16 research outputs found

    Effect of Pregnant Women's Fear of Covid-19 on Their Expectations, Experiences, and Reactions in The First Ultrasound Examination

    Get PDF
    This study aims to determine the effect of pregnant women’s fear of COVID-19 on their expectations, experiences, and reactions in the first ultrasound examination. This study was conducted with 166 pregnant women who visited the polyclinic in a Hospital of University, on the March and May, 2021 and, have an ultrasound examination for the first time. Data were collected using the Personal Information Form, the Fear of COVID-19 Scale (FCV-19S), and the Parents’ Expectations, Experiences, and Reactions to Routine Ultrasound Examination Scale (PEER-U). The average age of pregnant women was 29.02±5.56. While 15.1% had a COVID-19 positive history, 8.4% lost someone they knew due to COVID-19. FCV-19S score was found 18.26±5.32. Fear of COVID-19 scores were higher in women who did not work and who had their first pregnancy.  While the mean score for PEER-U before was 59.05±6.99, the mean score for PEER-U after was 65.07±4.53. While a positive correlation was reported between FCV-19S and the scores for PEER-U before (r=0.392), no significant correlation was detected between FCV-19S and the scores for PEER-U after.  Pregnant women were found to experience an average fear of COVID-19. It was found a correlation between COVID-19 and the scores for PEER-U before. The fear of COVID-19 and the scores for PEER-U before were found to be affected by some socio-demographic characteristics

    Determination of the effects of music on anxiety and sleep quality in risk pregnancies at bed rest in the hospital.

    No full text
    TEZ13126Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2020.Kaynakça (s. 64-78) var.XII, s. :_29 cm.Araştırma, hastanede yatak istirahatindeki riskli gebelerde anksiyete ve uyku kalitesi üzerine müziğin etkisinin belirlenmesi amacıyla 80 kontrol ve 80 deney olmak üzere 160 riskli gebe ile yapılmıştır. Ön test-son test desende randomize kontrollü çalışmada, deney grubuna alınan gebelere araştırmacı tarafından kulaklık ile Acemaşiran makamındaki müzik ardışık 3 gün, günde 2 kez 40 dakika süreyle dinletilmiş, kontrol grubundaki gebelere rutin uygulamalar yapılmıştır. Elde edilen veriler SPSS (Statistical Programme for Social Science) 22.0 for Windows paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Deney ve kontrol grubundaki gebeler yaş, eğitim düzeyi, meslek, ekonomik durum, gebelik sayısı, doğum sayısı, düşük/kürtaj sayısı, yaşayan çocuk sayısı, şuan ki gebelik haftası ve hastanede kaldığı süre açısından benzerdir. Deney ve kontrol gruplarındaki gebelerin sürekli kaygı düzeyi benzer olup dinletilen müzik sonrası durumluk kaygı puanı ortalamaları deney grubu lehinde azalmıştır (p?0.05). Dinletilen müzik sonrası, deney grubundaki gebelerin subjektif uyku kalitesi puanları düşmüş, uyku kaliteleri anlamlı olarak yükselmiştir. Deney grubundaki gebelerin uyku latansı puanları dinletilen müzik sonrası düşerek uykuya geçişleri kolaylaşmıştır. Dinletilen müzik sonrası deney grubundaki gebelerin uyku süreleri, uyku etkinliği, gündüz fonksiyonları ve toplam PUKİ puanları anlamlı olarak artmış, uyku bozukluğu ve ilaç kullanımı azalmıştır (p?0.05). Çalışmamızın sonucunda, hastanede yatak istirahatinde olan riskli gebelere Acemaşiran makamında müzik dinletilmesinin gebelerin anksiyete düzeylerini azalttığı ve uyku kalitelerini yükselttiği belirlenmiştir.The study was carried out with 160 risky pregnant women, 80 of whom were control and 80 experiments, in order to determine the effects of music on anxiety and sleep quality in risky pregnant women at bed rest in the hospital. In the randomized controlled study in the pretest-posttest order, the pregnant women who were taken to the experimental group were listened to the music in the Acemaşiran mode by the researcher for 40 minutes 2 times a day for 3 consecutive days, and the pregnant women in the control group were applied clinical routine. The data obtained were evaluated using SPSS (Statistical Program for Social Science) 22.0 for Windows package program. It was observed that the pregnant women in the experimental and control groups were similar in terms of age, educational status, occupation, economic status, number of pregnancies, number of births, number of abortions, number of living children, current week of gestation and length of hospital stay. The trait anxiety level of pregnant women in the experimental and control groups was similar, and the state anxiety score averages after listening to music decreased in favor of the experimental group (p?0.05). After listening to music, the subjective sleep quality scores of the pregnant women in the experimental group decreased and their sleep quality increased significantly. The sleep latency scores of pregnant women in the experimental group decreased after listening to music and made it easier for them to go to sleep. After listening to music, the sleep duration, sleep efficiency, daytime functions and total PSQI scores of the pregnant women in the experimental group increased significantly, sleep disturbance and drug use decreased (p?0.05). As a result of our study, it was determined that playing music in the Acemaşiran mode to the risky pregnant women who were at bed rest in the hospital decreased their anxiety levels and increased their sleep quality

