun içine çekmekte ve yeni kamusal alanlar olarak bireyin kendi var oluşunu sağlaması için baskı oluşturmaktadır. Modern toplumsal yapıdaki bu durum, bireylerin sosyal ağlar üzerinde etkileşime geçme sürecini kolaylaştırmış ve hızlandırmıştır. Böylelikle; yeni toplumsal hareketler olarak tanımlanan kolektif eylemler, birçok farklı toplumsal yapıda ve coğrafyada daha sık görülmeye başlanmıştır. Kolektif eylemler, üzerinde gerçekleştiği sosyal ağların özelliklerinden faydalanırken aynı zamanda da sosyal ağların özelliklerinden etkilenmiştir. Bu yapısal ilişki, çalışmanın temel noktasını oluşturmaktadır.Kolektif eylemler ile üzerinde gerçekleştiği sosyal ağlar arasındaki yapısal ilişkinin analiz edilebilmesi için ağ yapılarının incelenmesinde kullanılan çizge teorisi, bu çalışmada analiz yöntemi olarak belirlenmiştir. Kolektif eylem özellikleri ile çizge teorisi analiz unsurları, eşleştirilerek incelenmiştir. Çalışma kapsamında geliştirilen model doğrultusunda yapılan analizler sonucunda, sosyal ağ üzerinde gerçekleşen kolektif eylem bileşenleri ile çizge teorisi analiz araçları arasında anlamlı sonuçlar bulunmuştur. Çalışma modeli, sosyal ağlar üzerinde gelişen kolektif eylem özelliklerinin analiz edilmesi için bir öneride bulunmuştur.ABSTRACTThe ever-increasing digitalization of social life inevitably attracted and put pressure on individuals to ensure their own existence within these new public spaces. This phenomenon in the modern social structure has facilitated and accelerated the time it takes individuals to interact on social networks. Thus, new social movements, defined as “collective actions,” have begun to be observed more often in many different geographies as well as social structures. These collective actions have both benefited and been influenced by the social networks on which they have occurred. This structural relationship constitutes the main point of this study.The graph theory method, which is used to analyze social networks, has been chosen to analyze the structural relationship between these collective actions and their social networks. The characteristics of the collective action and the analysis elements of graph theory were matched each other’s and this relation was analyzed. The analyzes that are made in the context of the study are found to be statistically reasonable. The model that is proposed in this study found a method for an analysis of the characteristics of collective actions that take place on social networks

    The Reactions to Muslim Identity Building through Social Media: User Comments on YouTube Street Interview Videos

    No full text
    With the expanding digital public sphere, social media have worked as tools that construct and maintain the boundaries and descriptors of social identity among members, by portraying and reinforcing content shared by communities and cultures. Religious leaders and groups have used social media to make themselves more visible and to communicate their faith’s mission. The scope of this study is to use Henri Tajfel’s social identity theory to examine the viewers’ comments on the content created by a religious individual/group for the production, shaping, and reproduction of the Muslim identity through YouTube. We have used Corpus Linguistics (CL) methods to examine relative frequencies and emerging statistical significance of lexical patterns in viewers’ comments. This analysis shows that a strong “we” versus “you” dichotomization exists between the in-group, Muslims, and the out-group, persons who are systematically degraded as being low-informed religious, or non-religious, in street interviews

