11 research outputs found

    The Influences of the Identitysearch on Immigration Literatur

    Get PDF
    DergiPark: 326197trakyasobedIn this article, it is referred to the first departure of Turks through labor agreement in Germany, socio-economic situation in the eighties, integration problems that the first and second generation encountered and the factors which cause this situation. It is aimed in the article to reveal identity seek in Works written by second generation. Alev Tekinay’s work “Dazwischen” and İsmet Elçin’s work “Sinan ohne Land oder Memo, mein Vater” have been chosen to illustrate the identity seek of the second generation, which is generated by people coming to Germany in a young age or coming to earth thereBu çalışmada Almanya’ya işçi alımı ile yerleşen Türklerin Almanya’ya ilk gidişlerinden, seksenli yıllardaki sosyo-ekonomik durumdan, birinci ve ikinci kuşağın yaşadıkları çeşitli uyum sorunlarından ve bunlara sebep olan etkenlerden bahsedilmiştir. Çalışmada seksenli yıllarda ortaya çıkan ya da ikinci kuşak olarak adlandırılan kuşağın yazdığı eserlerdeki kimlik arayışını ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Seksenli yıllarda küçük yaşlarda Almanya’ya gelmiş ya da orada doğmuş olanların oluşturduğu ikinci kuşağın içinde bulunduğu bu kimlik arayışını örneklendirmek amacıyla Alev Tekinay’ın “Dazwischen” ve İsmet Elçi’nin “Sinan ohne Land oder Memo, mein Vater” eserleri seçilmişti

    Cultural synthesis in the story„ Nasreddin Hodca und Weihnachtsmann“„Nasreddin Hodca und Weihnachtsmann“ adlı öyküde kültür sentezi

    Get PDF
     The aim of this study is to determine in German-Turkish literature reflections of phrases, which belong to Turkish culture. To illustrate these Turkish cultural reflections in German-Turkish literature a story of Osman Engin, who combines both cultures in his works and is a German-Turkish literature writer, is chosen as object of the study. In this context, it will be tried to probe on the work how a story that contains Nasrettin Hodja, who has deep traces in Turkish culture, and his some satirical phrases is conveyed to the reader by Osman Engin, who has an important place with his satires in German-Turkish literature. The story “Nasreddin Hodca und Weihnachtsmann” of Osman Engin is selected in the study to evaluate cultural reflections. It will be tried in the study to give an answer to questions such as “Could characteristics of humor of Nasrettin Hodja have been in the story “Nasreddin Hodca und Weihnachtsmann” conveyed to German? Can laughter items be felt also in German version of the story? Has the writer touched on features of beliefs of other culture, in which the writer lives?” The study has - in our opinion – an importance in terms of examining a work from German-Turkish literature, which brings both cultures together; in contrast to handling products of the other culture as research object of comparative studies focusing on similarities and differences. ÖzetBu çalışmada Türk kültürüne ait deyişlerin Türk-Alman yazınındaki yansımalarını saptamak amaçlanmıştır. Türk-Alman Yazını’ndaki Türk kültürüne ait bu yansımaları örneklendirmek amacıyla her iki kültürü eserlerinde buluşturan Türk-Alman Yazını yazarlarından Osman Engin’in[1] bir hikâyesi araştırma nesnesi olarak seçilmiştir. Bu bağlamda Türk kültüründe derin izleri olan Nasrettin Hoca’nın ve ona ait bazı hicvedici deyiş özelliklerinin bulunduğu bir hikâyenin Türk-Alman Yazını’nda hicivleriyle önemli bir yere sahip olan Osman Engin tarafından Alman dilinde okuyucuya nasıl aktarıldığı eser üzerinde irdelenmeye çalışılacaktır. Araştırmada kültürel yansımaları değerlendirmek amacıyla Osman Engin’in “Nasreddin Hodca und Weihnachtsmann” adlı hikâyesi seçilmiştir. “Nasreddin Hodca und Weihnachtsmann” adlı hikâyede Nasrettin Hoca’ya ait mizah özellikleri Almancaya aktarılabilmiş midir?  Gülme öğeleri hikâyenin Almancasında da hissedilebilmekte midir? Yazar içinde yaşadığı diğer kültürün inanç özelliklerine değinmiş midir, şeklindeki sorulara araştırmada cevap aranacaktır. Araştırma, benzerlikler ya da farklılıklar üzerine yoğunlaşan karşılaştırmalı çalışmaların araştırma nesnesi olarak sadece öteki kültürün ürünlerini ele almasının aksine her iki kültürü bir araya getiren Türk-Alman yazınından bir eseri incelemesi bakımından kanımızca önem taşımaktadır

