Posttraumatski rast kod majki novorođenčadi primljene u neonatalnu jedinicu intenzivnog liječenja

This descriptive and cross-sectional study investigated social support and posttraumatic growth in 210 mothers whose newborns were hospitalized at neonatal intensive care unit. The study population consisted of all mothers living in the Niğde provincial center whose babies were admitted to the Level 1 Neonatal Intensive Care Unit between December 2007 and November 2008. The Posttraumatic Growth Inventory, the Impact of Event Scale and the Multidimensional Scale of Perceived Social Support were administered in the mothers’ homes. Posttraumatic growth was reported in 75.70% (n=210) mothers. The impact of event and perceived social support were highly (97.40%) predictive of posttraumatic growth. Traumatic events are frequently experienced within the healthcare system. Current research fi ndings are therefore extremely valuable for preventing the negative impact of traumatic events on individuals and for transforming the experience into an opportunity for growth.Ova deskriptivna poprečna studija ispitivala je društvenu potporu i posttraumatski rast u 210 majki čija je novorođenčad hospitalizirana u neonatalnoj jedinici intenzivnog liječenja. Ispitivana populacija obuhvatila je sve majke koje žive u pokrajini Niğde, a čija je novorođenčad primljena na 1. razinu neonatalne jedinice intenzivnog liječenja u razdoblju od prosinca 2007. do studenoga 2008. godine. Majkama su kući dostavljeni upitnici Posttraumatic Growth Inventory, Impact of Event Scale i Multidimensional Scale of Perceived Social Support. Posttraumatski rast je opisalo 75,70% od 210 majki. Utjecaj događaja i doživljena društvena potpora u visokoj su mjeri (97,40%) pretkazivali posttraumatski rast. Kako se traumatski događaji često doživljavaju unutar zdravstvenog sustava, nalazi dobiveni ovim istraživanjem veoma su vrijedni za sprječavanje negativnog utjecaja traumatskih događaja na pojedinca te za pretvaranje takvog iskustva u priliku za rast

Pediatric Nurse Views Regarding Parental Presence During a Child’s Painful Procedures

ScopusTr-Dizi

Gelişmekte Olan Ülkelerde Adölesanlar Arasındaki Eşitsizlik E-Sağlık Okuryazarlığının Temel Belirleyicisidir

Purpose: In this study, it was aimed to find out the e-health literacy levels in the adolescent age group, and its relation to adolescent decision making as well as social and economic determinants of the adolescents and their families. Materials and Methods: The participants were 14–18 years old from 9-12 grades of the high schools at the different socioeconomic settlements in Turkey. The data was collected using a data collection form consisting of questions related to the adolescents and the socio-demographic characteristics of their parents, Adolescent Decision Making Scale and E-Health Literacy Scale for Adolescents. Data was collected from 1,082 adolescents aged 14 to 18 years. Results: The e-health literacy level increases with the age of the adolescents, the monthly income of the family, adolescent decision making scores. Economic status and age of the adolescents are the main factors to form their e-health literacy. Conclusion: There is an urgent need to improve e-health literacy education aiming to teach to adolescents how to find reliable health information and make appropriate decisions to prevent their own health. The e-health information literacy and services should be provided to the adolescents in low socioeconomic status as social policies of the governments in the developing countries.Amaç: Bu çalışmada, adölesan yaş grubundaki e-sağlık okuryazarlık düzeylerinin, adölesan karar verme süreçleri ile adölesanların ve ebeveynlerin sosyal ve ekonomik belirleyicileri ile ilişkisinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Methods: Katılımcılar Türkiye’deki farklı sosyoekonomik yerleşimlerdeki liselerin 9-12. sınıflarında okuyan 14-18 yaş grubudur. Veriler, adölesanların ve ebeveynlerinin sosyo-demografik özelliklerine ilişkin sorulardan oluşan veri toplama formu, Ergen Karar Verme Ölçeği ve Adölesanlar için E-Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Veriler, 14 ila 18 yaşları arasındaki 1.082 adölesandan toplanmıştır. Results: Adölesanların yaşı, ailenin aylık geliri, karar verme puanları arttıkça e-sağlık okuryazarlığı düzeyi artmaktadır. Adolesanların ekonomik durumu ve yaşı, e-sağlık okuryazarlığını oluşturan temel faktörlerdir. Conclusions: Adölesanlara güvenilir sağlık bilgilerini nasıl bulacaklarını ve kendi sağlıklarını korumak için uygun kararları nasıl alacaklarını öğretmeyi amaçlayan e-sağlık okuryazarlığı eğitiminin acilen iyileştirilmesine ihtiyaç vardır. Gelişmekte olan ülkelerde hükümetlerin sosyal politikaları olarak düşük sosyoekonomik statüdeki ergenlere e-sağlık bilgi okuryazarlığı ve hizmetleri sağlanmalıdır. Anahtar kelimeler: Adölesan, Bilgi teknolojis

Post traumatic growth: If Something not killing could be strengthened?

