295 research outputs found

    Application of the twin-deficits hypothesis to the Turkish case

    Get PDF
    Ankara : The Department of Economics and the Institute of Economics and Social Sciences of Bilkent Univ., 1993.Thesis (Master's) -- Bilkent University, 1993.Includes bibliographical references leaves 40-44.This study detects the twin-deficits hypothesis, the mutual effects of government budget deficits and merchandise trade deficits on each other through real interest rates and real effective exchange rates, in the Turkish economy. One-sided Granger causality analysis and Ordinary Least Squares (OLS) regressions for multivariate analysis for each are used for 1987-92 monthly data. The government budget deficits are found to affect trade deficits not directly, but through the mechanism over real interest rates and real effective exchange rates. Nevertheless, the merchandise trade deficits seem to affect budget deficits directly.Yılmaz, AlperM.S

    İbn Sînâcı ve Kartezyen İkiciliğe Dair Bir Karşılaştırma

    Get PDF
    Günümüzde ruh-beden ikiciliği/düalizmi denilince akla gelen görüş Descartes’ın (öl. 1650) sistematize etmiş olduğu cevher ikiciliğidir. Adından da anlaşılacağı gibi cevher ikiciliği, iki farklı türde cevherin var olduğu imasında bulunur. Benzer şekilde İbn Sînâ (öl. 428/1037) da nefsin maddeden farklı türde bir cevher olduğunu ifade ederek bir tür cevher ikiciliği benimsemişse de onun ikiciliği Descartes’ınkinden önemli açılardan ayrılmaktadır. Bu önemli ayrılığın, her iki düşüncenin de bambaşka geleneklere ait olmalarından kaynaklandığı söylenebilir. İbn Sînâ’nın ikiciliği Aristocu hilomorfizmin izlerini taşırken, Kartezyen düşünce ise Newton sonrası mekanik evren anlayışı üzerine inşa edilmiştir. Bu önemli fark, her iki filozofun ruh-beden anlayışını da derinden etkilemiştir. Bu çalışmanın amacı da farklı geleneklere bağlı olan bu filozofların ruh-beden bağlamındaki ikici anlayışları arasındaki temel ayrılıkları açığa çıkarmaktır. Böylelikle İbn Sînâcı bir düalizmin çağdaş zihin felsefesi açısından nerede durduğu da daha açık bir hale gelecektir. Bu bağlamda, burada üzerinde durulacak ilk soru, her iki filozofun da insanın gayri-maddi cevheri ile kastettikleri şeyin aynı olup olmadığıdır. Bu sorunun cevabı olumsuzdur. Yani İbn Sînâ ve Descartes’ın gayri-maddi cevhere atfettikleri işlevler, birbirinden oldukça farklıdır. Descartes’a göre, ruh, aslında zihinle özdeştir. Zira o, ruhu, özü düşünmek olan cevher şeklinde tarif eder. Descartes’ın düşünme ile kastettiği şey, yalnızca teorik düşünme tarzı değildir. Aynı zamanda o, çağdaş zihin felsefesinde qualia olarak da isimlendirilen, fenomenal bilinci yani bilinçli deneyimleri de kapsamaktadır. Dolayısıyla, Kartezyen geleneğe göre ruh/zihin (gayri-maddi cevher) ile beden arasındaki temel ayrım, fenomenal bilinçtir. Bir şey, ancak ve ancak fenomenal bilince sahip olabiliyorsa ruhanidir. Oysa İbn Sînâ, günümüz Kartezyen düalist geleneğin ruha atfettiği en temel işlev olan fenomenal bilinci, gayri-maddi cevherin temel işlevi olarak görmemektedir. Diğer bir ifadeyle, ona göre, insan nefsinin asıl işlevi hissetmek/deneyimlemek veya fenomenal bilinç sahibi olmak değildir. Zira bu tür işlevleri, gayri-maddi bir cevhere sahip olmayan hayvanlar da yerine getirebilmektedir. İbn Sînâ’ya göre, insan nefsinin asıl işlevi, teorik veya tümel düşünmek ve öz-bilinçtir. Bu sebeple İbn Sînâ, maddi bir cevherin de fenomenal bilince sahip olabileceğini düşünmüştür. Bu ayrımın en net görülebileceği yerlerden biri de söz konusu iki filozofun hayvan ruhları hakkındaki düşünceleridir. Her iki filozof da hayvanların, maddi bedenlerine ek olarak gayri-maddi bir cevhere daha sahip olmadıklarını öne sürerler. Ancak bu durum, bir filozof için (Descartes) hayvanların bilinçsiz birer otomat oldukları anlamına gelirken, diğeri için ise böyle bir şey ifade etmez. Zira İbn Sînâ’ya göre, bilinç veya his sahibi olmak için gayri-maddi bir cevher gerekli değildir. Oysa Descartes’a göre, bir varlığın bilinçli ya da his sahibi olabilmesi, onun gayri-maddi bir cevhere sahip olmasını gerektirir. Hayvanlarda da bu türden (cevhersel) ruhlar olmadığından, Descartes, onları bilinçsiz birer robot olarak görmüştür. Yine aynı hususun gözlemlenebileceği diğer bir nokta da İbn Sînâ’nın, insandaki gayri-maddi cevheri kanıtlamak için öne sürdüğü bir argümandır. Bu argümana göre, gayri-maddi cevherin varlığı, insanın tümel bilgilere erişimi için gereklidir, bilinç sahibi olmak için değil. Oysa Kartezyen gelenek içerisinde kullanılan ve “bilincin birliği argümanı” olarak isimlendirilen argümana göre, gayri-maddi cevherin varlığı, (bilginin değil) bilincin birliği için gereklidir. Elinizdeki çalışma, İbn Sînâ ve Descartes’ın ikiciliğindeki bu tür farklılıklar üzerine odaklanmaktadır. Bu farkları açığa çıkarmak için şu iki nokta üzerinden hareket edilecektir: Hayvanların bilinçli olup olmadıkları meselesi ve İbn Sînâ’nın yukarıda bahsi geçen argümanı. Zira her iki filozofun da bu iki meseleyi ele alışındaki farklılıklar, onların ikici anlayışlarındaki temel farkları ortaya koymamız için bize yol gösterecektir. Bu çalışmada, özellikle bu iki mesele üzerinden, İbn Sînâ ile Descartes’ın ruh-beden bağlamındaki ikici anlayışlarının radikal bir biçimde birbirinden farklı olduğu iddia edilecektir

