7 research outputs found
A corpus-based word frequency list of Turkish : Evidence from the subcorpora of Turkish National Corpus project
Word frequency studies have a central role in various disciplines, such as linguistics, cognitive psychology, natural language processing, computational linguistics. Developments in the computer technologies and information processing help researchers make comprehensive word lists on the basis of digitally constructed language corpora. Since Kucera and Francis's first corpus-based word frequency lists derived from the Brown Corpus (1967), a variety of research have been conducted on general or specialized corpora to obtain rank frequency order and distribution of words for different Indo-European languages (Johansson & Hofland 1989; Leech et al. 2001; Baroni et al. 2004; Ha et al. 2006; Davies & Gardner 2010). In Turkish, Goz's dictionary (2003), which is based on a 1 million-word general corpus, is the only work on word frequency. In general, lexical properties of Turkish and, in particular, word frequency lists of text collections representing different registers of Turkish need to be described via corpus-based word frequency lists. Keeping this necessity in mind, this study has two aims: (1) to produce word frequency lists of Turkish on the basis of two subcorpora, namely the Corpus of Contemporary Turkish Fiction and the Corpus of Contemporary Turkish News Texts. In this respect, frequency lists of both root types and word classes in Turkish are prepared; (2) to compare these two corpora by using frequency profiling information. This paper is organized as follows. First we explain basic concepts and review literature of word frequency studies. Then, we describe the construction of two subcorpora used to derive wordlists and explain the steps followed in tokenization and root type mapping scheme on which the token and root counts are based. Finally, we compare rank frequency and word class lists of Turkish Fiction and Turkish News Texts Corpora
Metin Kavramı ve Tanımları
Her bilimsel çalışma alanının araştırma nesnesini, kavramsal araçlarını ve yöntemini tanımlaması, sınırlarını çizmesi bilimsel etkinliğin sürdürülebilmesinin zorunlu bir önkoşuludur. Doğa bilimlerinde göreceli olarak daha kolay yerine getirilebilen bu
önkoşulun gerekliliklerinin insan bilimlerinde pek de o kadar kolay sağlandığı söylenemez. Özellikle toplumsal yaşamın ve kültürün tüm alanlarında oldukça önemli bir rolü olan 'dil'i kendisine nesne edinen dilbilimde bu önkoşulun gerekliliklerinin sağlanması, daha pek çok nedene de bağlı olarak (üst dil olarak yine dilin kullanılması, vb.) özel bir zorluk taşır.
Genellikle, 1960'larda başladığı kabul edilen ve günümüzde kapsayıcı bir terim olan 'tümce ötesi dilbilim' terimi ile anılan dilbilim çalışmalarında 'nesne'nin tanımlanması, kavramlaştınlması temel bir sorun olarak gündemdedir
Konu Yorumu ve Türkçede Kimi Geçişsiz Eylemler
İşlevsel sözdizimi çalışmalarına göre tümcede bilgi birimleri genelde şu şekilde düzenlenir: tümce başında yer alan öğe (özne adöbeği) tümce konusunu, eylemin hemen önünde yer alan birim, (nesne adöbeği) tümcedeki odağı ve eylem sonunda yer alan özne, nesne ya da belirtecimsi olarak karşımıza çıkan adöbeği ise, artalan bilgisini oluşturur. Genellikle geçişli eylemlerle kurulmuş tümcelerin incelendiği işlevsel sözidizimi çalışmaları arasında yalnızca Erguvanlı (I984)'te geçişsiz eylemler içeren tümcelerdeki konu koşuluna ilişkin bir ilke önerilmiştir. Bu yazıda Erguvanlı (1984)'te geliştirilen bu ilkeyi gözden geçirerek, ilkeye karşı örneklem oluşturan kimi geçişsiz eylemlerin anlambilimsel özelliklerinin tümce konusu yorumunu nasıl etkilediğini tartışmaya çalışacağız
