12 research outputs found

    Female murderers: Examination of the relationship between childhood traumatic experiences and anger expression

    Get PDF
    Adverse childhood period and abuse experiences may lead to some problems later in life. One of these problems is aggressive behavior, which is thought to be a reflection of the child’s increasing anger (Page, 2004; Olive, 2007).  Based on the fact that negative childhood experiences can lead to aggressive emotions, investigating the relationship between traumatic childhood experiences and female convicts’ aggression expression styles was considered important.Sample of the research consists of 77 females who are homicide convicts selected from correctional institutes in three different cities. Data gathered from the participants were examined by using the Turkish versions of The Childhood Trauma Questionnaire and The State-Trait Anger Scale.A positive and meaningful relationship between childhood trauma experiences and trait anger levels of participants was observed. In addition, there was a significant relationship between childhood trauma experiences and domestic violence as well as perceived problematic relationship with family members during childhood. Trait anger and internal anger were also found to be significantly related to perceived problematic relationship with family members during childhood.   Results of the analyses were discussed in detail

    Evaluation of newborns with vitamin D deficiency: A single-center experience

    Get PDF
    Aim: To evaluate the demographic, clinical, and laboratory characteristics (primarily phosphorus, calcium (Ca), and alkaline phosphatase (ALP) levels of newborns with low 25-OHD levels. Methods: In this retrospective study, babies whose 25-OHD levels were determined during hospitalization were evaluated. The newborns were classified as stated by their serum 25-OHD levels as follows: severely deficient, <5 ng/mL (group 1); deficient, 5–20 ng/mL (group 2); and insufficient, 20 to 30 ng/mL (group 3). In addition to the newborns' serum 25-OHD levels, their serum Ca, phosphorus, parathormone (PTH), and alkaline phosphatase levels and their mothers' 25-OHD levels were also measured. Results: A total of 568 newborns were included. Serum 25-OHD level was severely deficient in 112 patients (19.7%). The mothers of the babies in group 1 were younger than those of the babies in the other groups. First PTH level (F3,1, p = 0.04) and maternal ALP level were highest in group 1. In all the groups, the maternal 25-OHD level was <30 ng/mL. Vitamin D supplementation rate during pregnancy was found to be significantly lower in the severely deficient and deficient groups than in the insufficient group (F1,84, p = 0.01). Conclusion: 25-OHD deficiency continues to be a problem among pregnant women and their babies in Turkey despite the introduction of a supplementation program. This study emphasizes the need to improve maternal 25-OHD status to support maternal and infant health. &nbsp

    Multicenter study of pars plana vitrectomy for optic disc pit maculopathy: MACPIT study

    Get PDF
    Purpose To evaluate surgical intervention with pars plana vitrectomy (PPV) for correction of optic disc pit maculopathy (ODP-M). Patients and methods Retrospective chart review from 13 centres of 51 eyes of 50 patients with ODP-M who underwent PPV between 2002-2014. Anatomic and final best-corrected visual acuity (BCVA) outcomes were evaluated for all cases with different adjuvant techniques. Results There were 23 males and 27 females with median age 25.5 (6-68) years. Preoperative median foveal thickness was 694.5 (331-1384) mu m and improved to 252.5 (153-1405) mu m. Median BCVA improved from 20/200 (20/20000 to 20/40) to 20/40 (20/2000 to 20/20) with 20/40 or better in 31 eyes. Complete retinal reattachment was achieved in 44 eyes (86.3%) at 7.1 (5.9) months. The good surgical outcomes were achieved in different adjuvant groups. Median follow-up was 24 (6 to 120) months. Conclusions These results confirm the long-term effectiveness of PPV for ODP-M. Prospective studies are needed to determine the effectiveness of any adjuvant technique in improving the success of PPV for ODP-M

    Covid-19 Pandemi Dönemi Uzaktan Eğitim Sürecine İlişkin Öğretmen ve Öğrenci Görüşleri

    No full text
    Dünya üzerinde yaşanılan en son felaketlerin başında Covid-19 salgını gelmektedir. Bu salgın insan yaşamının tüm alanlarını olumsuz etkilemiştir. Bunların başında da eğitim gelmektedir. Okullar yüzyüze eğitime ara verip, uzaktan eğitime başlamışlardır. Uzaktan eğitim, öğretmen ve öğrencilere üstünlük ve sınırlılıkları bir arada sunmuştur. Özellikle Liselere Geçiş Sınavı (LGS) ve Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) gibi merkezi sınavlara girecek olan öğrencilerin bu süreçte olumsuz etkilendikleri görülmüştür. Bu araştırma ile hem öğretmenlerin hem de LGS sınavına hazırlanmakta olan sekizinci sınıf öğrencilerinin Covid-19 sürecinde uzaktan eğitime ilişkin görüşlerinin ve yaşadıkları sorunların ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda araştırma devlet okullarında görev yapmakta olan, farklı branşlardaki 28 ortaokul öğretmeni ve 15 sekizinci sınıf öğrencisi ile yürütülmüştür. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim (fenomenoloji) deseni, veri toplama aracı olarak ise “yarı yapılandırılmış görüşme formu” kullanılmıştır. Öğretmenler ve öğrencilerden uzaktan eğitime yönelik görüşleri alınmış ve görüşler belirli başlıklar altında toplanmıştır. Öğretmenler ölçme ve değerlendirme süreçlerinde online sınavların güvenirliğinin oldukça düşük olduğunu, online ölçme araçlarının yetersiz olduğunu, var olanları da yeterince iyi kullanamadıklarını, en sık kullandıkları ölçme değerlendirme araçlarının ise daha çok Kahoot, quizlet ve padlet gibi web 2.0 araçları, EBA ve performans görevleri olduğunu belirtmişlerdir. Öğrenciler ise okuldan uzak oldukları için güdülenme eksiklikleri yaşadıklarını, uzaktan eğitimde sosyal paylaşımın olmaması ve okuldan uzak kalmalarının sonucunda daha çok sınav kaygısı yaşayarak psikolojilerinin olumsuz yönde etkilendiğini belirtmişlerdir