    An overview of Ottoman birth traditions in the early republic period: "Some Exchange and Hornes in Born" evaluation on Hamit Zübeyir Koşay’s article

    Get PDF
    Amaç: Bu çalışmada, 1927 yılında Hamit Zübeyir tarafından Türk Yurdu dergisinde Osmanlıca yayımlanan “Doğumla Alakadar BazıÂdet ve Hurafeler” adlı makale günümüz Türkiye Türkçesine çevrilerek incelenmesi amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Çalışma, Türk Yurdu dergisinin 1927 senesi eylül ayı 6. Cilt 33 numaralı sayısında Hamit Zübeyir Koşay tarafındanyayınlanan “Doğumla Alakadar Bazı Âdet ve Hurafeler” başlıklı makalesi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada nitel araştırmayöntemlerinden doküman analizi tekniği kullanılmıştır.Bulgular: Bu kısımda, eserin günümüz Türkiye Türkçesine çevrilmiş hâli eserde verildiği gibi başlıklar şeklinde ve 15 konu başlığınumaralandırılarak verilmiştir.Sonuç: Eserde bahsedilen âdet ve hurafelerin genellikle İç Anadolu coğrafyasında olan âdet ve hurafeler olduğu görülmektedir.İncelenen âdet ve hurafelerden 3 tanesi doğum öncesi ile ilgili, 12 tanesi ise doğum sonrası uygulanan âdet ve hurafedir. Ülkemizinbirçok yerinde geçmişte uygulanmış bazı âdet ve hurafelerin hâlâ uygulandığı bazılarının ise tıbbın ilerleme kaydetmesiylezararlarının olduğunun ispatlanması sonucu ortadan kalktığı görülmüştür. Sonuç olarak, Anadolu batıl inanç diye tabir edilen âdet vehurafeler bakımından özellikle de doğum ve hamile kadınlarla ilgili örneklerin çokça olduğu bir coğrafyadır.Object: In this study, the article entitled "Some Relevant Adults and Widowed by Birth" published in 1927 by the author of Hamit Zübeyr in the Turkish Yurdu magazine was translated into Turkish Turkic. Materials and Method: The work was published in September 1927 in Volume 6, Volume 33, of the Turkish Journal of Homeland. Document analysis method was used in qualitative research techniques. Results: In this section, the title work of contemporary Turkey as given in the work appeared in Turkish and translated into 15 topic is given numbered. Conclusion: It is seen that the customs and superstitions mentioned in the work are usually customs and superstitions that are in the inner Anatolian geography. Three of the customs and superstitions examined are related to prenatal and 12 of them are postpartum customs and superstitions. It has been observed that some customs and superstitions that have been applied in the past in many parts of our country are still applied, and some of them have disappeared as a result of the proving that they are harmful with the progress of medicine. As a result, Anatolia is a geography where there are many examples of customs and superstitions, especially about childbirth and pregnant women

