Peer learning and ethics in nursing education

In order for nursing education to be effective, many teaching methods are used. One of these methods is peer learning. Peer learning is defined as assisting an individual who is from the same social group and is not a professional educator in the learning process of other individuals. The use of peer learning in the field of nursing is increasing day by day. The studies investigating the use of peer learning emphasize the advantages and disadvantages. Although there are many positive aspects of peer learning, it should not be forgotten that using peer learning in nursing education may lead to ethical problems if not well planned. These ethical problems can be confronted in terms of both the individual receiving care, the student and the peer mentor. Peer learning can be used as an effective teaching method in nursing education when well planned and audited

Physical restraint practice in psychiatric settings and psychiatric nursing approachPsikiyatri kliniklerinde fiziksel tespit uygulaması ve psikiyatri hemşireliği yaklaşımı

In psychiatric settings, physical restraint is used to control patients who are behaving in a way that harms themselves and their environment. Physical restraint negatively affects the patient physically, psychologically and socially. For these reasons, alternative methods can be used instead of physical restraint should be used before physical restraint used. The use of alternative methods also plays an important role in reducing the number of physical restraints. In the use of physical restraint, the characteristics of the patients in the setting should be considered and physical restraint should not be used in contraindicated situations. A physical restraint practice guide should be prepared by the health institutions taking into account the ethical and legal dimension of physical restraint. In this guide, the conditions that the nurse should pay attention to must be clearly stated together with the reasons. Such guidance is important in terms of protecting the health care institution, the nurse and the patient from legal problems. Intensive nursing care should be applied to the restrained patient. In particular, frequent checks should be made and regular records kept.The aim of this review is to give general information about physical restraint, to examine the legal and ethical dimension, to provide a physical restraint practice guide and to give information about the psychiatric nursing approach to the restrained patient.Extended English abstract is in the end of Full Text PDF (TURKISH) file. ÖzetPsikiyatri kliniklerinde kendisine ve çevresine zarar verme davranışında bulunan hastaları kontrol etmek için fiziksel tespit kullanılır. Fiziksel tespit hastayı fiziksel, psikolojik ve sosyal yönden olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle fiziksel tespit uygulanmadan önce fiziksel tespit yerine kullanılabilecek alternatif yöntemler kullanılmalıdır. Alternatif yöntemlerin kullanılması fiziksel tespit sayısının azaltılmasında da önemli rol oynamaktadır. Fiziksel tespit kullanımında klinikteki hastaların özellikleri dikkate alınmalı ve kontrendike durumlarda fiziksel tespit uygulanmamalıdır. Sağlık kurumları tarafından fiziksel tespitin etik ve yasal boyutu dikkate alınarak, fiziksel tespit uygulama rehberi hazırlanmalıdır. Bu rehberde uygulamada dikkat edilmesi gereken durumlar, gerekçeleri ile birlikte belirtilmelidir. Böyle bir rehber sağlık kurumunu, hemşireyi ve hastayı yasal problemlere karşı korumak açısından önemlidir. Tespit edilen hasta için yoğun hemşirelik bakımı uygulanmalı, sık sık kontrol edilmeli ve sürece ilişkin düzenli kayıt tutulmalıdır.Bu derlemenin amacı, fiziksel tespite ilişkin genel bilgi vermek, yasal ve etik boyutunu incelemek, kullanılabilecek örnek bir fiziksel tespit uygulama rehberi sunmak ve tespit altındaki hastaya psikiyatri hemşireliği yaklaşımı hakkında bilgi vermektir

RUHSAL HASTALIK DENEYİMİNDEN BÜYÜMEK MÜMKÜN MÜDÜR?: PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ BAKIŞ AÇISINDAN BİR GÖZDEN GEÇİRME

