21 research outputs found

    Evaluation of Helicobacter pylori antigen positivity in stool samples of patients with dyspeptic complaints in a tertiary care hospital

    Get PDF
    Objective: Helicobacter pylori is a microorganism associatedwith gastritis, peptic ulcer disease and gastriccancer. We aimed to figure out the positivity rate in stoolsamples of outpatients with dyspeptic complaints visitinggastroenterology department and to evaluate its relationwith age, gender and seasonal changes.Methods: Between January 01, 2012 and December 31,2012, stool samples of 330 adult outpatients admitted togastroenterology department are investigated with an immunochromatographictest kit using monoclonal antibodiesfor detection of H. pylori antigen.Results: Among 330 patients’ stool samples tested, 67(20.3%) were positive. 18.6% of men and 22.2% of womenwere detected as positive. According to age groups,17.1% patients were positive for 15-35 age groups,27.1% patients were positive for 36-55 age groups and18.2% patients were positive for above 56. Seasonal differenceof H. pylori antigen positivity in stool samples wasstatistically significant (p=0.001). Highest positivity rate29.7% was detected for winter months (December-January-February). According to logistic regression analysis,winter is found as a risk factor with statistically significant2.295 times greater risk [p=0001, Exp (B) = 2.925, 95.0%C.I. for EXP (B) = 1.668-5.129].Conclusion: H. pylori antigen positivity rate of our study islower than other previously conducted studies in Turkey.But, positivity rates are higher among women comparedto men, concordant with other studies. Even more, detectionof high positivity rates in winter shows primary infectionand/or relapse can be affected by seasonal changes.Key words: Helicobacter pylori, gastroenterology, stool antigen tes

    Nadir bir sinüs enfeksiyonu etkeni olarak citrobacter koseri: bir olgu raporu

    Get PDF
    Maksiller posterior bölgede yapılan diş çekimleri sırasında maksiller sinüs ile ilişkili çok sayıda komplikasyon ile karşılaşılmaktadır. Diş kökenli maksiller sinüzitlerin %10’unu oluşturan sinüse kök kaçırılması dental kaynaklı nedenlerden birisidir. Literatürde dental kaynaklı sinüs enfeksiyonu oluşturabilen birçok bakteri türünden bahsedilmesine rağmen, enterik bir bakteri olan Citrobacter koseri (C. koseri) nadir görülen bir sinüs enfeksiyonu etkenidir. 34 yaşındaki, bayan hasta, kliniğimize üst çene sağ taraf büyükazı dişler bölgesinde ağrı şikayeti ile başvurdu. Yapılan radyografik inceleme sonucunda hastanın maksiller sinüsünde rezidüel kök tespit edildi. Mevcut residüel kök Caldwel Luc cerrahisi ile çıkarıldı. Hastanın şikayetleri ortadan kalktı. Yeşil renkli olan diş kökü mikrobiyoloji laboratuvarında anaerobik ve aerobik olarak kültüre edildi. 37 °C’taki 24 saatlik aerobik inkübasyonu takiben gram negatif basil morfolojisine sahip saf koloniler saptandı. Koloniler konvansiyonel yöntemlerin yanısıra VITEK2 Compact otomatik identifikasyon sistemi ile de C. koseri olarak tanımlandı

    Toxocariasis: a review

    No full text
    Human toxocariasis is a parasitic infection caused by the ingestion of larvae of dog nematode Toxocara canis and less frequently of cat nematode T.cati. In this review, current information about human toxocariasis which is a rare but an important problem suspected to cause rheumatologic, dermatologic and respiratory system diseases, is presented. [Med-Science 2016; 5(4.000): 1063-7

    Investigation of the Minimal Inhibitory Concentration Values of Vancomycin, Teicoplanin and Linezolid among MRSA Isolated from Inpatients by E-test Method

