15 research outputs found
The assessment of learning through the scope of somatosensory event related potentials
AMAÇ: Bu çalışmada basit dokunsal uyaranlar kullanılarak elektrofizyolojik yaklaşımla öğrenme ve bilişsel
süreçlerin irdelenmesi hedeflenmiştir.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: 23 sağlıklı bireye (21.44±2.73 yas; 8 kadın) ait 64 kanal EEG kayıtları
değerlendirilmiştir. Basit dokunsal uyaran olarak 4-D Pnömatik Stimulatör cihazı içeren düzenekle farklı iki el
işaret (hedef) ve üçüncü parmaklarına (hedef olmayan) dokunsal basınç uygulanmıştır. Hedef uyaranların
sayılması istenmiş, hata oranları%10 altında olan koşullardaki süpürümler elde edilmiştir. Post analizde bireysel
ve grup ortalaması yanıtları 14 elektrotta (F , F , F ,C ,C ,C ,T ,T , P , P , P , P ,O ve O ) gösterilmiştir.
BULGULAR: Tüm kafada yaygın olarak gözlenen, en yüksek genlikle Cz'de saptanan olaya ilişkin
potansiyeller (SERP) ve basit dokunsal uyarılma potansiyelleri (SEP) saptanmıştır. Bu yanıtlarda çok erken,
erken ve geç zaman pencerelerinde dalga bileşenleri analiz edilmiştir. Analize göre, çok erken yanıtlar (50-120
msn) ilk ve ikinci uygulamada değismezken, erken yanıtlar (150-250 msn) belirgin olarak küçülmüştür (her bir
ölçüm için, <0.05). Geç yanıt bileşenleri (300-450 msn) ise deney sonuna kadar korunmuştur. Geç yanıt
bileşenleri hedef uyaran yanıtlarında hedef olmayanlara göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (herbir ölçüm
için, <0.001).
SONUÇ: Çok erken yanıtların değişmemesi, duyusal yanıtların korunması olarak değerlendirilmiştir. Erken
yanıtların belirgin azalması, bilissel süreç olarak deneye katılımın ölçütü olarak ele alınmış ve bu koşul bireylerin
deney desenini öğrenmesi olarak yorumlanmıştır. Geç yanıtların korunması ise bireylerin sayma ödevlerini tüm
deney boyunca koruması ve bununla ilgili dikkat bileşenlerinin öne çıkması olarak değerlendirilmiştir.OBJECTIVE: The current study aims to investigate the cognitive processes through the scope of electrophysiological approach on the application of simple somatosensory stimuli.
MATERIALand METHODS: Total of 23 subjects participated to the study (21.44±2.73 years; 8 females) for the analysis of 64 channel EEG data. Simple tactile stimuli were delivered using 4-D pneumatic stimulator, delivering a soft touch stimulus to the index (target) and middle fingers (non-target) of the subjects in two consecutive sessions. The subjects were requested to mentally count the target stimuli. The sweeps resulting from less than 10 percent error rate were accepted into the study. The individual and group event related responses were analyzed over 14 electrode (F , F , F ,C ,C ,C ,T ,T , P , P , P , P ,O andO ) sites in a post-analysis session.
RESULTS: The responses (SEP and SERP) to the tactile stimuli were widely observed across the electrode sites with the the biggest amplitudes at Cz (central) electrode. Within the responses, very early, early and late time windows and their respective wave forms were analysed. The analysis revealed that very early waveforms (50- 120 msn) remained the same in two sessions, whereas, the early responses (150-250 msn) decreased significantly from the first session to the second (for each comparison, p<0.05). The late time components (300-450 msn) maintained their level throughout the experiment. The target and standard late responses were also found to differ significantly in two consecutive sessions (for each comparison, <0.001).
