19 research outputs found
Preeklampsi prediksiyonunda ikinci trimester doppler ultrasound ve biyokimyasal parametrelerin (B-HCG,uE3, AFp, inhibin A, Aktivin A) yeri
Preeklamptik kadınlarda gebelik ve postnatal periyotta ortalama platelet volümü ve dipper/non-dipper durumunun araştırılması
Objective: Our aim was to determine mean
platelet volume (MPV) changes between dipper and nondipper
preeclamptic women during pregnancy and
postnatal period.
Material and Methods: We conducted the study of 17
preeclamptic women with dipper status and 12 with nondipper
status, versus 30 normotensive pregnant women.
Fifty six women were studied again 6 months after birth to
obtain reference data. 24-hour ambulatory blood pressure
was measured by oscillometric device. Dipping profile is
defined as a nocturnal blood pressure fall of 10 or more
than 10% and non-dipping profile is defined as a nocturnal
blood pressure fall of less than 10%. HGB, HCT, PLT and
MPV levels were measured for all patients.
Results: Preeclamptic women with dipper and non-dipper
status had a significantly higher MPV values than
normotensive pregnant women did (10.4 ± 1.3, 10.1 ± 0.9
and 8.9 ± 1.9 fl, respectively; P=0.003). Furthermore,
preeclamptic women with dipper and non-dipper status
had a significantly higher MPV values than formerly
preeclamptic women did (10.4 ± 1.3 vs. 8.5 ± 1.2, P=0.001
and 10.1 ± 0.9 vs. 8.5 ± 1.1 fl, respectively; P=0.002). But
6 months after birth, MPV values were not statistically
different between all 3 groups (8.5 ± 1.1, 8.5 ± 1.1 and 8.9
± 1.9 fl, respectively; P=0.588). In addition, MPV values
were not different between dipper and non-dipper groups.
Conclusion: Preeclampsia pathogenesis may help to explain
higher MPV values in preeclamptic women. However,
since there is no difference between dipper subgroups,
no additional information is available by MPV
evaluation.Amaç: Amacımız dipper ve non-dipper preeklamptik kadınlar arasında, gebelikte ve postnatal periyotta ortalama platelet volümü (MPV) değişikliklerini saptamaktı. Gereç ve Yöntem: Dipper durumuna sahip 17 preeklamptik kadın ve non-dipper durumuna sahip 12 preeklamptik kadına karşılık 30 normotansif gebe kadınla çalışmayı gerçekleştirdik. Referans bilgisi sağlamak için doğumdan 6 ay sonra 56 kadın ile tekrar çalışıldı. Osilometrik cihazla 24 saat ambulatuar kan basıncı ölçüldü. Dipping profili, noktürnal kan basıncında %10 veya daha fazla düşme olarak tanımlandı ve non-dipping profili, noktürnal kan basıncında %10’dan daha az düşme olarak tanımlandı. Tüm hastalar için HGB, HCT, PLT ve MPV düzeyleri ölçüldü. Bulgular: Dipper ve non-dipper durumuna sahip preeklamptik kadınlar, normotansif gebe kadınlara göre belirgin derecede yüksek MPV değerlerine sahipti (10.4 ± 1.3, 10.1 ± 0.9 ve 8.9 ± 1.9 fl, sırasıyla; P=0.003). Dahası, dipper ve non-dipper durumuna sahip preeklamptik kadınlar, önceden preeklamptik olan kadınlara göre belirgin derecede yüksek MPV değerlerine sahipti (10.4 ± 1.3 vs. 8.5 ± 1.2, P=0.001 ve 10.1 ± 0.9 vs. 8.5 ± 1.1 fl, sırasıyla; P=0.002). Ancak, doğumdan 6 ay sonra, MPV değerleri, 3 grup arasında istatistiksel olarak farklı değildi (8.5 ± 1.1, 8.5 ± 1.1 ve 8.9 ± 1.9 fl, sırasıyla; P=0.588). Ayrıca, MPV değerleri dipper ve non-dipper grupları arasında farklı değildi. Sonuç: Preeklampsi patogenezi preeklamptik kadınlarda yüksek MPV değerlerini açıklamada yardımcı olabilir. Bununla beraber dipper alt grupları arasında farklılık olmadığı için MPV değerlendirmesi yoluyla ek bilgi mümkün değildir
A brief look to the experimental animal studies by assessing the published manuscripts in two randomly selected journals which have been indexed in national institutes of health and science citation index within last five years
Amaç: Bilimsel çalışmalarda son 20 yılda meydana
gelen artış deneysel çalışmalardaki artışı da beraberinde
getirmiştir. Ancak hayvanların deneylerde kullanımı belli
yasal çerçevelerde mümkün olmaktadır. Bilimsel yayınlarda
bu çerçevenin gereklerine uyulup uyulmadığını de-
ğerlendirmek için iki saygın indeksten rastlantısal şekilde
birer dergi seçilip son 5 yıl içinde yayınladıkları deneysel
hayvan çalışmaları değerlendirildi.