    No full text
    Introduction: Although studies aimed at the prevention of mortality and morbidity in MRSA infections have been ongoing for years, methicillin resistan Staphylococcus aureus (MRSA) remains one of the most important pathogens leading to nosocomial infections. In the treatment of cases infected by MRSA, the most important and most common issue is multi-drug resistance and the limited therapy options. Today, in the therapy of MRSA infections, glycopeptide antibiotics such as vancomycin and teicoplanin and linezolid are the major therapeutic agents of choice. The aim of this study was to determine the minimal inhibitory concentration (MIC) values of vancomycin, teicoplanin and linezolid against MRSA strains isolated in our institution over a four year period, to compare with the results from our country, and to contribute to the therapeutic options in MRSA infections. Materials and Methods: Between January 2006 and December 2009, vancomycin, teicoplanin and linezolid susceptibilities of 138 nonduplicate MRSA strains isolated from inpatients were determined by E-test method according to the Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI) guidelines. Results: Resistance to vancomycin, teicoplanin and linezolide was not detected in MRSA strains isolated from inpatients in our hospital. MIC50 and MIC90 values for vancomycin, teicoplanin and linezolid were found 1.5 µg/mL and 2 µg/mL, 2 µg/mL and 4 µg/mL, and 0.75 µg/mL and 1 µg/mL, respectively. Conclusion: Our data are consistent with the data from our country. Our results indicate that linezolid could be used as a safe therapeutic option in addition to glycopeptides in the treatment of MRSA infections