    YÖNDEŞMENİN HABER ENDÜSTRİSİNDEKİ ETKİSİ: HABER AJANSI ÇALIŞANLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

    No full text
    Öz: Yöndeşme; bir sitemin temel fonksiyonun yanında bir başka sistemin özelliğini de kendi yapısına entegre ederek gerçekleştirdiği dönüşüm sürecidir. Örneğin, Temel fonksiyonu ses iletmek olan telefonun; işletim sistemi, kamera ve veri bağlantısı özelliklerine sahip olması bir yöndeşme eğilimidir. Yöndeşme olgusu; ekonomik, politik ve bilişim sistemleri gibi birçok alanda gözlemlenen bir durumdur. Yöndeşme, farklı alanların bir araya gelerek yöndeşme öncesinden daha iyi bir kullanım olanağı sağladığı bir gelişimi içermektedir. Yöndeşme etkisinin gözlemlenebileceği alanlardan biri de medyadır. Bu çalışma kapsamında, yöndeşme olgusunun haber üretim sürecinde, haber ajansları ve çalışanları üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Bu kapsamda; Anadolu Haber Ajansı ve Cihan Haber Ajansı çalışanlarına, yöndeşme olgusunu ölçen anket uygulanmış ve sonuçları değerlendirilmiştir. Yöndeşmenin; haber ajanslarında, haber üretim sürecini ve içeriği etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Abstract: Convergence is the transformation process ın which a system integrates another system’s feature into its own structure while keeping its fundamental purpose. For example, a phone’s fundamental purpose is about transmitting sound. However, the evolution of phones with their current features such as operation system, recording videos and data transmitting is a tendency of convergence. Convergence can be seen many different fields such as economy, politics and information systems. It is a development where different areas come together and provide a better use compared to its original structure. One of these areas where the effects of convergence can be observed ıs medıa. Within the scope of this study, the effects of convergence on the news production process, news agencies and ıts employees was analyzed. A survey conducted by Anadolu News Agency and Cihan News Agency employees were evaluated to measure the effects of convergence. Our study showed that convergence affected news production process and content in the news agencies

    Using Twitter’s “Hashtag” in Television Series to Create A Social Capital: Season Final Episodes of Turkish Television Series

    No full text
    Nowadays, due to the popularity of different social network sites, many companies and institutions try to reach members of these sites for various reasons. Social network sites, provide social capital to its followers by utilizing the flow of information provided by the connection of its members. Social capital consists of information and facilities that are obtained from individuals within these social networks. In this study, we will evaluate the final episodes of five distinct television series that utilizes Twitter’s hashtag function in order to create social capital

    Bilgi toplumunda yöndeşmenin haber üretimi süreci üzerindeki etkisi: haber ajansı çalışanları üzerine bir araştırma

    No full text
    Anahtar Kelimeler: Yöndeşme, Yeni Medya, Haber Ajansı, Haber ÖZETBİLGİ TOPLUMU’NDA YÖNDEŞMENİN HABER ÜRETİMİ SÜRECİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: HABER AJANSI ÇALIŞANLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMABilginin dijitalleşmesi ile birlikte iletişim ve bilgisayar teknolojisinde önemli gelişimeler yaşandı ve bu iki sektör bir araya gelerek bilişim sektörünü oluşturdu. Bu gelişmelerin yaşanmasında yöndeşme eğilimi oldukça önemli bir unsur teşkil etmektedir. En basit tanımıyla iletişim sürecinin kendisi olan yöndeşme; ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel yapıyı etkileyen süregelen bir durumdur. Bu çalışma ile birlikte, yöndeşme etkisinde meydana gelen değişimlerin haber ajanslarında haber üretim sürecini ve çalışanlarını nasıl etkilediği ele alınmıştır. Yöndeşmenin; haber üretim süreci, içerik ve iş akışındaki etkileri değerlendirilmiştir. Keywords:Convergence, New Media, News Agency, News ABSTRACTThe Effects of Convergence on News Production Process in Information Society: A Research on News Agency EmployeesWithin digitization of information, there has been significant development in communication and computer sectors and they have converged in one sector that is called information. Convergence has been a really important part of this process. The simplest definition of convergence is communication itself and it has continued to influence economic, political, social and cultural structures. This study explores the changes that are caused by convergence on news products process in news agencies and news agency employees. The effects of convergence evaluated on news products process, content and work flow

    Sosyal Ağlarda Kolektif Eylem Eşik Modeli Üzerine Bir Çalışma

    No full text
    Kolektif eylem; iki veya daha fazla bireyin bir amaca ulaşmak için, ortak hareket etme ihtiyacının bulunduğu anlarda ortaya çıkar. Toplumsal yapıdaki değişimler, küreselleşme ve dijital ağaların günlük yaşamın unsurlarını her geçen gün bünyesine katması, kolektif eylem yapısını değiştirmiştir. Kolektif eylem, üzerinde gerçekleştiği ağın yapısal özellikleri ile ölçülebilir hale gelmiştir. Bireyler; kolektif eyleme katılma kararını, eylemin farklı zamanlarında almaktadır. Bireye göre değişen bu psikolojik sınır “eşik değer” olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmada; bireylerin kolektif eyleme katılma eşik değerlerinin ağ yapısı özellikleri kullanılarak belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma sonucunda; bireylerin hukuki ve toplumsal yaptırımlar ile karşılaşma olasılıklarının olduğu politik konularda daha yüksek eşik değere sahip iken çevre ve temel haklar konularında düşük olduğu gözlemlenmiştir