    Tubal splenosis: unusual location of the spleen

    Get PDF
    İntroduction: Splenosis is defined as the autotransplantation of splenic tissue to abnormal locations after splenic injury. Heterotopic spleen can be found within the abdominal and pelvic cavities. We report a tubal splenosis case in a 48 year old woman who underwent splenectomy following a blunt trauma 41 years prior to presentation. Case report: A 48 years old gravida 3, para 3, was admitted to our gynecology clinic for pelvic pain, menstrual irregularities and abnormal bleeding. The patient had a six months history of sonographically detected 40 x 20 mm pelvic mass. She also had a blunt trauma and splenectomy history from 41 years ago. Total abdominal hysterectomy with bilateral salpingo-oophorectomy was performed. Intraoperative exploration revealed a 40 mm sized suspicious mass immediately adjacent to the right fallopian tube. The histopathologic examination of the specimen reported normal splenic tissue with polymorphous small lymphocytes, granulocytes, and frequent hemosiderin laden macrophages. Discussion: Posttraumatic pelvic splenosis is a rare condition. Splenosis should be kept in mind as a differential diagnosis especially for patients with a history of posttraumatic splenectomy who are scheduled for pelvic mass surgery. Although most of the patients are diagnosed postoperatively, if preoperative diagnosis could be made, there is no medical indication for this normally functioning tissue to be resected

    MUHASEBENİN SOSYAL SORUMLULUK KAVRAMI AÇISINDAN KÜÇÜK ve ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERDE, KURUMSAL YÖNETİM ANLAYIŞININ ALGILANMA BİÇİMİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

    Get PDF
    Kurumsal yönetim anlayışı, son yıllarda bütün dünyada uygulanan, üzerinde tartışılan kavramlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Kurumsal yönetim, şirketlerin şeffaflık, adil olma, hesap verebilirlik ve sorumluluk ilkeleri çerçevesinde faaliyet gösterebilmelerini sağlamaya yönelik ve özellikle ABD’de yaşanan şirket skandallarısonrasında tüm dünyada gündeme gelen bir kavramdır. Dünya’da kurumsal yönetimle ilgili değişik yaklaşımlar oluşturulmuştur. Bütün bu yaklaşımların temelinde sosyal sorumluluk kavramıön plana çıkmaktadır. Çalışmamızda küçük ve orta ölçekli işletmelerde kurumsal yönetim anlayışının algılanma biçimi, muhasebenin sosyal sorumluluk kavramıaçısından irdelenmektedir

    Etnosentrizm ve Tüketici İlişkiselliği: Yerli Otomobil Satın Alma Niyetinin Öngörüsü

