93 research outputs found

    Batı Ege Bölgesi’ndeki tüketicilerin hayvan refahı algısı

    Get PDF
    This research was conducted to examine consumers’ perceptions of the West Aegean region regarding animal welfare. The Animal Welfare Perception Scale consisted of 5 extents and a total of 52 items, including housing, feeding, personnel, health, and other conditions. The participants comprised 415 consumers over 18 years of age in İzmir and Aydın City centers and districts. The animal welfare perception scale was applied to consumers who decided to participate in the study face-to-face. It was founded that the West Aegean region's consumers perceived animal welfare positively and associated the animal welfare concept with animal health, ethical values, natural food, and food safety and quality. These findings revealed that the consumers' knowledge, opinion and awareness were in parallel with the basic welfare needs of the animals. However, the consumers had insufficient knowledge about animal welfare and the effects of animal breeding methods practiced in intensive production systems on farm animal welfare. One-third of consumers declared they wanted to buy products produced under animal welfare standards and were willing to pay more. The perception of animal welfare was influenced by consumers' gender, educational background, companion animal ownership, food-label reading behaviour, and willingness to pay. It was concluded that the West Aegean region's consumers perceive animal welfare as very important, and the proportions of consumers who demand welfare-friendly products and are willing to pay more could be increased with increased knowledge of animal welfare.Bu araştırma Batı Ege bölgesindeki tüketicilerin hayvan refahına ilişkin algısının incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Hayvan Refahı Algı Ölçeği barındırma, besleme, personel, hayvan sağlığı ve diğer şartları içeren 5 boyut ve toplam 52 adet maddeden oluşmuştur. Araştırmanın evrenini İzmir ve Aydın İl Merkezleri ile bağlı ilçelerde bulunan ve 18 yaş üzerindeki toplam 415 tüketici oluşturmuştur. Araştırmaya katılmayı kabul eden tüketicilere Hayvan Refahı Algı Ölçeği yüz yüze uygulanmıştır. Batı Ege bölgesi tüketicilerinin hayvan refahını pozitif algıladıkları ve hayvan refahı kavramını hayvan sağlığı, etik değerler, doğal gıda ve gıda güvenliği ve kalitesi ile ilişkilendirdikleri belirlenmiştir. Bu bulgular tüketicilerin bilgi, düşünce ve farkındalık durumlarının hayvanların temel refah gereksinimleri ile paralellik gösterdiğini ortaya koymuştur. Bununla birlikte, tüketicilerin hayvan refahı ve yoğun üretim sistemlerinde uygulanan hayvan ıslahı yöntemlerinin çiftlik hayvanlarının refahına etkisi konularındaki bilgisinin yetersiz olduğu görülmüştür. Tüketicilerin üçte birisi hayvan refahı standartları altında üretilen ürünleri satın almak istediğini ve daha fazla ödemeye gönüllü olduğunu beyan etmiştir. Hayvan refahı algısı, tüketicilerin cinsiyeti, eğitim seviyesi, evcil hayvan sahipliği, gıda etiketi okuma davranışı ve ödeme istekliliği ile etkilenmiştir. Batı Ege bölgesi tüketicilerinin hayvan refahını çok önemli olarak algıladıkları ve hayvan refahı bilgisi arttıkça refah-dostu ürünlere talep yapan ve yüksek ödemeye gönüllü olan tüketicilerin oranının artabileceği sonucuna varılmıştır

    Pet hayvanı sahiplerinin hayvan refahı tutumu: Türkiye'nin orta ve batısında bir araştırma