CONCLUSION: No changes very early responses suggests the preservation of sensory responses. The significant decrease of early responses may be explained by the attendance of the subjects to the experiment, pointing their learning of the template of the experimental set-up. On the other hand, the maintaining of the late responses might be related to the task performance of the subjects, where they are demanded to keep their attention throughout the experiment
The dynamics effect of stimulus parameters on EEG
Amaç ve Hipotez: Beyindeki hemisferik asimetriye ait bilgi işlemleme açısından yüksek zamansal çözünürlüğe sahip EEG temelli bir yöntem (dikotik test) bu tezin çalışma sahasını oluşturmuştur. Elektrofizyolojik verilerin ve davranışsal sonuçların yorumlanmasında uyaran parametrelerinin etkileri duyusal (ses şiddeti, tınısı, ses oluşum zamanı, sesin yeri, vb.) ve bilişsel (dikkat yönelimi, çelişme giderme vb.) eksenlerde irdelenmiştir. Yöntem: Araştırmada, sağlıklı, gönüllü, anadili Türkçe olan, ortalama 21.65 yaşlarında 20 birey elektrofizyolojik olarak değerlendirilirken, ortalama yaşları 23.38 olan 60 kişi davranışsal veri açısından değerlendirildi. Uyaran parametrelerinin etkisinin ölçülmesinde dikotik dinleme testi kullanıldı. Bulgular: Genel olarak davranışsal veriler sağ kulak tercihi durumunun yüksek olduğunu gösterdi. Uyaran parametrelerinden, ses oluşum zamanının, kullanılan sesin niteliğinin (kadın/erkek sesi), dikkatin bir kulağa yöneltilmesinin, hecelerin veriliş şeklinin (homonim/heteronim) kulak tercihine etkisi olduğu gösterildi. Elektrofizyolojik değerlendirmelerdeæ genlik ve latans farklılıkları ile erken ve geç yanıtlarda farklı beyin bölgelerine ait aktivasyonlar gösterilmiştir. Sonuç: Uyaran parametrelerinin hem davranışsal veri, hem de elektrofizyolojik sonuçlar üzerine etkileri bulunmaktadır. Bu etkilerin başlıcalarını akustik ses özellikleri oluştururken, elektrofizyolojik verilerde erken ve geç yanıt bileşenleri öne çıkmıştır. Bu etkiler, uygun uyaran ve deney deseni kullanımı, standart gruplarda çalışılması gibi bazı düzenlemeler ile kontrol altına alınabilir. Tezde, elektrofizyolojik erken evre sonuçları santral bölgede oluşmakta ve duyusal işlemleme ile ilişkilendirilirken, geç bölge yanıtları ise frontal bölgede oluşmakta ve bilişsel işlemleme (çelişme giderme, vb) olarak yorumlanmaktadır. Yapısal modele uygun olarak sağ kulak tercihi epokları geç negatif yanıt bileşeni, sol kulak tercihine göre erken latansa sahip olmakta ve işitme yolundaki gecikme nedeniyle, kulak tercihi mekanizmasının zaman bağımlı olduğunu göstermektedir. Bu sonuçlar ışığında, uyaran parametrelerinin beyin işlevlerinde ve bunun gözlem aracı olan EEG'de dinamik etkileri ortaya çıkmaktadır. Bulgular, psikofizyolojik deney deseni oluşturulması, elektrofizyolojik kayıt ve analiz yöntemlerinin irdelenmesi, beyin işlevlerinin kısa ve uzun süreli gözlenmesindeki yaklaşımların belirlenmesi, psikofizik özelliklerden patolojiye kadar sonuçların yorumlanmasında alt-bileşenlerin etkisinin irdelenmesi ve ileri analiz yöntemlerinin yaşama geçirilmesinde yol gösterici ve destekleyici olabilir. Aim and Hypotesis: A method (dichotic test) which is based on EEG, with high temporal resolution about information processing of brain hemispheric asymmetry, constitutes the main area of this thesis. For interpretion of electrophysiological data and behavioral results, effects of stimulus parameters were examined in sensorial (intensity, timbre, and location of voice, voice onset time, etc.) and cognitive (attention shift, conflict detection, etc.) axes. Method: In this study, 60 healthy volunteers whose native language was Turkish (mean age 23.38) were studied for behavioural data. As a subgroup, 60 individuals whose mean age 21.65 was were studied for