18 research outputs found
Effect of High Temperature on Mechanical Properties of Cement Mortar with Nano SiO2
Nano malzemelerin çimentolu kompozitlerde kullanımına yönelik çalışmalar her geçen gün artmaktadır. Özellikle nano SiO2 üstün
puzolanik özelliği ve boşluk doldurma yeteneği sebebiyle en fazla kullanılan malzemelerden biridir. Yalnızca harç ya da betonun
dayanım özelliklerini değil dayanıklılık özelliklerini de nasıl etkilediğinin irdelenmesine yönelik araştırmalar sürmektedir. Yüksek
sıcaklık yapıların doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kaldığı etkilerden biridir. Yapı malzemelerinin yüksek sıcaklık altındaki
davranışlarının bilinmesi dayanıklılık açısından önemli bir husustur. Bu çalışmanın amacı nano SiO2’in çimento harçlarının yüksek
sıcaklık direncine etkilerini belirlemektir. Bu amaca yönelik olarak %0, 1, 2 ve 3 oranlarında nano SiO2 çimento ile ikame edilerek dört
farklı harç karışımı hazırlanmıştır. 7, 28 ve 90. günlerde harç karışımları üzerinde eğilme ve basınç dayanımı deneyleri
gerçekleştirilmiştir. Nano SiO2’in harçların yüksek sıcaklık direncine etkilerini belirlemek amacıyla, 50x50x50 mm3 boyutlarında
üretilen örnekler 90 günlük kürün ardından 3 saat süresince 300 ve 600 ⁰C sıcaklıklara maruz bırakılarak fırın içinde kendiliğinden
soğutulmuştur. Referans sıcaklık olarak 20 ⁰C kullanılmıştır. Yüksek sıcaklık uygulaması sonrasında sertleşmiş harç örneklerinin ağırlık
kaybı, ultrases geçiş hızı kaybı ve basınç dayanımları incelenmiştir. Ayrıca, 600 ⁰C sıcaklık sonrası mikro yapı incelemesi amacıyla
örneklerin SEM görüntüleri alınmıştır. Sonuç olarak, 7. günde %2 nano SiO2 ikamesinin eğilme dayanımını %20.0, basınç dayanımını
ise referans karışıma göre %24.25 arttırdığı, özellikle erken yaştaki dayanıma olumlu etkisi olduğu belirlenmiştir. Sıcaklık arttıkça
ağırlık kaybının arttığı ve ultrases geçiş hızının azaldığı, yüksek sıcaklık direnci için optimum nano SiO2 oranının %2 olduğu, ancak
çalışmanın maksimum sıcaklığı olan 600 ⁰C’de nano malzeme ikameli ve ikamesiz tüm karışımların kalan basınç dayanımı sonuçlarının
birbirine çok yakın olduğu ve SEM görüntülerinde tüm örneklerde çatlaklar meydana geldiği tespit edilmiştir.Studies for the use of nano materials in cementitious composites are increasing day by day. Especially nano SiO2 is one of the most
used materials due to its superior pozzolanic feature and space filling ability. Researchs continue to examine how nano SiO2 affects not
only the strength properties of mortar or concrete, but also its durability properties. High temperature is one of the effects that structures
are exposed to directly or indirectly. Knowing the behavior of building materials under high temperature is an important issue in terms
of durability. The aim of this study is to determine the effects of nano SiO2 on the high temperature resistance of cement mortars. For this purpose, four different mortar mixes were prepared by 0, 1, 2 and 3% nano SiO2 substituting cement. On the 7th, 28th and 90th
days, flexural and compressive strength tests were carried out on the mortar mixtures. In order to determine the effects of nano SiO2 on
the high temperature resistance of mortars, the samples produced in the dimensions of 50x50x50 mm3 were exposed to 300 and 600 °
C for 3 hours after 90 days of curing. The samples were then self-cooled in the oven. 20 ⁰C was used as reference temperature. After
high temperature application, weight loss, loss of ultrasonic pulce velocity and compressive strenght of hardened mortar samples were
examined. In addition, SEM images of the samples were taken for microstructure analysis after 600 ⁰C temperature. As a result, it was
determined that on the 7th day, 2% nano SiO2 substitution increased the flexural strength by 20.0% and compressive strength by 24.25%
compared to the reference mixture and had a positive effect especially on early age strength. It was determined that as the temperature
increases, the weight loss increases and the ultrasonic pulce velocity decreases, the optimum nano SiO2 ratio for high temperature
resistance is 2%, but the residual compressive strenght results of all mixtures with and without nano material substitution at 600 ⁰C are
very close to each other. In SEM images, cracks occurred in all samples
Betonda atık mermer tozu kullanımının karbonatlaşmaya etkisi
In recent years, for the purpose of reducing environmental pollution, studies about recycling waste material in construction sector has accelerated. Reusability of waste materials reduces using of limited natural resources and resolves the problem of storing waste materials. Every year, marble quarries and marble processing plants produces tons of waste marble dust. Ready mixed concrete industry is a branch of industry which waste marble dust is usable.