    YABANCI DİL HAZIRLIK SINIFLARINDA AKILLI TAHTALARIN ÖĞRENCİ MOTİVASYONU, ÖĞRENME STİLLERİ VE MEDYA KULLANIM BECERİLERİNE OLASI ETKİLERİ

    Get PDF
    Bu çalışmada Namık Kemal Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu bünyesinde kullanılan akıllı tahtaların öğrencilerin öğrenme stilleri ve öğrenme motivasyonlarına sağladığı katkıları sormaca yöntemi ile tespit etmek hedeflenmiştir. Çalışmada öğrencilere öğrenme stilleri ve öğrenme motivasyonlarını kapsayan sorular yöneltilmiş ve bu şekilde ders ortamlarını kendi gözlerinden değerlendirmeleri istenmiştir. Veri toplama sürecinde kullanılan ankete katılmak üzere tesadüfi seçme yöntemine göre 63'er gönüllü Almanca, İngilizce ve Fransızca seçmeli ders öğrencisi belirlenmiştir. Anket SPSS PASW STATISTICS 18.0 "Network" kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmanın nihai sonucu olarak öğrencilerin çoğunluğunun dil öğrenmede kendilerine göre bir takım stratejiler kullandığı, fakat bu stratejilerin etkililiği konusunda tam olarak farkındalık sahibi olmadıkları tespit edilmiştir. İkinci olarak öğrenciler, kendilerini dil öğrenme konusunda motive edecek unsurlardan birinin de sınıf içerisinde teknolojik yeniliklerden faydalanılması gerekliliği olduğunu belirtmişlerdir. Bunun yanında öğrenciler, dil öğrenim süreçlerinde her türlü yeniliğe açık bir tutum sergileseler de son tahlilde sınıf içerisinde aktif katılımcılar olarak değil, pasif dinleyiciler olarak dil öğrenmeyi tercih ettiklerini vurgulamışlardır. Öğrencilerin anket sorularına verdikleri cevaplara dayanarak, özellikle akıllı tahtanın ve diğer ders destek araçlarının tüm özellikleriyle bilinçli, etkili bir biçimde kullanılması sayesinde, öğrencilerin yabancı dil derslerine karşı tutum ve başarılarını olumlu yönde etkileyeceği düşünülebilir. Araştırma sonuçları gösteriyor ki, ders ortamlarında faydalanılan teknolojik yenilikler, işlenen konulara ilgiyi yoğunlaştıracak ve öğrenmeyi daha eğlenceli, bununla beraber ilginç bir çerçeveye oturtacaktır. Bu gibi yenilikler, gelecek derslerde öğrencinin derse katılımının yükselmesini sağlayıp, öğrenme isteğini ve güdüsünü büyük ölçüde artıracaktır. Böylece öğrencilerin dil öğrenmede kendi öğrenme stratejilerini belirlerken medya desteğinden faydalanmayı da göz ardı etmemeleri sağlanmış olacaktır.The aim of this study was to determine the contributions of smart boards that are used within School of Foreign Languages at Namık Kemal University to students’ motivation levels and learning styles with a questionnaire. Students were asked questions regarding their learning styles and motivation levels and in this way, they were requested to evaluate classroom environment through their own eyes. During the data collection process, 189 students (63 from each course) were randomly chosen from English, German, and French elective courses to participate in the survey. The survey was analyzed by using SPSS PASW STATISTICS 18.0 “Network”. The results of the study showed that most of the participating students utilized some kinds of strategies in their language learning process in their own way; however, it was found that students were not totally aware of the effectiveness of these strategies. Secondly, students mentioned that one of the factors that motivates to learn a foreign language is the use of technological innovations within the learning environment. Although students manifested an open attitude towards all kinds of innovation in their language learning process; in the final analysis, they were found to prefer being passive listeners instead of active participants in the classroom while learning a foreign language. It can be argued that students’ attitude and success at foreign language courses will be positively affected by the conscious, effective use of especially smart boards and other teaching support tools with all their properties. The results of the current study have showed that technological innovations used in the classroom environment can create interest in the target subject and make the learning process more fun besides reframing the subject more interesting. These types of innovations increase student participation in the following classes and profoundly enhances students’ eagerness and motivation to learn. In this way, students will be able to make use of media support while they are determining their own learning strategies for foreign language learning