The Aktionsart Properties of State Change Verbs in Turkish
This paper analyzes aspectual characteristics of change of State verbs, specifically "degree achievements," based on gradable adjectives in Turkish. In terms of temporal properties, these verbs display variable behaviour: they can refer to either telic or atelic situations. Adopting the approach developed by Hay, Kennedy and Levin (1999), the reason of this ambivalence is searched in the gradable nature of the base adjectives which define a scale. It is the (non)boundedness of this scale that determines (a)telicity of the situations which is maintained by the deadjectival degree achievements. This paper also illustrates the effects of linguistic materials (degree modifiers, measure phrases) and contextual interpretations on the (a)telicity of these deadjectival degree achievements
Prof.Dr.Ayşe Eziler KIRAN'a Armağan
Bu Armağan Kitapta ilk kez yer ve söz alıyorum. Bir makalemi seçip bu kitap için. »ermek, işin kolay kısmıydı. Önsöz yazmak ise ciddi bir sorumluluk. Çünkü > armağan etmeyi düşündüğümüz -gizlice planladığımız- kişi, akademik 1985'te kendisiyle başladığım ve 31 yıldır devam ettiğim, 27 yıldır da aynı Anabilım Dalında aynı eğitim ve bilim ortamını paylaştığım, eğitim ve bilim dışında karşıma çıkan pek çok sorunu da birlikte yaşadığım hocam Prof. Dr. Ayşe Kıran. Önsöz yazarı olarak kendime biraz yer ayırmak zorunda olduğumu hissediyorum ve bunun için şimdiden okurlardan özür diliyorum. Aslında kendimden la çıkarak söyleyeceklerim, doğrudan Ayşe hocamla ilgili bilgileri de içereceğinden, umarım kendimi affettirebilirim. İlk olarak söylemek istediğim şey şu: Benim için Ayşe Kıran öncelikle dilbilim demektir. Dilbilimin doğduğu, gelişmeye başladığı ve en temel ve en kapsamlı yayınların yapıldığı yıllarda Fransa'da doktora ve doçentlik çalışmaları yapması ve en önemli kuramcılardan ders alması nedeniyle, bu alanda -en azından Fransız ekolü açısından- Türkiye'deki dilbilim hareketinin önemli aktörleri arasında yer almıştır. Kendisinden bir kuşak önce dilbilim Türkiye'de çalışılmaya başlanmıştı elbet, ama hemen sonrasında, yine hocamız Prof. Dr. Zeynel Kıran ile birlikte dilbilim dersleri, dilbilim üzerine çalışmaları ile sosyal bilimler alanında 20. yüzyılın bu en önemli kuramının yaygınlaşmasında çok önemli katkıları olmuştur. Dilbilimin Türkiye üniversitelerinde karşılaştığı direnç nedeniyle bunun kolay olmadığını, dilbilimin ne işe yaradığının -bir işe yarayıp yaramadığının- sorgulandığı uzun yıllar boyunca Ayşe Kıranın verdiği mücadelenin önemli bir bölümüne tanık oldum. O zamanlar dil çalışması deyince ya dilbilgisi geliyordu akla ya da klasik anlamda edebiyat incelemeleri. Ben de kendisinden öğrendiğim bu kurama gönül vermiş bir öğrencisi olarak her zaman inançla ve kararlılıkla onun yanında yer aldım. Bu mücadele her zaman kolay ve eğlenceli olmadıysa da, sonuçta direnç azaldı, herkes kendi bildiği yolu tuttu. Geçen zaman içinde de önce dilbilimin, ardından da diğer dil bilimlerinin (ruhdilbilim, toplumdilbilim, sözcelem, edimbilim, göstergebilim, söylem çözümlemesi vb.) ne işe yaradığı, gerçekleştirilen çalışmalarla anlaşılmış oldu.