    CİNSEL MİTLER VE EBELİK

    No full text
    Nesnel olarak, neslin devamı için gerekli olan cinsellik, subjektif olarak da oldukça önemli ve insanoğlunun yaşantısını etkileyen bir kavramdır. Toplumdan topluma değişen cinsellik kavramı kimi zaman bir görev, zorunluluk, ihtiyaç kimi zaman ise mutluluk olarak tanımlanır. Cinselliğe ilişkin genel düşünce bir tabu olarak görülmesidir. Toplum olarak cinsellik ile ilgili konuları konuşmaktan çekinir ya da hiç konuşmamayı tercih ederiz. Cinsel mitler bilimsel değeri olmayan, kişilerin yaşantısı, kültürel ve sosyal özellikleri ile şekillenen, doğru olmayan düşüncelerdir. Cinsellik ile ilgili oldukça fazla mit vardır. Bu yanlış inanışlara “cinsel birlikteliği her zaman başlatan ve sonlandıran erkek olmalıdır”, “kadının cinsel birliktelikte zevk alma hakkı yoktur”, “bütün fiziksel temaslar cinsel birliktelik ile sonlanmalıdır”, “mastürbasyon kötü bir eylemdir, pistir ve zararlıdır” örnek olarak verilebilir. Toplumumuz halen sağlıklı ve yeterli cinsel bilgi kaynaklarından yoksundur. Eksik ve abartılı mesajların alındığı cinsel bilgi kaynaklarına bağlı olarak cinsel mitler toplumumuzda halen yaygın olarak görülmektedir. Yaygın olan cinsel mitler ile baş edebilme, cinsel bilgilerin zamanında ve doğru kaynaklardan bireylere aktarılması ve sağlıklı, doyumlu bir cinsel yaşam ile mümkündür. Bu nedenle, sağlıklı ve yeterli cinsel bilgilerin verildiği kaynaklara gereksinim vardır. Cinsellikle ilgili kulaktan dolma, bilimsel olmaktan uzak, eksik bilgiler yerine; ailede anne ve baba ile başlayan, okullarda öğretmenlerin desteği ile devam eden, profesyoneller rehberliğinde, bilimsel kaynaklı, net ve anlaşılır cinsel eğitim programları erken yaşlardan itibaren başlamalıdır. Kadın ve aile sağlığının korunması, geliştirilmesi ve yükseltilmesinde önemli rolleri olan ebelerin bütüncül yaklaşımla yaklaşması ve kadını tüm yönleriyle değerlendirerek cinsel yaşam kalitesinin yükseltilmesine katkı sağlamalıdır

    TÜRKİYE’DE 2000-2016 YILLARI ARASINDA RİSKLİ GEBELİK KONUSUNDA YAPILAN TEZLERİN İNCELENMESİ

    No full text
    Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de riskli gebelik konusunda yapılmış lisansüstü tezlerin değerlendirilmesidir. Araştırma tarama modelinde tasarlanmış bir meta-değerlendirme çalışmasıdır. Araştırmanın örneklemini; YÖK Ulusal Tez Veri Tabanında yer alan ve tam metin olarak ulaşılabilen 41 tez oluşturmaktadır. Araştırma, 2000-2016 yılları arasında Türkiye’de riskli gebelik konusunda apılmış olan ve “ riskli gebelik, risky pregnancies” anahtar sözcükleriyle taranarak tam metnine ulaşılabilen lisansüstü tezlerle sınırlıdır. Ulaşılabilen tezler; tezin yayınlanma yılı, alanı, enstitünün bağlı olduğu üniversite, tezin türü, yöntem, model, veri toplama teknikleri ve veri toplama aracı değişkenlerine göre incelenmiştir. Verilerin analizinde “doküman analizi” tekniği kullanılmıştır. Riskli gebelik ile ilgili tezlerin daha çok 2009-2016 yıllarında yapıldığı ve bunların çoğunlukla tıpta uzmanlık ve yüksek lisans tezi olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca tezlerin çoğunlukla tanımlayıcı/kesitsel modelde yapıldığı ve veri toplama aracı olarak da en fazla form kullanıldığı görülmektedir. Bu sonuçlar doğrultusunda riskli gebelik konusunu daha kapsamlı inceleyebilecek ve bu konuda yenilikler ortaya koyabilecek tezlerin yapılması gerektiği söylenebili