In this study, how using waste marble dust affects durability of concrete-which is one measure of sustainability is researched in carbonation factor. Determining carbonation depth of concrete-which blended waste marble dust (WMD) that substituted with cement at different rates-is taken as a goal. For this goal, four different concrete mix -with the same slump-substituted with 0%, 5%, 10% and 15% WMD is prepared. 28 days standard cured samples were exposed to carbonation for 56 days and their carbonation depths were measured. Samples which has become carbonated and not carbonated, tested with ultrasonic pulse velocity, and their capillary coefficent, compressive strength and abrasion resistance are determined. As a result, carbonation mostly seen in sample which contains 15% WMD. After the carbonation experiment, it's obtained that as WMD amount increases, carbonation depth and compressive strength increases; and it's also obtained that abrasion resistance and capillary coefficient decreases. Furthermore, on the purpose of reducing environmental pollution, it's reached that optimum substitution percent of WMD in concrete production is 5% and the optimum usage of WMD affects sustainability of concrete positively.Son yıllarda çevre kirliliğinin azaltılabilmesi amacıyla atık malzemelerin inşaat sektöründe değerlendirilmesine yönelik çalışmalar
hız kazanmıştır. Atık malzemelerin yeniden kullanılabilirliği sınırlı olan doğal kaynakların kullanımını azaltmakta ve atıkların
depolanması sorununu da ortadan kaldırmaktadır. Mermer ocakları ve mermer işleme tesislerinde de her yıl tonlarca mermer tozu
atığı ortaya çıkmaktadır. Atık mermer tozunun kullanılabilir olduğu sektörlerden biri de hazır beton sektörüdür.
Bu çalışma da atık mermer tozu kullanımının betonun sürdürülebilirlik ölçütlerinden biri olan dayanıklılığını nasıl etkilediği
karbonatlaşma faktörü açısından araştırılmıştır. Farklı oranlarda çimento ile ikame edilmiş atık mermer tozu (MT) katkılı betonların
karbonatlaşma derinliklerinin belirlenmesi amaç edinilmiştir. Bu amaca yönelik olarak; % 0, % 5, % 10 ve % 15 MT çimento ile
ikameli olmak üzere çökme miktarları aynı olan 4 farklı C30 sınıfı beton karışımı hazırlanmıştır. 28 gün standart kür uygulanan
örnekler, 56 gün boyunca karbonatlaşmaya maruz bırakılmış ve karbonatlaşma derinlikleri ölçülmüştür. Karbonatlaşmamış ve
karbonatlaşmış numuneler üzerinde ultrasonik test cihazı ile ultrases geçiş hızı ölçümleri yapılmış, kapilerite katsayıları, aşınma
ve basınç dayanımları belirlenmiştir. Sonuç olarak, karbonatlaşma en çok % 15 MT içeren örneklerde görülmüş olup,
karbonatlaşma deneyi sonrası MT miktarı arttıkça karbonatlaşma derinliğinin ve basınç dayanımının arttığı, aşınma dayanımı ve
kapilarite katsayısının azaldığı elde edilen bulgular arasındadır. Ayrıca, çevre kirliliğinin azaltılması amacıyla MT’nun beton
üretiminde en uygun ikame oranının % 5 olduğu, optimum MT kullanımının betonun sürdürülebilirliğini olumlu etkilediği
kanaatine varılmıştı
Urinary tract infection in pregnant population, which empirical antimicrobial agent should be specified in each of the three trimesters?