    Gurbetçinin Edebiyatı

    No full text
    Rezension zu Hikmet Asutay, Göçmen Edebiyatı, İstanbul: Paradigma Akademi Yayınları, 2014. 446 s

    Dijital kuşak ve güncel Alman gençlik romanlarındaki yansıması: Sosyolojik ve yazınsal bir karşılaştırma

    No full text
    Die Altersgruppen in der Gesellschaft trennen sich infolge verschiedener sozialer und politischer Ereignisse voneinander und lassen sich als „Generationen“ bezeichnen. Jede Generation wird nach besonders prägenden charakteristischen Merkmalen benannt. Die „digitale Generation“ setzt sich durch die technologischen Fortschritte der 1980er Jahre aus Jugendlichen zusammen, deren Sozialisationsphase mit der Etablierung und flächendeckenden Nutzung der Social Media und neuer Medien-Tools einhergeht. Der auffälligste Aspekt ist, dass diese Jugend fast universelle Merkmale aufweist. Dies betrifft auch das Thema Cybermobbing, das (nicht nur) für die digitale Generation zunehmend ein universelles Problem darstellt. Ausgehend von diesem Phänomen werden die Widerspiegelungen der Generation der Digital Natives in aktuellen deutschen Jugendromanen untersucht. Da es um keine empirische Studie geht, werden die Merkmale dieser Generation anhand jugendsoziologischer Diskurse erläutert. Dabei wurden die Diskurse von Erwachsenen und jungen Publizisten zusammengeführt. Dadurch wurden interne und externe Perspektiven gestaltet. Später wurden jugendliterarische Diskurse durch die Analyse der deutschen Jugendromane zum Thema Cybermobbing untersucht. Nach der Bewertung der soziologischen und literarischen Jugenddiskurse wurde ein Unterschied beobachtet. Während diese Generation in den jugendsoziologischen Diskursen aufgrund ihrer Medienkompetenz eher gelobt wird, wird sie dagegen in jugendliterarischen Diskursen als gefährdet dargestellt.Toplumdaki farklı yaş grupları çeşitli sosyal ve politik olaylar sonucunda birbirinden ayrılarak kuşak adını almışlardır. Böylelikle her biri kendi karakteristik özellikleri ile anılır olmuştur. Çalışmaya konu olan dijital kuşak seksenli yıllardan itibaren baş gösteren teknolojik ilerlemelerin yaşandığı yıllarda doğmuş ve toplumsallaşma dönemini yeni medya araçları ile tamamlamış gençlerden oluşmaktadır. En dikkat çekici yönü ise neredeyse evrensel nitelikler taşımasıdır. Bu durum zamanla evrensel nitelikte bir sorun olan siber zorbalık konusunu da gündeme getirmiştir. Bu olgudan yola çıkarak çalışmada dijital kuşağın günümüz Alman gençlik romanlarındaki yansıması irdelenmiştir. Çalışmada günümüz genç kuşağının ele alınması gençlik sosyolojisi verilerinden de yararlanmayı zorunlu kılmıştır. Ancak uygulamalı bir çalışma söz konusu olmadığı için anılan dijital kuşağın karakteristiği sosyolojik gençlik söylemlerine dayanılarak aktarılmıştır. Bunu yaparken ise yetişkinlerin hem de bu kuşaktan olan genç yazarların dijital kuşak hakkındaki söylemleri bir araya getirilmiştir. Bu sayede iç ve dış perspektifler oluşturularak konu çok yönlü ele alınmıştır. Daha sonra araştırma nesnesi olarak seçilen siber zorbalık temalı Alman gençlik romanları irdelenerek yazınsal gençlik söylemleri ortaya çıkarılmıştır. Sosyolojik ve yazınsal söylemlerin değerlendirilmesinden sonra ikisi arasında farkılık gözlemlenmiştir. Sosyolojik söylemlerde dijital kuşak medya yetilerinden ötürü daha çok övülürken, yazınsal söylemlerde geç kuşağın bu medya yetilerinden ötürü her zaman tehlikeye açık oldukları vurgulanmaktadır

