4 research outputs found

    Tubularized incised plate urethroplasty ameliyatı uygulanan hipospadiaslı hastaların sonuçları

    No full text
    TIP tekniği ilk defa 1994 yılında Snodgrass tarafından tanımlanmıştır. O dönemde yayınlanan literatürlerde birçok farklı merkezin klinik deneyimleri anlatılmış ve Snodgrass tekniğinin özellikle distal hipospadias tanısı almış olan vakaların tümünde uygulanabilirliğinden bahsedilmiştir. Bunun yanı sıra TIP tekniği kolay uygulanabilirliği, düşük komplikasyon oranı ve iyi sonuçları nedeniyle birçok yöntem içinde artık oldukça sık tercih edilen bir alternatiftir. Yaptığımız çalışmada hypospadias tanısı alan ve TIP tekniği ile ameliyat edilen hastaların ameliyat sonrası dönemde komplikasyon gelişimi, işeme paterni, penil uzunluk ve mea çaplarına bakılarak kozmetik yönden değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Ocak 2008 ile Kasım 2011 yılları arasında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi - Çocuk Ürolojisi polikliniğimize başvuran ve hipospadias tanısı alarak, TIP tekniği ile ameliyat edilen 190 hastanın dosyaları geriye dönük olarak incelendi. Bu hastalar, tanı alma yaşı, hipospadias tipi, operasyon yaşı, penil eğrilik varlığı, erken postop komplikasyonlar, ameliyat sonrası işeme paterni, penil uzunluk ve mea çapları açısından irdelendi. Çalışmaya dahil edilen sağlıklı kontrol grubu, hastanemiz bünyesindeki Hasta Çocuk polikliniğine ve Çocuk Cerrahisi polikliniğine başvurmuş, herhangi bir ürolojik sorunu olmayan erkek hastaların rastgele olarak seçilmesi ile oluşturuldu. İncelenen 190 vakadan 16'sının ameliyat notuna ulaşılamadı ve çalışmadan çıkarıldı. Geriye kalan 174 vakanın 94’ünün (%54) TIP tekniği ile ameliyat edildiği saptandı. 4,5 yaş ve üzerinde olan 30 hasta mevcuttu. Bu hastalara üretral fonksiyonu değerlendirmek amacıyla üroflovmetri işlemi uygulandı. Kontrol ve hasta grubunun üroflovmetrik değerlendirmesinde yaş, maksimum akış hızı, işenen hacim, işeme süresi ve ortalama akış hızının (p > 0,05) birbirinden farklı olmadığı görüldü. Ancak hasta grubunun (22,87±15,09) akış süresinin kontrol grubundan (15,03±9,48) anlamlı (p= 0,019 < 0,05) olarak daha yüksek olduğu saptandı. Üroflovmetrinin bir diğer parametresi olan nomogram tipleri açısından değerlendirildiğinde, her iki grubun nomogram tip oranları anlamlı (p=0,001 < 0,05) olarak farklıydı. Kontrol grubunda (çan eğrisi % 83,3 / plato % 16,7) çan eğrisi nomogram tipi daha yüksekken, hasta grubunda (çan eğrisi % 40,0 / plato % 60,0) plato tipi nomogram daha yüksekti. Hastaların kozmetik yönden değerlendirilmesi ise penil uzunluklarına ve mea çaplarına bakılarak ve aynı zamanda bunların persentillerine ayrılması ile yapıldı. Kontrol ve hasta grubunun penis uzunluğu ve mea çapları anlamlı (p > 0,05) olarak birbirinden farklı değildi. Her iki grubun persantil oranları (p=0,055 > 0,05) arasında da anlamlı farklılık yoktu. Çalışmamızda TIP yöntemiyle yapılan hipospadias ameliyatları sonrasında komplikasyon oranının düşük (%11,8) olduğu saptandı. Komplikasyon olarak glans açılması ve üretrokutanöz fistül görüldü. TIP tekniği, aslında uzun dönem sonuçlarının takibi açısından yeni bir tekniktir. Kullanılan diğer yöntemlerle karşılaştırıldığı zaman komplikasyon oranı daha düşüktür, kozmetik sonuçları oldukça iyidir. Bu nedenlerden dolayı bu teknik, tüm dünyada hızla yayılmış ve tercih edilir hale gelmiştir. Sonuç olarak TIP yönteminin komplikasyon oranının düşük olması, üretral fonksiyonlarının ve kozmetik sonuçlarının iyi olması nedeniyle distal hipospadiaslı olgularda öncelikle tercih edilebilecek bir cerrahi teknik olduğunu düşünmekteyiz. SUMMARY The TIP technique was first defined and its feasibility discussed by Snodgrass in 1994. It is now a preferred alternative for hypospadias repair because of its ease, low rate of complications and good results. In this study we aimed to evaluate the urination patterns, complications and cosmetic results of patients with hypospadias who were repaired using the technique described by Snodgrass. The files of one-hundred and ninety patients who underwent hypospadias repair at Marmara University School of Medicine Department of Pediatric Surgery Division of Pediatric Urology from January 2008 to November 2011 were retrospectively reviewed. Their age at diagnosis, type of hypospadias, age at operation, additional anomalies, presence of chordea, early and late postoperative complications and cosmetic results were collected. The cosmetic and functional results by uroflowmetry were compared to healthy children. Patients for the control group had no urological problems and were randomly selected from patients applying to our hospitals Sick Children Outpatient Clinic and the Pediatric Surgery Clinic. Sixteen patients files were unavailable and therefore removed from the study. Of the remaining 174 patients, 94 (54%) were repaired using the TIP technique. Of these patients those above 4.5 years of age had an uroflowmetry performed (n=30.) The age, maximum flow rate, urinated volume, urination time, average urination speed were similar in both groups (p > 0,05.) However, the flow time was statistically higher in the TIP group (p= 0,019) Complications were found to be the opening of the glans and fistula formation. For cosmetic results the penile length and meatus diameter were measured and compared with the control group. No statistically important difference was found. Our data shows that patients undergoing hypospadias repair using the TIP technique have normal cosmetic and functional urinary results