Objective: We aimed to investigate the bacterial profile and the adequacy of antimicrobial treatment in pregnant women with urinary tract infection. Material and Methods: This retrospective observational study was conducted with 753 pregnant women who needed hospitalization because of UTI in each of the three trimesters. Midstream urine culture and antimicrobial susceptibility tests were evaluated. Results: E.Coli was the most frequently isolated bacterial agent (82.2%), followed by Klebsiella spp. (11.2%). In each of the three trimesters, E.Coli remained the most frequently isolated bacterium (86%, 82.2%, 79.5%, respectively), followed by Klebsiella spp. (9%, 11.6%, 12.2%, respectively). Enterococcus spp. were isolated as a third microbial agent, with 43 patients (5.7%) in the three trimesters. The bacteria were found to be highly sensitive to fosfomycin, with 98-99% sensitivity for E.Coli and 88-89% for Klebsiella spp. and for Enterococcus spp. 93-100% nitrofurantoin sensitivity for each of the three trimesters. Conclusions: We demonstrated that E.Coli and Klebsiella spp. are the most common bacterial agents isolated from urine culture of pregnant women with UTI in each of the three trimesters. We consider fosfomycin to be the most adequate first-line treatment regimen due to high sensitivity to the drug, ease of use and safety for use in pregnancy
The Effect of Sodium Chloride on Concretes Containing Milled Colemanite
Bu çalışmada, %0 (Referans), %1, %2, %3, %4 ve %5 oranlarında öğütülmüş kolemanit minerali çimento ile
ikame edilerek beton karışımları hazırlanmıştır. Beton karışımlar 150 x 150 x 150 mm boyutlu küp kalıplara
yerleştirilmiştir. Sertleşmiş beton numuneler 28 gün suda kür edilerek, sonrasında 90. güne kadar sodyum klorür
(NaCI) çözeltisine maruz bırakılmıştır. Ayrıca aynı özelliklerde üretilen kontrol beton örnekleri ise 90. güne kadar
su küründe bekletilmiştir. Kontrol ve NaCI çözeltisine maruz bırakılmış beton numuneler üzerinde Schmidt çekici,
ultrases geçiş hızı ve basınç dayanımı deneyleri gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen deneyler üzerinden beton
numunelerin NaCI çözeltisinin etkisi ile meydana gelen kayıplar hesaplanmıştır Sonuç olarak, çimentoya ikame
edilen %5 kolemanit ikameli numunenin, kolemanit içermeyen numuneye göre basınç dayanımını azalttığı, ancak
%4’ kadar ikame oranlarında ise dayanımı arttırdığı tespit edilmiştir. NaCI çözeltisi kürü sonucunda, en yüksek
basınç dayanımı ve en az basınç dayanımı kaybının %3 kolemanit ikameli beton karışımına ait olduğu tespit
edilmiştir.In this study, concrete mixtures were prepared by substituting milled colemanite mineral with cement in the ratio
of 0% (Reference), 1%, 2%, 3%, 4% and 5%. The concrete mixtures are placed in 150 x 150 x 150 mm cube
molds. Hardened concrete samples were cured in water for 28 days and then exposed to sodium chloride (NaCl)
solution until day 90. In addition, the control concrete samples produced with the same characteristics were kept
in the water cure until the 90th day. Schmidt hammer, ultrasonic pulse velocity and compressive strength tests
were performed on concrete samples exposed to control and NaCl solution. The losses occuring by the effect of
NaCl solution of concrete samples were calculated. As a result, it was found that the strength of the sample with
5% colemanite decreased compared to the sample without colemanite, but the strengthes of samples with up to 4%
colemanite increased. As a result of cured to NaCl solution, the highest compressive strength and minimum
compressive strength losses were determined to belong to the sample with 3% colemanite
Öğütülmüş Kolemanit İçeren Betonlarda Sodyum Klorür Etkisi
Bu çalışmada, %0 (Referans), %1,
%2, %3, %4 ve %5 oranlarında öğütülmüş kolemanit minerali çimento ile ikame
edilerek beton karışımları hazırlanmıştır. Beton karışımlar 150 x 150 x 150 mm
boyutlu küp kalıplara yerleştirilmiştir. Sertleşmiş beton numuneler 28 gün suda