Ruhsal hastalıklar, psikopatolojik belirtilerin birey üzerindeki etkileri, ruhsal hastalığa sahip bireyin toplum içinde damgalanması ve damgalamanın getirdiği olumsuz yaşantılar nedeniyle travmatik yaşam olayları arasında yer almaktadır. Travmatik yaşam olayları, bireyde olumlu ve olumsuz değişimlere neden olabilir. Travma sonrası büyüme kavramı, travmatik yaşam olaylarından sonra görülebilecek olumlu değişimler için kullanılır. Psikoz tanılı bireylerde yapılan çalışmalarda, ruhsal hastalık tanısından sonra büyüme gösterebilecekleri sonucuna ulaşılmıştır. Ruhsal hastalık tanısı alan bireylerin bakımını üstlenen ve onlarla klinikte sürekli birlikte olan psikiyatri hemşirelerinin bireylerin travma sonrası büyümesine katkı sağlayabilecekleri düşünülmektedir. Psikiyatri hemşireleri, bireyin sorunlarla baş etme, değişme ve gelişme gücü olduğuna ve hastalık durumunun bireyin gelişimi için bir fırsat olduğuna inanır. Bu bağlamda psikiyatri hemşireleri ruhsal hastalık tanısı alan bireylerin yaşadıkları durum ile ilgili duygu ve düşüncelerini paylaşarak, bu deneyimden anlam çıkarmalarını sağlayarak, duruma ilişkin yanlış inançlarını düzelterek ve bakımını bu yönde sürdürerek, travma sonrası büyümeye katkıda bulunabilir

Importance and state of medical tourism in Turkey

Sağlık turizmi tarihin ilk dönemlerinden beri varolan ancak son yıllarda önemi ve ekonomilerdeki ağırlığı giderek artan bir sektördür. Henüz gelişme aşamasında olan bu sektörde önemli bir aktör olabilmek için Türkiye'nin elinde pek çok fırsat bulunmaktadır. Sağlık turizmini, turizmin diğer kolları ile birarada görmek gereklidir. Bu açıdan bakıldığında ülkemiz; doğal kaynakları, gelişmiş sektörel altyapısı ve insan kaynağı ile potansiyeli yüksek bir ülkedir.Medical tourism, existing almost at the first ages of history, is a branch of tourism that has increasing importance and economic potential. Turkey is a country with many opportunities on this evolving branch of tourism. Medical tourism has to be considered along with other types of tourism. From this point of view, our country has big advantages and potential considering its natural resources, improved facilities and manpower

Lenf Nodu Statüsünün Endometriyum Kanseri Olgularında Sağkalım ve Rekürrens İle İlişkisi

