89 research outputs found

    15-yıllık periyotta İstanbul Türkiye’de dermatofitoz şüpheli köpek ve kedilerden izole edilen dermatofitler: Güncellenmiş rapor

    Get PDF
    The present research was aimed to determine the prevalence of dermatophytes isolated from symptomatic dogs and cats, within a 15-year-period, in the city of Istanbul, Turkey. Dermatological specimens were collected from 1504 dogs and 846 cats, which were presented clinical signs of ringworm. Direct microscopy and mycological cultures were performed. The fungal growth rate was detected at 8.2% and 22.8% from dogs and cats, respectively. Microsporum canis was the most frequently isolated species followed by Trichophyton spp., M. gypseum, T. mentagrophytes, M. nanum, other Microsporum spp. moreover T. tonsurans. The cats less than two-year age and more than ten-year age showed a statistically significant higher isolation rate of infection (p < 0.05). There were no statistically significant differences between the age of the dogs and the dermatophyte isolation rate and between the gender of the dogs and cats and the dermatophyte isolation rate. As a conclusion, the data suggest an updated report on local epidemiology and define potential etiologic agentsBu araştırma, İstanbul ilinde 15 yıllık bir süre içinde semptomatik köpek ve kedilerden izole edilen dermatofitlerin yaygınlığını belirlemeyi amaçlamıştır. Dermatolojik örnekler ringworm klinik belirtileri gösteren 1504 köpek ve 846 kediden toplandı. Direkt mikroskopi ve mikolojik kültürler yapıldı. Mantar üreme oranları, köpeklerde % 8.2 kedilerde % 22.8 olarak saptandı. En sık izole edilen tür Microsporum canis idi. Bunu Trichophyton spp., M. gypseum, T. mentagrophytes, M. nanum, diğer Microsporum spp. ve T. tonsurans takip etti. İki yaşından küçük ve on yaşından büyük kediler, istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bir etken izolasyon oranı gösterdi (p <0.05). Köpeklerin yaşı ve dermatofit izolasyon oranları ile kedi ve köpeklerin cinsiyeti ve dermatofit izolasyon oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı. Sonuç olarak, veriler yerel epidemiyoloji üzerine güncel bir rapor sunmakta ve olası etiyolojik ajanları tanımlamaktadır

    Early detection of septic arthritis caused by Streptococcus dysgalactiae subspecies equisimilis in a dog – a case report

    Full text link
    In this report, a seven-year-old English Pointer male with Streptococcus dysgalactiae subsp. equisimilis arthritis joint infection is presented. The dog was referred to the Internal Medicine Department Policlinics with the symptoms of anorexia, weakness, swollen joints and ulcerative wounds on testes. On physical examination, the dog was depressed and manifesting discomfort during manipulation of the fore and hind legs’ joints. There were palpable effusions of the right carpal, elbow, and tibiotarsal joints. Haematological and serum biochemical analyses showed mild anaemia, moderate thrombocytopaenia, and elevated alanine aminotransferase. As soon as the synovial fluid aspirates were obtained aseptically from the right elbow, radiocarpal, and tibiotarsal joints, they were sent to bacteriological examination. Symptomatic and supportive treatment was initiated immediately. Empirical enrofloxacin therapy was initially started. Bacteria which were cultivated from the synovial fluid aspirates specimen were identified as S. equisimilis. The isolate was found to be resistant to enrofloxacin and susceptible to amoxycillin/clavulanic acid. According to the results of the antimicrobial susceptibility tests, enrofloxacin therapy was terminated and amoxycillin/clavulanic acid therapy was immediately started lasting for four weeks. The dog was treated successfully. To our knowledge, Streptococcus dysgalactiae subsp. equisimilis was isolated from the synovial fluid from a dog for the first time in Turkey, as it is rarely seen in dogs

    The frequency of Duchenne muscular dystrophy/Becker muscular dystrophy and Pompe disease in children with isolated transaminase elevation: results from the observational VICTORIA study

    Get PDF
    IntroductionElevated transaminases and/or creatine phosphokinase can indicate underlying muscle disease. Therefore, this study aims to determine the frequency of Duchenne muscular dystrophy/Becker muscular dystrophy (DMD/BMD) in male children and Pompe disease (PD) in male and female children with isolated hypertransaminasemia.MethodsThis multi-center, prospective study enrolled patients aged 3–216 months with serum alanine transaminase (ALT) and/or aspartate transaminase (AST) levels &gt;2× the upper limit of normal (ULN) for ≥3 months. Patients with a known history of liver or muscle disease or physical examination findings suggestive of liver disease were excluded. Patients were screened for creatinine phosphokinase (CPK) levels, and molecular genetic tests for DMD/BMD in male patients and enzyme analysis for PD in male and female patients with elevated CPK levels were performed. Genetic analyses confirmed PD. Demographic, clinical, and laboratory characteristics of the patients were analyzed.ResultsOverall, 589 patients [66.8% male, mean age of 63.4 months (standard deviation: 60.5)] were included. In total, 251 patients (188 male and 63 female) had CPK levels above the ULN. Of the patients assessed, 47% (85/182) of male patients were diagnosed with DMD/BMD and 1% (3/228) of male and female patients were diagnosed with PD. The median ALT, AST, and CPK levels were statistically significantly higher, and the questioned neurological symptoms and previously unnoticed examination findings were more common in DMD/BMD patients than those without DMD/BMD or PD (p &lt; 0.001).DiscussionQuestioning neurological symptoms, conducting a complete physical examination, and testing for CPK levels in patients with isolated hypertransaminasemia will prevent costly and time-consuming investigations for liver diseases and will lead to the diagnosis of occult neuromuscular diseases. Trial RegistrationClinicaltrials.gov NCT04120168