Gereç ve yöntem: Science Citation Index (SCI) ve
National Institutes of Health (NIH)’de indexli birer cerrahi
dergisi rastlantısal olarak seçilerek son 5 yılda yayınlanmış
deneysel hayvan çalışmaları geriye dönük olarak tarandı.
Bu yayınlarda gereç ve yöntem olarak deneysel çalışmalarda
hayvanların kullanımı ile ilgili yapılması ve belirtilmesi
gereken şartlara ne kadar uyulduğu değerlendirildi.
Tüm yazılarda belirtilmiş olan şartlar değerlendirme
dışı bırakıldı.
Bulgular: SCI’daki dergide ilgili dönemde yayınlanmış
47 yayının tamamı tüm kriterleri karşılarken NIH’daki
dergide ilgili dönemde yayınlanmış 33 yayından sadece 4
tanesi (%12.12) tüm kriterleri karşılamaktaydı.
Sonuç: Deney hayvanları bakım ve kullanım kurallarını
bilmek ve uygulamak hem çalışmamızın verimini, hem
güvenilirliğini arttırmakla kalmayıp zaman ve parar kaybını
da önler.Background: the laboratory animal studies
got velocity with the increased rate of scientific studies
within last 20 years. But it has been limited by guides and
the law. Aim of this study is to assess the obeying of these
laws and guides.
Methods: We randomly gathered two surgery journals
which were indexed in National Institutes of Health (NIH)
and Science Citation Index (SCI). We reviewed the experimental
animal studies which have been published at
these journals within last 5 years for obeying guide for the
care and use of laboratory animals.
Results: While all of the 47 manuscripts which have been
published within last 5 years at the journal which have
been indexed at SCI involving all the criteria, only 4
(12.12%) of the 33 manuscripts which have been published
within 5 years at the journal which have been indexed
at NIH involve all of them.
Conclusion: Obeying to the “Guide for the Care Use of
Laboratory Animals”, not only increases efficiency of our
studies but also make us save money and time
A brief look to the experimental animal studies by assessing the published manuscripts in two randomly selected journals which have been indexed in national institutes of health and science citation index within last five years
Amaç: Bilimsel çalışmalarda son 20 yılda meydana
gelen artış deneysel çalışmalardaki artışı da beraberinde
getirmiştir. Ancak hayvanların deneylerde kullanımı belli
yasal çerçevelerde mümkün olmaktadır. Bilimsel yayınlarda
bu çerçevenin gereklerine uyulup uyulmadığını de-
ğerlendirmek için iki saygın indeksten rastlantısal şekilde
birer dergi seçilip son 5 yıl içinde yayınladıkları deneysel
hayvan çalışmaları değerlendirildi.
Gereç ve yöntem: Science Citation Index (SCI) ve
National Institutes of Health (NIH)’de indexli birer cerrahi
dergisi rastlantısal olarak seçilerek son 5 yılda yayınlanmış
deneysel hayvan çalışmaları geriye dönük olarak tarandı.
Bu yayınlarda gereç ve yöntem olarak deneysel çalışmalarda
hayvanların kullanımı ile ilgili yapılması ve belirtilmesi
gereken şartlara ne kadar uyulduğu değerlendirildi.
Tüm yazılarda belirtilmiş olan şartlar değerlendirme
dışı bırakıldı.
Bulgular: SCI’daki dergide ilgili dönemde yayınlanmış
47 yayının tamamı tüm kriterleri karşılarken NIH’daki
dergide ilgili dönemde yayınlanmış 33 yayından sadece 4
tanesi (%12.12) tüm kriterleri karşılamaktaydı.
Sonuç: Deney hayvanları bakım ve kullanım kurallarını
bilmek ve uygulamak hem çalışmamızın verimini, hem
güvenilirliğini arttırmakla kalmayıp zaman ve parar kaybını
da önler.Background: the laboratory animal studies
got velocity with the increased rate of scientific studies
within last 20 years. But it has been limited by guides and
the law. Aim of this study is to assess the obeying of these
laws and guides.
Methods: We randomly gathered two surgery journals
which were indexed in National Institutes of Health (NIH)
and Science Citation Index (SCI). We reviewed the experimental
animal studies which have been published at
these journals within last 5 years for obeying guide for the
care and use of laboratory animals.
Results: While all of the 47 manuscripts which have been
published within last 5 years at the journal which have
been indexed at SCI involving all the criteria, only 4
(12.12%) of the 33 manuscripts which have been published
within 5 years at the journal which have been indexed
at NIH involve all of them.
Conclusion: Obeying to the “Guide for the Care Use of
Laboratory Animals”, not only increases efficiency of our
studies but also make us save money and time
Preeklamptik kadınlarda gebelik ve postnatal periyotta ortalama platelet volümü ve dipper/non-dipper durumunun araştırılması
Objective: Our aim was to determine mean
platelet volume (MPV) changes between dipper and nondipper
preeclamptic women during pregnancy and
postnatal period.
