41 research outputs found

    Safevi-Şiraz Üslûbu Hamse-i Nizâmî Nüshasının Tezhipleri

    Get PDF
    Şah İsmail tarafından 1501 yılında, bugünkü İran topraklarında kurulan Safevi Devleti, kendinden önceki Timurluların ve Türkmenlerin köklü kültür ve sanat birikimi üzerine inşa edilmiştir. Devletin ilk yıllarında, sözü edilen medeniyetlerin izlerini taşıyan çok sayıda tezhipli eserler hazırlanmıştır. Kısa zamanda kültürel açıdan kendine özgü bir devlet yapısına sahip olan Safevi yönetiminde, Fars bölgesinin merkezi Şiraz başta olmak üzere Tebriz, Kazvin, Herat, Isfahan ve Horasan bölgesinde önemli yazmalar üretilmiştir. Şiraz kenti, XVI. yüzyıl boyunca başkent dışında nitelikli yazmaların fazlaca üretildiği bir taşra merkezi olmuştur. Şiraz kitap sanatlarında zengin malzeme kullanılarak hazırlanmış tezhipli yazmalar en çok edebî ve tarih nüshaları ile Kurân-ı Kerîmlerden oluşmaktadır. Bu eserlerden bazıları o dönem koşullarında çeşitli sebeplerle Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul başta olmak üzere pek çok kentine de getirilmiştir. Özellikle İstanbul’da Osmanlı bürokratları tarafından hediye olarak aranan eserler, Şiraz kitap atölyelerinden temin edilen Fars klasiklerinden Hamse-i Nizâmî’nin nüshaları olmuştur. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde Şiraz’da üretildiği bilinen Hamse-i Nizâmî yazma sayısı oldukça fazladır. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi hazine bölümünde bulunan 758 envanter numaralı Hamse-i Nizâmî nüshasının tezhip özellikleri çalışmamızın özünü oluşturmaktadır

    Current Treatment Options in Aortic Stenosis

    Get PDF

    The clinical value of avidity test in the management of serologic rubella infection: A case report

    Get PDF
    Yirmi sekiz yaşında gebe hastanın ilk başvurusunda ve gebeliğin 11, 13, 30 ve 36. haftalarında rubella IgM ve IgG testleri pozitif çıktı. Rubella avidite testinin yüksek titreli değer göstermesi üzerine hastanın gebeliği takibe alınarak sağlıklı bir bebek doğurması sağlandı. Rubella enfeksiyonu asemptomatik olabilir ve re-enfeksiyon da subklinik seyir gösterebilir. Rubella antikor titrelerinin tüm gebelik boyunca seyri dikkate alındığında tanıya varmak kolaydır. Kritik nokta hastanın ilk gelişindeki sonuçlarına göre hastalığın durumunu ayırt ederek karar verebilmektir. Avidite testi, bu tip sonuçlar alındığında hasta yönetiminde bize yol gösterecektir.A 28-year-old pregnant woman presented with positive rubella IgM and IgG antibodies at initial admission and at the 11th, 13th, 30th and 36th weeks of gestation. Rubella avidity test revealed high titers and the patient was followed-up to ensure birth of a healthy infant. Rubella infection may be asymptomatic and re-infection may demonstrate a subclinical course. It is easy to make the diagnosis of rubella by following the antibody titers during pregnancy. The critical point in such patients is to differentiate the condition of disease at admission and decide accordingly. Avidity test may be a useful method for the management of such patients

    Effect of simulated gastric acid on aesthetical restorative CAD-CAM materials' microhardness and flexural strength

