An evaluation of special AT-rich sequence-binding protein 2 expression in primary epithelial tumors and metastatic tumors of the ovary

Background: Ovarian cancer is the second most common gynecologic cancer in women. Differential diagnosis between primary and metastatic neoplasms can be problematic in some cases. The special AT-rich sequence-binding protein 2 (SATB2) is a nuclear matrix-associated protein that is important for growth and development. SATB2 has been shown to be a sensitive and highly specific marker for colorectal carcinomas (CRCs). SATB2 expression has also been reported in lung, breast, pancreas, renal, laryngeal, esophageal carcinomas and bone cancers. In this study, we aimed to evaluate SATB2 expression in primary epithelial and metastatic ovarian tumors and determine its significance in differentiating between subtypes. Material and Methods: The study group comprised 148 cases of primary epithelial tumor and 29 cases of metastatic ovarian tumor. Immunohistochemical analysis was performed by applying SATB2 on paraffin blocks. Results: SATB2 expression was identified in 54.5% of mucinous carcinomas, 51.7% of endometrioid carcinomas, 18.2% of high-grade serous carcinomas, 17.9% of borderline mucinous tumors, 6.7% of borderline serous tumors, and 51.7% of metastatic ovarian tumors. SATB2 expression did not show specificity for any of the subgroups. Metastatic ovarian tumors originating from the colon, breast, upper gastrointestinal tract, and appendix also showed SATB2 expression at different rates. All of the metastatic CRCs showed SATB2 positivity. Conclusion: It must be considered that primary carcinomas and metastatic carcinomas may manifest varying levels of SATB2 expression with different intensity and extensiveness. Extensive and strong SATB2 expression indicates metastatic colon carcinoma, consistent with the literature. Further comprehensive studies are needed in order to investigate SATB2 specificity for different subtypes

Kalp cerrahisi sonrası erken dönemde postür ve relaksasyon eğitiminin uyku, dispne, ağrı ve yaşam kalitesi üzerine etkisi: Pilot çalışma

İstanbul Bilim Üniversitesi, Tıp Fakültesi.Background: This study aims to evaluate the effects of a two-week posture and relaxation training program on sleep quality, daytime sleepiness, dyspnea, pain, and quality of life in patients undergoing cardiac surgery. Methods: Twenty-four patients were randomly assigned to the control (n=12) or posture and relaxation training group (n=12). Sleep quality, daytime sleepiness, dyspnea, quality of life, and pain were assessed using the Pittsburgh Sleep Quality Index, Epworth Sleepiness Scale, Modified Medical Research Council Dyspnea Scale, Euro Quality of Life-5D, and visual analog scale, respectively. The control group received a standard postoperative rehabilitation program, while the training group underwent an additional posture and relaxation training program. Both groups continued their rehabilitation program for one week at the hospital and one week at home.Amaç: Bu çalışmada kalp cerrahisi geçirmiş hastalarda iki haftalık postür ve relaksasyon eğitim programının, uyku kalitesi, gündüz uyku hali, dispne, ağrı ve yaşam kalitesi üzerine etkileri değerlendirildi. Çalışma planı: Yirmi dört hasta randomize olarak kontrol (n=12) ve postür ve relaksasyon eğitim grubuna (n=12) ayrıldı. Uyku kalitesi, gündüz uyku hali, dispne, yaşam kalitesi ve ağrı sırasıyla Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi, Epworth Uykululuk Ölçeği, Modifiye Tıbbi Araştırma Konseyi Dispne Ölçeği, Euro Yaşam Kalitesi-5D ve görsel analog ölçeği ile değerlendirildi. Kontrol grubuna ameliyat sonrası standart bir rehabilitasyon programı uygulanırken, eğitim grubuna ek olarak postür ve relaksasyon eğitim programı uygulandı. Her iki grup da rehabilitasyon programlarına bir hafta hastanede ve bir hafta evde devam etti

Titanyum plaka ve mesh kullanılarak ateşli silah yaralanması sonrası gelişen sternal dehisensin onarımı

İstanbul Bilim Üniversitesi, Tıp Fakültesi.Giriş ve Amaç: Toraksa yönelik ateşli silah yaralanması olan vakalarda ölüm ve sakatlık oranı oldukça yüksektir. Biz transmediastinal ateşli silah yaralanması sonrası sternum hasarı gelişen ve titanyum yama ile düzeltme uyguladığımız bir olguyu sunmayı amaçladık

Endovasküler abdominal aort anevrizma tedavisinde takibin önemi: Kaçak (endoleak) nedeni ile büyüyen prerüptür abdominal aort anevrizması

İstanbul Bilim Üniversitesi, Tıp Fakültesi.Giriş ve Amaç: Abdominal aort anevrizmalarının endovasküler anevrizma tedavisi sonrasında kaçak (endoleak) olgusu sık rastlanan bir durumdur. Tüm kaçak tipleri potansiyel olarak anevrizma büyümesi, geç rüptür ve ölüm riskini artırmakta ve tedavinin cerrahiye dönmesine neden olabilmektedir. Buna örnek olarak endovasküler tedavi sonrası takip edilmeyen prerüptür olarak gelen bir vakayı paylaştık