329 research outputs found

    Outcomes of the Empowerment Training for the Families of Children Diagnosed with Down Syndrome in the 0-6 Age Group

    Get PDF
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, Down Sendromu tanısı olan çocukların ailelerine verilen güçlendirme eğitiminin etkinliğinin belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışma, Şubat 2019-Ocak 2020 tarihleri arasında İzmir ilinde bulunan üç özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde yürütülmüştür. Güçlendirme eğitiminde Down Sendromu tanısının ne olduğu, nedenleri, destekleyici tedavi yöntemleri, Down Sendromu tanısı olan çocukların ve ebeveynlerinin hakları ile ilgili annelere bilgilendirme yapılmıştır. Eğitim süresi yaklaşık 90 dakikadır. Araştırma verileri, 0-6 yaş arası Down Sendromu tanısı olan 14 çocuğun annesi ile yüz yüze görüşülerek toplanmıştır. Verilerin toplanmasında araştırmacılar tarafından oluşturulan “Aile Bilgi Formu” ve Koren, DeChillo & Friesen tarafından 1992 yılında geliştirilen, Karakul ve arkadaşları tarafından 2018 yılında Türkçe’ye uyarlanan ve geçerlik güvenirliği yapılan “Aile Güçlendirme Ölçeği” kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmada yer alan annelerin yaş ortalamaları 34,85±5,99 yıl (min. 26; maks. 45), babaların yaş ortalamaları 38,57±5,55 yıl (min. 29; maks. 48), ve çocukların yaş ortalaması ise 4,57±1,01 yıldır (min. 3; maks. 6). Aile güçlendirme eğitimi öncesinde ebeveynlerin Aile Güçlendirme Ölçeği ön test puan ortalamasının 115,07±16,76 olduğu, eğitim sonrası ise son test puan ortalamasının 122,35±21,30’a yükselmiş olduğu saptanmış ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (z=-2,136; p=0,033). Sonuç: Aile güçlendirme eğitiminin, 0-6 yaş grubu Down Sendromu tanısı olan çocuğa sahip ebeveynler için etkin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Down Sendromu tanısı olan çocukların ailelerinin bireyselleştirilmiş eğitimler verilerek güçlendirilmesi ve verilen eğitimlerin belirli periyodlarla tekrarlanması önerilmektedir.Objective: The objective of this research is to test the effectiveness of the empowerment training given to families with children diagnosed with Down syndrome. Material and Method: The study was conducted between February 2019 and January 2020 in three special education and rehabilitation centers in Izmir. In the empowerment training, information was given about the diagnosis of Down Syndrome, its causes, supportive treatment methods, and the rights of children diagnosed with Down Syndrome and their parents. The training time is approximately 90 minutes. The research data were collected through face-to-face interviews with the mothers of 14 children aged 0-6 years with a diagnosis of Down Syndrome. Family Information Form developed by the researchers and the Family Strengthening Scale developed by Koren, DeChillo and Friesen in 1992 and adapted to Turkish by Karakul et al. in 2018 were used to collect the data. Results: The average age of the mothers in the study was 34.85±5.99 years (min.26; max.45), the mean age of the fathers was 38.57±5.55 years (min.29; max.48), and the average age of the children was 4.57±1.01 years (min.3; max.6). Before the family empowerment training, the average score of the parents’ family empowerment scale was 115.07±16.76. After the training, the average posttest score increased to 122.35±21.30 and was statistically significant (z = -2.136; p = 0.033). Conclusion: It was concluded that family empowerment training given to parents is effective. It is recommended that parents with children diagnosed with Down Syndrome should be empowered by giving individualized training and by repeating the training periodically

    Efficiency analysis of the hazelnut factories ın the city of Giresun the application of malmquist – tfp ındex

    Get PDF
    Bu çalışmanın amacı 2006–2012 dönemi için Giresun’daki fındık fabrikalarının performanslarını incelemektir. Belirlenen dönemler için her bir fabrikanın Toplam Faktör Verimliliğindeki değişim, Malmquist- Toplam Faktör Verimliliği Endeksi yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre 2006–2012 yılları arasında fabrikaların toplam faktör verimliliğinde azalma olduğu görülmüştür. Bu azalış hem teknik etkinlikteki değişimden hem de teknolojik değişimden kaynaklandığı tespit edilmiştir.The purpose of this study is to analyse the performances of the hazelnut factories in Giresun within the period of 2006–2012. For the indicated period, the change within the Total Factor Productivity was analyzed by using Malmquist- Total Factor Productivity Index method. According to the obtained results, it was observed that there was a decrease in the Total Factor Productivity of the factories between the years 2006–2012. It was determined that this decrease resulted from both transformation at technical efficiency and technological transformation