    Get PDF
    Background: Gastric acid, which is among erosive substances, gradually rises to the mouth in individuals with reflux and bulimia nervosa disorders, and this causes various effects on dental restorations. Aim: The objective of this study is in vitro investigation of gastric acid's effect on flexural strength and hardness on aesthetic restorative computer-aided design and computer-aided manufacturing (CAD-CAM) materials. Materials and Methods: For this study, four materials have been used, namely Enamic (Vita), Superfect Zir (Aidite) Zirconia, IPS e.max CAD (Ivoclar Vivadent), and Mark II (Vita). From these four different materials, 24 samples with 14 × 4 × 1 dimensions in rectangular prism form are used, which makes a total of 96 samples. One group was separated as the control group, while the rest was allowed to wait at 37°C, 5 ml gastric acid for 96 hours. Hardness value and flexural strengths were measured as pre-exposure and post-exposure to gastric acid. Results: There is a statistically significant difference between the groups in terms of the amount of decrease in the mean hardness after exposure to gastric acid compared to pre-exposure values (p: 0,000; P 0.05). There is a statistically significant difference between the groups in terms of the average flexural strength after exposure to the acid. Conclusions: According to the data obtained, it was concluded that exposure to gastric acid affects the hardness and flexural strength properties of dental restorative ceramic materials

    Yeni Ortadoğu: Toplum, Siyaset ve Ekonomi Konferansı

    Get PDF
    Ortadoğu asırlar boyu uluslararası siyasetin merkezinde yer almış, araştırmacı ve siyaset yapıcıların ilgi odağı olmuştur. Bu ilgiye rağmen, 2010 yılında başlayan ve ‘Arap Baharı’ olarak adlandırılan halk ayaklanmaları ve bu çerçevede yaşanan siyasal, ekonomik ve sosyal dönüşümler siyasetçiler ve sosyal bilimciler tarafından öngörülememiş ve mevcut varsayımları derinden sarsmıştır. Bir yandan demokratikleşme hareketleri ve ekonomik bir dönüşüm yaşayan bölge, diğer yandan iç çatışmaların, darbelerin ve vekalet savaşlarının merkezi haline gelmiş, ve tüm bu gelişmeler yeni yaklaşımları ve analizleri gerekli kılmıştır. Bu çerçevede Işık Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü, Arap Baharı’yla başlayan süreçte bölgede gözlemlenen yeni toplumsal, ekonomik, iç ve dış siyasal dinamikleri akademik alanda tartışmaya açmak amacıyla ‘Yeni Ortadoğu’ başlıklı bir konferans düzenledi. Bu konferans çerçevesinde 24-25 Mart 2016 tarihlerinde Maslak Kampüsü’nde bizzat sunulan ve tam metin olarak bize iletilen bildirilerden bu kitabı oluşturduk.Publisher's Versio

