28 research outputs found

    Sensibilidade moral, experiências éticas e fatores relacionados da enfermagem pediátrica: um estudo transversal correlacional

    Get PDF
    The aim of this study is to determine the ethical experiences and the level of moral sensitivity and related factors of pediatric nurses working in hospital settings. Designed as descriptive and cross-sectional, the study was undertaken at three public hospitals in Konya and Ankara, Turkey and included the participation of a total of 200 pediatric nurses. The Moral Sensitivity Questionnaire (MSQ) was used for evaluation of the ethical sensitivities of the nurses. Of the 200 nurses, 46.5% had working experience of between 1–5 years, 58% were married, 18.6% had not undergone any ethics education, and 59.5% held a bachelor’s degree. A large majority (95%) of the pediatric nurses reported that they had encountered ethical problems. The mean moral sensitivity score of the nurses was 95.89±24.34, with higher scores in this area being observed in the nurses who were in the older age group and had worked longer than others (pEl objetivo de este estudio consiste en determinar las experiencias éticas y el nivel de sensibilidad moral y factores relacionados de enfermeras pediatras que trabajan en hospitales. El diseño del estudio es descriptivo y transversal y se realizó en tres hospitales públicos en Konya y Ankara en Turquía, incluyendo la participación de un total de 200 enfermeras pediatras. Para evaluar la sensibilidad ética de las enfermeras se usó el Cuestionario sobre Sensibilidad Moral (CSM). De las 200 enfermeras, 46,5% tenía experiencia de trabajo entre uno y cinco años, 58% era casada, 18,6% no había recibido educación en ética y 59,5% era licenciada. Una gran mayoría (95%) de las enfermeras pediatras informó que había experimentado problemas éticos. El puntaje medio de sensibilidad moral fue de 95.89±24.34, con puntajes más altos para las enfermeras de mayor edad y que habían trabajado más tiempo (pO objetivo deste estudo é determinar as experiências éticas e o nível de sensibilidade moral e fatores relacionados da atuação da enfermagem pediátrica no ambiente hospitalar. Concebido como descritivo e transversal, o estudo foi realizado em três hospitais públicos em Konya e Ankara (Turquia) e contou com a participação de um total de 200 enfermeiros pediátricos. O questionário de sensibilidade Moral (MSQ) foi usado para avaliar a sensibilidade ética dos enfermeiros. Dos 200 enfermeiros, 46,5% tinham experiência profissional entre 1 a 5 anos, 58% eram casados, 18,6% não tinham qualquer instrução de estudos de ética e 59,5% tinham graduação. Uma grande maioria (95%) dos enfermeiros pediatras relataram que já encararam problemas éticos. A pontuação média acerca da sensibilidade moral dos enfermeiros foi de 95.89±24.34, com notas mais altas no grupo em que os enfermeiros estavam na faixa etária mais velha e tinham trabalhado mais do que outros (p < 0,05). A pontuação média de sensibilidade moral dos enfermeiros foi determinada em um nível médio e foi identificada pela influência da faixa etária e de tempo que tinham trabalhado

    Text message based interventions used in pregnancy

    Get PDF
    Mobil Sağlık (mSağlık) uygulamaları arasında en yaygın olarak kullanılan teknoloji Kısa Mesaj Hizmeti (SMS)’dir. SMS yüksek kaliteli, düşük maliyetli, esnek ve hasta memnuniyeti yüksek sağlık hizmetinin sunulmasını olanak sağlamaktadır. Bu özelliğinden dolayı anne sağlığının korunması ve geliştirilmesinde bir fırsat olarak görülmektedir. Bu makalede gebelikte kullanılan kısa mesaj hizmeti (SMS) temelli uygulama örneklerine yer verilmiş ve SMS temelli uygulamalarının gebelikte bilgi, tutum ve davranışa etkisine dair kanıtlar özetlenmiştir.The most widely used technology among Mobile Health (mHealth) interventions is the text message. Text message enables the provision of high quality, low cost, flexible and patient satisfaction high health service. Due to this feature, it is seen as an opportunity to protect and improve maternal health. This article includes examples of text message based interventions used in pregnancy and the evidence of the effect of text message based interventions on knowledge, attitude and behavior in pregnancy

