125 research outputs found

    Adenomyotic cyst of the uterus associated with pelvic pain: A case report

    Get PDF
    Adenomyotic cysts of the uterus are extremely rare and this case report is to document an adenomyotic cyst of the uterus associated with pelvic pain. A 27-year old nulliparous patient admitted to the hospital with the complaint of dysmenorrhea, dyspareunia and pain in the right pelvic region for the last 3 months. Transvaginal ultrasonographic examination revealed a 50 × 36 mm intramural cystic lesion on the right region of the corpus uteri. Hysteroscopic examination showed that it did not deteriorate the endometrial cavity. During laparatomy dissection of the uterine wall revealed 5 cm cystic lesion that was excised circumferentially protecting the surrounding myometrial tissue. The definitive pathology report came out as adenomyotic tissue. Imaging techniques are critical in differential diagnosis of adenomyotic cysts and to choose the appropriate intervention. Medical therapy or surgical intervention like excision of the cyst or hysterectomy may be the choices of treatment. J Clin Exp Invest 2014; 5 (1): 100-10

    Clinical and demographic characteristics of 165 patients with lichen planus

    Get PDF
    Objective: Lichen planus (LP), is a papulosquamous inflammatory disease, which involves the skin, mucous membranes, nails and scalp. The incidence varies according to geographical regions. In this study, it was aimed to detect the clinical and demographic characteristics of the patients with LP who have been under follow-up at our clinic. Methods: One hundred sixty five patients, who were diagnosed as LP in our clinic between 2010 and 2013, were enrolled to the study. The age, gender, disease duration, time of onset of disease, characteristics of involvement, associated systemic diseases, laboratory findings and treatment were recorded retrospectively. Results: In our study, 0.6% of all patients admitted to our clinic were diagnosed as LP. A total of 165 patients included in the study, 92 women (56%) and 73 men (44%), respectively. Patients’ ages ranged 8-78 (mean 44.7±16.7). Disease duration ranged from 1 month to 20 years (mean 15.6±29.7). One hundred thirty four patients (81.2%) had skin involvement, 51 (31%) had oral mucosal involvement, and 15 (9%) had genital involvement. Five (4.5%) of 111 patients with viral hepatitis tests were positive for hepatitis C virus. Hepatitis B virus positivity was seen in 4 (4%) patients. Conclusion: There is a need for further studies with more patients to better understand the epidemiological, clinical and pathological characteristics of LP. We believe that our study will contribute to the determination of our country’s data

    Antiproliferative and apoptotic effects of onobrychis albiflora extract on HCT-116 cells

    Get PDF
    In this study, the cytotoxic effects of the extracts of methanol: water (80:20) prepared from the above-ground parts of the varieties of Onobrychis albiflora Hub.-Mor., Onobrychis argyrea Boiss. subsp. argyrea, Onobrychis galegifolia Boiss. and Onobrychis tournefortii (Willd.) Desv. species to HCT-116 cells were investigated. With cytotoxicity analysis that with these species inhibitor concentrations (IC50) which resulted in a 50% reduction in the proliferation of HCT-116 cells were identified. In continuation of the study; the antiproliferative and apoptotic effects of Onobrychis albiflora extract on HCT-116 cells were evaluated by Caspase 3, Annexin V / PI Apoptosis / Necrosis analysis, Apopxin Green and 7-AAD Apoptosis / Necrosis analysis. The antiproliferative, apoptotic and necrotic effects of Onobrychis albiflora extract on HCT-116 cells also were determined

    Almanya'da Türk edebiyatı ve diğer Türk topluluklarının edebiyatları alanında yapılmış çalışmaların analitik bibliyografyası