    The frequency of coronary artery anomalies in Düzce region between 2015-2016

    No full text
    YÖK Tez No: 460030Koroner arter anomalileri konjenitaldir, ancak nispeten azı semptomatiktir. Çoğu anomaliye koroner anjiyografide veya otopside rastalantısal olarak tanı konur (1). KAA' lerin insidansı çeşitli çalışmalarda %0.2 ve %8.4 arasında değişmektedir (2, 3). Koroner arter anomalilerinin yaklaşık %20' si aritmiler, senkop, miyokard enfarktüsü veya ani ölüm gibi hayatı tehdit edici olabilirken, %80' i benigndir (4, 5). Koroner arter anomalileri genç sporcularda en sık ikinci ani kardiyak ölüm nedenidir (6). Bu çalışmada 2015 Ekim ve 2016 Ekim tarihleri arasında kliniğimizde anjiyografileri yapılmış olan 18 yaş üstü 1617 hastanın KAG görüntüleri retrospektif olarak izlendi. Saptanan koroner arter anomaliler Angelini ve Khataminin sistematik anatomik sınıflamasına göre sınıflanarak KAA sıklığı araştırıldı. Çalışmamızda, KAA sıklığı miyokardiyal band dahil %4.51 olarak saptandı. Miyokardiyal band dışlandığında ise sıklık %2.35 olarak bulundu. Saptanan koroner anomaliler sıklık sırasına göre: miyokardiyal bridge %2.16 (n: 35), LMCA yokluğu %0.8 (n: 13), koroner arter fistülü %0.61 (n: 10), Cx' in SaSV' dan çıkışı %0.18 (n: 3), RCA' nın SSV' dan çıkışı %0.12 (n: 2), OM' in LAD' den çıkışı %0.12 (n: 2), woven (örgü) koroner arter %0.12 (n: 2), LMCA' nın SaSV' dan çıkışı %0.06 (n: 1), RCA' nın NcSV' dan çıkışı %0.06 (n: 1), PDA' nın SaSV' dan çıkışı %0.06 (n: 1), tek koroner arter %0.06 (n: 1), dual LAD %0.06 (n: 1), koroner çaprazlaşma %0.06 (n: 1) şeklinde saptandı. Bu oranlar literatürde bildirilen aynı yöntemle yapılmış diğer büyük çalışmaların çoğunda ve Türkiyede aynı yöntemle yapılan çalışmalarda bildirilen koroner arter anomalisi insidansından daha yüksekti. Hastaların %72.6'sı erkek (n: 53, yaş ortalaması: 60.37 yıl), %27.39'u kadın (n: 20, yaş ortalaması: 56.67 yıl) idi. Genel yaş ortalaması 59.35 yıl idi. Hastaların %23.28' i (n: 17) 50 yaş altında, %76.71' i (n: 56) 50 yaş üzerinde idi. Koroner anjiyografi zamanla tüm dünyada kolay ulaşılabilir ve yaygın uygulanan bir tanı testi oldukça, koroner anomalileri daha iyi tanınacaktır; fakat koroner arter anomalilerinin yönetimi konusunda henüz bir konsensus oluşmamıştır.Congenital coronary artery anomalies are present at birth, but relatively few are symptomatic. Most anomalies are encountered as incidental findings during coronary angiography or at autopsy (1). The incidence of CAAs varies, ranging from 0.2% to 8.4%. (2, 3). About 20% of coronary artery anomalies produce life threatening symptoms including arrhythmias, syncope, myocardial infarction, or sudden death while 80% are benign (4, 5). Coronary artery anomalies are the second most common cause of sudden cardiac death (SCD) in young athletes (6). İn this study we retrospectively watched 1617 coronary angiographic digital images of patients 18 years and older from the archives that occured between 2015 October and 2016 October. These anomalies are classified to the scheme that depends to the Angelini and Khatami' s classification of systematic anatomical model and calculated percent of coronary anomalies. The incidence of CAA was 4.51% and 2.35% (n: 73); when myocardial bridges are included and excluded. The subgroup incidences of anomalies by frequency were: myocardial bridge 2.16% (n: 35), absent LMCA (seperate ostia of LAD and Cx) 0.8% (n: 13), coronary fistules 0.61% (n: 10), Cx originating from right coronary sinus 0.18% (n: 3), RCA originating from left coronary sinus 0.12% (n: 2), OM originating form LAD 0.12% (n: 2), woven coronary artery 0.12% (n: 2), LMCA oroginating from right coronary sinus 0.06% (n: 1), RCA originating from non coronary sinus 0.06% (n: 1), PDA originating from right coronary sinus 0.06% (n: 1), single coronary artery 0.06% (n: 1), dual LAD 0.06% (n: 1), crossing coronary 0.06% (n: 1). 72.6% of patients were male (n: 53, average age: 60.37 years), 27.39% were female (n: 20, average age: 56.67 years). 23.28% of the patients (n: 17) were younger than 50 years, 76.71% were over 50 years (n = 56). General age average was 59.35 years. As CAG is an easily accessible and commonly used technique worldwide, the probability of identifying CAAs may increase; but there is no consensus yet on the management of coronary artery anomalies

    Din ve Modernlik Tartışmaları Çerçevesinde 1979 İran Devrimi

    No full text
    Modernization has emerged as a civilizing discourse and as a linear understanding of history with the Enlightenment. In the twentieth century, two major revolutionary movements broke out in Iran, a country with sectarian roots alongside its social and political organizations. The revolutionary movements that took place right at the beginning and at the end of the century were not against Western modernization and revolutions. On the contrary, under the leadership of the religious classes they were directed against the monarchical governments. Paradoxically, both revolutions emerged under religious influences and leadership against dynasties who wanted to modernize the country and to secularize it by destroying the domain of religious authority. The demands of political participation and the institutionalized participation channels developed by the processes of modernization, have mobilized secular power demands. Furthermore, the segments of society exploited by the costs of development projects, have united and overthrown political power. This modern political reaction under religious influence and leadership, shows the specific development indigenous to Iranian society
    corecore