    Üniversite öğrencilerinin erken evlilik ve çocuk gelinler hakkındaki görüşleri

    Get PDF
    Bu çalışma, üniversite öğrencilerinin erken evlilik ve çocuk gelinler hakkındaki görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Şubat – Mart 2016 tarihleri arasında yapılmış, tanımlayıcı türde bir çalışmadır. Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesinde sağlık alanında öğrenim gören ve çalışmaya katılmayı kabul eden 477 öğrenci ile çalışma tamamlanmıştır. Veriler erken evliliklere ve çocuk gelinlere yönelik araştırmacılar tarafından oluşturulmuş anket formu ile toplanmıştır. Öğrencilerin %71.5’i kadının günlük hayatını düzenlemede dini kurallar ve geleneklerin dikkate alınması gerektiğini ve %90.1’i ise kadının ailedeki görevinin ev işlerini yapmak ve çocuk bakmak olmadığını, %24.5’i çocuk gelin kavramını; “zorla evlendirilen kızlar” olarak, %88.1’i erken evliliği bir istismar türü olarak ifade etmişlerdir. Çalışmada öğrencilerin %94.5’i evlenmeden cinsel ilişki yaşamayı ve %94.1’i ise erken yaşta evlenmeyi doğru bulmadıklarını belirtmişlerdir. Öğrenciler erken yaşta yapılan evlilik nedenlerini sırasıyla aile yapısı, eğitim düzeyi ve kültür (%78.8, %58.9, %54.3) olarak ifade etmişlerdir. Erken evliliklerin önlenmesi için öğrencilerin %83.2’si ailelere eğitim verilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Erken evlilikler ve çocuk gelin konusu, sosyal, hukuksal, fiziksel ve psikolojik boyutları olan ciddi bir toplumsal sorundur. Bu bağlamda erken evliliklerinin önlenmesine yönelik olarak sağlık, sosyoloji, hukuk ve sivil toplum kuruluşları alanında ortak çalışmaların yapılması gerekir. Özellikle sağlık alanında eğitim alan ve çalışan bireyler, erken evliliklerin ve çocuk gelin olmanın getireceği riskler konusunda bireyi, aileyi ve toplumu eğitme rolünü üstlenmelidirle

    Primipar Gebelere Motivasyonel Görüşme Yöntemi ile Verilen Eğitim Programının Doğum Korkusuna, Doğumda Öz-Yeterliliğe ve Doğum Şekline Etkisi: Randomize Kontrollü Çalışma

