98 research outputs found
Bazı Ayva Cydonia oblonga Mill. Genotiplerinde Yaprak Disklerinden Sürgün Organogenesisi
Bu çalışmanın amacı, bazı ayva Cydonia oblonga Mill. genotiplerinde yaprak disklerinden in vitro sürgün organogenesisini uyarmaktır. Çalışmada bitkisel materyal olarak, Quince A bodur , S.Ö. Sabahattin Özbek 39-200 bodur , S.Ö. 18-82 orta kuvvetli ve S.Ö. 58-315 kuvvetli klon anaçları ile Eşme, Limon ve Çukurgöbek çeşitleri kullanılmıştır. Organogenesis için iki denemede TDZ + NAA kombinasyonları ya da BA + NAA, AgNO3 ve putrasin uygulamalarının etkileri araştırılmıştır. Sürgün organogenesisi sadece 0.33 mg/l TDZ + 0.5 mg/l NAA + 2.0 mg/l AgNO3 içeren MS Murashige ve Skoog temel besin ortamında önemli düzeyde uyarılmıştır. Bu uygulama ile sürgün oluşturma oranı Quince A’da %80.0, S.Ö. 39-200’de %56.7, S.Ö. 18-82’de %17.5, S.Ö. 58-315’de %37.5, Eşme’de %36.7, Limon’da %40.0 ve Çukurgöbek’de %43.3 olarak belirlenmiştir. Ortalama sürgün sayısı ise genotiplere göre 0.4-2.7 adet/disk arasında değişmişti
Bazı Elma Çeşitlerinin Çiçek Tomurcuklarının Farklı Safhalarında İlkbahar Geç Donuna Dayanıklılığı
Bu çalışmada, meyve bahçesinde 17 Nisan 2004 sabahı 3:00-8:00 saatleri arasında meydana gelen ve sıcaklığın –4 ile –6 oC’e düştüğü dondan sonra 7 elma Malus x domestica Borkh. çeşidinin açılmamış tomurcuk safhasından çiçek safhasına kadar farklı gelişme safhalarındaki çiçek tomurcuklarında dişi organların canlılık oranları belirlenmiştir. Dondan sonra dişi organlardaki canlılık oranları, açılmamış tomurcuklarda % 36.7 ve 96.5, pembe ucun göründüğü tomurcuklarda % 6.2 ve 86. 0, pembe tomurcuklarda ise % 0.2 ve 52.0 arasında değişmiştir. Açılmamış tomurcuk safhasından çiçek safhasına kadar farklı gelişme safhalarındaki çiçek tomurcuklarında ‘Starkspur Golden Delicious’ % 18.0 , ‘Granny Smith’ % 33.0 ve ‘Canada Reinette’ % 36.7 dondan sora en az zarar gören çeşitler olmuştu
Ayvada Cydonia vulgaris Pers. Olgunlaşmamış Çenek Yapraklardan Somatik Embriyo Oluşumu
Bu çal ışmada, Limon ayvas ı n ı n Cydonia vulgaris Pers. cv Limon serbest tozlanma sonucu olu ş muş tohumları n ı n olgunlaş mam ış çenek yapraklar ı tam çiçeklenmeden 7, 8, 9, 10 ve 11 hafta sonra ç ı karı lm ış ve 250 mg/I Lglutamin, 500 mg/I kasein hidrolisat, 0.0, 0.5, 1.0, 2.0 and 5.0 mg/I benziladenin BA , 0.0, 0.5, 1.0 ve 2.0 mg/I 2,4- diklorofenoksiasetik asit 2,4-D ya da naftalenasetik asit NAA ilave edilmi ş makro elment ve demir düzeyi 'A olan değ iştirilmiş Murashige ve Skoog MS ortam ı nda kültüre al ı nm ışt ı r. Çenek yapraklar 4 hafta süreyle karanl ı k koş ullarda inkübe edilmiş ve daha sonra hormon içermeyen 250 mg/I L-glutamin, 500 mg/I kasein hidrolisat ilave edilmi ş makro element ve demir düzeyi A olan de ğ i ştirilmiş MS ortamı nda karanl ı k koş ullarda 3 kez alt kültüre al ı nm ışt ı r. Her alt kültür sonras ı nda embriyonik çenek yaprak oran ı % ve somatik embriyo say ı s ı adet/çenek yaprak belirlenmi ştir. Ara şt ı rmada en yüksek embriyonik çenek yaprak oran ı %53.3 - 80.0 ve somatik embriyo say ı s ı 1.07±0.07 - 2.53±0.79 adet/ çenek yaprak , ba ş lang ı ç ortam ı nda 0.0 mg/I BA + 2.0 mg/ NAA, 0.5 mg/I BA + 0.5 mg/I 2,4-D, 0.5 mg/I BA + 1.0 mg/I NAA, 1.0 mg/I BA + 2.0 mg/I 2,4-D ya da 1.0 mg/I BA + 1.0 mg/I NAA kombinasyonlar ı kullan ı lm ış ve tam çiçeklenmeden 7 ve 11 hafta sonra kültüre al ı nm ış çenek yapraklardan elde edilmişti
EVALUATION OF CERAMIC FINDS AT THE SANCTUARY OF URLA SÖĞÜT
İzmir, Urla'nın güneybatısında bulunan eski Söğüt köyü sınırları içindeki kutsal alançevresinde ele geçen buluntular bu makalenin konusunu oluşturmaktadır. Söğüt kutsal alanı2007 yılında tespit edilmiş ve mimari yapısı incelenerek yayınlanmıştır. Daha sonraki yüzeyaraştırmalarda rastlanılan seramik buluntulara dayanarak, kutsal alanın kullanım evrelerianlaşılmıştır. Buna göre, alanın Prehistorik dönemlerden beri kullanım gördüğü ve Arkaikdönemden itibaren kutsal mekan işlevi kazandığı görülmektedir. Hatta antik kaynaklarda sözüedilen Büyük İskender oyunlarının burada yapılmış olabileceği düşünülmektedir. The minor rock shelter called as the Sanctuary of Söğüt is situated in the southeast ofUrla, Izmir. According to the field survey at the Sanctuary of Söğüt, the settlement was in usealready in Prehistoric periods, but it has began as a sanctuary in the Archaic periods. In ourpaper, based on all of these archaeological evidences, we would like to assume that thesanctuary assigned to Alexander the Great mentioned by classical authors