Ayşe Kıran hocamla ilgili konulara biraz ara verip bu Armağan Kitap fikrinin Doç. Dr. İrem Onursal Ayırıra ait olduğunu belirtmeliyim. Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalında her zaman büyüğümüz ve yol göstericimiz olmasına alıştığımız hocamızın emeklilik tarihi yaklaşmaktayken, ilk yüksek lisans ve ilk doktora öğrencisi olan ben harekete geçemiyordum, belki de veda fikrine alışamamıştım. İrem'in önerisi zamanında ve yerindeydi. "Harika bir fikir, başlayalım" dedim. Ondan sonraki süreci İrem üstlendi, benim de çok küçük katkılarım oldu. Makale isteyeceğimiz isimleri saptadık. Aslında hocamızın yetiştirdiği ve beraber çalıştığı pek çok kişi arasından, bir kitap kapsamına sığdırabileceğimiz kişileri belirlemek bile zor oldu. Davet gönderdiğimiz bazı kişiler, çalışmalarını yetiştiremediler. Ama yine de, sonuç olarak 14 çalışma elimize ulaştı. Biz bu sonuçtan memnunuz, umarız hocamız da memnun olur.
Yukarıda Ayşe Kıranın sadece dilbilimci yönünden söz ettim. Şimdi devamını getirmeliyim. Ayşe Kıran dilbilimci olduğu kadar, göstergebilimci ve edebiyatçıdır. Kitabın ilk sayfalarında okuyacağınız söyleşide, hocamızın yüreğinde yatan ilk aslanın edebiyat olduğu, sonra bu aslana anlam vermesini sağlayanın ise dilbilim, anlambilim, göstergebilim ve söylem çözümlemesi olduğu görülecektir. Edebi ağırlığı olan pek çok yapıtın yanı sıra, polisiye romanlara olan düşkünlüğünü de bildiğimiz hocamız, her dilsel veya görsel yapıtta gizli olan anlamı keşfetmekten haz alır, örtük anlamı kurcalar, hatta bunu gündelik yaşamında da uygular. Bu arada, görsel göstergebilim derslerinde doktora öğrencileri ile birlikte, reklam panolarının yanı sıra, odasındaki ya da koridordaki tabloları çözümlediği görüntüler de aklımızdadır.
Ayrıca hocamızın öne çıkan özelliklerinden biri de çok kolay iletişim kurma becerisidir. Yurt içi ve yurt dışından, tanınmış, tanınmamış, genç, daha az genç pek çok bilim insanıyla kurduğu iletişim ve bağlantı takdire şayandır. Bu vesileyle de Anabilim Dalımıza çok ünlü 8 dilbilimciye gönderdiğimiz seminer daveti karşılık bulmuş, Anabilim Dalımızda çok önemli seminerler dizisi düzenlenmiştir.
Ayşe Kıran geniş kültürü, edebiyat ve kuram bilgisi ile -bilinçli- öğrencilerinde hayranlık uyandırmıştır. Derslerinde sözünü ettiği tüm edebiyatçıları ve kuramcıları kişilik özellikleri, yaşam öyküleri, hatta fiziksel görünüşleri, duruşları ile betimler, ete kemiğe büründürür. Öyle ki bir Orta Çağ Fransız yazarı bile kalkıp yanınıza gelir sanki. Kendi deyişiyle, "ağaca bakarken ormanı görmemek" ona göre değildir. Ayşe Kıran ayrıntılara önem verir, her kavramı ve her bireyi "anlambirimciklerine" ayrıştırdıktan sonra, buradan bir sonuca -ormana- ulaşır. Ama belki de bu nedenle (?), derslerinin hep "zor", "zorlayıcı" olduğu söylenegelmiştir. Sınavları hep üç saat sürer, sınav soruları üç sayfadan az değildir. Öğrencileri sınavlarda yorulur, ama kendisi de hiç yorulmadan onlarca sınav kağıdını saatlerce, bazen iki kez okur. Hepimiz gibi, kendisi de son yıllarda öğrencilerin düşünmekte, mantık yürütmekte, çözümlemede önceki kuşaklara nazaran üşengeç olmaya başladıklarından şikayet etmektedir. Bunun yanı sıra, hangi öğrencimizin bir idari veya özel sorunu olsa (yurtta oda bulma, hastanede doktor bulma vb.) Ayşe Kıran hocamız telefonuna sarılmış, öğrencilerimizin sorunlarına çözüm bulmak için elinden geleni yapmıştır