    Okul Yöneticilerinin Gücü Kullanma Stillerinin Öğretmenlerin Örgütsel Bağlılıkları ve İş Performansları ile İlişkisi

    Get PDF
    Power is the ability of an individual or group to influence others and a source of directing behavior in a desired way. School administrators use power styles in order to be able to affect school staff and lead them to the direction of their goals.  Power styles are divided into two as stylistic and personal power. Job performance is the level of the staff to carry out the work and organizational goals. In order for the schools to be successful and effective, their staff’s performance needs to be high. One of the factors which play a significant role in increasing job performance is organizational commitment.  In order for the organizations to reach their determined goals, they need workers who are willing to stay within the organization, do voluntary work for the sake of the organization and feel high commitment to the organization. In this context, administrators’ power styles and teachers’ organizational commitment are accepted as variables which affect teachers’ job performance in school organizations.   This study aims at determining to what extent school administrators’ use of power styles and teachers’ organizational commitment account for the teachers’ job performance. The study is in the relational survey model. The sample of the research consists of 292 teachers who have been chosen by accidental sampling and work in the central districts of Denizli. In the study which has been carried out through simple and multiple regression analyses, it has been found out that the school administrators’ power styles and teachers’ organizational commitment predict the teachers’ job performance.Güç, bir birey veya grubun diğerlerini etkileyebilme yeteneği ve davranışları istenilen doğrultuda yönlendirebilme kaynağıdır. Yöneticiler, okullarda çalışanları etkileyebilmek ve amaçlar doğrultusunda yönlendirebilmek için güç stilleri kullanırlar. Güç stilleri, biçimsel ve kişisel güç olarak ikiye ayrılır. İş performansı, çalışanların işi, örgütsel hedefleri yerine getirebilme düzeyidir. Okulların etkili ve başarılı olabilmeleri için çalışanların performanslarının yüksek olması gerekmektedir. İş performansının arttırılmasında rol oynayan etmelerden birisi de örgütsel bağlılıktır. Örgütlerin belirlenen hedeflere ulaşabilmeleri için örgütte kalmaya istekli, örgüt yararına yönelik gönüllü çalışmalar gerçekleştiren, örgüte yüksek sadakat hissi duyan çalışanlara ihtiyacı vardır. Bu bağlamda, okul örgütlerinde yöneticilerin güç stilleri ve öğretmenlerin örgütsel bağlılığı, performansını artıran değişkenler olarak kabul edilmiştir. Bu çalışmanın amacı, okul yöneticilerinin gücü kullanma stillerinin ve öğretmenlerin örgütsel bağlılıklarının öğretmenlerin performanslarını ne düzeyde açıkladığını belirlemektir. Araştırma, ilişkisel tarama modelindedir. Araştırmanın örneklemi ise Denizli merkez ilçelerinde görev yapan rastlantısal örneklem yöntemi ile seçilen 292 öğretmendir. Basit ve çoklu regresyon analizlerinin yapıldığı araştırmada, okul yöneticilerinin kullandıkları güç stillerinin ve öğretmenlerin örgütsel bağlılıklarının öğretmenlerin iş performansını yordadığı sonucuna ulaşılmıştır

    İlköğretim 6. Sınıflar İçin Uygulanan Seviye Belirleme Sınavı’nın Uygunluk Geçerliği

    Get PDF
    The concurrent validity concerning the scores attained in the 6th grade courses and the 6th grade SBS examination were put in to analysis in this research. Four schools located in various districts of Ankara were included in the sample because they gave permission to use the data obtained. The canonical correlations between those students’ SBS sub-test standardized scores and course achievement scores were calculated. In consequence, the concurrent validity for the examination was found to be inadequate. Only one canonical correlation was found to be significant between achievement scores which were the independent variable and SBS sub-test scores which were the dependent variable. This case provides evidence for the fact that scores concerning some of the courses were not sufficiently consistent with SBS sub-test scores and that the examination should be revised.Bu araştırmada ilköğretim 6. Sınıflar için yapılan Seviye Belirleme Sınavı’nın ilgili sınıfta verilen ve Seviye Belirleme Sınavı kapsamında sorulan derslerden elde edilmiş başarı puanları ile uygunluk geçerliğine bakılmıştır. Bu amaçla Ankara’nın çeşitli ilçelerinde yer alan dört okul, verilerin kullanılmasına izin verilmesi sebebiyle örnekleme alınmıştır. Bu öğrencilerin Seviye Belirleme Sınavı alt test ham puanları ile ders başarı puanları arasındaki kanonik korelasyonlar hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre sınavın uygunluk geçerliği yetersizdir. Bağımsız değişken olan başarı puanları ile bağımlı değişken olan Seviye Belirleme Sınavı alt test puanları arasında tek bir kanonik korelasyon önemli bulunmuştur. Bu durum, bazı derslere ilişkin puanların Seviye Belirleme Sınavı’na ilişkin alt test puanları ile yeterli uyum göstermediği ve sınavın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine ilişkin kanıtlar vermektedir