    Türk-Alman yazınındaki gençlik alt kültürü motiflerinin Almanca öğrenimi açısından kullanılabilirliği

    No full text
    Yüksek Lisans TeziDas Ziel dieser Arbeit ist die jugendlichen subkulturellen Motive in der Deutsch-Türkischen Literatur festzustellen und in Anbetracht der Daten das herauszufinden, wie man diese Motive beim Deutschlernen benutzen kann. Zu diesem Zweck wird es vor allem in der Arbeit der Begriff „Jugend" aus dem Perspektiv der Jugendphysiologie, Jugendpsychologie und Jugendsoziologie erklärt. Damit verbindend werden die jugendlichen Subkulturen der Türkischen Minderheit in Deutschland in die Hand genommen. Dann wird die Beziehung zwischen Kultur und Migration erklärt. Mit Hilfe der Daten im Titel „Migration" wird diese Beziehung zwischen ihnen klar gemacht. Hierfür kommt auch die Beziehung unter der „Migration", „Minderheitskultur" und „Subkultur" zur Ansprache. Für jede Generation werden die Beispiele aus den bezüglichen Werken gegeben. Im Anschluss an die schriftlichen Werke kommt das Thema zu den Deutsch-Türkischen Filmen. Dann wird das Thema wie in den schriftlichen Werken nach Phasen unterteilt. Dafür werden die Filme „40 qm Deutschland", „Geschwister", „Kurz und Schmerzlos", „Im Juli", „Gegen die Wand" verwendet. Nachdem die subkulturellen Merkmale auf dem Film „Gegen die Wand" festgestellt wurden, werden sich diesmal auf die pädagogischen Aspekte des Themas konzentriert. In diesem Sinne wird in der Arbeit versucht, wie man beim Deutschlernen diese jugendlichen subkulturellen Elemente benutzen kann. Wenn es sich darum handelt, wie man das in die Praxis umsetzen sollte, wird es erklärt, dass die Deutsch lernenden Jugendliche mit Hilfe dieser subkulturellen Motive sich selbst finden können, dass auch die DeutschlehrerInnen die heutigen Jugendlichen besser kennenlernen können und dass diese subkulturellen Motive einen motivationalen Effekt gegen die fremde Kultur haben.AbstractBu çalışmada Türk-Alman Yazınına ait gençlik alt kültürü öğeleri saptanmış ve Fatih Akın'ın "Duvara Karşı" filmi üzerinde örneklendirilmiştir. Elde edilen veriler ışığında söz konusu gençlik alt kültürü öğelerinin Almanca öğreniminde kullanılabilirliği irdelenmiştir. Çalışmada disiplinler arası bir yöntem izlenerek gençlik psikolojisi, gençlik sosyolojisi, gençlik fizyolojisi ve yazınbilim verilerinden yararlanılmıştır. Gençliğin çalışmanın odak noktası olması sebebiyle ikinci bölümde gençlik kavramı hem gelişim psikolojisi bakımından hem de tarihsel ve sosyolojik açıdan incelenmiştir. Üçüncü bölümde gençlik alt kültürü tanımı yapılarak sosyo-tarihsel geçmişi ve ortaya çıkış biçimleri incelenmiş ve Almanya'daki Türk göçmen gençliğinin alt kültürlerinden bahsedilmiştir. Dördüncü bölümde, söz konusu alt kültürel özelliklerin göç ve kültür kavramları arasındaki ilişkisi incelenmiştir. Böylelikle Türk işçilerinin Almanya'ya göç süreci de anlatılarak Türk göçmen gençlerinin Almanya'daki bugünkü konumu irdelenmiştir. Beşinci bölümde Türk-Alman Yazınının gelişim süreci çeşitli eserlerden örnekler verilerek ele alınmıştır. Altıncı bölümde Türk-Alman Yazınında gençlerin ve doğal olarak gençlik alt kültürlerinin günümüzde daha çok sinema filmleriyle öne çıktığı açıklanmıştır. Bu alandaki önemli bir isim olan Fatih Akın'ın sinema anlayışı da anlatılarak Duvara Karşı filminin analizi için zemin hazırlanmıştır. Yedinci bölümde "Duvara Karşı" filmi hem biçim ve içerik hem de Türk-Alman sorun odakları ve gençlik alt kültürleri yönünden değerlendirilmiştir. Sekizinci bölümde Türk-Alman Yazınındaki gençlik alt kültürü öğelerinin didaktik yönü irdelenerek Almanca öğrenimindeki ve yazın eğitimindeki faydası açıklanmıştır. Sonuç bölümünde ise çalışma boyunca elde edilen bilgiler doğrultusunda bir değerlendirme yapılmıştır