Travma, gerçek bir ölüm veya ölüm tehdidinin bulunduğu, fiziksel veya yaşamsal bütünlüğe yönelik bir tehdidin ortaya çıktığı ve kişinin mevcut baş etme yöntemleri ile üstesinden gelemediği olağandışı olaylar olarak tanımlanmaktadır. Travmatik olayların olumsuz fiziksel sonuçları olabileceği gibi anksiyete, depresyon, alkol ve madde bağımlılığı, intihar ve travma sonrası stres bozukluğu gibi çeşitli psikolojik sonuçları da olmaktadır. Travmatik olayların olumsuz fiziksel ve psikolojik sonuçları olabileceğine ilişkin oldukça fazla kanıt vardır. Travmanın olumsuz etkileri yoğun bir şekilde incelenirken travmanın olumlu etki olasılığı daha az araştırmaya konu olmuştur. Bununla birlikte travmatik olaylara maruz kalan insanların travmatik olayla mücadelelerinden iyi sonuçlar ortaya çıkabileceğini düşündüren çalışmalar vardır. Çünkü tüm travma sonrası yanıtlar olumsuz olmayabilir. Bu durum travma sonrası büyüme olarak adlandırılmaktadır. Travma sonrası büyümenin olduğu kişilerin özeliklerinin bilinmesi, sağlık alanında travma yaşayanların bu süreçten güçlenerek çıkmasına destek olunmasında önemlidir. Bu derleme travma sonrası büyüme kavramını açıklamak amacıyla hazırlanmıştır.Trauma is defined as a real threat of death or death itself, emergence of a threat to the physical integrity of life, and the person can not overcome the existing methods of coping with unusual events. The negative physical consequences of traumatic events can be psychological consequences such as anxiety, depression, alcohol and substance abuse, suicide, and post traumatic disorder. There is overwhelming evidence that traumatic events can produce many negative physical and psychological consequences. Although researchers have extensively studied the negative effects of trauma, there has been much less attention paid to the possibility of the positive impact of negative events. However, there is a body of literature suggesting that people exposed to even the most traumatic events may perceive at least some good emerging from their struggle, because not all posttraumatic responses are negative. This condition is called post traumatic growth. Known properties of individuals with post traumatic growth is the important emergence of stronger support for this process in the field of health care. The current article summarizes concept of post traumatic growth

Nurses perceptions of barriers to implementing family-centered care in a pediatric setting: A qualitative study

Purpose: This was a qualitative study conducted to explore the views of nurses regarding the practice of family-centered care (FCC)

An Investigation of Nursing Students’ Views about the Presence of Family Members and Parents During Painful Procedures and Cardiopulmonary Resuscitation

Amaç: Bu araştırma, hemşirelik öğrencilerinin ağrılı işlemler ve kardiyopulmoner resüsitasyon (KPR) sırasında hasta yakınları ve ebeveynlerin hastaların/çocukların yanında olması ile ilgili görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Bu tanımlayıcı araştırma 2014-2015 akademik yılında Ankara'da iki üniversiteden toplam 337 hemşirelik öğrencisi ile yürütülmüştür. Veriler, kişisel bilgi formu ile açık ve kapalı uçlu soruları içeren ve literatüre dayalı olarak araştırmacılar tarafından oluşturulan veri toplama formu ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde kikare testi, sayı ve yüzdelik kullanılmıştır.Bulgular: Öğrencilerin %70.3'ü hasta yakınlarının, %87.8'i ise ebeveynlerin ağrılı işlemler sırasında hastaların/çocukların yanında olması gerektiğini ifade etmişlerdir. Ayrıca öğrencilerin %40.1'i KPR sırasında hasta yakınları ve ebeveynlerin hastaların yanında bulunması gerektiğini belirtmişlerdir. Öğrencilerin akademik yılı arttıkça hasta yakınları ve ebeveynlerin işlemler sırasında hastaların ve çocukların yanında bulunmasını destekledikleri görülmüştür.Sonuç: Araştırmaya katılan öğrencilerin ağrılı işlemler ve KPR sırasında hasta yakınları ve ebeveynlerin hastaların/çocukların yanında bulunmasını olumlu karşıladıkları belirlenmiştir. Araştırmamızda öğrencilerin işlem komplike oldukça hasta yakınları ve ebeveynlerin hastaların ve çocukların yanında olmasını tercih etmedikleri belirlenmiştirAim: The aim of this study is to determine the views of nursing students about family members and parents presence during painful procedures and cardiopulmonary resuscitation (CPR) in patients. Methods: This descriptive study consisted of 337 nursing students in two universities in Ankara, Turkey during the 2014-2015 academic year. The data were collected by a questionnaire developed by the authors. The questionnaire included demographic characteristics of participants and open and closed-ended questions about family members and parents presence during painful procedures and CPR. The data were evaluated by frequencies, percentages and chi-square test. Results: Most of the participants had positive statements about family (70.3%) and parent presence (87.8%) during painful procedures. Moreover, two-fi fth of participants stated that family/parent should be present with their patients during CPR. It was determined that students in later academic years supported family members and parents presence during painful procedures and CPR. Conclusion: It was determined that students who participated in the study were satisfi ed with the presence of family members and parents during painful procedures and CPR. In our study, it was found that students did not prefer to have their patients and family members as near when the complexity of the procedure increased