    Geribildirim ve öz-değerlendirmenin öğrencilerin okuduğunu anlama başarısına etkisi

    No full text
    Okuduğunu anlama, öğrencilerin akademik yaşamlarının yanı sıra kişisel yaşamlarındaki başarılarını da etkileyen temel becerilerden biridir. Bu becerinin bireyin erken dönemlerinden itibaren desteklenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Araştırmada hem öğrencinin hem de öğretmenin sınıfta sürece dayalı değerlendirmeye dahil olmasının öğrencinin okuduğunu anlama becerisini artıracağı hipotezinden yola çıkılmıştır. Bu nedenle öz-değerlendirme ve geri bildirime önem veren biçimlendirici bir durum belirleme sürecinin öğrencilerin okuduğunu anlama becerileri üzerindeki etkisi incelenmiştir. 4., 5. ve 6. sınıflar için iki farklı deney grubu seçilmiştir. Çalışma grubu 258 öğrenciden oluşmaktadır. Deney gruplarından birindeki deneysel süreçte hem öz değerlendirme hem de geri bildirim uygulamalarına ağırlık verirken, diğer deney grubunda sadece geri bildirim uygulamalarına yer verilmiştir. Kontrol gruplarında özel bir işlem uygulanmamış olağan ders işlenişine devam edilmiştir. Veriler, okuduğunu anlama başarı testleri ve bu testlerdeki başarıyı değerlendirmek için geliştirilen bütüncül dereceli puanlama anahtarları kullanılarak toplanmıştır. Ön test ve son test arasındaki farkı incelemek için betimleyici istatistikler ve karışık ölçümler için iki faktörlü ANOVA kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre öğrenci yanıtlarına öğretmen geri bildirimi alan tüm deney gruplarının son test puanları, ön test puanlarına göre daha yüksek ve anlamlıdır. Uygulanan işlemin dördüncü sınıf düzeyi deney gruplarında daha etkili olduğu gözlenmiştir. Bu durum öğretmenlerin öz-değerlendirme ve geri bildirimleri üst sınıflardaki öğretmenlere göre daha etkili bir şekilde gerçekleştirmelerinden kaynaklı olabilir. Kontrol grupları incelendiğinde bazı grup performanslarının zaman içerisinde düştüğü gözlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre öğretmenlerin tanımlayıcı geri bildirim ve öz değerlendirme etkinlikleriyle öğrencinin okuduğunu anlama becerisini izlemesi ve öğrencinin kendi performansını izlemesini sağlayacak ortamlar yaratması önerilmektedir

    Influence of platelet count, platelet mass index, and platelet function on the spontaneous closure of ductus arteriosus in the prematurity

    No full text
    Background: This study aims at evaluating the influence of platelet count, platelet mass index, and platelet function on the spontaneous closure of ductus arteriosus in prematurity. Methods: All preterm babies were divided into two groups, including Group 1 with “open PDA” and Group 2 with “closed PDA”. The variables of platelet count, mean platelet volume, platelet mass index, and platelet function were analyzed and compared between two groups of patients to identify the factors that significantly influenced spontaneous closure of ductus arteriosus. Results: Twenty-four patients were in the “open PDA” group, whereas 36 patients were in the “closed PDA” group. Mean GA and BW were 27.6 ± 1.8 (23.1–30.4) and 28 ± 1.6 (23.4–30.6) weeks and 1009 ± 270 (585–1480) g and 1035 ± 298 (505–1500) g in “open PDA” and “closed PDA” groups, respectively (p > 0.05). The incidence of “Collagen-ADP > 130 s” was significantly higher in the “open PDA” group, and the levels of hemoglobin and hematocrit were significantly lower in the “open PDA” group (p  130 s (OR: 5.7 CI: 1.55–21.3) are two independent factors associated with ductal patency. Conclusion: This is the first study in the English literature providing evidence of the influence of platelet dysfunction on the spontaneous closure of ductus arteriosus in prematurity. Longer collagen-ADP duration is identified as a risk factor of ductal closure
    corecore