kür edilerek, sonrasında 90. güne kadar sodyum klorür (NaCI) çözeltisine maruz
bırakılmıştır. Ayrıca aynı özelliklerde üretilen kontrol beton örnekleri ise
90. güne kadar su küründe bekletilmiştir. Kontrol ve NaCI çözeltisine maruz
bırakılmış beton numuneler üzerinde Schmidt çekici, ultrases geçiş hızı ve
basınç dayanımı deneyleri gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen deneyler
üzerinden beton numunelerin NaCI çözeltisinin etkisi ile meydana gelen kayıplar
hesaplanmıştır Sonuç olarak, çimentoya ikame edilen %5 kolemanit ikameli
numunenin, kolemanit içermeyen numuneye göre basınç dayanımını azalttığı, ancak
%4’ kadar ikame oranlarında ise dayanımı arttırdığı tespit edilmiştir. NaCI
çözeltisi kürü sonucunda, en yüksek basınç dayanımı ve en az basınç dayanımı
kaybının %3 kolemanit ikameli beton karışımına ait olduğu tespit edilmiştir
Veritabanı mimarisi ve yönetim sistemi Oracle veritabanı
Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır.ÖZET VERITABANI MİMARİSİ ve YÖNETİM SİSTEMİ ORACLE VERITABANI Anahtar kelimeler: Veritabanı, veritabanı sistemi, veritabanı güvenliği, veritabanı dili, sql, veritabam yönetimi, Oracle veritabanı, Oracle veritabanı yönetimi, veri güvenliği, veritabanmda optimizer, veritabam yedekleme stratejileri, veritabam yöneticisi, sql net Bu çalışma veritabam mimarisini ele alınarak Oracle veritabanının diğer veritabanlanyla karşılaştırılarak üstünlükleri göstermek maksadıyla bir uygulama tasarlanmış ve bu uygulamanın gerçeklenmesi sağlanmıştır. Genel hatlar ile veritabam mimarisi, veritabam dilleri ele alınarak Oracle veritabam geniş ele alınarak bellek yapısı yönetme ve veritabam ağ bağlantıları üzerinde durulmaya çalışılmıştır. vıııDATABASE ARTHHITECURE AND ORACLE DATABASE MANAGEMENT SYSTEM Key word: Database, database system, database security, datbase language,sql, database administrator, oracle database, oracle database administrator, datum security, database optimizer, Oracle Backup and Recovery, dba (database administrator), sql*net In this working, we dealed with database Architecture. Oracle Database is compared with other Databases.we planned and applied an application to show the advantages of oracle database over other databases. In general Database Arthitecture and Databasase languages are taken reference. Especially we pointed on general properties of oracle database,management of memory structure and database network connections. I
Investigation to effects of carbonation in concrete made of marble duster waste
Mermer ocakları ve mermer işleme tesislerinde her yıl tonlarca mermer tozu atığı ortaya çıkmakta, bu atıkların değerlendirilmesi çevre kirliliğinin önlenebilmesi açısından önem taşımaktadır. Mermer tozu (MT)'nun kullanılabilir olduğu sektörlerden biri de hazır beton sektörüdür. MT?nin gerek ince agrega, gerekse çimento yerine ikame edilerek kullanılabilirliği, dayanım ve dayanıklılığı ile ilgili araştırmalar geçmişten günümüze halen sürmektedir. Bu çalışmanın amacı; farklı oranlarda MT atığı ikame edilerek üretilmiş betonlarda karbonatlaşma sonucu meydana gelen fiziksel ve mekanik değişimi belirlemektir. Çalışma sürecinde kırma taş agrega, CEM I 42,5 R çimentosu, su, süper akışkanlaştırıcı, mermer tozu ve silis dumanı kullanılmıştır. % 5, % 10, % 15 mermer tozu (MT) ikameli, % 10 silis dumanı (SD) ikameli, % 5 MT + % 10 SD, % 10 MT + % 10 SD, % 15 MT + % 10 SD ikameli ve referans (katkısız) olmak üzere aynı çökme değerine sahip sekiz tip C30 sınıfı beton üretilmiştir. Her bir katkı oranı için 3 adet 100x100x400 mm boyutlarında prizmatik, 100x100x100 mm boyutlarında altı adet küp numune hazırlanmıştır. Prizmatik betonlara 28 gün su kürü uygulanmıştır. 28. gün havuzdan çıkarılan kiriş beton örnekleri 56 gün süresince karbonatlaşma tankında bekletilmiştir. Tanktan çıkarılan örnekler üzerinde eğilme dayanımı gerçekleştirilmiş ve karbonatlaşma derinliği ölçülmüştür. Beton örnekleri 100x100x100 mm boyutlarına getirilerek, üzerlerinde kapiler su emme ve ultrases geçiş hızı ölçümleri yapılmıştır. 