    Get PDF
    Today with the start of global pandemics, the concept of “One health-One welfare” is becoming a fact of life as never before. Responsible ownership and good care duty do affect the health and welfare of pet animals, one of the stakeholders of social life. In this study, pet owners' attitudes towards animal welfare were examined. The research was carried out in Ġzmir, Ankara and Afyonkarahisar that are located in the Central and Western parts of Turkey. Animal Welfare Attitude Scale (AWAS) was applied to pet owners who voluntarily participated in the study. According to the results obtained in the cognitive dimension of the AWAS, pet owners think that animal welfare is affected mostly by housing, feeding and health conditions, and less by slaughter, sacrifice or naming of animals. Findings regarding the behavioral dimension demonstrated that pet owners treat their pets and street animals well but they do not support non-governmental organizations (NGO) working for animal rights and animal protection and they are not willing to purchase and pay more for foods produced under animal friendly standartds. Also, it has been observed that pet owners believe animals are sensitive beings and have rights like humans, but they agree little with the judgment that animals are created for humans. It was concluded that pet owners can support strategies to increase animal welfare and, increasing pet owners' knowledge and awareness relationships between animals and humans, values and norms as well as NGOs can provide valuable opportunities for increasing animal welfare in Turkey.Günümüzde küresel pandemilerin başlamasıyla birlikte “Tek sağlık-Tek refah” kavramı hiç olmadığı kadar hayatın bir olgusu haline gelmektedir. Sorumlu sahiplik ve iyi bakım toplumsal yaşamın paydaşlarından birisi olan pet hayvanlarının sağlığı ve refahını etkilemektedir. Bu araştırmada pet hayvan sahiplerinin hayvan refahına yönelik tutumları incelenmiştir. Araştırma Türkiye’nin orta ve batısında yer alan Ġzmir, Ankara ve Afyonkarahisar’da yürütülmüştür. Araştırmaya gönüllü olarak katılan pet sahiplerine Hayvan Refahı Tutum Ölçeği (AWAS) uygulanmıştır. Hayvan refahı tutumunun bilişsel boyutunda elde edilen sonuçlara göre pet sahipleri hayvan refahının en çok barınma, besleme ve sağlık koşulları, en az hayvanların kesilmesi, kurban edilmesi veya onlara isim verilmesi ile etkilendiğini düşünmektedir. Davranışsal boyuta ilişkin bulgular pet sahiplerinin kendi hayvanlarına ve sokak hayvanlarına iyi davrandıklarını ancak hayvan hakları ve hayvan koruma konusunda faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri (STK)’ni desteklemediklerini ve yüksek hayvan refahı standartlarında üretilen hayvansal gıdaları satın alma ve daha fazla ödemeye istekli olmadıklarını ortaya koymuştur. Ayrıca evcil hayvan sahiplerinin hayvanların hassas varlıklar olduğu ve insanlar gibi haklara sahip olduklarına inandıkları ancak hayvanların insanlar için yaratıldığı yargısına daha az katıldıkları görülmüştür. Pet hayvan sahiplerinin, hayvan refahını arttırmaya yönelik stratejileri destekleyebilecekleri ve pet hayvan sahiplerinin hayvanlar ve insanlar arasındaki ilişkiler, değerler ve normlar ile STK'larla ilgili bilgi ve farkındalığının artırılmasının Türkiye'de hayvan refahının artırılması için değerli fırsatlar sağlayabileceği sonucuna varılmıştır

