49 research outputs found
Project Management in Conservation and Restoration of Historic Buildings
Project management is the application of planning, organizing, directing, coordinating and controlling by using project resources to meet the requirements of a project and achieve the project goal and objectives. Project management process is well understood, however the concept of project management for architectural heritage projects is different because of uniqueness of every project. When we deal with architectural heritage, historic buildings etc., we need to spend more time and resources to understand what we have and to access its physical condition. This article aims to introduce the special issue of project management in conservation and restoration of historic buildings and identify the principles and activities by evaluating a case study of Darussafaka high school which is the first public school of the Ottoman empire period
An example of a healthcare building in ecovillage: Cyprus büyükkonuk primary care clinic project
Günümüz yapı teknolojinin geldiği son nokta ile enerji tüketimindeki küresel artış enerji kaynakları konusundaki endişeleri arttırmaktadır. Dünyadaki küreselleşme, büyüyen ekonomi yelpazesi ve yaşam standartlarındaki gelişmelerle artan talepleri mevcut doğal kaynaklarla karşılama ihtimali de giderek azalmaktadır. Özellikle dünyanın geleceği açısından doğal kaynakların tehdit oluşturacak düzeyde azalıyor olması yeni enerji kaynakları arayışına ve mevcut kaynakları koruma konusuna dikkatleri çekmektedir. Bu nedenle, doğal kaynakları korumaya yönelik politikalar yapı sektöründe de görülmektedir. Dünyada bu konudaki olumsuz gelişmeler karşısında, geleceğin yapı sektörü aktörleri olarak öğrencilerin; tasarım ve uygulama süreçlerinde sürdürülebilirlik ilkelerinin farkındalığında olması ekolojik tasarım, eko-köy yaklaşımları ile çevreyi koruma ve iyileştirme çabalarını görmeleri eğitimleri açısından önem taşımaktadır. Özellikle mimarlık ve iç mimarlık öğrencilerinin teorik olarak elde ettikleri bilgileri, Tasarla-Yap çalıştayları ile deneyimlemeleri mimarlık ve iç mimarlık eğitiminin ana amaçları arasında yer almaktadır. Bu bağlamda; mimarlık ve iç mimarlık öğrencilerine çevre dostu yaklaşımlarla birlikte tasarım ve uygulama pratiğinin saha ölçeğinde deneyim kazandırılması üzerine tasarım eğitimine katkı sağlanması hedefi ile bu çalışma yürütülmüştür. Dünyada tescillenen eko- köylerden biri olan Kıbrıs Büyükkonuk Ekoköyü için hazırlanan Aile Sağlığı Merkezi Projesinin, eğitim sürecine entegre edilmiş bir mesleki pratik çalışma örneği olarak, tasarım süreci ve uygulama detayları aktarılmaktadır. Bu kapsamda; halihazırda onaylanmış olan KKTC Büyükkonuk Ekoköy’ ü yerleşkesi dahilinde gözlem, yerinde saptama, atölye çalışmaları ve resmi görüşmelerin yapıldığı saha ile tasarım çalışması gerçekleştirilmiştir. Makalede; ekoköyde sağlık yapısı-iklim denkleminde geliştirilen uygulama projesi süreci ele alınmaktadır.The global increase in energy consumption with the latest point of today's building technology raises concerns about energy resources. With the globalization in the world, the growing economy and the developments in living standards, the possibility of meeting the increasing demands with available natural resources is gradually decreasing. The fact that natural resources are decreasing at a level that poses a threat especially for the future of the world draws attention to the search for new energy resources and the issue of protecting existing resources. For this reason, policies aimed at protecting natural resources are also seen in the construction sector. In the face of these negative developments for all the world, students as actors of the future construction sector; Being aware of the sustainability principles in the design and implementation processes is important in terms of their education. It is among the main objectives of architecture and interior architecture education that the students of architecture and interior architecture experience the theoretical knowledge they have acquired through Design-Build workshops. Within this scope; this study was put into practice with the aim of contributing to design education by providing the students of architecture and interior architecture with experience of design and application practice on a field scale along with environmentally friendly approaches. The design process and details of the Büyükkonuk Ecovillage Primary Care Clinic Project, which is in the list of registered eco villages in the world, are presented as an example of a professional practice integrated into the education process in the Turkish Republic of Northern Cyprus. In this context; Within the currently approved TRNC Büyükkonuk ecoköy campus, a design study was carried out with the field where observation, on-site detection, workshops and official meetings were held. In the article; This as-built project process, which was developed in the eco-village-health structure-climate equation, is discussed
Hematologic Adverse Effects of Prolonged Piperacillin- Tazobactam Use in Adults
Objective: We aimed to find the incidence and risk factors of hematologic adverse effects of piperacillin-tazobactam (TZP).