electrophysiological assessment. For the evaluation of the effects of the stimulus parameters dichotic test was utilized. Results: The general behavioral data indicated high right ear advantage. The stimulus parameters such as voice onset time, the property of the voice (women/men voice), directed attention to one of the ears, the presentation way of the syllables (homonym, heteronym) were shown to have an effect on the ear preference. In electrophysiological evaluationsæ the amplitude, latency differences and the activations of the different brain areas for early and late responses were displayed. Conclusion: The stimulus parameters affect both behavioural and electrophysiological results. While acoustical characteristics of voice causes the main effects, early and late components were prominent in electrophysiological results. These effects can be controlled by using standart groups, the appropriate stimulus and experimental design/patterns. While the early stage electrophysiological results occured in central region and were associated with sensorial processing, late stage responses were observed in frontal region and were interpreted as cognitive processing (conflict detection, etc.). Shorter LN latencies in REA condition were consistent with structural model of Kimura. This result makes it likely that the overall REA is a time-bound effect. The results indicate that the stimulus parameters have impact on the brain function and also dynamically influence the EEG which is an observatory tool of the brain. The current results may provide a support for highlighting the psychophysiological experimental design, for the assessment of the electrophysiological recording and analysis methods, for selecting the proper methods related to the short and long term processing of the brain functions, for constructing an interpretation for psychophysiological to pathological cases and for paving a road to advanced analysis methods
Bateristlerde Elektrodermal Aktivite
Amaç: Bateristlerin dinlenim, performans sırasında ve sonrasında elde edilen periferik sinirsistemi elektrodermal deri aktivitelerinin (EDA) kendi içinde ve dinlenim sırasındaki aktiviteninise müzisyen olmayanlarla karşılaştırılması, sinir sisteminin üstün özelliklerinden biri olansanatçı yaratıcılığının nöroelektriksel temelinin psikofizyolojik yaklaşımla incelenmesi ve ilgilinöral aktivitelerin belirlenmesi amaçlanmıştır.Gereç ve yöntem: Araştırmaya 15 baterist ve 15 müzisyen olmayan erkek birey katıldı.Katılımcıların EDA’sı ise serçe ve yüzük parmağına bağlanan disk elektrotlarla alındı.Elektrofizyolojik veriler bateristlerde dinlenim (bazal), bateri performansı, performansdinletilirken; müzisyen olmayanlarda ise sadece dinlenimde kaydedildi.Bulgular: Bateristlerin bazal EDA’sı, müzisyen olmayanlardan düşüktü. Bateristler en yüksekEDA’ya performansta sahipti.Sonuçlar: EDA’nın bateristlerde, müzisyen olmayanlardan düşük olması, sahne ve gösteriyehazırlıklı olan bateristlerin bazal durumda daha düşük heyecan ve emosyonel uyarılmışlığasahip olduğunun bir göstergesi olabilir.</p
Dikotik dinlemede dikkatin kulak tercihine etkisi
The dichotic listening test is a non-invasive, low cost and easy to apply technique used in studying asymmetry of phonetic processing. In this test, participants are presented with two syllables, one in each ear, simultaneously and are asked to declare the syllab le they hear. Syllables are constructed as consonant-vowel (CV) pairs. In the classical dichotic listening test, 65-90% of healthy individuals declare the syllable presented in the right ear. In order to explain this right ear advantage (REA), anatomical and attention- related models are proposed. According to these models, REA can be associated with left hemisphere dominance; besides, attention drive top