    Labeling of foods for animal welfare

    Get PDF
    Bir gıda etiketi, ürünün özelliklerini ve diğer gıdalara göre kalite farklılıklarını yansıtır. Gıda endüstrisi için ise etiketleme sadece bilgi vermekle kalmaz, ürünlerinin piyasadaki diğer ürünlere göre avantajlarının vurgulanmasına ve bu avantajlar oluşturulurken meydana gelen ek maliyetler nedeniyle yükselen ürün fiyatını ödemesi için tüketiciyi ikna etmede etkili ve güçlü bir araçtır. Ayrıca bu etiket, toplumun ve tüketicilerin çiftlik hayvanı refahı konusundaki endişelerine ve etik satın alma isteğine yanıt vermektedir. Böylece tüketiciler hayvan refahı etiketli ürünleri gönüllü olarak satın aldıklarında çiftlik hayvanlarında refahın arttırılmasına katkı sağladıklarını düşünmektedirler. Ulusal hayvan koruma mevzuatında tanımlanmış çiftlik hayvanları için minimum refah standartları temel zorunlu etiketlemeyi oluştururken, piyasa aktörleri de hızla özel hayvan refahı kalite güvence programlarını geliştirmektedir. Hayvan refahı standartları ve çalışma prensipleri bakımından pek çok farklılık taşıyan hayvan refahı etiketleri ulusal ve uluslararası gıda ticaretinde uyum ve akreditasyon sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Bu derlemede, hayvan refahı için gıda ürünlerinin etiketlenmesinde kamu zorunlu ve özel etikleme ile sertifikasyon ele alınmış, hayvan dostu gıda ürünleri için etiketlemenin tüketici, pazar ve uluslarası ticaret açısından önemi tartışılmıştır.A food label gives information about the characteristics of the food product and reflects its quality differences relative to other foods. For the food industry, labeling does not just provide information, it is also an effective tool for highlighting the advantages of labeled products compared to other products on the market and to convince consumers to pay higher prices due to the additional costs required to bring the advantages to the market. In addition, the animal welfare label responds to the concerns of the community and consumer's request for ethical food purchase. Thus, consumers think that they willing to purchase animal welfare labeled products, contributing to the welfare of farm animals. While the minimum legal welfare requirements for farm animals described in national animal welfare legislation form the basis of mandatory labeling, the market actors are also rapidly developing special animal welfare quality assurance programs. Animal welfare labels with many differences in terms of animal welfare standards and sertidication processes they contain also generated serious compliance and accreditation problems in domestic and international food trade

    İlham Avcısı

    Get PDF
    İlham Avcısı, tasarımcılara örnek görüntüler sağlayarak tasarımcıların yeni fikirler üretmesini kolaylaştırmayı amaçlayan bilgisayar destekli tasarım aracına entegre edilmiş bir platformdur. Tasarımcılara web içeriğindeki görüntülere tasarım ortamlarını terk etmeden erişme imkanı sunar. Stil transferi uygulamaları ile yeni tasarımlar elde etmelerini sağlar

    Yumurtacı tavuklarda diyet probiyotik takviyesinin yumurta ağırlığına etkisi: Bir meta analizi çalışması

    Get PDF
    The aim of this study was to determine the effect of probiotic supplementation on egg weight in laying hens by using meta–analysis. The limitations of the eight studies –indexed in SCI– taken into the meta–analysis were 18 – 42 week old brown and white laying hens; 107 – 1010 CFU/g Bacillus subtilis was used as a probiotic and the dose ranged between 400 – 1000 g/ton. The meta–analysis was carried out using (experimental–control) means for continuous data. As a result of the research, it was determined that all studies did not share a single common effect (heterogeneous). In addition, the overall effect size using the random effect model was calculated as 0.223. Based on z and p values, the hypothesis of the study was accepted (z = 2.90; p < 0.05). In other words, "the probiotic has a significant effect on egg weight in laying hens".Bu çalışmanın amacı, yumurtacı tavuklarda diyet probiyotik takviyesinin yumurta ağırlığı üzerindeki etkisini metaanaliz kullanarak belirlemektir. Meta analize alınan sekiz çalışmanın sınırlılıkları; SCI-exp endeksinde olması, 18-42 haftalık kahverengi ve beyaz yumurtlayan tavukların kullanılması; probiyotik olarak 107-1010 CFU / g Bacillus subtilis kullanılması ve doz olarak 400-1000 g / ton arasında değişmesiydi. Meta-analizinde, sürekli veriler için (deneysel-kontrol) ortalamalar kullanılarak etki büyüklüğü hesaplanmıştır. Araştırma sonucunda, tüm çalışmaların tek bir ortak etkiyi paylaşmadığı belirlendi. Ayrıca, rastgele etki modeli kullanılarak toplam etki büyüklüğü 0.223 olarak hesaplandı ve z ve p değerlerine göre çalışmanın hipotezi kabul edildi (z = 2.90; p <0.05). Başka bir ifadeyle; "yumurtacı tavuklarda diyet probiyotik takviyesinin yumurta ağırlığı üzerinde önemli bir etkisi vardır"

    Pırlak koyunculuk işletmelerinde işletme büyüklüğünün hayvan yönetimi uygulamalarına etkisi