Materials and Methods: Adult patients who used TZP for more than 10 days were included in the study.
Results: The incidence of leukopenia, neutropenia, and eosinophilia in 110 TZP therapy episodes was found to be 16.3%, 10%, and 10%, respectively. Lower Charlson Comorbidity Index score, lower initial leukocyte count, combination of TZP with another antibiotic, and total duration of TZP therapy were found to be independent risk factors for leukopenia, while initial higher eosinophil count (IHEC) and usage of TZP for >20 days were independent risk factors for neutropenia and IHEC and total duration of TZP therapy were independent risk factors for eosinophilia.
Conclusion: Longer duration of therapy, combination with other antibiotics, younger age with fewer comorbidities, and IHEC could result in hematologic adverse effects in patients treated with TZP. Patients with IHEC may be more prone to allergic reactions, so immunological mechanisms may facilitate the development of hematological adverse effects of TZP
The Turkish Clinical Microbiology and Infectious Diseases Society (KLİMİK) Evidence-Based Guideline for the Diagnosis and Treatment of Brucellosis, 2023
Bruselloz, dünyada ve ülkemizde çok yaygın olarak görülmesine rağmen hastalığın tanı ve tedavisini yönlendirmede kullanılabilecek kanıta dayalı bir rehber bulunmamaktadır. Bu rehber, brusellozun tanı ve tedavisi ile ilgilenen farklı uzmanlık alanlarından hekimlere kanıta dayalı öneriler sunmak üzere Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Has- talıkları Derneği tarafından hazırlanmıştır. Rehberin hazırlanmasında, ABD İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (IDSA)’nin Klinik Uygulama Rehberi Geliştirme Kı- lavuzu önerileri esas alınmıştır. Rehberi hazırlayan grup üyeleri tarafından, bruselloz tanı ve tedavisinde önemli olduğu düşünülen 20 soru belirlenmiş ve PICO [hasta/popülasyon (P), müdahale/indikator (I), karşılaştırma/kontrol (C), sonuç (O)] formatında oluşturulan bu sorulara yanıt verebilecek yayınlar, ULAKBİM TR Dizin, PubMed ve Cochrane veritabanlarından, tarih kısıtlaması olmadan taranmıştır. Her bir PICO sorusu ve her bir ayrı sonlanım için kanıtların derecelendirilmesinde ve önerilerin gücünün belirlenmesinde “Grading of Recommendations, Assessment, Develop- ment and Evaluation (GRADE) Working Group” yöntemi kullanılmıştır. PICO sorularına yanıt oluşturabilecek şekilde karşılaştırmalı klinik araştırmaların olması halinde bunların meta-analizleri, olmaması halindeyse olgu sunumları ve olgu serilerinden elde edilen verilerle “individual participant data” (IPD) meta-analizleri yapılmıştır. Önerilerin yeni çalışmaların sonuçları doğrultusunda belli aralıklarla güncellenmesi planlanmaktadır.Although brucellosis is very common in the world and Türkiye, there are no evidence-based guidelines to guide the diagnosis and treatment of the disease. This guide has been prepared by the Turkish Society of Clinical Microbiology and Infectious Diseases to provide evidence-based recommendations to physicians from different specialties interested in the diagnosis and treatment of brucellosis. The recommendations of the Clinical Practice Guide Development Guide of the Infectious Diseases Society of Amer- ica (IDSA) were taken as the basis for preparing this guide. The guideline preparation group determined 20 questions considered to be important in the diagnosis and treatment of brucellosis, and the publications that could answer these questions prepared in PICO (Population/Patient [P], Intervention [I], Comparison [C], Outcome [O]) format, were searched in ULAKBİM Tr Dizin, PubMed, Cochrane databases without date restrictions. The Grading of Recommen- dations, Assessment, Development, and Evaluation (GRADE) Working Group method was used to rank the evidence and determine the strength of the recommendations for each PICO question and for each individual outcome. Me- ta-analyses of comparative clinical studies were performed to answer the PICO questions. Individual participant data (IPD) meta-analyses with data obtained from case reports and case series were conducted in the absence of comparative clinical studies. It is planned to update the recommendations at regular intervals in line with the results of new studies