down control can modify REA. It is suggested that this test can be used to investigate attention deficits, functioning of different areas in left hemisphere and callosal transfer function in studies of pathological conditions. Objective: Establishing dominant hemisphere of healthy subjects in auditory system and investigation of effect of instructional attention on this asymmetry. Also, correlation of this new Turkish version of the dichotic test results with other nation;amp;#8217;s dichotic test results. Material and method: 36 CV syllable pairs were presented to 20 healthy subjects (all right-handed, 12 male) in three different conditions: no direction of the attention (nonforced, NF), directing attention to right ear (forced-right, FR), directing attention to left ear (forced-left, FL). Declarations of the heard syllable were recorded by a recently developed electronic system. In statistical analysis, repeated measures of ANOVA;amp;#8217;s was used. Results: REA was 53.95% (;plusmn;17.20) in NF condition, 61.23% in FR condition, 37.72% in FL condition. In FL condition, the rate of left ear advantage was found to be %47.19, which was greater than in NF and FR conditions. Conclusion: In healthy subjects, left hemisphere dominance was found. REA can be modified by top down control mechanisms. Dichotic listening test can be used in determination of conditions related to auditory cortex malfunctions and attention deficit disorders as well as in follow-up of medical treatments of these types of disorders.Dikotik dinleme testi; işitsel sistemdeki fonetik işlemlemenin asimetrisi çalışmalarında kullanılan girişimsel olmayan, uygulaması kolay ve düşük maliyetli bir yöntemdir. Sessiz-sesli harflerden oluşan hecelerin (consonant-vowel/CV) aynı anda, iki farklı kulaktan dinletilmesiyle yapılan testte, katılımcılar duydukları hece için yanıtlarını verirler. Klasik dikotik dinleme testi sonucunda sağlıklı kişilerin %65-90’nında sağ kulak tercih edilir. Kulak tercihi mekanizmasını açıklamak için anatomik bağlantılara dayanan duyusal (aşağıdan yukarıya işlemleme/bottom up processing) ve kortikal kontrolün (yukarıdan aşağıya kontrol/top down control) rol aldığı dikkate bağlı iki ana model ileri sürülmüştür. Bazı patolojik durumlarda yapılan çeşitli dikotik dinleme testi araştırmalarında, bu testin sol hemisferdeki merkezlerin normal çalışıp çalışmadığının belirlenmesi, dikkat eksikliğinin tespiti, kallozal transfer fonksiyonunun tayininde kullanılabileceği önerilmektedir. Amaç: Konuşma heceleri uygulanan sağlıklı gönüllülerde işitsel sistemde baskın hemisferin tayin edilmesi ve dikkat yönergesinin bu asimetrik yapıya etkisinin araştırılmasıdır. Ayrıca dikotik dinleme testinin Türk toplumu için geçerliliğinin değerlendirilmesidir. Gereç ve yöntem: 20 sağlıklı gönüllüye (20 sağlak, 12 erkek) 36 adet CV dikotik hece, dikkat hiçbir kulağa yönlendirilmeden (non-forced/NF), dikkat sağ kulağa (forced right ear attention/FR) ve sol kulağa (forced left ear attention/FL) yönlendirilerek uygulandı. Kişilerin verdiği yanıtlar yeni geliştirilen elektronik bir sistemle değerlendirildi. İstatistiksel analizde yineleyen ölçümlerde ANOVA testi kullanıldı. Bulgular: NF durumda ortalama %53,95 sağ kulak tercihi (REA), FR durumda %61,23 REA ve FL durumda %37,72 REA bulundu. FL durumda ise sol kulak tercihi %47,19 olup, NF ve FR durumundan yüksekti. Sonuç: Sağlıklı bireylerde sol hemisfer üstünlüğü bulunmaktadır. Yukarıdan aşağıya kontrol mekanizmasıyla kulak tercihi değiştirilebilmektedir. Burada uygulanan dikotik dinleme testleri Kulak Burun Boğaz, Odyoloji, Nöroloji, Psikiyatri ve ilgili diğer bilim dallarının işbirliğiyle geliştirilerek işitme merkezi hasarı ve dikkat bozukluğu hastalıklarının tayininde ve ayrıca bu hastalıkların tedavilerinin izleminde kullanılabilir