    Get PDF
    Tüketici bireylerin satın alma niyetleri üzerine yapılan araştırmalar etnosentrizm ile milliyetçilik arasında anlamlı bir ilişkinin olduğunu ifade etmektedir. Bu bağlamda çalışma etnosentrizm bağlamında “Malatya Ticaret ve Sanayi odasına kayıtlı aktif üyelerin Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu TOGG projesine yönelik tutum ve davranışları ve yerli ve milli elektrikli otomobil TOGG markasını satın alma niyeti üzerinde etnosentrizmin önemi nedir?” temel sorunsalına cevap aramayı konu edinmektedir. Araştırmanın metodolojisi bağlamında nicel araştırma yöntemi ve anket tekniği aracılığıyla ampirik bir çalışma gerçekleştirilerek tüketicilerin yerli otomobile yönelik tutum ve davranışları ve satın alma niyetlerine yönelik elde edilen nicel ham veri setine SPSS 25 programında frekans, faktör ve yapay sinir ağı analizi uygulanmıştır. Araştırma bulguları etnosentrizm bağlamında bireylerin TOGG projesinin başarılı olacağını ve TOGG marka yerli ve milli elektrikli otomobilin Türkiye ve dünya otomobil sektöründe talep göreceğini düşündüklerini gösterirken, ön sipariş verme niyetlerinin yüksek olacağını, mevcut otomobillerini yerli ve milli elektrikli otomobil TOGG markası ile değiştireceklerini göstermekle birlikte satın alma niyetlerinde milliyetçi ve vatansever duyguların önemli olacağını öngörmektedi

    Onurcan Yılmaz ve Sinan Alper’le Paradigma ve Disiplinler Üzerinden Bir Ahlak Söyleşisi

    Get PDF
    Yağmur Nuhrat ve Kadir Has Üniversitesi Moral Intuitions Laboratory’den Onurcan Yılmaz ve Yaşar Üniversitesi’nden Sinan Alper Reflektif’in bu sayısı için bir söyleşi yaptılar. Farklı yaklaşımların benzer soruları nasıl ele aldığını tartışan bu söyleşinin metnini okuyucularımıza sunuyoruz.Yağmur Nuhrat ve Kadir Has Üniversitesi Moral Intuitions Laboratory’den Onurcan Yılmaz ve Yaşar Üniversitesi’nden Sinan Alper Reflektif’in bu sayısı için bir söyleşi yaptılar. Farklı yaklaşımların benzer soruları nasıl ele aldığını tartışan bu söyleşinin metnini okuyucularımıza sunuyoruz

    YENİ MEDYA ARAÇLARINDA GÖRSEL İLETİŞİM: OTOMOBİL MARKALARININ SOSYAL MEDYA KULLANIMLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME

    Get PDF
    Bilgisayar ve internet teknolojilerinde yaşanan hızlı değişim özellikle de yeni nesil web 2.0 sisteminin tanımlanmasıyla birlikte medya kavramı ve anlayışında yeni bir dönem başlamıştır. Medya kavramı artık geleneksel ve yeni medya olarak sınıflandırılmaktadır. Yeni medya kavramı ise beraberinde birçok kavram ve olgunun gelişip değişmesine yol açmıştır. Üzerinde çok fazla tartışılan ve birçok araştırmaya konu olan yeni medya araçları, iletişim, pazarlama, bütünleşik pazarlama iletişimi alanlarında ve faaliyetlerinde gittikçe önem kazanmaktadır. Bireylerin birincil internet kullanım amaçlarından biri haline gelen sosyal medya, tüketicisine ulaşmak isteyen, müşteri odaklılık anlayışını benimseyen çeşitli kurum/kuruluş ya da organizasyonlar için önemli bir mecra haline gelmiştir. Çok sayıda insana ya da tüketiciye, zaman ve mekan sınırlaması olmadan, hızlı, etkin ve kontrollü bir biçimde ulaşma imkanı bulan birçok firma/kurum ya da kuruluş artık pazarlama iletişimi ve marka iletişimi faaliyetlerinde sosyal medyayı önemli ölçüde kullanmaya başlamıştır. Bu çalışmanın amacı markaların sosyal medyayı bütünleşik pazarlama iletişimine hizmet edecek şekilde nasıl kullandıklarını ve bunu yaparken görsel iletişim unsurlarını ve içeriği nasıl yönettiklerini ortaya koymaktır. Çalışmada, Türkiye'nin en önemli ve lokomotif sektörlerinden biri olan otomotiv sektörünün sosyal medya uygulamaları Facebook özelinde incelenmektedir. Çalışmada görsel iletişim unsurlarının kullanımından yola çıkarak sosyal medyayı kullanma biçimleri içerik analizi yöntemi ile incelenecektir