    Prenatal Dönemde Bilgi Edinme Konusunda Teknolojinin Kullanımı

    No full text
    GİRİŞ VE AMAÇ Gebelik ve doğum fizyolojik bir olay olarak kabul edilmekle birlikte özellikle kadın için stresli dönemlerdir. Özellikle ilk gebeliklerde ebeveyn olmayı öğrenme, uyum sağlama, plan ve hazırlık yapma konusunda bireylerin bilgi arama davranışları oldukça üst seviyededir. Anne baba adayları bu amaçla sağlık çalışanlarından danışmanlık almak, yazılı-görsel ve işitsel yayınları takip etmek, bilişim teknolojisini kullanmak ya da gebe eğitim sınıflarına katılmak gibi girişimlerde bulunurlar. Bu dönemde kendisine ve doğacak bebeğine önem veren anne baba adayları prenatal bakım ve yardım alma çabası içinde olurlar. Prenatal dönemde gebe eğitiminin birçok olumlu etkisi bulunmaktadır. Eğitimin eşler arasındaki ilişki ve annelik rolüne bağlanma üzerine olumlu etkisinin olduğu, postpartum dönemde sosyal desteği arttırdığı, gebelerde sağlık bilincini yükselttiği, annenin gebelik ve doğum eylemi sorunlarıyla baş etme gücünü, doğum esnasında kendine güvenini sağladığı ve anksiyeteyi azalttığı, normal doğuma eğilimi arttırdığı belirtilmektedir. Gelişen teknoloji ile bilgi edinme kaynakları sayıca ve nitelikçe değişim göstermiştir. Bu bakımdan edinilen bilginin kaynağı, doğruluğu, kullanılabilirliği çok önemlidir. Özellikle bilişim teknolojisi alanında yaşanan gelişmeler dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli değişimlere neden olmuş, internet gün geçtikçe artan, değişen ve gelişen bilgiyi yayma konusunda önemli bir araç haline gelmiştir. Televizyon ve radyolarda sayıca artan sağlık programları yine bireylerin sağlık konusunda birçok anlamda bilgi edindikleri araçlardır. Teknolojik araçların kullanımının artmasında en önemli faktör ulaşılabilirlik ve tekrar ulaşabilirlik, zaman ve maliyet konularında sağladığı avantajdır. Ulaşılan kaynağın bilgi düzeyinin doğruluğu ve kullanılabilirliği ise endişe yaratan dezavantajıdır. Bu bakımdan hekim, ebe ve hemşirelerin, anne baba adaylarının bilgi gereksinimlerine göre farklı eğitim yöntemleri kullanarak eğitimlerini planlanması ve eğitim programlarının güncel teknolojiye dayalı olarak yapılabilmesi için bilgi teknolojilerini yakından izleme ve öğrenmeleri kaçınılmazdır. Bu çalışma, gebelik süresince gebelerin teknolojik araçları ne amaçla, ne sıklıkla ve ne düzeyde kullandıklarını belirlemek amacıyla planlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM Kesitsel tipte tanımlayıcı olarak planlanan araştırma için literatür doğrultusunda araştırmacı tarafından hazırlanan anket formu kullanılacaktır. Araştırmanın Evren ve Örneklemi Çalışmanın evrenini Aralık 2014-Şubat 2015 tarihleri arasında Adana Kadın Hastalıkları ve Çocuk Hastanesi polikliniklerine başvuran kadınlar, örneklemini ise çalışmanın yapıldığı tarihler arasında gebe polikliniğine başvuran ve araştırmaya katılmayı kabul eden sağlıklı gebeler oluşturacaktır. Veri Toplama Araçları Veri toplama formu literatür taranarak özgün olarak hazırlanmış olup, gebelerin sosyodemografik özellikleri, obstetrik