Material and Methods: We conducted the study of 17
preeclamptic women with dipper status and 12 with nondipper
status, versus 30 normotensive pregnant women.
Fifty six women were studied again 6 months after birth to
obtain reference data. 24-hour ambulatory blood pressure
was measured by oscillometric device. Dipping profile is
defined as a nocturnal blood pressure fall of 10 or more
than 10% and non-dipping profile is defined as a nocturnal
blood pressure fall of less than 10%. HGB, HCT, PLT and
MPV levels were measured for all patients.
Results: Preeclamptic women with dipper and non-dipper
status had a significantly higher MPV values than
normotensive pregnant women did (10.4 ± 1.3, 10.1 ± 0.9
and 8.9 ± 1.9 fl, respectively; P=0.003). Furthermore,
preeclamptic women with dipper and non-dipper status
had a significantly higher MPV values than formerly
preeclamptic women did (10.4 ± 1.3 vs. 8.5 ± 1.2, P=0.001
and 10.1 ± 0.9 vs. 8.5 ± 1.1 fl, respectively; P=0.002). But
6 months after birth, MPV values were not statistically
different between all 3 groups (8.5 ± 1.1, 8.5 ± 1.1 and 8.9
± 1.9 fl, respectively; P=0.588). In addition, MPV values
were not different between dipper and non-dipper groups.
Conclusion: Preeclampsia pathogenesis may help to explain
higher MPV values in preeclamptic women. However,
since there is no difference between dipper subgroups,
no additional information is available by MPV
evaluation.Amaç: Amacımız dipper ve non-dipper preeklamptik kadınlar arasında, gebelikte ve postnatal periyotta ortalama platelet volümü (MPV) değişikliklerini saptamaktı. Gereç ve Yöntem: Dipper durumuna sahip 17 preeklamptik kadın ve non-dipper durumuna sahip 12 preeklamptik kadına karşılık 30 normotansif gebe kadınla çalışmayı gerçekleştirdik. Referans bilgisi sağlamak için doğumdan 6 ay sonra 56 kadın ile tekrar çalışıldı. Osilometrik cihazla 24 saat ambulatuar kan basıncı ölçüldü. Dipping profili, noktürnal kan basıncında %10 veya daha fazla düşme olarak tanımlandı ve non-dipping profili, noktürnal kan basıncında %10’dan daha az düşme olarak tanımlandı. Tüm hastalar için HGB, HCT, PLT ve MPV düzeyleri ölçüldü. Bulgular: Dipper ve non-dipper durumuna sahip preeklamptik kadınlar, normotansif gebe kadınlara göre belirgin derecede yüksek MPV değerlerine sahipti (10.4 ± 1.3, 10.1 ± 0.9 ve 8.9 ± 1.9 fl, sırasıyla; P=0.003). Dahası, dipper ve non-dipper durumuna sahip preeklamptik kadınlar, önceden preeklamptik olan kadınlara göre belirgin derecede yüksek MPV değerlerine sahipti (10.4 ± 1.3 vs. 8.5 ± 1.2, P=0.001 ve 10.1 ± 0.9 vs. 8.5 ± 1.1 fl, sırasıyla; P=0.002). Ancak, doğumdan 6 ay sonra, MPV değerleri, 3 grup arasında istatistiksel olarak farklı değildi (8.5 ± 1.1, 8.5 ± 1.1 ve 8.9 ± 1.9 fl, sırasıyla; P=0.588). Ayrıca, MPV değerleri dipper ve non-dipper grupları arasında farklı değildi. Sonuç: Preeklampsi patogenezi preeklamptik kadınlarda yüksek MPV değerlerini açıklamada yardımcı olabilir. Bununla beraber dipper alt grupları arasında farklılık olmadığı için MPV değerlendirmesi yoluyla ek bilgi mümkün değildir
Mean Platelet Volume and Ischemia Modified Albumin Levels in Cord Blood of Infants of Diabetic Mothers
Gestational diabetes mellitus (GDM) is a risk for the health of both the pregnant women and her infant. Its unfavorable effects start in utero and continue after birth. It is known that GDM increases oxidative stress and decreases antioxidant enzyme activities. In this study we aimed to investigate cord blood mean platelet volume (MPV) and ischemia-modified albumin (IMA) levels of infants of diabetic mothers (IDM).
Methods: Twenty-nine pregnant women with GDM between 37 and 41 gestational weeks who gave birth by spontaneous vaginal delivery were enrolled as study participants together with 20 healthy pregnant women as a control group. Weight, length, and head circumference of babies were measured by the same standard tape immediately after birth. Five milliliters of umbilical venous blood were obtained to study MPV and IMA levels.
Results: There was statistically significant difference in levels of MPV (p = 0.037) and IMA (p < 0.001) between groups. They increased in IDM compared with their healthy peers.
Conclusion: Evaluation of MPV and IMA together is useful for representing the potential oxidative stress of IDM