    No full text
    This two-group, parallel randomized controlled study was conducted to evaluate the effect of the training program provided to primipara pregnant women through the motivational interview method on their fear of childbirth, childbirth self-efficacy and delivery mode. The study was carried out in the Gynecology and Obstetrics Polyclinic of Nevşehir State Hospital between August 2019 and May 2020 with 73 primipara pregnant women who met the inclusion criteria. The primipara pregnant women included in the study sample were assigned to the intervention (n=37) and control (n=36) groups using the block randomization method. The women in the intervention group were individually provided with “Training Program on Fear of Childbirth Based on Motivational Interview Method” once a week, four sessions in total, while no interventions were made for those in the control group other than routine hospital practices. Study data were collected using a descriptive information form, the Wijma Delivery Expectancy/Experience Questionnaire (W-DEQ) versions A-B, the Childbirth Self-Efficacy Inventory-Short Form (CBSEI-SF) and the Delivery Evaluation Form. Data were analyzed using number, percentage, mean, standard deviation, median, percentage, chi-square test, Independent Groups t test, Mann Whitney U test, Wilcoxon test. ANOVA test and Friedman test were used for repeated measures. The mean post-training and 37-40 gestational week W-DEQ-A scores of the women in the intervention group were found to be lower compared to their mean W-DEQ-A scores before the training (p0.05), the mean 37-40 gestational week W-DEQ-A scores of the pregnant women in the intervention group were significantly lower than those in the control group (p0.05). As a result, the training program provided to primipara pregnant women through the motivational interview method was found to reduce their fear of childbirth and increase their self-efficacy during childbirth, but not to have any effect on delivery modes. In line with the results of the study, training programs based on the motivational interview method for the fear of childbirth should be integrated into the nursing care planned to reduce fear of childbirth in the prenatal period and increase self-efficacy during childbirth.Araştırma, primipar gebelere motivasyonel görüşme yöntemi ile verilen eğitim programının doğum korkusuna, doğumda öz-yeterliliğe ve doğum şekline etkisini değerlendirmek amacıyla iki gruplu paralel randomize kontrollü çalışma olarak yapılmıştır. Araştırma, Nevşehir Devlet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniği’nde Ağustos 2019-Mayıs 2020 tarihleri arasında, araştırmanın dahil edilme kriterlerine uyan 73 primipar gebe (müdahale:37, kontrol:36) ile yürütülmüştür. Örnekleme alınan primipar gebeler tabakalı blok randomizasyon yöntemine göre müdahale ve kontrol grubuna atanmıştır. Müdahale grubunda yer alan 37 gebeye haftada bir kez olmak üzere toplam dört oturumda bireysel olarak “Doğum Korkusuna Yönelik Motivasyonel Görüşme Yöntemine Dayalı Eğitim Programı” uygulanmış, kontrol grubundaki 36 gebeye ise rutin hastane uygulamalarının dışında herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında; Tanıtıcı Bilgiler Formu, Wijma Doğum Beklentisi/Deneyimi Ölçeği (W-DEQ) A ve B Versiyonu, Doğum Eyleminde Öz-yeterlilik Ölçeği Kısa Versiyonu (DÖYÖ) ve Doğum Eylemi Değerlendirme Formu kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, ortanca, yüzdelik, ki-kare testi, Bağımsız Gruplarda t testi, Mann Whitney U testi, Wilcoxon testi, tekrarlı ölçümlerde ANOVA testi ve Friedman testi kullanılmıştır. Müdahale grubundaki gebelerin eğitim sonrası ve 37-40. gebelik haftası W-DEQ A versiyonu puan ortalamalarının eğitim öncesi puan ortalamalarına göre daha düşük olduğu belirlenmiştir (p0,05), müdahale grubundaki gebelerin 37-40. gebelik haftasında W-DEQ A versiyonu puan ortalamalarının kontrol grubundakilere göre anlamlı derecede düşük olduğu saptanmıştır (p0,05). Sonuç olarak; primipar gebelere motivasyonel görüşme yöntemi ile verilen eğitim programının gebelerin doğum korkularını azalttığı ve doğumda öz-yeterliliklerini artırdığı saptanırken, doğum şekillerine etkisinin bulunmadığı belirlenmiştir. Araştırma sonuçları doğrultusunda; doğum öncesi dönemde doğum korkusunu azaltmak ve doğumda öz-yeterliliği artırmak için planlanan hemşirelik bakımı içerisine doğum korkusuna yönelik motivasyonel görüşme yöntemine dayalı eğitim programının entegre edilmesi önerilmektedir

    Complementary and İntegrated therapy approaches using cope with dismenore

    No full text
    Üreme çağında kadınlarda en sık görülen menstrüasyonel problemlerden biri dismenoredir. Dismenorenin dünya genelinde görülme prevelansı %60 ila %89.1 arasında değişmektedir. Kadınlar bu sorunla baş etmek için tamamlayıcı ve bütünleşik terapi yaklaşımlarına yönelmektedir ve günümüzde de bu terapiler dünyanın her yerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Kadınların dismenore yönetiminde kullandığı tamamlayıcı ve bütünleşik terapiler: vücut terapileri, zihin beden teknikleri, vitamin mineral desteği ve bitkisel terapilerdir. Bu yöntemlerin uzman görüşü alınarak doğru şekilde uygulanması ve kullanılması önemlidir. Sağlık bakım profesyoneli olarak okul, halk ve kadın sağlığı alanlarında çalışan hemşireler, kadınlara dismenore ile başetmesi tamamlayıcı ve bütünleşik terapileri önerebilirler. Bu çalışma, sağlık personeline günümüzde dismenore ile baş etmede kullanılan tamamlayıcı ve bütünleşik terapi yaklaşımları ile ilgili bilgilendirmeyi amaçlamaktadır

