3 research outputs found

    Karadeniz stok tayini 1990 yılı raporu

    No full text
    TÜBİTAK DEBÇAG15.08.1991Bu raporda , genelde , Karadeniz Balık Stoklarının Tespiti projesinin oluşturulma aşamaları, faaliyetleri ile proje çalışmalarının dönemsel sonuçlarına yer verilmektedir. Söz konusu proje, yurt dışı kaynağı olarak NATO-istikrar için Bilim Programı (NATO-SFS), yurt içi kaynağı olarak ta Devlet Planlama Teşkilatı, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı (BAKANLIK) tarafından desteklenmektedir. Orta Doğu Teknik Üniversitesi-ErdemIi Deniz Bilimleri Enstitüsü projeyi yürütmekte ve BAKANLIK Trabzon Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü ile proje çalışmaları çerçevesinde geliştirilen bir işbirliği içerisindedir. Proje Türkiyenin Karadeniz kıyısındaki ekonomik önemi yüksek bazı pelajik ve demersal balık türlerinin stok tespitini amaçlamaktadır. Bu amaca ulaşmak için projede pelajik türler için balıkçılık akustiği ve demersal türlerde ise taranan alan yöntemleri uygulanmaktadır. Bugüne kadar yapılan örneklemelerden elde edilen sonuçlara aşağıda yer verilmektedir; Akustik çalışmalardan elde edilen biyokitle değerleri; Yi l/Dönem Toplam Biyokitle (ton) Kasım/Aralık 1989 32000 Şubat 1990 eser miktarda Aralık .1990 2247 Demersal çalışmalardan elde edilen biyokitle değerleri Yıl/Dönem Toplam Biyokitlele ( t o n ) Batı KD Doğu KD Nisan 1990 47525 (1) 353 (2) Eylül 1990 1485 (1.) 514 (2) Ekim 1990 - 16225 (3) 1) Iğneada-Sinop; 2) Sinop-Cıva burnu; 3) Sinop-Sarp Karadeniz pelajik balık türlerinin çoğunluğu özellikle hamsi bemerk hemen tümüyle kıyısal dağılım göstermektedir, örneğin yapılan son seferde hamsinin kıyıya çok yakın ve dar bir alan içinde dağılım gösterdiği gözlenmiştir. Bu durumda araştırma gemisinin gerektiğinde IO metrenin altındaki sığ kıyı hatlarına kadar inmesini gerektirmektedir. Fakat, hatların kıyıya doğru uzatılması geminin seyir emniyeti nedeniyle kısıtlı ve sınırlı kalmak zorundadır. Çoğu kez 15-18 metreden daha sığ kıyı şeridinin batimetrisi hem bilinmemekte ve nemde dere ve nehirlerinetkisi nedeniyle derinliklerde yıldan yıla oldukça hızlı değişmeler olmaktadır. Bunlara ek olarak sahil şeridinde sıkça rastlanan küçük balıkçı tekne ve bunların kullandıkları sabit ağlarda seyir güvenliği ve çekilen gövdenin (tow-fish) emniyetini etkilemektedir. Anılan nedenlerle taranamayan bu alanlardaki pelajik ve diğer balık miktarları yapılan son aşama tahminlerinde yer almamaktadır. Yapılan biyokitle tahminlerinin hangi oranlarda daha düşük elde edildiği hakkında her hangi bir fikir ileri sürmek bu aşamada mümkün görülmemektedir. Kabaca bu faktörün 7.30 7.50 gibi bir değer olabileceği sanılmaktadır. Yinede elde edilen sonuçlar ışığında Karadeniz balıkçılığının sıhhatli bir gelişmeden oldukça uzaklaşmış, tüm stokların yüksek bir balıkçılık baskısı altında ve özellikle de Türkiye su ürünleri üretiminin en büyük kısmını veren pelajik kaynakların yıpranmış (hatta bir diğer deyimle çökmüş) olduğu söylenebilir. Stok işletimi ve stokların korunmasına yönelik önlemler genellikle sosyo ekonomik koşullar dikkate alınarak belirlenir. Düzenleyici ve önlem koyucu organlar sömürülmüş stoklar üzerindeki avcılığın devam ettirilmesine (biyolojik nedenlerin Ötesinde) benzeri sebeplerle karar verebilirler. Ancak, bu karar, çökmüş stoklarda (örneğin Karadeniz hamsisinde olduğu gibi) geçerliliğini kaybeder. Burada artık biyolojik koşullar ön plana çıkar ve çıkmak zorundadır. Bu nedenle de Karadenizde pelajik stoklar üzerindeki baskının acilen kaldırılması gerekmektedir. Stokların iyileşme işaretleri vermesi halinde bile avcılığın yeniden başlatılmasının dikkatli ve kademeli olarak yapılması ise ayrı bir önem arz etmektedir. Günümüze kadar dünya denizlerinde balıkçılığı düzenlemek amacıyla uygulanmakta olan yöntem stokların işletimini ön planda tutmakta ve bu düşünceye dayanmakta idi. Bu dayanağın (stok işletimi modelinin) bilinen hiç bir stokta istenilen sonucu vermediği görüldüğünden günümüzde balıkçılığın (av gücü, tekne büyüklüğü, tekne sayısı v.b.'nin) düzenlenmesine yönelinmektedir. Bu noktanın ülkemiz suları için de dikkate alınmasının kaçınılmaz olduğuna inanılmaktadır. Bunların ötesinde hem avcılığın yayıldığı ve yoğunlaştığı alanların nemde bu alanlarda harcanan gücün (effort) bilinmesi diğer taraftan harcanan güç başına düşen ürünün belirlenebilmesi için balıkçılıkla iştigal edenlerin günü gününe, düzenli ve tek tip defter tutması kaçınılmaz görülmektedir. Bu kaçınılmazlık Avrupa Topluluğuna giriş aşaması ve sonrası için zaten kendiliğinden gelmek durumundadır. Bu nedenile de konunun ayrıcalığı ve buna bağlı özel bir önemi olduğuna inanılmaktadı

    Interaction between marine turtles and artisanal fisheries in the eastern mediterranean: A probable cause for concern?

    No full text
    A survey of the levels of marine turtle bycatch in the small-boat based fisheries in northern Cyprus and the Turkish Mediterranean (Alanya to Mersin) was undertaken by questioning a sample of fishermen (n = 54) in all harbours in the survey region. Fishermen in Turkey caught an estimated 2.5 turtles/boat/year versus an estimated 4.0 turtles/boat/year in Cyprus. This yielded a likely minimum bycatch estimate of over 2,000 marine turtles per year in the region. An estimated 10% of turtles were thought to be dead at the point of capture. Turtles were caught in both nets and on long-lines and were perceived as detrimental to the livelihood of fishermen either by damaging nets, spoiling catch or removing bait. Although few fishermen admitted to deliberately killing turtles, a larger proportion thought others did so. Given the likelihood that a proportion of sea turtles caught will be Green Turtles (Chelonia mydas), and due to the highly endangered status of this species in this region, interaction with these fisheries is thought to constitute a real threat to marine turtles in the eastern Mediterranean
    corecore