12 research outputs found
Tanrı’nın Ön Bilgisi Meselesinde Orta Bilgi Teorisinin Yeri ve İncelenmesi
The issue of whether a man is free with God's prior knowledge is an important issue discussed in both philosophy and religious thought. Here, we tried to examine the solution proposal of the middle information theory. Is God's foreknowledge an obstacle to man's freedom of action? Different answers have been given to the question of the relationship between God's foreknowledge and human freedom. However, most of these answers either limit the knowledge of God or impose restrictions on the freedom of man in his actions. In this context, the middle information theory developed by Luis de Molina argued that man could be free in his actions, without causing any deficiency in God's knowledge. In this thought, God offers man different options. Man chooses one of these different options of his own free will. Although there are different reasons for the person to perform this action, the sufficient reason for that action is the person himself. Accordingly, there can be no decrease in the knowledge of God and man’s free actions. The middle knowledge theory is a theory that allows human beings to act freely and also offers God a choice at the point of creating free creatures. The most distinctive feature of the intermediate knowledge theory is that man can be free in his actions without any loss of the knowledge of God. This idea is explained based on the following basic assumptions: The first is God, man's knowing which of the different alternatives to choose, and the other is God's explanation of how he knows counterfactual information.
* This article is the revised and developed version of the unpublished conference presentation entitled “The Place and Examination of Middle Knowledge Theory in the Foreknowledge of God”, orally delivered at the 2nd Turkish Symposium of Social Sciences.Tanrı’nın ön bilgiye sahip olmasıyla, insanın özgür olup olmadığı meselesi hem felsefe de hem de dini düşüncede tartışılan önemli bir konudur. Biz burada orta bilgi teorisinin çözüm önerisini ele alıp incelemeye çalıştık. Tanrı’nın önbilgiye sahip olması, insanın davranışlarındaki özgürlüğüne bir engel midir? Tanrı’nın önbilgisi ile insanın özgürlüğü arasında nasıl bir ilişki vardır sorusuna farklı şekillerde cevaplar verilmiştir. Ancak bu cevapların bir çoğu ya Tanrı’nın bilgisinde bir kısıtlamaya gitmiş ya da insanın eylemlerinde özgür davranmasına sınırlandırmalar getirmişlerdir. Bu bağlamda Luis de Molina tarafından geliştirilen orta bilgi teorisi; Tanrı’nın bilgisinde bir eksikliğe mahal vermeksizin insanın eylemlerinde özgür olabileceğini ileri sürmüştür. Bu düşüncede, Tanrı insana farklı seçenekler sunmaktadır. İnsan da bu farklı seçeneklerden birini kendi özgür iradesiyle seçmektedir. Her ne kadar burada insanın bu eylemi gerçekleştirirken farklı nedenler olmuş olsa da o eylemin yeter nedeni insanın bizzat kendisidir. Buna göre Tanrı’nın bilgisinde herhangi bir eksilme olamayacağı gibi insan da eylemlerinde özgür olabilir. Orta bilgi teorisi, insanın özgür eylemlerde bulunmasına imkân sağlayan aynı zamanda da Tanrı’ya özgür mahlûkları yaratma noktasında seçim sunan bir teoridir. Orta bilgi teorisinin en önemli ayırt edici özelliği, Tanrı’nın bilgisinde bir eksilme olmadan, insanın eylemlerinde özgür olabileceği düşüncesidir. Bu düşünce, Tanrı’nın, insanın farklı alternatiflerden hangisini seçeceğini bilmesi ve Tanrı’nın karşı olgusal bilgileri nasıl bildiği, açıklaması üzerine temellendirilmiştir.