    Relatório de estágio em farmácia comunitária

    Get PDF
    Relatório de estágio realizado no âmbito do Mestrado Integrado em Ciências Farmacêuticas, apresentado à Faculdade de Farmácia da Universidade de Coimbr

    Yavru Kültür Gökkuşağı Alabalıklarında (Oncorhynchus mykis Walbaum, 1792) Görülen Yeni Bir Pseudomonas TÜRÜ: Pseudomonas plecoglossicida.

    No full text
    Bu &ccedil;alışmada, ticari bir işletmeden elde edilen hasta yavru (~2 g) g&ouml;kkuşağı alabalıklarından (Oncorhynchus mykiss Walbaum, 1792) hastalık etkeninin belirlenmesi amacıyla TSA besiyerine bakteriyolojik ekimler yapılmıştır. Balık &ouml;rneklerinde kuyruk ve dorsal y&uuml;zge&ccedil;te erime, lateralde ve baş &uuml;st&uuml;nde renkte koyulaşma, karaciğerde hemoraji ve yağlanma ve bağırsakta sarımsı sıvı gibi hastalık belirtileri g&ouml;zlemlenmiştir. Hastalık etkeni rutin laboratuar metotları yanı sıra API 20E ve API 20NE test kitleri kullanılarak identifiye edilmiştir. Hastalığın tedavisinde kullanılabilecek uygun antibiyotikler antimikrobiyal duyarlılık testleri ile belirlenmiştir. &Ccedil;alışma sonucu Gram-negatif, oksidatif, hareketli, sitokrom oksidaz ve katalaz pozitif, kahverengi pigmentli, O/129&rsquo;a diren&ccedil;li izolatlar elde edilmiştir. Elde edilen diğer sonu&ccedil;lar doğrultusunda hastalık etkeni Pseudomonas plecoglossicida olarak identifiye edilmiştir. Bu etkene karşı bu &ccedil;alışmada kullanılan antibiyotikler arasında en etkililerinin ciprofloxacin, kanamycin ve flumekuine olduğu belirlenmiştir. Daha &ouml;nce g&ouml;kkuşağı alabalıklarında Pseudomonas genusuna ait farklı t&uuml;rler hastalık etkeni olarak izole edilmiş olmakla birlikte bu &ccedil;alışmayla P. plecoglossicida ilk defa identifiye edilmiştir

    Yavru Kültür Gökkuşağı Alabalıklarında (Oncorhynchus mykis Walbaum, 1792) Görülen Yeni Bir Pseudomonas Türü: Pseudomonas plecoglossicida

    No full text
    Bu &ccedil;alışmada, ticari bir işletmeden elde edilen hasta yavru (~2 g) g&ouml;kkuşağı alabalıklarından (Oncorhynchus mykiss Walbaum, 1792) hastalık etkeninin belirlenmesi amacıyla TSA besiyerine bakteriyolojik ekimler yapılmıştır. Balık &ouml;rneklerinde kuyruk ve dorsal y&uuml;zge&ccedil;te erime, lateralde ve baş &uuml;st&uuml;nde renkte koyulaşma, karaciğerde hemoraji ve yağlanma ve bağırsakta sarımsı sıvı gibi hastalık belirtileri g&ouml;zlemlenmiştir. Hastalık etkeni rutin laboratuar metotları yanı sıra API 20E ve API 20NE test kitleri kullanılarak identifiye edilmiştir. Hastalığın tedavisinde kullanılabilecek uygun antibiyotikler antimikrobiyal duyarlılık testleri ile belirlenmiştir. &Ccedil;alışma sonucu Gram-negatif, oksidatif, hareketli, sitokrom oksidaz ve katalaz pozitif, kahverengi pigmentli, O/129&rsquo;a diren&ccedil;li izolatlar elde edilmiştir. Elde edilen diğer sonu&ccedil;lar doğrultusunda hastalık etkeni Pseudomonas plecoglossicida olarak identifiye edilmiştir. Bu etkene karşı bu &ccedil;alışmada kullanılan antibiyotikler arasında en etkililerinin ciprofloxacin, kanamycin ve flumekuine olduğu belirlenmiştir. Daha &ouml;nce g&ouml;kkuşağı alabalıklarında Pseudomonas genusuna ait farklı t&uuml;rler hastalık etkeni olarak izole edilmiş olmakla birlikte bu &ccedil;alışmayla P. plecoglossicida ilk defa identifiye edilmiştir

    Gökkuşağı Alabalıklarında (Oncorhynchus mykiss Walbaum, 1792) Görülen Aeromonas schubertii Enfeksiyonu Üzerinde Bir Çalışma.