    Türk İnkılabı Osmanlı'dan günümüze

    No full text
    Türk Milleti’nin tarihi Çanakkale’de, Irak’ta, Hicaz’da, Yemen’de, Suriye’de, Filistin’de, Romanya’da, Galiçya’da, Makedonya’da, Kafkasya’da Allahuekber Dağları’nda kendisini vatanına feda etmiş Kahraman Evlatları’nın hazin hikâye- sini ciltlerinde saklar. Goben ve Breslau adlı iki Alman gemisinin Limni Adasında, Mondros Li- manı’nda demirli İtilaf Devletleri’ne ait donanmayı batırıp Osmanlı’ya sığınma- sının ardından, İngiliz Savaş Bakanı Churchill, bu gemilerin iadesi için Osman- lı’ya 72 saat süre vermiştir. Osmanlı Devleti ise gemileri iade etmediği gibi, sa- tın aldığını açıklamış, önlerine birer Türk Bayrağı çekmiş, Alman mürettebata Osmanlı kıyafetleri giydirilmiş, üzerindeki bayraktan başka her şeyi Alman olan bu gemiler, Rusya’ya ait Sivastopol ve Odesa Limanları’nı bombalamış, böylelik- le Osmanlı kendisini I. Dünya Savaşı’nın içerisinde bulmuştur. 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanıncaya ka- dar, insan öğüten cephelerde her evden şehitler, her evden bir daha haber alı- namayan kayıplar olmuştur. Yaşları 12’ye kadar düşen günahsızlar, saçlarını kazıyıp kendilerine erkek süsü vererek cephelere koşan kadınlar, anaları tara- fından saçlarına kına yakılarak cephelere uğurlanan yiğitler, rumi takvime göre 1315 doğumlu, 15 yaşına yeni basmış, daha bıyıkları bile terlememiş çocuklar, adını bile duymadıkları cephelerde, son soluklarını kelime-i şehadete harcamış- lardır. Cehennemi bomba yağmuru altında, şairin deyimiyle gökten sağanak sağanak uzuvlar yağıyorken, bu yalın toprak parçası vatan kalsın diye şekersiz üzüm hoşafına milyonlarca kez şükreden Vatan Evlatları’nın emaneti’, Türkiye Cumhuriyeti’nin ana rahmidir Bu Vatan. Bu yönüyle emperyalistler tarafından masa başında cetvelle çizilen haritalardan farklı olarak, ressamları bile kıskan- dıran, toprağa düşen en son şehidin kanının düştüğü noktanın sınır kabul edil- diği, eğri büğrü hudutların adıdır Bu Vatan. Tarihimizin bize verdiği bu sorumluluk bilinciyle hazırladığımız bu kitap, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tarihini anlatmakla yetinmemiş, araş- tırmacılar için bir çok yeni bilgi ve belge kapsamlı bir şekilde bir arada sunul- muştur. Bu yönüyle bu kitabın araştırmacılar için önemli bir referans olacağı düşünülmektedir.26 Ağustos 1071 Malazgirt zaferinden itibaren, Türk Milleti tarafından “Yurt” olarak isimlendirilen Anadolu gibi dünyanın kalbi sayılabilecek bir coğ- rafyada beka mücadelesi devam etmektedir. Önce Selçuklu Devleti daha sonra da Osmanlı Devleti ile Türk-İslam sentezinin tam olarak harmanlandığı bu top- raklarda Osmanlı Devleti’nin zayıflaması ile Türk Milleti’ne karşı içte ve dışta taarruzlar başlamıştır. Bu saldırıların nihai amacı Anadolu’dan Türkleri tama- men çıkarmak üzerine yoğunlaşmıştır. Osmanlı Devleti artık yıkılmaktaydı ve bu sırada dönemin padişahı Sultan Vahdettin ile bir Osmanlı paşası olan Mustafa Kemal Paşa arasında, Yıldız Sara- yında önemli bir görüşme gerçekleşmiş, bu görüşmede Vahdettin, Mustafa Ke- mal’e “Paşa devleti kurtarabilirsin” cümlesini sarf etmiştir. 