öyküleri, teknolojik aletlerden günlük yaşamlarında yararlanma düzeyleri ve gebelik süresince bilgi edinme konusunda teknolojik aletleri ne amaçla, ne sıklıkla ve ne düzeyde yararlandıklarını belirlemek üzere hazırlanmış 30 sorudan oluşmaktadır. Bulgular: Gebelerin yaş ortalaması 27±6.24’dir. Gebelerin %98.5’i evli, %53.1’i en az ilkokul düzeyinde eğitim almış, %91.5’i çalışmıyor, %70’i gelir düzeyi orta, %24.5’inin ilk gebeliği, %26.9’u hiç doğum yapmamış, %30’u 1 veya daha fazla gebelik kaybı olmuştur. Katılımcıların %92.2’si günlükhayatında teknolojik aletlerden faydalanmaktadır. Televizyon, radyo ve internet oranla daha fazla kullanılarak %84.6 oranında izlenmektedir. TV sıklıkla film izlemek, haber programı izlemek ve bilgi edinmek amaçlı kullanılmaktadır. İnternet ise sırasıyla bilgi edinmek, sağlıkla ilgili programları takip etmek ve meslek amaçlı çalışmak için kullanılmaktadır. Gebelik süresince %17.7’si bu kaynaklardan kullanımı artırmışlardır. TV izlemede %27.7, radyo dinlemede %16.9 bilgisayar kullanımında %27.7’lik artış olmuştur. Gebelik haftasına göre değişimler, bebek bakımı ve sağlığı, gebelikte yapılan testler, gebelik problemleri teknolojik aletlerden yararlanmadaki artışın nedeni olarak belirtilmiştir. Gebelerin %56.2’si teknolojiden yararlanmayı güvenilir bulmaktadır. Bilgileri, mantıklı ve doğru bulduğu, alanında uzman kişilerce hazırlandığı, güncel ve her konuda bilgi verildiği, farklı sitede benzer açıklamalar olduğu, kolay ulaşıldığı,kaynaklara dayalı olduğu için güvenilir bulduklarını belirtmişlerdir. Gebelerin %30’u interneti daha güvenilir bulmaktadır. Gebelerin %59.2’si edindikleri bilginin bir kısmını, %9.2’si tamamını hayatına aktarırken, %31.5’lik bir kısım yaşantısına yansıtmamaktadır. TV’de gebelikle ilgili kadın programları, sağlık programları ve çocuk gelişimi ile ilgili programlar takip edilmektedir. %40.8’i internette gebelik-annelik çocuk ile ilgili birçok siteden yaralanmaktadır. Bunun yanı sıra %17.7’si ünlülerin tavsiyelerini, %13.1’i internet tabanlı eğitim programlarını, geri kalanı gebelik ve doğumla ilgili çeşitli görselleri ve videoları takip ettiklerini belirtmişlerdir. Katılımcıların %40’ı TV, radyo ya da internetten edinilen bilgileri ebesine veya doktoruna danıştığını, %64.6’sı bu bilgileri yararlı bulduğunu ve %50.8’i başkalarına önerdiğini belirtmiştir. Öneride bulunanların sadece %1.5’i sağlık profesyonelidir. Buna karşın yaklaşık üçte birine arkadaşları, geri kalanına eşi ve yakın akrabaları öneride bulunmuştur. Sonuç: Gebeler, günümüzde teknolojik olanaklardan büyük oranda yararlanmakta ve buralardan edindiği bilgileri, uygulamalarını günlük yaşantılarına bir şekilde yansıtmak ve büyük oranda birbirlerine önermektedir. Buna karşın herhangi bir sağlık profesyoneline danışma oranı oldukça düşüktür. Bu dönemde edinilen bilgilerin güvenilirliği son derece önemlidir. Bu bakımdan prenatal dönemde ebeler, gebelerin her izleminde bakım gereksinimlerini belirleyerek eğitim, danışmanlık, savunucu ve uygulayıcı rolleri ile kadınlara ulaşmalıdır