ABSTRACT Buldukoğlu Osman Çağın, Relationship of Lymph Node Status with Survival and Recurrence in Patients with Endometrial Cancer - Hacettepe University Faculty of Medicine, Department of Internal Medicine, Thesis in Internal Medicine, Ankara, 2015. Endometrial cancer is the 7th most common cancer among women worldwide, with 287,000 new cases per year. It is also the most common gynecological malignancy of women in developed countries. Lymph node ratio is a concept that is being researched in various cancer types as a possible prognostic factor. Lymph node ratio is defined as the ratio of total number of excised metastatic lymph nodes to total number of excised lymp nodes. Increased LNR is associated with decreased survival in some cancer types. Our purpose with this study is to investigate the relationship of LNR and other lymph node parameters with disease-free survival and overall survival in patients with endometrial cancer. 376 patients diagnosed between 2003 - 2013; whom had their surgery in Hacettepe University Hospitals, had their specimen examined in Hacettepe University Department of Pathology and had their follow-up in Hacettepe University Hospitals were included into the study. Information about the patients were accessed through the automation system using the patients' numbers. Electronical database of the hospital was examined to reach patient data, including staging, pathological records and recurrence - survival status. Parameters with evidence on prognosis such as histological type, stage of the disease, grade of the tumor and lymphovascular invasion were all found to be statistically significantly associated with survival. Diameter of the lymph nodes were not associated with survival. Increased number of excised metastatic lymph nodes were found to be associated with decreased survival. LNR cut-off value was determined as 0.03 using statistical methods. Patients with LNR greater than 0.03 were found to have decreased PFS and OS in comparison to those with an LNR value of 0.03 or lower. LNR value of 0.1 was found as a statistically significant cut-off value for PFS and OS amongst cases with at least one metastatic lymph node. As a result, LNR was shown to be an independent prognostic factor in patients with endometrial cancer. Future studies should focus on a greater number of patients to define a precise threshold of LNR value; and implement this new prognostic factor to the daily practice. Key Words: Endometrial carcinoma, lymph node, lymph node count, lymph node ratio, prognosis, recurrence, survival.ÖZET Buldukoğlu Osman Çağın, Lenf Nodu Statüsünün Endometriyum Kanseri Olgularında Sağkalım ve Rekürrens ile İlişkisi - Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Uzmanlık Tezi, Ankara, 2015. Endometriyum kanseri her yıl 287,000 yeni vaka sayısı ile dünyada kadınlarda görülen kanserlerde 7. sırada gelmektedir. Gelişmiş ülkelerde kadınlarda en sık görülen jinekolojik malignitedir. Son yıllarda pek çok kanser türünde lenf nodu oranı kavramının prognostik değeri araştırılmaktadır. Lenf nodu oranı, cerrahi esnasında çıkarılan toplam metastatik lenf nodu sayısının çıkarılan toplam lenf nodu sayısına bölünmesi ile bulunan bir orandır. Bu orandaki artış pek çok kanser türünde azalmış sağkalım ile ilişkilendirilmiştir. Bizim bu çalışmadaki amacımız endometriyum kanserinde başta lenf nodu oranı olmak üzere değişik lenf nodu parametrelerinin hastalıksız ve genel sağkalımla olan ilişkisini incelemekti. Çalışmaya 2003 - 2013 yılları arasında operasyonları Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'nde yapılan, patolojik preparatları Hacettepe Üniversitesi Patoloji A.D. tarafından incelenen ve hastalık takiplerini Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'nde yaptırmış olan 376 endometriyum kanseri vakası alındı. Hastaların dosya numaraları ile hastane otomasyon sistemi üzerinden bilgilerine erişim sağlandı. Elektronik kayıtlar incelenerek hastaların evrelemesi yapıldı ve veritabanı oluşturuldu. Hastaların takipleri elektronik kayıtlar üzerinden incelenerek rekürrens ve eksitus durumları tespit edildi. Literatürde prognostik etkisi gösterilmiş olan histolojik tip, hastalık evresi, grade ve lenfovasküler invazyon parametreleri bizim çalışmamızda da sağkalım ile ilişkili bulundu. Bakılan lenf nodu parametrelerinden çıkarılan lenf nodlarının çapı ile sağkalım arasında ilişki gözlenmedi. Çıkarılan metastatik lenf nodu sayısındaki artışın, azalmış sağkalım ile ilişkili olduğu görüldü. İstatistiksel yöntemler ile lenf nodu oranı için 0.03 değeri eşik değer olarak belirlendi. Bu değerin altında lenf nodu oranına sahip hastaların, 0.03 üzerinde lenf nodu oranı olan hastalara göre hastalıksız sağkalım ve genel sağkalım sürelerinin istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha kısa olduğu bulundu. Yalnızca metastatik lenf nodu pozitif olan hastaların kendi arasındaki kıyaslamada 0.1 eşik değerinin sağkalım için anlamlı olduğu bulundu. Sonuç olarak lenf nodu oranının endometriyum kanserinde bağımsız bir prognostik faktör olduğu gösterildi. Gelecekte daha geniş hasta gruplarıyla yapılacak çalışmalarla uygun eşik değerin belirlenmesi ve prognostik amaçlı kullanıma girmesi önemlidir. Anahtar Kelimeler: Endometriyum kanseri, lenf nodu, lenf nodu oranı, lenf nodu sayısı, prognoz, rekürrens, sağkalım

A randomized controlled trial of the effects of nursing care based on Watson's Theory of Human Caring on distress, self-efficacy and adjustment in infertile women

Aims. To investigate the effects of nursing care based on the Theory of Human Caring on distress caused by infertility, perceived self-efficacy and adjustment levels

A Case Study Based On Watson's Theory of Human Caring: Being an Infertile Woman in Turkey

Nursing theories and models form a framework for systematizing nursing practices. In Turkey, nurses are generally organized on the basis of the medical model, which makes the essence of nursing invisible. The authors here aim to explain how to maintain a theory-based care approach for nurses working with persons experiencing infertility. The interaction between an infertile woman and a nurse is shared within the framework of Watson's theory of human caring. Watson's theory has been found useful for the infertile group in practice