    No full text
    Today modern Turkology, which means the science of Turkishness, first appeared in Eastern Europe and Russia. At first, the information about Turks in Europe was generally seen in memoires, travel writings and letters in 16th century and after it. And it started to become a scientific discipline in the second half of 19th century. In this sense, Germany is important for Turkology. In Germany, a lot of scientific and literary works have been written since 19th century. In the first part of the study, the Ottoman – Germany early stage relations were treated in its historical process. The important writers and researchers, who prepared the ground for the modern Turkology until the 20th century and their works were mentioned. In the second part of the study, the bibliography of Turkology studies in Germany has been prepared. In the thesis consistsing of a classical bibliography and an analytical (annotated) bibliography, the works translated from Turkey Turkish or other Turkish dialects into German, or directly written in German have been treated. Another point is that the works we have counted, should have been published in Germany. In this context, the study includes some translators and publishers in Germany, both before and after 1970.Türklük bilimi anlamına gelen modern Türkoloji, Batı Avrupa ve Rusya’da oluşmaya başlamıştır. Önceleri Avrupa’da Türklerle ilgili bilgiler XVI. yüzyıl ve sonrasında çoğunlukla anı, gezi yazısı ve mektup gibi yazılarda görülmüş; XIX. yüzyılın ikinci yarısında ise bilimsel bir disiplin kazanmaya başlamıştırtır. Bu anlamda Türkoloji açısından Almanya önemli bir yere sahiptir. Almanya’da XIX. yüzyıldan bu yana modern Türkoloji sahasında birçok bilimsel ve yazınsal eser verilmiş ve verilmektedir. Bu çalışmanın ilk bölümünde, erken dönem Osmanlı – Almanya ilişkileri, tarihî seyir içerisinde ele alınmıştır. Yine XX. yüzyıla kadar modern Türkolojinin oluşumuna zemin hazırlayan önemli yazar ve araştırmaclara ve onların eserlerine yer verilmiştir. Tezin ikinci bölümünde Almanya’da yapılan Türkoloji çalışmalarının bibliyografyası ele alınmıştır. Bibliyografya ve analitik bibliyografya olmak üzere ikiye ayrılan tezde, Türkiye Türkçesinden ya da Türk lehleçerinden Almancaya çevrilen eserler; ya da doğrudan Almanca yazılan eserler ele alınmıştır. Bibliyografyadaki kriterlerden biri de eserlerin Almanya’da basılmış olmasıdır. Bu bağlamda tezde 1970 öncesi ve sonrasında Almanya’da faaliyet gösteren yayınevlerine de yer verilmiştir

    Research of the relation between social media addiction levels, relationship satisfaction and depression levels of the individuals with romantic relationships