    Evaluation of Chronic Patient Nursing Care by The Patients: A University Hospital Case

    Get PDF
    This study aims to identify satisfaction levels of adult chronic patients regarding the care they received at the hospital.The descriptive and cross-sectional study was conducted at Çukurova University Faculty of Medicine Balcalı Hospital between 01.08.2016-31.10.2016. The sample consisted of 910 patients. The data was collected with “Personal Information Form” and "Patient Assessment of Chronic Illness Care (PACIC)." The data were analyzed via IBM 20.0 program. Ethical committee approval, permission from the institution and verbal consent from the patients were obtained for the study.The averageage of the participants was 50.88±16.55. The averagehospitalization duration was 9.22±11.55 days. It was indicated that 38% of the respondents have cardiovascular diseases, 94.6% use a kind of medication,91.7% have their medications on time, 85.5% take recommended dosages, 45.5% know the name and the number of the medication they take. The average score for chronic patient care evaluation scale was 3.11±0.74. When the subscales of the scale are analyzed, it was found that the average score for patient participation subscale is 3.75±0.93, decision-making support subscale is 3.46±3.33, target-settingsubscale is 2.95±0.78, problem-solving subscale is 3.28±0.97 and monitoring/coordination subscale is 2.51±1.03. Significant correlations were found between the respondents’ education level and health education with their evaluations of chronic care. It was indicated that the patients’ satisfaction with the nursing care is medium, the highest average scores are in decision-making subscale while the average score for monitoring/coordination subscale is the lowest. Inorder to raise the satisfaction levels of chronic patients regarding nursing care, chronic patient care should be prioritized in organized education and on-the-job training for nurses. By emphasizing the importance of monitoring and coordinating the patients, better management of chronic diseases can be achieve

    PRENATAL DÖNEMDE BİLGİ EDİNME KONUSUNDA TEKNOLOJİNİN KULLANIMI

    No full text
    Bu çalışma, gebelik süresince gebelerin teknolojik araçları ne amaçla, hangi sıklıkla ve ne düzeyde kullandıklarını belirlemek amacıyla planlanmıştır. Çalışmanın örneklemini Aralık 2014-Şubat 2015 tarihleri arasında Adana Kadın Hastalıkları ve Çocuk Hastanesi polikliniklerine başvuran ve araştırmaya katılmayı kabul eden 130 sağlıklı gebe oluşturmuştur. Veri toplama formu, gebelerin sosyodemografik özellikleri, obstetrik öyküleri ve gebelik süresince bilgi edinme konusunda teknolojik aletleri ne amaçla, hangi sıklıkla ve ne düzeyde yararlandıklarını belirlemek üzere özgün olarak hazırlanmıştır. Gebelerin %56.2’si teknolojiden yararlanmayı güvenilir bulmaktadır. Bilgileri, mantıklı ve doğru bulduğu, alanında uzman kişilerce hazırlandığı, güncel ve her konuda bilgi verildiği, farklı sitede benzer açıklamalar olduğu, kolay ulaşıldığı, kaynaklara dayalı olduğu için güvenilir bulduklarını belirtmişlerdir. Gebelerin %30’u interneti daha güvenilir bulmaktadır. Gebeler, günümüzde teknolojik olanaklardan büyük oranda yararlanmakta ve buralardan edindiği bilgileri, uygulamalarını günlük yaşantılarına bir şekilde yansıtmak ve büyük oranda birbirlerine önermektedir. Buna karşın herhangi bir sağlık profesyoneline danışma oranı oldukça düşüktür

    ÜREME ÇAĞINDAKİ KADINLARIN VAJİNAL DUŞ YAPMA DURUMLARI ve GENİTAL HİJYEN DAVRANIŞLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