3 örnek üzerinde basınç dayanımı, diğer 3 örnek üzerinde ise aşınma dayanımı deneyleri gerçekleştirilmiştir. Karbonatlaşma uygulanmamış betonlar üzerinde kapiler su emme, ultrases geçiş hızı, basınç dayanımı ve aşınma dayanımı deneyleri gerçekleştirilmiştir. Karbonatlaşmaya maruz bırakılan örnekler ile diğer örnekler karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, farklı oranlarda MT, SD ve MT + SD içeren beton örneklerinde karbonatlaşma derinliği arttıkça; ultrases hızı değerlerinin arttığı, kapilarite katsayılarının azaldığı, aşınma miktarının düştüğü ve basınç dayanımının arttığı belirlenmiştir.Every year, tons of waste marble dust arise in marble quarries and marble processing plants. Evaluation of these wastes is important for the prevention of environmental pollution. One of the sectors which marble dust is available, is concrete sector. From past to present researchs on the marbledust availability of a substitute for fine aggregate or cement, strength and durability are still ongoing. this study aims is to determine the physical and mechanical variations which from occuring as a result of carbonation in concrete that produced by substituting marble dust waste at different rates. During the study period, crushed stone aggregate, CEM I 45,5 R cement, water, super plasticizer, marble dust and silica fume were used. 5 %, 10 %, 15 % marble dust (MD), 10 % silica fume (SF) 5 % MS + 10 % SF 10 % MD + 10 % SF 15 % MD + 10 % SF admixtures (without additives) to C30 class concrete with a value of eight types of the same slump are produced. The rate of contribution of each one of the 3 dimensions of 100x100x400 mm prismatic, six dimensions of 100x100x100 mm cube sample was prepared. Prismatic concrete were applied in water curing for 28 days. After 28 days the beam samples were extracted from curing. During 56 days the beams samples were incubated in the carbonation tank. On samples taken from the tank, the flexural strength contucted and depth of carbonation measured. Concrete samples were the dimensions 100x100x100 mm. Capillary water absorption and ultrasonic pulse velocity were made on them. On the three samples were performed compressive strength, on the other three samples were performed abrasion strenght. On the concrete which not applied carbonation, were performed capillary water absorption, ultrasonic pulse velocity, compressive strength and abrasion strenght tests. Other samples were compared with samples exposed to carbonation. As a result, when the depth of carbonation in concrete samples which with different proportions MD, SF, and MD + SF increases, the speed of pulse velocity was increased; capillarity coefficient was decreased; abrasion strenght was decrease and compressive strenght was increased
VERİTABANI MİMARİSİ VE ORACLE VERİTABANI
Son yıllarda hızla gelişen bilişim teknolojileridünyasındaki gelişmelerde veritabanları önemli yertutmaktadır. Bu çalışmada ihtiyaç haline gelenveritabaniarında veri tammlama, veritabanıbütünlüğünün kontrolü, veri tabaniarına erişiminkontrolü ve veritabaniarının sorgulanması vegüncellenmesi için gerekli komutlara sahip olan biralt dil SQL (Yapılandırılmış V eritabanı SorgulamaDili) ele alınınıştır. Bu çalışmada BilişimTeknolojileri dünyasında ki yerini alan ORACLEveritabanının üstün özellikleri araştırılmıştır. Oracleveritabanında, uygulama geliştirme, yedekleme,kurtarma, veritabanının güvenilirliliği, sunduğuçözümler, yenilikler, ihtiyaçlara cevap, performans,yönetme, veritabanına yönelik sunduğu ürünler veağ bağlantıları incelenmiştir
Evaluation of Materials From the Deriner Dam As Aggregate in The Production of Concrete