    An Outlook on the Fiction of "Cyberbullying" in German Youth Novels

    No full text
    Günümüz genç nesli bilgisayar, akıllı telefon ve internetle çocukluk çağında tanışan bireylerden oluşur. Bir yandan, yeni nesle dair yapılan çalışmalar gençlerin medya yetilerinden övgüyle bahseder, diğer yandan bu medya yetileri bazı sorunları beraberinde getirir. Teknolojik olanakların bilgiye erişimi kolaylaştırması ve art niyetli kullanıcılara fırsat yaratması dijitalleşmenin sorunlarından biridir. Ne var ki, sanal ortamdaki bilgilerin ele geçirilmesi, kötüye kullanımı, telefon ve bilgisayarın ele geçirilmesi, hatta kısa mesaj yoluyla tehdit "siber zorbalık" sorununu ortaya çıkarır. "Siber zorbalığı" ele alan gençlik romanları incelenmesi gereken bir konudur ve çalışmada bunu konu edinen Alman gençlik romanlarının kurgusu irdelenerek ülkemizde örneklerine pek rastlanmayan bu yeni olgunun kurgusal özelliklerinin tanıtılması amaçlanmıştır.Today's young generation consists of individuals who were introduced to computers, smart phones and the internet in childhood. On the one hand, studies on new generation praise media abilities of young people, on the other hand, these media abilities cause some problems. One of the problems of digitalization is that technology facilitates access to information and creates opportunities for malicious users. However, the fact that personal content shared on social media is in the hands of malicious users, it presents the problem of "cyberbullying". Youth novel about "cyberbullying" is a subject that needs to be examined and it is aimed in the study to introduce fictional features of this new phenomenon, which has not been common in our country, by examining the fiction of German youth novels