    TOPSIS ve GİA Yöntemleriyle Finansal Performans Ölçümü: Bir Otel Uygulaması

    Get PDF
    Turizm, istihdama katkısı ve döviz getirici etkisi ile sürdürülebilir bir talebin oluşturulması gereken bir sektördür. Gerek ulusal gerek uluslararası çapta büyüme gösteren turizm sektörü, talebin artması sonucunda yoğun bir rekabet ortamıyla karşı karşıya kalmaktadır. Yoğun rekabetin yaşandığı turizm sektöründe performans ölçümü, mevcut durumu değerlendirebilmek ve rakipleriyle kıyaslama yapabilmek açısından oldukça önemlidir. Bu çalışmanın amacı, Giresun’da faaliyet gösteren bir otel işletmesinin 2018-2021 yılları içerisindeki finansal performansını TOPSIS (Benzerliğe Göre Sıra Tercihi Tekniği) ve GİA (Gri İlişkisel Analiz) yöntemleriyle değerlendirmek, elde edilen sonuçları karşılaştırmak ve Kovid-19 pandemisinin işletmenin finansal performansını nasıl etkilediğini araştırmaktır. TOPSIS yöntemi sonucuna göre işletme, en iyi performansı 2018 yılında göstermiştir. 2018 yılını sırasıyla 2021, 2019 ve 2020 yılı izlemiştir. Gri İlişkisel Analiz yöntemine göre ise otel işletmesi en iyi performansı 2021 yılında göstermiştir. 2021 yılını sırasıyla 2018, 2019 ve 2020 takip etmiştir. TOPSIS ve GİA sonuçları karşılaştırıldığında en iyi performansın gösterildiği ilk iki yılın sıralamalarının değiştiği görülmektedir. En kötü performansının gösterildiği 2020 yılında ise Kovid-19 salgının olumsuz etkileri görülmektedir

    Yetişkin Güvensiz Bağlanma Boyutlarının Eş Tükenmişliğini Yordama Gücü: Üniversite Akademik Personeli Örneği

    Get PDF
    Evlilik, farklı yaşantılardan gelmiş ve kendine özgü beklentileri olan iki bireyin eş olma sürecidir. Evlilikle ilgili beklentilerin gerçekleşmemesi zamanla eşlerde tükenmeye sebep olmaktadır. Eş tükenmişliği olarak kavramlaştırılan bu durum bilişsel, duygusal ve fiziksel düzeyde tükenmeyi kapsamaktadır. Eş tükenmişliğini bireylerin beklentilerinin yanı sıra, eşlerin bağlanmaya ilişkin davranışsal kalıpları da etkileyebilir. Bu araştırmanın amacı, üniversite akademik personellerin evlilik ilişkilerinde yaşadıkları eş tükenmişliği düzeylerini bağlanma özelliklerinin ne düzeyde etkilediğini incelemektir. Araştırmanın çalışma grubunu bir kamu üniversitesinde akademik personel olarak görev yapan 103’ü kadın, 211’i erkek toplam 314 katılımcı oluşturmaktadır. Katılımcıların; %17.5’si lisans, %25,8’i yüksek lisans, %56.7’i doktora düzeyinde eğitim görmüş bireylerden oluşmaktadır. Çalışma grubunun %8.6’ Profesör, %10.8 Doçent, %21.0 Doktor Öğretim Üyesi, %8.3’ü Öğretim görevlisi, %32.2’si Araştırma Görevlisi, %19.1’i diğer akademik kadrolarda görev yapmaktadır. Araştırma verileri 2015-2016 akademik yılı içinde toplanmıştır. Araştırmada katılımcıların eş tükenmişliği düzeyini belirlemek için Eş tükenmişliği Ölçeği-ETÖ, yakın ilişkilerle ilgili bağlanma formasyonunu belirlemek için Yakın ilişkilerde yaşantılar envanteri-YİYE II evli bireylere uyarlanarak kullanılmıştır. YİYE-II’yi evli bireylere uyarlamak amacı ile araştırmanın çalışma grubundan ayrı olarak 142 kadın 46 erkek toplam 188 evli bireyden veri toplanmış ve bu veriler üzerinde güvenirlik ve geçerlik çalışmaları yapılmıştır. Uyarlama çalışması sonucunda, YİYE II’nin evli örneklemde kullanılabilecek orijinal ölçekteki faktör yapısına uygun olarak 2 boyutlu 26 maddeden oluşan formu elde edilmiştir. Verilerin analizinde, YIYE-II’nin ETÖ puanlarını yordama derecesine ilişkin işlemler için çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Çoklu doğrusal regresyon analizinden önce, değişkenlerin regresyon analizi için gereken varsayımları ve şartları karşılayıp karşılamadığı kontrol edilmiştir. Çoklu doğrusal regrasyon analizi ile elde edilen bulgulara göre güvensiz bağlanma boyutları olan kaygı ve kaçınma akademik personellerin eş tükenmişliği puanlarının toplam varyansının % 23’ünü açıklamaktadır. Kalan diğer kısmın ise modele dahil edilmeyen başka değişkenler tarafından açıklandığı görülmektedir. Araştırma sonuçlarına göre, kaygılı ve kaçınmacı bağlanma akademik personelin evlilik ilişkisinde yaşadığı tükenmişliğin belirleyicileridir. Araştırma bulguları Psikodinamik-Varoluşçu Eş tükenmişliği modeli ve Bağlanma Teorisi ile ilgili yapılan önceki araştırma bulguları ve kuramsal açıklamalara dayandırılarak yorumlanmıştır