Agregalar beton hacminin yaklaşık % 75’ini oluşturmakta ve beton özelliklerine önemli ölçüde etki etmektedir. Agregaların, betonun dış etkilere karşı direncini sağlayacak iskeleti oluşturduğu göz önüne alınacak olursa, kaliteli agrega üretimi ve beton yapımında kullanımı büyük önem arz etmektedir. Artvin ilinde 1998 yılında yapımına başlanarak 2013 yılında hizmete açılan Deriner Barajı ve Hidroelektrik Santrali 249 m. gövde yüksekliği ile Türkiye’nin en yüksek barajı olma özelliğini taşımaktadır. Gövde kazısı sırasında ortaya çıkan malzeme cinsi bazalt olup, Artvin ilinde depo edilen bu malzemeden kırmataş agrega üretimi yapılmaktadır. Bu çalışmada, agregaların özellikleri (tane dağılımı, su emme oranı, tane yoğunluğu, kil topakları eriyebilir parçacık miktarı, yassılık indeksi, Los Angeles metodu ile aşınma kaybı, sodyum sülfat ile dona dayanıklılık) belirlenerek beton agregaları standardına uygunluğu tespit edilmiştir. Ayrıca bazalt kırmataş agrega ile C25/30 sınıfı beton karışımı tasarlanmış olup, taze betonun çökme değeri belirlenerek 150×150×150 mm3 kalıplara dökülmüş 7. ve 28. günlerde numuneler üzerinde yüzey sertliği ile yaklaşık basınç dayanımı tayini, ultrasonik Pdalga hızı tayini ve basınç dayanımı testleri gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak, Deriner baraj kazısından çıkan malzemelerin beton üretiminde agrega olarak kullanımının uygun olduğu kanaatine varılmıştır.Aggregates constitute approximately 75% of the concrete volume and have an important effect on concrete properties. Considering that aggregates constitute the skeleton that will provide resistance against external effects of concrete, it is very important to use it in production of high quality aggregate and concrete construction. Deriner Dam and Hydroelectric Power Plant, which started construction in 1998 in Artvin province and opened to service in 2013, is 249 m. It is the highest dam in Turkey with its body height. The material that emerged during the excavation of the body is basalt, and the material is stored in Artvin province and the crushed stone aggregate is produced from this material. In this study, the properties of aggregates (particle distribution, water absorption rate, grain density, amount of soluble particles in clay pellets, flatness index, loss of wear by Los Angeles method, resistance to frost with sodium sulphate) were determined and compliance with the concrete aggregates standard was determined. In addition, basalt crushed aggregate and C25 / 30 class concrete mixture is designed the settlement value of fresh concrete was determined and poured into 150 × 150 × 150 mm3 molds. On the 7th and 28th days, the surface hardness, the approximate pressure resistance determination, ultrasonic P-wave velocity determination and pressure resistance tests were carried out on the samples. As a result, it has been concluded that the material from the Deriner dam excavation is suitable for use as aggregate in concrete production
Improvement of the durability of concrete by substitution of raw ground colemanite
This study investigated the effects of raw ground colemanite (GC) mineral on concrete strength and durability. Concrete mixtures were prepared at six replacement levels of GC (0%, 1%, 2%, 3%, 4% and 5%, by weight of cement). Fresh state properties of concrete samples were measured. Schmidt Hammer, ultrasound pulse velocity, abrasion, flexural, and compressive strength tests were performed on the cube, cylinder and prismatic concrete samples on the 7th, 28th, and 90th days. As concrete durability has a negative impact on many physical and chemical factors, the durability properties of the samples after wet-dry, freeze-thaw, sulphate, and chloride exposure were investigated, resulting in the finding that GC substitution up to 5% yields the desired compressive strength for the C30/37 concrete class. The optimal GC substitution ratio was determined to be 3%, as this ratio increases the strength and durability probabilities. It was decided that raw GC mineral substitution with an average particle size of 12 µm and increasing adhesion force in concrete production is convenient, particularly in the context of improving material properties against environmental circumstances, saving cement, and utilizing boron minerals