    Functionality Of the "Other" in Aysel Özakin's Novel Mavi Maske

    No full text
    İnsan farklı düşüncelere ve farklı bakış açılarına karşı büyük bir merak ve ilgi duyar.Farklılıklar yoluyla “öteki”ni anlamaya ve sorgulamaya başlar. Bireyin “öteki” ileolan ilişkisinin kendisini tanımasında ve özgürleşmesinde önemli bir role sahipolması, zamanla “öteki”ni kendisine daha yakın hissetmesini ve kendi portresiniçizmesini sağlar. Kimlik arayışında olan birey, giderek kendine yabancılaşır ve“öteki” kendinin farkına varır. “Öteki”nin varlığından dolayı ortaya çıkan farklı yaşamtarzları ve kimlik arayışları, 1980’de politik nedenlerden Almanya’ya göç eden yazarAysel Özakın’ın Mavi Maske adlı eserinde somut biçimde kendini göstermektedir.Eserde birbirine zıt iki karakterin yan yana gelmesiyle ana karakterin kimliğini“öteki”nde keşfetmesi konu edilmiştir. Başkasının yaşamında kendini görme durumuromanda “öteki” kavramına farklı işlevsellikler kazandırılarak ele alınmıştır. Bubağlamda, söz konusu eser üzerinde Alman toplumunda “öteki” konumunda olan Türkkadınının “öteki” kendinin farkına varması çalışmada irdelenmiştir.Human beings have always displayed great curiosity and interest in various thoughts and perspectives of approach. Man begins to understand and question the “Other” through differences. The fact that the relationship with the “Other” plays an important role in the recognition and liberation of the individual, makes the “Other” feel closer to him/her and draw his/her own portrait over time. Different lifestyles and identity searches that have emerged due to the existence of the “Other” are thematized in the novel titled Mavi Maske by Aysel Özakın. The main character's discovery of her identity in the “other” is handled by coming together of two opposite characters. The recognition of oneself in someone else's life is thematized in the novel by giving different functionalities to the “other”. This study focuses on the condition of Turkish woman as the “Other” in German society, as well as on her awareness of the “Other” self

    Fatih Akın’ın “Kurz und Schmerzlos” Filminde Türk-Alman Gençlik Alt Kültürlerinin Yansımaları

    No full text
    Bu çalışmada Türk-Alman yazınında gençlik kavramının ne olduğunu, gençlik alt kültürlerini ve sorun odaklarını saptamak amaçlanmıştır. Türk-Alman yazınında “Gençlik” kavramını açıklamak ve gençlik alt kültürlerinin ve sorun odaklarının ne şekilde vuku bulduğunu örneklendirmek amacı ile Fatih Akın’ın filmografisinden bir film seçilmiştir. Film belirlenen ölçütler doğrultusunda incelenecektir. Araştırmada “Gençlik” kavramının Türk-Alman yazınında ne olduğu ve gençlik alt kültürlerinin ve sorun odaklarının Türk-Alman yazınında nasıl ortaya çıktığı cevaplanacaktır. Araştırmanın sınırı Türk-Alman sinemasında önemli başarılara imza atmış ünlü yönetmen ve yapımcı Fatih Akın’ın 1998 yılında çektiği ilk uzun metraj filmi olan “Kurz und Schmerzlos” (Kısa ve Acısız) adlı filmi kapsamaktadır. Araştırmanın önemi bu konuda yapılan çözümlemelerin genellikle Türk-Alman yazınında verilmiş eserler üzerine yoğunlaşmak yerine aynı alanda öneme sahip bir filmi odak noktası yapmasından gelmektedir.It is aimed in this study to determine the conception “youth”, subcultures of youth and problem focuses in german-turkish literature. A Film from filmography of Fatih Akın, is chosen to explain youth conception in migrant literature and to illustrate the way how sub cultural elements and problem focuses occur. The film will be examined according to specific criteria. In the study, the questions what youth in german-turkish literature means and how sub cultural elements and problem focuses come off, will be answered. The limit of research contains the first feature-length film, produced in 1998, of Fatih Akın, who is a famous director and producer and has great successes in german-turkish cinema. The importance of this study comes from its putting a german-turkish movie instead of written works in focal point
    corecore