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’dan “Milli Mücadele” fitilini ateşleyen Mustafa Kemal Paşa, bu düşünceyi bir adım ileri götürerek yeni ve dinamik bir Cumhuriyet kurmuştur. Mustafa Kemal Paşa Çanakkale Cephesinin efsane komutanı olarak Anado- lu’ya ayak bastığında, kurtuluş fikrine haiz olan geniş kitleleri arkasına almış ve Kurtuluş Savaşı’nın önce hazırlıklar aşamasını, sonrada savaşlar dönemini üs- tün başarı ile tamamlamıştır. Bu başarıdan da 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti doğmuştur. Kurtuluş savaşı ile Türk Milletinin Anadolu coğrafya- sından atılamayacağı artık ortaya konulmuştur. Kurtuluş Savaşı’nın ardından Cumhuriyetin kazanılması sayısız şehit verilmesi ile mümkün olabilmiştir. Şai- rinde dediği gibi; “Yaşamak için ölmek davasıdır hürriyet, Yüz binlerce şehidin adıdır Cumhuriyet.”Türkiye Cumhuriyeti tarihi, Osmanlı İmparatorluğu`nun temelleri üzerine Atatürk ve silah arkadaşları tarafından inşa edilmiş bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti`nin Kurtuluş Savaşı ile başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti`nin temel nitelikleri, Lozan Antlaşması`nda da yer almıştır. Buna göre, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bir bütün oluşturan Türki- ye`de yaşayan ve Türk Devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes eşit ve aynı haklara sahip Türk Ulusu’nu oluşturmaktadır. "Hakimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına dayanır. Türkiye Devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir" esasına dayalı bir dev- let modeli oluşturulmuştur. Devlet Modeli Mustafa Kemal Atatürk’ün belirlediği ilkeler ve inkılaplar doğrultusunda çağdaş ve modern bir yapıya kavuşturulmuştur. Atatürk’ün ifa- desi ile amaç Türkiye’yi “Muassır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak” olmuştur. Siyasal, Toplumsal, Hukuk, Eğitim, Ekonomi olmak üzere beş ana kolda yapılan İnkılapların esas hedefi Atatürk`e göre; “Türk Milletinin son asır- larda geri kalmasına neden olan bütün kurumları kaldırarak yerine milletin ka- rakterine, şartlara ve çağın gereklerine uygun ve ilerlemeyi sağlayacak yeni ku- rumlar kurmaktır” Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938 tarihinde hayata gözlerini yumması ile birlikte “Milli Şef” dönemi olarak adlandırılacak İsmet İnönü yöne- timi başlamıştır. İsmet İnönü dönemi Cumhuriyet tarihinde birçok tartışmaya neden olsa da onun döneminde başlayan ve dünyayı kasıp kavuran II. Dünya Savaşı’ndan çeşitli manevralar ile Türkiye savaş dışı kalmayı başarmıştır. İsmet İnönü döneminden sonra 1950 yılında “Yeter Söz Milletindir” sloganı ile Demokrat Parti iktidarı başlamıştır. Ancak Demokrat Parti ile birlikte, yakın dönem Cumhuriyet tarihine kadar da şahit olunan darbeler dönemi başlamış ve 27 Mayıs 1960 tarihinde halkın oyları ile iktidara gelen Adnan Menderes iktida- rı darbe ile yönetimden indirilmiştir. 1960 Darbesi’nden sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük bir hassasiyet ile kurmuş olduğu demokratik yönetim anlayı- şı ihtilal ve muhtıralar ile kesintiye uğratılmaya çalışılmıştır. 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 e- muhtırası, demokratik yönetim anlayışına büyük zararlar vermiştir. Demokrasinin kesin- tiye uğraması veya uğratılma çabalarının en sonuncusu ise Dış Mihraklar tara- fından organize edilen 15 Temmuz 2016 darbe girişimidir. Türkiye’yi esir al- mayı amaçlayan bu girişim, Türk Milleti tarafında püskürtülerek akamete uğra- tılmıştır. Osmanlı’dan Günümüze Türk İnkılabı adıyla hazırladığımız bu kitapta, içe- rik olarak araştırmacılar için Türk İnkılabına dair temel olarak bilmesi gereken bilgileri içermektedir. Konular milletimizin birlik ve beraberliğine ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğüne vurgu yapılarak ele alınmıştır. Millî Mücadelenin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bütün yönleriyle araştırmacılara aktarılmaya çalışılmıştır. Bilimsel bir bilinçle hazırladığımız bu kitabın bütün okuyuculara faydalı olmasını dileriz