    Fever Management in Pediatric Patients Diagnosed with COVID-19

    Get PDF
    2019 yılının Aralık ayında Dünya Sağlık Örgütü, yeni bir koronovirüs çeşidinin Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıktığını bildirmiş, bu virüs tüm dünya genelinde bir toplum sağlığı sorunu olarak yayılmış ve pandemi boyutuna ulaşmıştır. İnsanlarda ilk defa görülen yeni bir koronavirüs olduğundan Novel Coronavirüs 2019 (nCoV2019) olarak tanımlanmış ve hastalığın adı COVID-19 olarak kabul edilmiştir. COVID-19’un en yaygın belirti ve semptomları ateş, öksürük ve dispne gibi diğer viral solunum yolu enfeksiyonlarına benzer bulgulardır. Çocuklarda hastalık hafif seyreder. Çoğu vaka ateş, öksürük, burun tıkanıklığı, rinore ve boğaz ağrısı gibi üst solunum yolu enfeksiyonu belirtileriyle kendini göstermektedir. Bu bağlamda bu çalışma ile COVID-19 enfeksiyonunun önemli tanımlayıcı özelliklerinden ve hemşirelerin tanılaması ve değerlendirmesi gereken yaşam bulgularından biri olan ateşin yönetimi konusunda bilgi verilmesi amaçlanmıştır. In December 2019, the World Health Organization announced that a new type of coronovirus emerged in Wuhan, China, and this virus has spread worldwide as a public health problem and has reached the pandemic size. Since it is a new coronavirus that has not previously been detected in humans, novel Coronavirus was identified as 2019 (nCoV2019) and its disease is considered COVID-19. The most common signs and symptoms of COVID-19 are findings similar to other viral respiratory infections such as fever, cough, and dyspnea. The disease progress mild in children. Most cases are manifested by symptoms of upper respiratory infection, such as fever, cough, nasal congestion, rhinorrhea and sore throat. In this context, with this study, it is aimed to give information about the management of fever, which is one of the important diagnostic features of COVID-19 infection, and one of the life signs that nurses should diagnose and evaluate

    The Effect of Safe Sleep and Sudden Infant Death Syndrome Training on the Knowledge of Mothers

    Get PDF
    Objective:This study was conducted to examine the effect of safe sleep and Sudden Infant Death Syndrome (SIDS) training on the knowledge of mothers.Materials and Methods:This study was a quasi-experimental research with a one-group pretest-posttest design. The study was conducted with 207 mothers who brought their 0-1 month-old babies for routine health checking to the neonatal outpatient clinic between August 2018 and February 2019. Of 207 mothers who received the training,141 mothers completed the study. The pretest was administered to the mothers before the training. The researcher provided training on the topic by using a PowerPoint presentation and a training video. The posttest was administered to the mothers after the training. One month after the training, follow-up tests were administered to the mothers who received training and attended their outpatient clinic appointment.Results:It was found that before the training, the mothers (51.2%) put their babies on their side-sleep position, 67.1% put them to sleep on soft bedding, and 57.5% used pillows for them. The mean pretest score of the mothers was 5.65±1.85, mean immediate posttest score was 9.89±0.33, and mean follow-up score one-month after the training was 8.95±1.07. A statistically significant difference was found among the mothers’ mean pretest score, immediate posttest scorescore, and follow-up score one-month after the training (p<0.05).Conclusion:In the study, it was found that mothers engaged in risky behaviors and made their babies to sleep in an unsafe sleep environment. It was found that the majority of the mothers put their babies to sleep in the side position and used soft bedding, and pillows. The study concluded that the training given to the mothers on SIDS and safe sleep was effective