Posttraumatic growth in mothers after infant admission to neonatal intensive care unit

This descriptive and cross-sectional study investigated social support and posttraumatic growth in 210 mothers whose newborns were hospitalized at neonatal intensive care unit. The study population consisted of all mothers living in the Niğde provincial center whose babies were admitted to the Level 1 Neonatal Intensive Care Unit between December 2007 and November 2008. The Posttraumatic Growth Inventory, the Impact of Event Scale and the Multidimensional Scale of Perceived Social Support were administered in the mothers’ homes. Posttraumatic growth was reported in 75.70% (n=210) mothers. The impact of event and perceived social support were highly (97.40%) predictive of posttraumatic growth. Traumatic events are frequently experienced within the healthcare system. Current research fi ndings are therefore extremely valuable for preventing the negative impact of traumatic events on individuals and for transforming the experience into an opportunity for growth.Ova deskriptivna poprečna studija ispitivala je društvenu potporu i posttraumatski rast u 210 majki čija je novorođenčad hospitalizirana u neonatalnoj jedinici intenzivnog liječenja. Ispitivana populacija obuhvatila je sve majke koje žive u pokrajini Niğde, a čija je novorođenčad primljena na 1. razinu neonatalne jedinice intenzivnog liječenja u razdoblju od prosinca 2007. do studenoga 2008. godine. Majkama su kući dostavljeni upitnici Posttraumatic Growth Inventory, Impact of Event Scale i Multidimensional Scale of Perceived Social Support. Posttraumatski rast je opisalo 75,70% od 210 majki. Utjecaj događaja i doživljena društvena potpora u visokoj su mjeri (97,40%) pretkazivali posttraumatski rast. Kako se traumatski događaji često doživljavaju unutar zdravstvenog sustava, nalazi dobiveni ovim istraživanjem veoma su vrijedni za sprječavanje negativnog utjecaja traumatskih događaja na pojedinca te za pretvaranje takvog iskustva u priliku za rast

Validity and reliability of Turkish Version the Family Inventory of Needs-Pediatric II: An inventory to identify care needs of parents of children with cancer

Objective: This study was conducted to translate and adapt the Family Inventory of Needs-Pediatric II (FIN-PED II) into the Turkish language and investigate its validity and reliability for parents of children with cancer. Methods: A self-administered questionnaire and Family Inventory of Needs-Pediatric II was completed by 180 parents whose children (0-18 years old) were diagnosed with leukemia, solid tumors, and central nervous system tumors. FIN-PED II was translated into Turkish and then back-translated and then evaluated by three experts for face validity. For construct validity, exploratory factor analysis was applied and for reliability, internal consistency analysis was employed. Results: As a result of exploratory factor analysis, it was observed that percentages of explaining total variance were 74.787%, 68.649%, and 72.746% for sections of the importance of care needs, the need fulfilment, and the need for further information, respectively. As a result of Cronbach s Alpha reliability analysis, the reliabilities of the sections on the importance of care needs, need fulfilment, and the need for further information for FIN-PED II was 0.814, 0.906, and 0.915. Conclusion: Although the Turkish version of FIN-PED II needs further psychometric testing, it is an effective, valid and reliable tool to find out the care needs of parents of children with cancer