    Gebelikte kullanılan kısa mesaj hizmeti temelli uygulamalar

    Get PDF
    Mobil Sağlık (mSağlık) uygulamaları arasında en yaygın olarak kullanılan teknoloji Kısa Mesaj Hizmeti (SMS)’dir. SMS yüksek kaliteli, düşük maliyetli, esnek ve hasta memnuniyeti yüksek sağlık hizmetinin sunulmasını olanak sağlamaktadır. Bu özelliğinden dolayı anne sağlığının korunması ve geliştirilmesinde bir fırsat olarak görülmektedir. Bu makalede gebelikte kullanılan kısa mesaj hizmeti (SMS) temelli uygulama örneklerine yer verilmiş ve SMS temelli uygulamalarının gebelikte bilgi, tutum ve davranışa etkisine dair kanıtlar özetlenmiştir

    Hemşirelik öğrencilerinin etik duyarlılıkları ile eleştirel düşünme eğilimleri arasındaki ilişki

    Get PDF
    Araştırma, hemşirelik öğrencilerinin etik duyarlılıkları ile eleştirel düşünme eğilimleri arasındaki ilişkiyi saptamak amacıyla kesitsel, tanımlayıcı ve ilişki arayıcı olarak yapılmıştır. Araştırma bir üniversitenin sağlık yüksekokulunun hemşirelik bölümünde yapılmıştır. Araştırmanın evrenini, 2016-2017 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminde 2., 3. ve 4. sınıfta öğrenim görmekte olan 324 hemşirelik öğrencisi oluşturmuştur. Örneklem seçimine gidilmeyerek araştırmaya katılmayı kabul eden 233 öğrenci örneklem kapsamına alınmış olup, evrenin %72’sine ulaşılmıştır. Veriler, araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda hazırlanan Kişisel Bilgi Formu, Hemşirelik Öğrencileri İçin Uyarlanmış Etik Duyarlılık Ölçeği (HÖUEDÖ) ve Kaliforniya Eleştirel Düşünme Eğilimleri Ölçeği (KEDEÖ) kullanılarak toplanmıştır. Araştırmada öğrencilerin yaş ortalaması 21.54±2.00 olup, %72.1’i kız, %27.9’u erkek’tir. Öğrencilerin %68.7’sinin etik sorunlarla karşılaştığı, etik sorun ile karşılaşan öğrencilerin %77.5’inin bireye hastalığı hakkında bilgi verme, %74.3’ünün ise bakım uygulamaları konusunda etik sorunlarla karşılaştığı bulunmuştur. Öğrencilerin, HÖUEDÖ puan ortalaması 4.63± 0.56, KEDEÖ puan ortalaması 215.87±22.52 olarak saptanmıştır. Hemşirelik öğrencilerinin etik duyarlılığının nötr, eleştirel düşünme eğilimlerinin ise düşük düzeyde olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin etik duyarlılık ve eleştirel düşünme eğilimleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı belirlenmiştir (p>0.05)