Sepsis ve Septik Şokta Güncekl Tedavi
Sepsis, ağır sepsis ve septik şok medikal acil klinik tablolardandır. Yoğun çabaya ve yapılan birçok klinik çalışmaya rağmen 1960’lardan bu yana optimal tedavide çok az değişiklik olmuştur. Erken klinik şüphe ve titiz yürütülen tanısal tetkikler sepsis tedavisinde önemlidir. Her iki bakteri türünü de (Gram-pozitif ve negatif) hedef alan geniş spektrumlu antibiyotik tedavisinin en kısa sürede başlanması, enfeksiyon kaynağının hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ya da drene edilmesi, hipotansiyonu ve doku perfüzyon bozukluğunu düzeltmek için sıvı ve vazopressörlerin kullanılması, septik şok tedavisinin üç temel öğesidir. Yeni birçok tedavi seçeneği denenmesine rağmen hiçbiri sepsis tedavisinde istenilen yeri alamamıştır
Two unique protected sites with a modern heritage in historical peninsula in Istanbul
WOS: 000404262600006Suleymaniye and Zeyrek areas in the Historical Peninsula containing a combination of the architectural works of different religions, different cultures and communities are two districts which were entitled to be included in UNESCO world heritage list from Istanbul in 1985. Traditional architectural texture in Zeyrek and Suleymaniye among some unique districts of Istanbul, which brings neighborhood-centered lifestyle of Ottoman period in the past to the present, basically consists of wooden houses. Diverging process has affected on these two unique residential areas having their own hierarchical and political characteristics by planned development activities in time and it was forced to sacrifice many works belonging to Ottoman period within the borders. Another modern building obtained as a result of the competition in the Republican Period practically undertakes the task of combining these two estranged areas. Characteristics of the said two protected areas, diverging process and modern heritage acting as a buffer shall be examined in this study
MUŞ İLİNDEKİ GEBELERDE TOXOPLASMA GONDII SEROPREVALANSININ BELİRLENMESİ
Toksoplazmoz tüm dünyada yaygın olarak görülen ve etkeni Toxoplasma gondii olan bir hastalıktır. Genellikle hafif olmakla birlikte, immün yetmezliği olanlarda ve gebelerde klinik olarak daha ciddi seyredebilmektedir. Gebelikte geçirilen toksoplazmoz sonucu düşük, erken ve ölü doğum görülebilmektedir. Bu çalışmada T. gondii seropozitifliğinin ve akut toksoplazmoz olgularının bölgesel prevalansının incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada 01/11/2018 ile 14/05/2020 tarihleri arasında hastanemize başvuran gebelerin Toksoplazma IgM, IgG ve Toksoplazma IgG avidite test sonuçları retrospektif olarak incelenmiştir. Mükerrer örnekler çıkarıldığında geriye kalan 6567 gebeye ait test sonuçları değerlendirmeye alınmıştır. Gebelerin 6435’inde Toksoplazma IgM ve IgG testleri birlikteliği gözlenmiştir. Bunların 1902’sinde (%28.9) Toksoplazma IgG pozitifliği saptanmıştır. Toksoplazma IgM değeri pozitif veya sınır değer aralığındaki 146 gebenin 53’ünde Toksoplazma IgG avidite testi istemi yapılmıştır. Bu gebelerden üçünde Toksoplazma IgG aviditesi düşük bulunmuş ve intrauterin enfeksiyon açısından riskli olarak kabul edilerek tedavi başlanmıştır. Sonuç olarak; çalışmada hastanemize başvuran gebelerden istenen Toksoplazma IgM, Toksoplazma IgG ve Toksoplazma IgG avidite test sonuçları retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Ülkemizde yapılan diğer çalışmalarla benzer şekilde Toksoplazma IgG pozitifliğinin yaşla birlikte anlamlı olarak arttığı gözlenmiştir (p<0.001). İlimizde hayvancılığın yaygın olması nedeniyle etkenle karşılaşma riskinin yaş ilerledikçe artmasının bu durumu açıklayabileceği düşünülmüştür. Anahtar kelimeler: Toxoplasma gondii, Toksoplazma IgM, Toksoplazma IgG, Toksoplazma IgG avidit