    No full text
    Bu çalışmada romantik ilişkisi olan bireylerin sosyal medya bağımlılık düzeyleri, ilişki doyumu ve depresyon düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca romantik ilişkisi olan bireylerin sosyal medya bağımlılık düzeyleri, ilişki doyumu ve depresyon düzeylerinin cinsiyet, yaş, eğitim durumu, ilişki türü, ilişki süresi, sosyal medyada geçirdikleri süre gibi demografik değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığı da araştırmanın alt amaçları arasındadır.Bu araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Bu çalışmanın örneklem grubunu, romantik ilişkisi olan 305 kadın (%71.6), 121 erkek (%28.4) katılımcı oluşturmaktadır. Araştırmanın verilerinin toplanmasında; araştırmacı tarafından geliştirilen Kişisel Bilgi Formu, Şahin ve Yağcı (2017) tarafından geliştirilen Sosyal Medya Bağımlılık ÖlçeğiYetişkin Formu, Hendrick (1988) tarafından geliştirilen ve Curun (2001) tarafından Türkçe’ye uyarlanan İlişki Doyumu Ölçeği, Beck tarafından geliştirilen ve Hisli (1988) tarafından Türkçe’ye uyarlanan Beck Depresyon Ölçeği kullanılmıştır.Araştırma verilerinin istatistiksel çöümlemesi SPSS 21.0 programında yapılmıştır. Gruplar arası ortalamaların karşılaştırmasında fark testlerinden Bağımsız Gruplar t-Testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonrasında gruplar arasında anlamlı bir farklılık bulunduğunda, farkların hangi gruplar arasında gerçekleştiğini belirlemek üzere post- hoc tamamlayıcı analiz teknikleri (Scheffe ve Tamhane) kullanılmıştır. Normallik varsayımının karşılanmadığı durumlarda ise nonparametrik fark testlerinden Kruskal Wallis testi analizleri uygulanmıştır. Değişkenler arasında istatiksel açıdan anlamlı bir ilişkinin olup olmadığını incelemek üzere Pearson Çarpım Moment Korelasyon analizi, bağımlı değişkenin yordanma düzeyini belirlemek için ise çoklu regresyon analizi uygulanmıştır. Bu çalışmanın sonucuna göre, Beck Depresyon Ölçeği puanları ile İlişki Doyumu Ölçeği puanları arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Beck Depresyon Ölçeği puanları ile Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği puanları arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. İlişki Doyumu Ölçeği puanları ile Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği puanları arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği puanları ile Beck Depresyon Ölçeği puanları, İlişki Doyumu Ölçeği puanlarını anlamlı bir şekilde yordamaktadır. Sosyal medya bağımlılığı puanları ve depresyon puanlarının ilişki doyumu puanlarındaki toplam varyansın %18’ini açıkladığı iiigörülmektedir. Bulgular incelendiğinde Beck Depresyon Ölçeği puanlarının İlişki Doyumu Ölçeği puanları üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu söylenebilmektedir. Ancak Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği puanlarının İlişki Doyumu Ölçeği puanları üzerinde etkisinin anlamlı düzeyde olmadığı bulunmuştur.In This study, it was aimed to examine the relationship between social media addiction levels, relationship satisfaction, and depression levels of individuals in romantic relationships. In addition, it is also among the sub-objectives of the research whether the social media addiction levels, relationship satisfaction, and depression levels of individuals with romantic relationships differ according to demographic variables such as gender, age, educational status, relationship type, relationship duration, time spent in social media.A Relational screening model was used in this study. The sample group of this study is consisted of 305 female (71.6%) female and 121 male (28.4%) participants who had a romantic relationship.In collecting the data of the research; Personal Information Form developed by the researcher, Social Media Addiction Scale-Adult Form developed by Şahin and Yağcı (2017), Relationship Satisfaction Scale developed by Hendrick (1988) and adapted into Turkish by Curun (2001), and The Beck Depression Inventory, developed by Beck and adapted into Turkish by Hisli (1988), was used.Statistical analysis of research data was done in SPSS 21.0 program. Among difference tests, Independent Groups t-Test and One-Way Analysis of Variance (ANOVA) were used to compare the means between groups. When a significant difference was found between groups after one-way analysis of variance (ANOVA), post-hoc complementary analysis techniques (Scheffe and Tamhane) were used to determine between which groups the differences occurred. In cases where the normality assumption was not met, Kruskal Wallis test analysis, one of the non-parametric difference tests, was applied. Pearson Product Moment Correlation analysis was used to examine whether there was a statistically significant relationship between the variables, and multiple regression analysis was used to determine the predictive level of the dependent variable.According to the results of this study, there is a negative significant relationship between Beck Depression Scale scores and Relationship Satisfaction Scale scores. There is a positive significant relationship between Beck Depression Scale scores and Social Media Addiction Scale scores. There is a negative significant relationship between Relationship Satisfaction Scale scores and Social Media Addiction Scale scores. Social Media Addiction Scale scores and Beck Depression Scale scores show a moderate and significant relationship with Relationship Satisfaction Scale scores. Social media addiction scores and vdepression scores explain 18% of the total variance in relationship satisfaction scores. When the findings are examined, it can be said that Beck Depression Scale scores have a significant effect on Relationship Satisfaction Scale scores. However, it was found that the Social Media Addiction Scale scores did not have a significant effect on the Relationship Satisfaction Scale scores

    İnsan endotel hücrelerinde nitrik oksit üretimi üzerine oksitosin ve 17 beta-Estradiol’ün etkileri