    BİR EĞİTİM HASTANESİNDE İÇ VE DIŞ ORTAM GÜRÜLTÜ DÜZEYİNİN TESBİTİ

    No full text
    BİR EĞİTİM HASTANESİNDE İÇ VE DIŞ ORTAM GÜRÜLTÜ DÜZEYLERİNİN TESPİTİ Nuray BARIŞ*, Ender ÇETİN**, Burak SELEK*, Vedat TURHAN*, Yaşar BAĞDATLI** *GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Çevre Yönetim Birimi **İstanbul Üniversitesi Çevre Yönetim Birimi Giriş ve Amaç Gürültü, yaygın olarak, istenmeyen ses veya ses kirliliği anlamıyla kullanılır. Gürültü/ses kirliliği, insan veya hayvan yaşamını olumsuz etkileyen, dengesini bozan her türlü insan, hayvan ya da makine kaynaklı ses oluşumudur. Gürültü, insanlar veya elektronik cihazlar arası iletişimi, gönderilmekte olan iletiyi engelleyerek, iletinin anlamını değiştirerek ve hatta çarpıtarak zorlaştırabilir veya imkânsız hale getirebilir. Gürültü olarak adlandırılan her türlü ses insan sağlığını fizyolojik ve psikolojik olarak etkiler. İstenmeyen bu sesler sinir, saldırganlık, hipertansiyon, yüksek stres, kulak çınlaması ya da kulak uğuldaması, duyma kaybı, uyku bozuklukları, iş veriminin düşmesi, konsantrasyon bozukluğu, hareketlerin yavaşlaması gibi pek çok sonuç doğurabilir. Gürültüye maruz kalma süresi ve gürültünün şiddeti, insana vereceği zararı etkileyeceği bildirilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü 1971’ de gürültünün insan iyiliğine karşı ana bir tehdit olarak görülmesi gerektiğini bildirilmiştir. Bu çalışma bir eğitim hastanesindeki iç ve dış ortam gürültü seviyesini tespit etmek ve düzeltici önleyici faaliyetlerin planlanarak gürültünün insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi amacıyla tanımlayıcı olarak planlandı. Yöntem Ölçüm 23 Aralık 2013 tarihinde İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği ekipleri ile birlikte gerçekleştirildi. Aynı gün içinde üç ölçüm planlanarak 11:00-12:00, 14:00-16:00, 00:00-02:00 saat aralarında Dahili, 2 nu.lı Dahili, Cerrahi ve Psikiyatri Poliklinikleri, Sosyal Tesisler Önü, 2 Nu’lı Giriş Kapısı Önü, Dahiliye, Kardiyoloji, Onkoloji, Yanık, Psikiyatri, Kalp-Damar, Genel Cerrahi Servislerinde ve Çamaşırhanede yapıldı. Ölçümler Testo 816 Gürültü Ölçerle gerçekleştirildi. Bulgular Ölçüm sonucunda iç ortam eşdeğer ses yüksekliği seviyesi 50.5 (Psikiyatri Kliniği) - 74.7 (Çamaşırhane) aralığında, dış ortam eşdeğer ses yüksekliği seviyesi ise 61.7-65.4 aralığında tespit edildi. Ölçüm yapılan kliniklerde eşdeğer ses yüksekliği seviyesi 50.5 (Psikiyatri Kliniği) – 65.2 (Kardiyoloji Kliniği) aralığında, polikliniklerde 57.0 (2 nu.lı Dahili Poliklinik)– 65.1 (Cerrahi Poliklinik) aralığında tespit edildi. Sonuç ve Öneriler Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’ ne göre karayolu çevresel gürültü sınır değerleri gürültüye hassas alanlar (yataklı tedavi kurumları) için gece 55, gündüz 65, iç ortam gürültü seviyesi sınır değerleri sağlık tesis alanlarında günün her saati için 35 olarak belirlenmiş olup, hastane ortamında yapılan ölçümde tespit edilen değerlerin yüksek olduğu saptandı. Aynı yönetmelik gereği gürültünün kontrolünü sağlamaya yönelik önlemler kaynakta, alıcıda ve çevrede kontrol olarak üç ana başlık altında toplanmıştır. Buna göre öneriler; Kaynakta kontrol, Poliklinikler ve hasta odalarında bulunan televizyonların seslerinin kontrollü açılmasını takip etmek. Gürültü yapan makinelere (çamaşır makinesi, çim biçme makinesi…vb.) susturucu takmanın yanı sıra gürültüye neden olan parçaları yenilemek ve periyodik bakım ve yağlamaları zamanında ve düzenli yapmak. Hemşire deskinde yatan hastalara yönelik yapılan bilgisayar işlemlerini oda içine taşımak, çamaşırhane, mutfak ve iş ocakları gibi alanları yatan hasta binasından ayırmak. Binanın içindeki döşeme ve duvarları ses emici özellikteki malzemelerle kaplamak. Alıcıda kontrol, Bireysel olarak temiz, rahat ve kulak yapısına uyumlu kulak tıkaçları kullanmak. Çocuk Servisi, Yenidoğan Ünitesi ve Yoğun Bakımlar bölgesinde yapılacak bakım-onarım faaliyetleri öncesi ilgili birim şeflikleriyle koordine edilerek yatan hastaların minimum seviyede gürültüye maruz kalmasını sağlamak. Gürültüye ciddi derecede maruz kalan personel belirlenerek, etkilenme boyutu ve odyometri sonuçlarına göre uzman önerisiyle uygun koruyucuları belirlemek. Yapılan işlemlerin her safhasını kaydetmek. Çevrede kontrol, Çalışan Güvenliği Birimi tarafından gürültünün sağlık üzerine olumsuz etkileri ve gürültü kontrolü konularında personeli hizmet-içi eğitimlerle bilgilendirmek. Personel ve hastalar için uyarı levhalarının hazırlanması ve görünür yerlerde bulunmasını sağlamak. Kaynaklar Karpuzcu M. Çevre Kirlenmesi ve Kontrolü, Kubbealtı Neşriyatı: 28, 9. Baskı, 2007, İstanbul. Güler Ç, Çobanoğlu Z. Gürültü, Çevre Sağlığı Temel Kaynak Dizisi No: 19, 1. Baskı, 1994, Ankara. Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği, 2002/49/EC, Çevre ve Orman Bakanlığı, 2005, Ankara. Çetin E, Vehid S, Yurtseven E, Pusene E. Üniversite Hastanesinde Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi. 1. Ulusal Sağlık Kuruluşları Çevre Yönetim Sempozyumu Kitabı, 2012, İstanbul, s: 44-47. Parlar S. Sağlık Çalışanlarında Göz Ardı Edilen Bir Durum: Sağlıklı Çalışma Ortamı, TAF Prev Med Bull, 7(6): 547-554, 2008
    corecore