    Türk İstiklal Harbi ve modern Türkiye'nin doğuşu

    No full text
    Mustafa Kemal ATATÜRK, 19 Mayıs 1919 günü Samsun'a çıktığı zaman memleketin halini ölümsüz eseri Nutuk’ta şu şekilde tasvir etmiştir: “19 Mayıs 1919 günü Samsun’a çıktım! Osmanlı Devlet'inin içinde bulunduğu grup Dünya Savaş'ında yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları son derece ağır bir ateşkes antlaşması imzalanmış, Dünya Savaş'ının uzun yılları zarfında millet yorgun ve fakir bir halde… Millet ve memleketi Dünya Savaşı’na sürükleyenler, kendi hayatlarının derdine düşerek ülkeden kaçmışlar... Saltanat ve Hilafet makamını işgal eden Vahdettin, soysuzca, yalnız kendini ve tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta... Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki kabine; Aciz, haysiyetsiz, yüreksiz, yalnız Padişah’ın iradesine tabi ve onunla birlikte kendilerini de koruyacak herhangi bir durumu kabullenmişler. Ordunun elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta... Birer bahane ile İtilaf donanmaları ve askerleri İstanbul'da... Adana Vilayeti Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap ( Antep ) İngilizler tarafından işgal edilmiş... Antalya ve Konya'da İtalyan askeri birlikleri; Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri…” (Nutuk’tan) Bu dönemde, 1071 Malazgirt Zaferi'nin ardından Türk Milleti’nin “Vatan” tuttuğu coğrafya, emperyalist devletlerin ihtiras sahasına girmiş, “Haçlı Zihniyetinin Şark Taassubu” adım adım uygulamaya geçmiştir. 30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı Devleti'nin imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması ile vatan toprakları hukuki olarak işgallere açık hale gelmiş, ordular dağıtılmış, silahlar teslim edilmiş, devletin fiili varlığı sona ermiştir. Bir tarafta Padişahın çıkarlarını milletin çıkarlarından üstün tutan teslimiyetçi İstanbul Hükümeti, diğer tarafta Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde, bağımsızlık yanlısı bir avuç vatansever… Bu Cehennemi tablo içerisinde Kafkas Cephesi’nde karların, Şam'da kum fırtınalarının, Çanakkale'de bomba siperlerinin içerisinden “Ulusumun bağımsızlığı yolunda canımı vermek vicdan ve namus borcu olsun” diyen Mustafa Kemal Paşa çıkmış ve Türk Kurtuluş Savaşı'nın lideri olmuştur. Her ne kadar imparatorluklar yıkıldıktan sonra milli ve demokratik devletler kurulmuş olsa da, savaşın getirdiği ağır iktisadi koşullar, ödenmesi mümkün olmayan savaş tazminatları ve masa başında çizilen, ulusal gururları inciten haritalar, Avrupa'da ve Ön Asya'da, yeni gerginlikleri beraberinde getirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, I. Dünya Savaşı sonrası kendisine zorla barış anlaşması imzalattırılamayan tek ülkedir. Atatürk'ün liderliğinde verdiği bağımsızlık savaşları ile Dünya’daki mazlum milletlere örnek olmuş Türk Milleti’nin yeni devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, milli ve üniter bir yapıya sahiptir. Osmanlı Devleti'nin yıkıldığı, memleketin siyasi ve ekonomik açılardan işgal altında olduğu bir dönemde, Türk Milleti küllerinden doğmuş, Kurtuluş Mücadelesinden bağımsızlıkla çıkmıştır. Atatürkçü Düşünce Sisteminin kaynağını oluşturan bu bağımsızlık mücadelesi, işgal yıllarından günümüze