    Doğum ağrısı ve yaklaşımlar

    No full text
    Ağrı, insanoğlunun her zaman yaşadığı, paylaştığı deneyimlerin bir parçası olup, hastalıklardan daha fazla insanı etkileyen bir olgudur. Ağrı çeken tüm insanlar, duygularını farklı şekilde dile getirirler. Ağrı pek çok insanın yaşadığı genel bir deneyimdir. Ağrının doğasını anlamak, ağrıdan kurtulmak ve etkilerini araştırmak için çeşitli incelemeler yapılmaktadır. Ağrı son derece bireysel bir olgu olması nedeniyle gerçek bir tanımı yoktur. Doğumun başladığını gösteren doğum ağrısı uterusun kantraksiyonları sonucu oluşur. Doğum eylemi, bugün bilinen ve tanımlanan en şiddetli ağrı kaynaklarından biridir. Yapılan çalışmalar kadınların büyük çoğunluğunun şiddetli doğum ağrısı deneyimi yaşadığını bildirmektedir. Özellikle primipar kadınlarda uterin kontraksiyon ağrısı ve doğum, karşılaştıkları en şiddetli ağrılı deneyim olmaktadır. Doğum eyleminde ağrının kontrolünde farmakolojik ve nanfarmokolojik yöntemlerden faydalanılmaktadır. Doğum ağrısının kontrolünde kullanılan farmakolojik yöntemler; nitröz oksit inhalasyonu, opioid enjeksiyonu ve epidural analjeziden oluşmaktadır. Nonfarmakolojik yöntemler içerinde transkütaz elektriksel sinir stimulasyonu (TENS), hipnoz, akupuntur, müzik masajve steril su enjeksiyonu gibi yöntemler sayılabilir

    Investigation of the effect of pregnant women’s childbirth-related Internet use on fear of childbirth

    No full text
    This research was carried out to examine the effect of childbirth-related Internet use by pregnant women on fear of childbirth (FOC). The descriptive study was conducted with 350 pregnant women who applied to the Outpatient Polyclinic of Gynaecology and Obstetrics. Of the pregnant women who used the Internet, 72.9% did so to research information about childbirth. The pregnant women used the Internet mostly to obtain information about coping with labour pain (43.4%), the delivery process (46.9%), the needs list at delivery (39.4%), about C-section/epidural analgesia for labour (26.8%), and about the environment of the delivery room (25.7%). It was determined that there was a statistically significant difference (p < .05) between the delivery-related video viewing status of the pregnant women, the mean score of the W-DEQ Version A (p < .05), and the FOC was lower in those who watched videos about delivery.IMPACT STATEMENT What is already known on this subject? Previous studies have shown that pregnant women frequently use the Internet as a source of information about childbirth. What do the results of this study add? The findings of this study reveal that watching videos and listening to or reading the narrations significantly affected the FOC. What are the implications of these findings for clinical practice or further research? Nurses who provide preconception and antenatal care should consider Internet use as a risk factor for FOC and should guide pregnant women to reliable sources

    Preconceptional care and the nurse's role.

    No full text
    Prekonsepsiyonel bakım, çiftlerin üreme fonksiyonunu ve üreme sağlığını olumsuz etkileyebilecek çevresel, biyomedikal, davranışsal, sosyal risk faktörlerini gebelik öncesinde saptayarak, uygun müdahalelerle azaltmak için yürütülen koruyucu sağlık hizmetidir. Bu hizmet gebelik oluşmadan en az üç ay önce anne-baba adaylarına rutin olarak sunulması gereken tarama, tanı, tedavi, sağlık eğitimi ve danışmanlık faaliyetlerini kapsamaktadır. Temel amacı, gebelik planlayan çiftlerin sağlık durumlarını, gebelik öncesinde optimum hale getirerek olumsuz gebelik sonuçlarını azaltmak ve gelecek nesillerin daha sağlıklı bireylerden oluşmasına katkı sağlamaktır. Prekonsepsiyonel bakım kapsamında çiftler beslenme, gebeliğin erken döneminde ilaç kullanımı, radyasyon maruziyeti, aile hikayesi ve genetik risk, teratojenlere maruz kalma durumu, sigara ve madde kullanımı, yüksek riskli davranışlar ve çevresel etmenler, aşılanma ile ilgili parametreler doğrultusunda değerlendirilmeli ve konsepsiyon öncesinde gerekli önlemler alınmalıdır. Prekonsepsiyonel bakımın bireylere verilmesi konusunda en büyük rol ve sorumluluklar hemşirelere düşmektedir. Bu rol ve sorumluluklar dahilinde hemşirelerin prekonsepsiyonel bakım ile ilgili farkındalıklarının arttırılması ve bilgilerini sürekli güncellemesi, bakım alan bireylere etkin danışmanlık hizmeti verilmesi açısından büyük önem taşımaktadır
    corecore