    No full text
    Amaç: Bu çalışma üreme çağındaki kadınların vajinal duş yapma durumlarının vajinal infeksiyon üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Çalışmanın evrenini 1 Mart – 1 Nisan 2017 tarihleri arasında Adana Kadın Hastalıkları ve Çocuk Hastanesi jinekoloji polikliniklerine başvuran kadınlar, örneklemini ise çalışmanın yapıldığı tarihler arasında jinekoloji polikliniğine başvuran ve araştırmaya katılmayı kabul eden üreme çağındaki 15-49 yaş arasındaki kadınlar (n=200 ) oluşturmuştur. Bulgular: Kadınların yaş ortalaması 31 ± 0.1’dir. Kadınların %72.5’ inin ev hanımı olduğu, % 84’ünün çekirdek aileye sahip olduğu belirlenmiştir. Kadınların % 57’si vajinal duş yaptığını, vajinal duş yapanların %32’si bu uygulamanın sağlığa yararlı olduğunu ve vajinal duş yapanların % 80.9’u vajinal duş yapmayı kendi kendine uygulamaya karar verdiğini ifade etmiştir. Katılımcılar vajinal duş yapma nedeni olarak % 45.5’i dini nedenler, %31.5’i kaşıntılarını hafifletmek, %30.5’i kendisini iyi hissetmek ve %16.5’i eşini memnun etmek olarak ifade ettikleri görülmüştür. Vajinal duş hakkında sağlık personellerinden bilgi alma durumu ise %16’dır. Çalışmaya katılan kadınların Genital Hijyen Davranışları Envanteri puanı 102 olarak belirlenmiştir. Sonuç ve Öneriler: Araştırma sonucunda, katılımcıların genital hijyen davranışları olumlu olmakla birlikte vajinal duş yapma sıklığı da yarıdan fazladır ve uygulayanların üçte biri bunun yararlı olduğunu düşünmektedir. Kadınların vajinal duş hakkında bilgi sahibi olma durumu değerlendirildiğinde, sağlık personellerinden bilgi alma durumu düşük bulunmuştur. Bu sonuçlar ışığında kadınların vajinal duş hakkında sağlık personelleri tarafından bilgilendirilmesi önemlidir. Bu konuda sağlık hizmeti sağlanan her alanda ebelere oldukça önemli görevler düşmektedir. Üreme çağındaki kadınlara üreme sağlığı konularında eğitim ve danışmanlık yapılması ileri dönemlerde sağlık sorunlarının gelişmemesine katkı sağlayacaktır

    Identification of midwifery students’ menstrual attitudes

    No full text
    Problem statement: This study is designed based on the idea that attitudes towards menstruation can be multi-directional; they can be positive as much as negative and the physiological and emotional symptom expectations during premenstrual or menstrual period can influence the attitudes.Objective: The descriptive study aims to identify midwifery students’ menstrual attitudes.Material and Methods: Research population consists of 100 students who are in their 1st and 2nd year in Cukurova University Health Sciences Faculty Midwifery Department during 2014-2015 education year and the sample consists of 92 students. Permission of the institution, ethics committee approval and informed verbal consent of the participants were obtained. A questionnaire that includes sociodemographic information and menstrual features, and Menstrual Attitude Questionnaire. The data was analyzed with IBM 20.0 package program.Findings: The average age of the participants is 19.75±1.86 and average menarche age is 13.77±1.25. It is indicated that 87.0% of the participants have knowledge regarding menstruation, yet 48.9 had worries during their first menstruation, 77.2% have regular menstruations, 71.7% experience premenstrual problems and 89.1% experience dysmenorrhea. Total average score of the participants on Menstrual Attitude Scale is 66,93±8,12; the average scores for subscales are (10,93±2,74) menstruation as an annoying phenomenon, (8,10±2,02) as a natural phenomenon, (11,24±2,12) sensing/recognizing menstruation in advance and (11,81±1,88) denial of menstrual effects.Conclusion: Based on high average scores for Menstrual Attitude Scale, it is found that the students have positive attitudes towards menstruation. It can also be claimed that since the participants perceive menstruation as a natural phenomenon, they can easily cope with related problems
    corecore