    No full text
     ÖzetSon yıllarda yapılan araştırmalar kardiyovasküler sistemde oksitosin veoksitosin reseptörlerinin varlığını göstermiştir. Oksitosinin, vasküler endotelde nitrikoksit (NO) üretimini arttırarak kardiyovasküler sistemde koruyucu etkisinin olabileceğidüşünülmektedir. Bu çalışmada, insan endotel hücrelerinde oksitosinin NO üretimiüzerindeki etkisini ve estradiolün bu etkiye katkılarını incelemek amaçlanmıştır.Araştırmada insan göbek kordonunun veninden elde edilen endotel hücrelerikültür edilmiştir. Hücreler konfluent hale geldiklerinde 24 saat hormonsuz ortamdabekletildikten sonra 100nM 17β-estradiol veya 100nM oksitosin veya 100nM 17β-estradiol+100nM oksitosin içeren veya hiçbir hormon içermeyen ortamlarda 24 saatdaha inkübe edilmiştir. İnkübasyondan sonra toplanan medyumlar deproteinize edilipSievers 280i Nitrik Oksit Analizöründe nitrit düzeyleri ölçülerek NO miktarları tespitedilmiştir.Kontrol grubuyla kıyaslandığında, 17β-estradiol uygulanan hücrelerinortamlarındaki NO miktarı %96 oranında bir artış gösterirken (p<0.001, n=14),oksitosin uygulanan gruptaki NO düzeyi %45 artmıştır (p<0.05, n=14). 17β-estradiol+oksitosin verilen gruptaki NO düzeyleri sadece oktosin verilen gruba görebir değişiklik göstermezken, sadece 17β-estradiol verilen grupla kıyaslandığında NOdüzeylerinde % 30.17 azalma saptanmıştır (p<0.05, n=14).Bulgularımıza göre 17β-estradiol ve oksitosin vasküler endotelde NO senteziniarttırmaktadır. Antiaterosklerotik bir molekül olan NO sentezindeki artış, hormonlarındamar koruyucu etkilerini açıklamaktadır. Ancak iki hormon beraber bulunduklarındaNO salgılanmasında azalma gözlenmektedir. Bu da iki hormonun etkileştiğinigöstermektedir. Bu etkileşimin mekanizmasının aydınlatılması için daha ileriçalışmaların yapılması gerekmektedir.Anahtar kelimeler: Oksitosin, östrojen, nitrik oksit, endotel.The recent studies have revealed that oxytocin and oxytocin receptors arepresent in the cardiovascular system. It is thought that oxytocin has protective effectson the cardiovascular system by increasing nitric oxide production in the vascularendothelium. In this study, we aimed to investigate the effect of oxytocin on the NOproduction in human endothelial cells and the interaction of estradiol.In this study the endothelial cells isolated from human umbilical cord vein werecultured. When the cells became confluent they were incubated in hormone freemedium for 24 hours. Then cells were incubated with mediums containing 100nM17β-estradiol or 100nM oxytocin or 100nM 17β-estradiol+100nM oxytocin or withhormone free medium for 24 hours. After the incubation, mediums deproteinized andtheir nitric oxide levels detected by measuring nitrite levels in the Sievers 280i NitricOxide Analyzer.Compared to control group, NO levels in the medium of the cells incubatedwith 17β-estradiol were increased %96 (p<0.001, n=14) while NO levels in themedium of the cells incubated with oxytocin were increased %45 (p<0.05, n=14). NOlevels in the medium of the group incubated with 17β-estradiol+oxytocin didn’t have asignificant difference from the group only treated with oxytocin but had %30.17decrease when compared with the group only treated with 17β-estradiol (p<0.05,n=14).Our results demonstrated that 17β-estradiol and oxytocin increases nitric oxidesynthesis in the vascular endothelium. An increase in the synthesis of NO, which isan antiatherosclerotic molecule, can explain the vascular protective effects of thehormones. But when hormones are found together a decrease in the secretion of NOis observed. This suggests that hormones have an interaction. To clarify themechanism of this interaction more studies must be done.Key words: Oxytocin, 17β-estradiol, nitric oxide, endothelium

    Biyocoğrafik Soy Tahmini ve Adli Bilimlerde Kullanımı

    No full text
    Adli bilimlerde SNP (Single nucleotide polymorphism, tek nükleotid polimorfizm) markırları kimliklendirmede, fenotip belirlemede, nesep ve soy tayininde kullanılmaktadır. Biyocoğrafik soy tahmininde farklı coğrafik bölgelerde bulunan popülasyonlar arasındaki farklılıkları gösteren soy SNP markırları (AISNPs, Ancestry Informative SNP Markers) kullanılmaktadır. AISNP markırları ile bir kişinin biyocoğrafik orijini ve her biyocoğrafik bölgeden alınan genetik soy yüzdesi tespit edilebilir. Bu bilgiler adli bilimlerde bilinmeyen bir şüphelinin, felaket kurbanlarının veya kayıp kişilerin kimliklendirilmesinde kullanılabilir. Bu makalede biyocoğrafik soy kavramı, biyocoğrafik soy tahmininde kullanılan AISNPs panelleri, uygulama yöntemleri, kullanılan istatistiksel yöntemler ve güncel adli uygulamalar tartışılmıştır
    corecore