    Dereceli Puanlama Anahtarlarının Güvenirliğinin Farklı Deneyim Yıllarına Sahip Puanlayıcıların Kullanıldığı Durumlarda İncelenmesi

    Get PDF
    Bu araştırmanın temel amacı; dereceli puanlama anahtarı (DPA) kullanmaya ilişkin deneyim yılının puanlayıcı güvenirliğine etkisini belirlemektir. Bu amaçla (DPA) kullanmaya ilişkin farklı deneyim yılına sahip üç grup puanlayıcının bulunduğu durumlarda elde edilen G ve Phi çalışması sonuçları karşılaştırılmıştır. Birinci grupta DPA kullanmaya ilişkin deneyimi az olan (1 yıl ve daha az ) ikinci grupta DPA kullanmaya ilişkin deneyimi çok olan( 5 yıl ve daha fazla) puanlayıcılar yer almaktadır. Üçüncü grupta ise deneyimi az ve çok olan puanlayıcılar bir arada yer almışlardır. Araştırmada üç farklı grupta yer alan puanlayıcılar İngilizce yazma becerisini ölçmeye yönelik geliştirilmiş açık uçlu bir başarı testini aynı DPA’yı kullanarak puanlamışlardır. Çalışmaya özel bir üniversitede hazırlık eğitimi alan 120 öğrenci ve aynı okulda çalışan 12 okutman dahil edilmiştir. Araştırmada,  birey ve puanlayıcıların maddeler ile çaprazlandığı ancak bireylerin puanlayıcılara yuvalandığı desenden ((b:p)xm) faydalanılmıştır. Araştırma sonucunda nitelikli bir DPA kullanıldığında DPA kullanmaya ilişkin deneyim yılının puanlayıcı güvenirliği üzerinde etkili olmadığı belirlenmiştir

    Bir Vakıf Üniversitesi Örneğinde Zirgüle (Zengüle) Makamının Uyku Kalitesi Üzerine Etkisi

    Get PDF
    Amaç: Bu çalışma bir vakıf üniversitesinde çalışan bireylerin uyku kalitelerini saptamak ve Zirgüle (Zengüle) makamının uyku kalitesine etkisini araştırmak amacıyla yapıldı. Gereç ve Yöntemler: Araştırmaya dahil edilen 33 katılımcı Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi (PUKİ) toplam puanlarına göre ilk olarak iki gruba ayrıldı. PUKİ puanı 0-5 olanlar Grup 1 (kontrol grubu), 6-21 olanlar Grup 2 (müzik grubu) olarak belirlendi. Daha sonra Grup 2 randomize olarak Grup 2A ve Grup 2B olmak üzere ikiye ayrıldı. Grup 2A’da yer alan katılımcılardan Zirgüle (Zengüle) makamındaki eseri, Grup 2B’de yer alan katılımcılardan kendi diledikleri bir müzik türünü haftada 7 gün boyunca her akşam uyumadan önce en az 5 dakika dinlemesi istendi. Kontrol grubunda yer alan katılımcılardan herhangi bir müzik dinlemesi istenmedi. 8. günde tüm gruplara yeniden PUKİ uygulandı, elde edilen önceki ve sonraki veriler karşılaştırıldı. Bulgular: Grup 1’in uygulama önceki PUKİ puanı 3,00±0,89, sonraki puanı 4,27±3,40; Grup 2A’nın önceki puanı 7,36±1,96, sonraki puanı 6,09±2,38; Grup 2B’nin önceki puanı 9,45±3,22, sonraki puanı 8,09±3,11 olarak bulundu. Grup 2B’nin önceki ve sonraki puanlarında istatistiksel olarak anlamlı değişme tespit edilirken (p=0,006), Grup 2A (p=0,051) ve Grup 1’in (p=0,176) puanlarında istatistiksel olarak anlamlı değişme tespit edilmedi. Sonuç: Uyumadan önce dinlenen müziğin uyku kalitesini arttırdığı, Zirgüle (Zengüle) makamının herhangi bir müzik türüne göre uyku kalitesini daha fazla arttırıcı etkisinin olmadığı sonucuna varıldı
    corecore