* Bu çalışma, 2. Türkiye Sosyal Bilimler Sempozyumu’nda sözlü olarak sunulan ancak tam metni yayımlanmayan “Tanrı’nın Ön Bilgisi Meselesinde Orta Bilgi Teorisinin Yeri ve İncelenmesi” adlı tebliğin içeriği geliştirilerek ve kısmen değiştirilerek üretilmiş hâlidir
Determine the population dynamics of asymetresca decedens & empoasca decipiens paoli. (hem.: cicadellidae ) on some cotton varieties
Çalışmada 2008 ve 2009 yılında makineli hasada uygun 9 farklı pamuk çeşidinde Pamuk Yaprak biti (Aphis
gossypii Glov.) ve Pamuk Yaprak pireleri (Asymetresca decedens & Empoasca decipiens Paoli)'nin popülasyon
değişimi incelenmiştir. Çalışmada yaprak biti yoğunluğu az olmasından dolayı değerlendirmeye alınmamış,
yaprak pireleri değerlendirilmiştir. Çalışmanın yürütüldüğü her iki yılda da Pamuk Yaprak pireleri (Asymetrasca
decedens, Empoasca decipiens )'nin yoğunluğu mücadele eşiğinin altında olmasına rağmen, denemeye alınan
çeşitlerden Lider pamuk çeşidinde, pamuk yaprak piresi yoğunluğunun en düşük seviyede olduğu, bunu ST 468
ve GSN 12 çeşidinin takip ettiği, en yüksek zararlı popülasyonunun ise Nazilli 954 ve NAPA 122 çeşitlerinde
görüldüğü belirlenmiştir.
Tüylü çeşitlerdeki Empoasca spp. popülasyonunun diğer çeşitlere göre daha düşük seviyede olduğu görülmüştür.
Ayrıca, en yüksek verimin tüy sayısı fazla ve zararlı yoğunluğunun düşük olduğu Lider çeşidinde görülmüştür.
Sonuç olarak, zararlı yoğunluğunun ekonomik zarar eşiği üzerine çıkmasa da tüy miktarının zararlı yoğunluğu
üzerinde etkili olduğu ve mücadelede önemli rol oynayabileceği düşünülmektedir.The study was conducted between 2008 and 2009 growing seasons at the cotton research institute of Nazilli in Aydın province. In the study, the population dynamics of Aphis gossypii Glov. and Asymmetrasca decedens and
Empoasca decipiens Paoli were observed on nine cotton varieties which were harvested by the machine. During
the two-year study, due to low amount of A. gossypii the population was not calculated. Therefore, population of
Empoasca spp. was studied.
During the study even the population of A. decedens and E. decipiens was under the economic injury level, the
lowest population was observed on Lider variety followed by ST-468 and GSN 12 varieties. On the other hand,
more populations were observed on Nazilli 954 and NAPA122 varieties. Also, the highest yield was observed on
Lider variety which has more hair density and low population amount. As a result, even the population was not
reached to the economic injury level, the amount of the hair has impact on the population and should be useful
against the insect in managment
Interaction of Water and Fiber Free and Fiber Reinforced Acrylic Resins: Studied by 400 MHz NMR
There is no report is available on the interaction of polymerized acrylic resin materials with water studied by high resolution NMR. In this study, the chemical shifts of NMR peaks of water interacting with different types of polymerized acrylic resin materials were compared. Two different types of polymers obtained by heat and microwave, were selected. Each NMR sample was prepared by mixing the dusty materials and 1 mL of a mixture of H 2O (80 %) and D 2O (20 %). The water proton signals in samples were measured by 400 MHz NMR. The data was divided into four groups. The chemical shifts of microwave acrylic resin (group 3) was higher than that of microwave acrylic resin reinforced with glass fibers (group 4), while the chemical shift of heat cured acrylic resin (group 1) was higher than that of heat cured acrylic resin reinforced with glass fibers (group 2). Furthermore, the chemical shifts of material polymerized by microwave are higher than those polymerized by injection (group 3 > group 1, and group 4 > group 2). Data shows that different type of polymerized acrylic resin materials can be differentiated by chemical shift measurements
Serum levels of endocan, claudin-5 and cytokines in migraine
CONCLUSIONS: High serum levels of IL-1 beta, IL-6 and TNF-alpha in the migraine attack group indicate that inflammation plays a major role in migraine pathogenesis. In particular, the high ESM-1 and CLDN5 levels in patients with migraine suggest that inflammation should be investigated further, it may be a useful tool in the differential diagnosis of migraine