    Unusual Presentation of Duplex Kidneys: Ureteropelvic Junction Obstruction

    Get PDF
    Aim. Ureteropelvic junction obstruction (UPJO) is rarely associated with a duplex collecting system. We review this unusual anomaly in terms of presentation, diagnostic evaluation, and surgical management. Method. We retrospectively reviewed the medical records of patients diagnosed with a duplex system with UPJO. Result. Sixteen patients (6 girls, 10 boys) with 18 moieties were treated surgically and four patients were treated conservatively. The median age at surgery was two years (range, 2 months to 7 years). The lower pole and upper moiety were affected in 12 and two kidneys, respectively, and both were affected in two patients. The anomaly was right-sided in 12 moieties and left-sided in six. The duplication was incomplete in seven patients and complete in nine. The mean renal pelvis diameter at the time of surgery was 25.6 (range 11–48 mm) mm by USG. The mean renal function of the involved moiety was 28.3% before surgery. Management included pyelopyelostomy or ureteropyelostomy in six moieties, dismembered pyeloplasty in eight moieties, heminephrectomy in four cases, and simultaneous upper heminephrectomy and lower pole ureteropyelostomy in one patient. Conclusion. There is no standard approach for these patients and treatment should be individualized according to physical presentation, detailed anatomy, and severity of obstruction

    ÖYP Üniversiteleri Eğitim Fakülteleri ile Çevre Okuryazarlığı İşbirliği

    No full text
    Projenin hedefi, Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamındaki 18 üniversite ile işbirliği yaparak söz konusu üniversitelerin eğitim fakülteleri öğrencilerinin çevre okuryazarlık düzeylerinin belirlenmesidir. Bu amaçla, ODTÜ Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü’nde ÖYP kapsamında Yüksek Lisans veya Doktora yapmakta olan 20 araştırma görevlisi aracılığı ile, ÖYP üniversiteleri ile iletişim kurulmuş, izinler alınmıştır. Proje, 18 üniversitenin Eğitim Fakültelerinde öğrenci olan öğretmen adaylarının çevre okuryazarlığının mevcut durumunun belirlenmesinin yanında, ÖYP araştırma görevlileri, üniversiteleri ve ev sahibi üniversite olarak ODTÜ arasında ortak çalışmalar yapılması konusunda yeni bir olanak yaratmayı da amaçlamaktadır. Dolayısı ile, önerilen projenin amaçları,1. Türkiye’deki ÖYP kapsamındaki 18 üniversitede eğitim görmekte olan öğretmen adaylarının bilgi, tutum, endişe ve kullanımlar başlıklarından oluşan, çevre okuryazarlığını belirlemek, 2. Türkiye’deki ÖYP kapsamındaki 18 üniversitede eğitim görmekte olan öğretmen adaylarının çevre okuryazarlıklarını ve sürdürülebilir kalkınma konusundaki mevcut donanım, eğilim ve ihtiyaçlarını belirlemek, 3. Öğretmen eğitiminde çevre ve sürdürülebilir kalkınma için eğitim gereksinimleri ile ilgili düzenlemelere kaynak oluşturmak,4. Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP)’nın çeşitli konulardaki üniversitelerarası ortaklıklara katkıda bulunması konusuna örnek olmaktır
    corecore