    Get PDF
    This research was carried out to investigate the effects of farm scale on animal management practices in Pırlak sheep farms in the Emirdağ District of Afyonkarahisar province. A total of 56 Pırlak farms determined by simple random sampling were divided into three scale groups small (101 heads) based on sheep and ram numbers. The data were collected through measurements, observations, and face-to-face interviews with the farmers. The farm-scale significantly affected the feed production capacity, barn size, window area, lamp number, herd dog number, litter and manure removal frequencies, lamb production, penning the ewes with their lambs, and marketing of dairy products. The pasture-based extensive sheep production system was widespread in Pırlak farms, and the air quality, litter management, and frequency of equipment cleaning and manure removal were poorer than expected in those typical local sheep barns. Moreover, the farm's records related to production performance, animal diseases, and treatments were not kept. It has been understood that grazing, milking, lamb care, reproduction, and shearing processes were carried out with traditional methods, mostly without machinery. Since the Pırlak sheep breed is a hardy domestic breed adapted to this region for decades, improving efforts for the Pırlak sheep can increase the breed's performance. In conclusion, it has been concluded that the farm management capacities of Pırlak Farms in the Emirdağ can be supported with more financial government aid and farmers' training in sheep breeding, animal health and welfare, and business economics.Bu araştırma Afyonkarahisar ili Emirdağ İlçesi'nde bulunan Pırlak koyunculuk işletmelerinde işletme büyüklüğünün hayvan yönetimi uygulamalarına etkisinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Basit tesadüfi örnekleme ile belirlenen 56 adet Pırlak koyunculuk işletmesi koyun ve koç sayısına göre küçük (101 baş) ölçekli olmak üzere 3 gruba bölünmüştür. Araştırmanın verileri işletmelerde yapılan ölçüm, gözlem ve çiftçiler ile yüz yüze görüşmeler yoluyla elde edilmiştir. İşletme büyüklüğünün yem bitkisi üretimi kapasitesi, ağıl büyüklüğü, pencere alanı, ağıl içi lamba sayısı, sürü köpeği sayısı, altlık ve gübre uzaklaştırma sıklığı, kuzu üretimi, koyunların kuzulu koyun bölmerinde barındırılması ve süt ürünlerinin satışı üzerine önemli derecede etki yaptığı tespit edilmiştir. Genel olarak, Pırlak işletmelerinde meraya dayalı ekstansif yetiştiricilik yapıldığı, yöreye özgü tipik koyun ağıllarında hava kalitesi, altlık yönetimi, ekipman temizliği ve gübre uzaklaştırma sıklığının beklenenden daha zayıf olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca verim performansı, hayvan hastalıkları ve yapılan tedavilere ilişkin çiftlik kayıtların tutulmadığı görülmüştür. Otlatma, sağım, kuzu bakımı, sıfat ve kırkım işlemlerinin geleneksel yöntemlerle ve ağırlıkla makine kullanmadan yapıldığı anlaşılmıştır. Pırlak koyun ırkı onlarca yıldır bu bölgeye uyum sağlamış dayanıklı yerli bir ırk olduğu için yapılacak ıslah çalışmaları bu ırkın performansını artırabilecektir. Sonuç olarak, Emirdağ'da bulunan Pırlak koyunculuk işletmelerinin hayvan yönetimi kapasitelerinin kamu mali teşviklerinin arttırılması ve koyun yetiştiriciliği, hayvan sağlığı ve refahı ile işletme ekonomisi konularında çiftçilerin eğitimi ile desteklenebileceği kanaatine varılmıştır

    Attitudes of staff regarding animal welfare: A description on poultry farms in Afyonkarahisar