    No full text
    Hareketli Aeromonas t&uuml;rlerinin &ccedil;oğu g&ouml;kkuşağı alabalıklarında (Oncorhynchus mykiss Walbaum, 1792) hemorajik septisemi ile seyreden enfeksiyonlara neden olurlar. Bu &ccedil;alışma 2009 yılı Temmuz ayında Akdeniz B&ouml;lgesi&rsquo;ndeki farklı alabalık işletmelerinde g&ouml;r&uuml;len hastalığın teşhisi amacıyla y&uuml;r&uuml;t&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r. Bu &ccedil;alışmada, hastalık belirtileri g&ouml;zlemlenen toplam 17 adet, ağırlıkları 2- 130 g arasında değişen yavru ve ergin balık &ouml;rneği bakteriyolojik ve histopatolojik y&ouml;ntemler kullanılarak incelendi. Ayrıca etkenin enzim profili ve antibiyogram duyarlılığı da araştırıldı. Hasta balıklarda klinik bulgu olarak v&uuml;cut &uuml;zerinde hemorajiler ve &uuml;lserler, y&uuml;zge&ccedil; erimesi, karın kısmında şişkinlik, i&ccedil; organlarda ve &ouml;zellikle b&ouml;brekte erime, dalakta b&uuml;y&uuml;me, bazı balıklarda ekzoftalmus ve bağırsakta sarı renkli sıvı birikmesi g&ouml;zlemlendi. Hasta balıkların b&ouml;breklerinden hastalık etkeni olarak Aeromonas schubertii izole edildi. İzole edilen bu bakteriye karşı en etkili antibiyotiklerin chloramphenicol, ciprofloxacine ve flumequine olduğu tespit edildi. Yapılan histolojik incelemeler sonucunda dalak ve b&ouml;brek gibi i&ccedil; organlar ve solunga&ccedil;lara ait doku kesitlerinde hastalıkla ilgili patolojik bozukluklar dikkati &ccedil;ekti. Bu &ccedil;alışma ile A.schubertii yurdumuzdaki alabalıklardan ilk kez izole ve identifiye edildi

    Gökkuşağı Alabalıklarında (Oncorhynchus mykiss Walbaum, 1792) Görülen Aeromonas schubertii Enfeksiyonu Üzerine Bir Çalışma

    No full text
    Hareketli Aeromonas t&uuml;rlerinin &ccedil;oğu g&ouml;kkuşağı alabalıklarında (Oncorhynchus mykiss Walbaum, 1792) hemorajik septisemi ile seyreden enfeksiyonlara neden olurlar. Bu &ccedil;alışma 2009 yılı Temmuz ayında Akdeniz B&ouml;lgesi&rsquo;ndeki farklı alabalık işletmelerinde g&ouml;r&uuml;len hastalığın teşhisi amacıyla y&uuml;r&uuml;t&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r. Bu &ccedil;alışmada, hastalık belirtileri g&ouml;zlemlenen toplam 17 adet, ağırlıkları 2- 130 g arasında değişen yavru ve ergin balık &ouml;rneği bakteriyolojik ve histopatolojik y&ouml;ntemler kullanılarak incelendi. Ayrıca etkenin enzim profili ve antibiyogram duyarlılığı da araştırıldı. Hasta balıklarda klinik bulgu olarak v&uuml;cut &uuml;zerinde hemorajiler ve &uuml;lserler, y&uuml;zge&ccedil; erimesi, karın kısmında şişkinlik, i&ccedil; organlarda ve &ouml;zellikle b&ouml;brekte erime, dalakta b&uuml;y&uuml;me, bazı balıklarda ekzoftalmus ve bağırsakta sarı renkli sıvı birikmesi g&ouml;zlemlendi. Hasta balıkların b&ouml;breklerinden hastalık etkeni olarak Aeromonas schubertii izole edildi. İzole edilen bu bakteriye karşı en etkili antibiyotiklerin chloramphenicol, ciprofloxacine ve flumequine olduğu tespit edildi. Yapılan histolojik incelemeler sonucunda dalak ve b&ouml;brek gibi i&ccedil; organlar ve solunga&ccedil;lara ait doku kesitlerinde hastalıkla ilgili patolojik bozukluklar dikkati &ccedil;ekti. Bu &ccedil;alışma ile A.schubertii yurdumuzdaki alabalıklardan ilk kez izole ve identifiye edildi
    corecore