    NEW MEMBERS OF DECAPOD FAUNA IN FINIKE BAY, TURKEY

    Get PDF
    Shrimp fishing is done by trawling in the deep waters of Antalya and Finike Gulfs. The shrimp species generally caught during this fishing are Aristaeomorpha foliacea, Aristeus antannatus, Plesionika edwardsii, P. martia.  Besides these species, Pasiphea multidentata and P. sivado, which have no economic value, are rarely caught. Two different shrimp species were caught during trawling in the 400-500 m deep waters of Finike Bay on February 7, 2022. Since the fishermen did not know the shrimp species they caught, they wanted the species to be identified. It has been determined that these shrimp species caught in the deep waters of Finike Bay are Oplophoroidae family members i.e. Acanthepyra eximia and A. pelagica. These caught shrimps are pelagic species. With the discovery of these species in the Finike Bay, two more species were added to the Decapod fauna of the Finike Bay

    Synchronization of chaos in nonlinear finance system by means of sliding mode and passive control methods: A comparative study

    Get PDF
    In this paper, two different control methods, namely sliding mode control and passive control, are investigated for the synchronization of two identical chaotic finance systems with different initial conditions. Based on the sliding mode control theory, a sliding surface is determined. A Lyapunov function is used to prove that the passive controller provides global asymptotic stability of the system. Numerical simulations validate the synchronization of chaotic finance systems with the proposed sliding mode and passive control methods. The synchronization performance of these two methods is compared and discussed

    Gebeliklerde düşük östriyol düzeyleri nasıl yönetilir, tek merkez deneyimi

    Get PDF
    Objective: Low estriol (uE3) levels in the second-trimester screening for Down syndrome may be the result of fetal demise, congenital abnormalities, or some genetic hormonal disorders of the fetus. Although X-linked ichthyosis, a microdeletion syndrome with mild ichthyosis, which causes steroid sulfatase (STS) deficiency, is the most common genetic cause, second-trimester screening tests calculate the risk for a less common and severe disorder known as the Smith Lemli Opitz syndrome (SLOS). We aimed to investigate the outcomes of pregnancies with low uE3 levels in Down syndrome screening and emphasize the high prevalence of STS deficiency instead of SLOS in such cases. Methods: Fifteen pregnancies with very low uE3 levels and high risk for trisomy and/or SLOS in screening tests were evaluated and tested for STS deficiency and SLOS. Results: Seven of the pregnancies had STS microdeletion syndrome, while additional two cases were supposed to have STS gene mutation according to family and/or postnatal history. Although one fetal death was recorded, no chromosomal abnormality, SLOS, or congenital malformation was recorded in our series. Conclusions: SLOS is a very severe and rare syndrome. The risk estimation for SLOS in screening tests causes stress for pregnant women and healthcare givers. We recommend the addition of risk estimation for STS deficiency when a low uE3 level is detected in the screening test.Amaç: İkinci trimester Down sendromu tarama testlerindeki düşük östriyol (uE3) seviyesi, fetal ölüm, konjenital anormallikler veya fetüsün çeşitli genetik hormonal bozukluklarından kaynaklanabilir. Steroid sülfataz (STS) eksikliğine neden olan ve hafif iktiyozla seyreden bir mikrodelesyon sendromu olan X’e bağlı iktiyoz en yaygın genetik neden olmasına rağmen, ikinci trimester tarama testleri daha az yaygın ve daha şiddetli bir hastalık olan Smith Lemli Opitz Sendromu (SLOS) için risk hesaplamaktadır. Down sendromu taramasında uE3 düzeyi düşük olan gebeliklerin sonuçlarını araştırmayı ve bu gibi durumlarda SLOS yerine STS eksikliğinin yüksek prevalansını vurgulamayı amaçladık. Yöntemler: Tarama testlerinde uE3 seviyeleri çok düşük olan ve trizomi ve/veya SLOS açısından yüksek risk taşıyan on beş gebelik STS eksikliği ve SLOS açısından değerlendirilmiş ve test edilmiştir. Bulgular: Gebeliklerin yedisinde STS mikrodelesyon sendromu bulunurken, ek iki olguda aile ve/veya doğum sonrası öyküye dayanarak STS gen mutasyonu düşünüldü. Bir fetal ölüm tespit edildi. Ek kromozom anomalisi, SLOS veya konjenital malformasyon tespit edilmedi. Sonuçlar: SLOS çok ağır seyreden ve nadir görülen bir sendromdur. Tarama testlerinde SLOS için risk tahmini hamileler ve sağlık çalışanları için strese neden olmaktadır. Anksiyeteyi önlemek için tarama testlerinde düşük bir uE3 seviyesi tespit edildiğinde STS eksikliği için risk tahmininin eklenmesini öneririz
    corecore