    Get PDF
    Bu araştırmanın amacı Afyonkarahisar ili ve ilçelerinde faaliyet gösteren yumurtacı tavuk işletmeleri çalışanlarının hayvan refahına ilişkin tutumlarının analiz edilmesidir. Araştırma, 53 ticari yumurtacı işletmede çalışanlar ile yüz yüze görüşme yoluyla yürütülmüş, çalışanların bireysel özellikleri ile bilişsel, duyuşsal ve davranışsal boyutta hayvan refahı tutum ölçeğini içeren toplam 118 anket değerlendirilmeye alınmıştır. Araştırmanın örneklem grubu tavukçuluk işletmelerinin sahipleri veya yöneticileri ile bu işletmelerde hayvan bakım ve idaresinde görevli veteriner hekim, ziraat mühendisi ve yumurtacı tavuk bakım ve idaresinden sorumlu diğer çalışanlardan oluşmaktadır. Yumurtacı tavuk çiftliklerinde katılımcıların büyük bölümünün erkek (%87,29) ve 40 yaşından küçük (%64,4) olduğu tespit edilmiştir. Çalışanların %72,88’ inin orta eğitim ve yüksek okul mezunu ve %63,56’sının iş deneyiminin 17 yıl veya daha az olduğu belirlenmiştir. Katılımcıların hayvan refahına ilişkin tutumlarının bilişsel boyutuna ilişkin bulgular katılımcıların hayvan refahı konusunda yeterli bilgisiye sahip olmadığını göstermiştir. Tutumun duyuşsal ve davranışsal boyutlarına ilişkin sonuçlar, çalışanların hayvan refahına yönelik tutumunun kültürel, ahlaki ve toplumsal öğeler ile inançlar tarafından etkilendiğini ve daha yararcı bir içerik taşıdığını göstermiştir.The objective of this study was to analyze the attitudes of staff at layer hen farms operating in Afyonkarahisar province and its districts. The study was carried out with face to face interviews of staff working at 53 commercial layer hen farms to measure the cognitive, affective and behavioral dimensions of attitudes regarding animal welfare with a total of 118 survey forms which were evaluated. The sample group of the study consisted of the owners or administrators of poultry farms as well as veterinarians, agricultural engineers and other staff responsible for the care and administration of laying hens at these farms. It has been determined that a major proportion of the participants from the layer hen farms were male (87,29%) and under the age of 40 years old (64,4%). It was determined that 72,88% of the staff were graduates of secondary school and college and 63,56% of them had 17 years or less of work experience. Information on the cognitive dimension of attitudes of participants towards animal welfare has shown that knowledge in terms of animal welfare is inadequate. The results for the affective and behavioral dimensions indicate that the attitudes of staff regarding animal welfare are influenced by cultural, moral and social cults as well as beliefs and sustains a more utilitarian content

    Hypothyroidism Due to Hepatic Hemangioendothelioma: A Case Report

    Get PDF
    Although hemangioendothelioma (HHE) is a commonly encountered hepatic tumor during infancy, HHE−related hypothyroidism is rare. We present a patient who developed HHE−related hypothyroidism during the neonatal period and showed marked improvement in hypothyroidism by regression of HHE. A 28−day−old boy with TSH level of 77 mIU/mL on neonatal screening and diagnosed as congenital hypothyroidism was started on L−thyroxine (L−T4) (11 μg/kg/day) therapy on the 21th day of life. On physical examination, the liver was palpable 5 cm below the right costal margin, and the thyroid gland was nonpalpable. Thyroid ultrasonography was normal. Although L−T4 dose was increased to 15 μg/kg/day, TSH was not suppressed and free T3 level remained low. HHE in both lobes of the liver was detected by abdominal ultrasonography and magnetic resonance imaging. Treatment was started with prednisolone 2 mg/kg/day and alpha−interferon 3 million U/m2/3 times per week. Thyroid dysfunction was thought to be due to type 3 iodothyronine deiodinase activity expressed by HHE. L−T4 therapy was changed to Bitiron® tablet, which includes both T4 and T3, and euthyroidism was attained within 1 month. Thyroid hormone requirement was reduced and treatment was discontinued after regression of the HHE. At the most recent visit, the patient was 21 months old and off treatment. His growth and neurological development were normal for age and he was euthyroid. HHE should be considered in cases with severe hypothyroidism resistant to high−dose thyroid hormone replacement. The treatment of HHE in combination with T4 and T3 therapy results in euthyroidism
    corecore