kadar uzanan fikri bir miras, bugün de yaşayan bir ülkü ve yarın oluşabilecek meselelerin çözümünde kullanılabilecek bir inanç sistemi, aksiyon programı ve metodudur. Kurtuluş Savaşı ile askeri açıdan büyük bir zafer elde etmiş olan Yeni Türk Devleti'nin siyasal anlamda en büyük ve esas zaferi, Cumhuriyet’in ilanıdır. Cumhuriyet Rejimi, Türk Devleti’nin yönetimini Türk Milleti’ne teslim ederken, şahıs egemenliğini sonlandırıp, ulus egemenliğini getiren en sağlam teminat niteliğindedir. Gelecek nesillere tarih eğitimini çağdaş anlamda öğretebilmek için, Milli Tarih konularını ciddi bir şekilde analiz etmeli, İmparatorluktan Cumhuriyete geçiş sürecinde, toplumsal fedakârlıkları çok iyi incelemeliyiz. Özellikle 93 Harbi, Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı ve ardından gerçekleşen Kurtuluş Savaşı konusunu milletimize aktarmalıyız. Modern Türkiye’nin temellerini oluşturan Atatürk İlke ve İnkılaplarının Milli Mücadele’nin bir aşaması olduğunu anlatmalı, “Tarih Şuuru” inşa etmeliyiz. Türkiye, Dünya’nın en çok saldırıya uğrayan, en çok can kaybı verilen, en yoğun göçlerinin yaşandığı, en çok çocuğun öldüğü ve sınırların en çok değiştiği Ön Asya’nın merkezinde bulunmaktadır. Bu bölgede bulunan yeraltı zenginliklerinden dolayı, Dünyanın ekonomik, politik ve kültürel nabzı burada atmaktadır. Bu coğrafyada bulunan devletler, kendisine ait olan ama kullanamadıkları zenginliklerinin bedelini çok ağır ödemektedirler. Türkiye, demokrasisi, genç nüfusu, köklü devlet geleneği ve jeopolitik konumu itibariyle bölgesindeki ülkelere liderlik edebilecek tek ülkedir. Bu yüzden günümüzde, küresel emperyalist güçlerin, I. Dünya Savaşı'nın sonunda olduğu gibi, bölgemizde güçlü ve etkili bir Türkiye istemedikleri, bunun için de başta terör olmak üzere, her türlü unsuru kullanacakları anlatılmalıdır. Böylelikle emperyalistlerin, Türk Milleti’ni kimliğinden, tarihinden, kültüründen uzaklaştırmaya çalışacakları unutulmamalıdır. Atatürk'ün egemenlik hakkını ulusa verdiği tarihin üzerinden yaklaşık 100 yıl geçmesine rağmen Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelik tehdit ve tehlikeler geçmiş değildir. Bugün Ortadoğu'da güçlü bir Türkiye istemeyen emperyalist güçler, tıpkı 100 yıl öncesinde olduğu gibi, Türk Milleti’ni kimliğinden, tarihinden, kültüründen uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Bu nedenle, Türk Gençliği ‘ne her şeyden önce milli tarih bilinci verilmelidir. Böylelikle Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ifadesiyle: “Türk evladı ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendisinde kuvvet bulacaktır.” Tarihimizin ve mesleğimizin bize verdiği sorumluluk bilinci ile hazırladığımız “Türk İstiklal Harbi ve Modern Türkiye’nin Doğuşu” adlı bu çalışmada, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yakın dönem siyasi tarihi ve bir aksiyon metodu olarak Atatürk İlke ve İnkılapları anlatılmakla yetinilmemiş, araştırmacılar için birçok yeni bilgi ve belge ayrıntılı bir şekilde sunulmuştur. Bu yönüyle kitabın araştırmacılar için önemli bir referans kaynak olacağı düşünülmektedir. Bizler bu çalışmayı: “Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır” vecizesinin muhafızları olan Türk Gençliği ’ne takdim ediyoruz
    corecore