Relationship of serum pentraxin-3 with peripheral arterial disease
Aim: Since atherosclerosis is a chronic inflammatory process associated with peripheral artery disease (PAD), the inflammatory marker pentraxin (PTX) may
increase in PAD.
Materials and Methods: This cross-sectional clinical study was performed at the tertiary university hospital emergency department and cardiovascular surgery
departments in Turkey. The purpose was to determine the value of PTX3 in the diagnosis of PAD. This study was performed on 43 symptomatic patients
aged >18 years and diagnosed with PAD.
Results: Median PTX3 value was 1.027 (25–75th percentile: 0.395–2.902) in the control group and 0.585 (25–75th percentiles: 0.406–5.467) in the PAD group
(p=0.913). A comparison of PTX3 with ankle brachial index (ABI) values revealed a weak and non-significant correlation (rho: 0.016, p=0.886). Analysis of
PTX3 values with other parameters (age, systolic and diastolic blood pressure, heart rate, respiratory rate, temperature, and SpO2) revealed no significant
correlation with any of the other parameters.
Conclusion: Our findings indicate that PTX3 levels cannot be used as a marker in patients with the chronic process of PAD
Antinuclear antibody testing in a Turkish pediatrics clinic: is it always necessary?
Introduction: the term anti-nuclear antibody (ANA) is used to define a large group of autoantibodies which specifically bind to nuclear elements. Although healthy individuals may also have ANA positivity, the measurement of ANA is generally used in the diagnosis of autoimmune disorders. However, various studies have shown that ANA testing may be overused, especially in pediatrics clinics. Our aim was to investigate the reasons for antinuclear antibody (ANA) testing in the general pediatrics and pediatric rheumatology clinics of our hospital and to determine whether ANA testing was ordered appropriately by evaluating chief complaints and the ultimate diagnoses of these cases.
Methods: the medical records of pediatric patients in whom ANA testing was performed between January 2014 and June 2016 were retrospectively evaluated. Subjects were grouped according to the indication for ANA testing and ANA titers.
Results: ANA tests were ordered in a total of 409 patients during the study period, with 113 positive ANA results. The ANA test was ordered mostly due to joint pain (50% of the study population). There was an increased likelihood of autoimmune rheumatic diseases (ARDs) with higher ANA titer. The positive predictive value of an ANA test was 16% for any connective tissue disease and 13% for lupus in the pediatric setting.
Conclusion: in the current study, more than one-fourth of the subjects were found to have ANA positivity, while only 15% were ultimately diagnosed with ARDs. Our findings underline the importance of an increased awareness of correct indications for ANA testing
Comprehensive dissection of prevalence rates, sex differences, and blood level-dependencies of clozapine-associated adverse drug reactions
Clozapine is often underused due to concerns about adverse drug reactions (ADRs) but studies into their prevalences are inconclusive. We therefore comprehensively examined prevalences of clozapineassociated ADRs in individuals with schizophrenia and demographic and clinical factors associated with their occurrence. Data from a multi-center study (n=698 participants) were collected. The mean number of ADRs during clozapine treatment was 4.8, with 2.4% of participants reporting no ADRs. The most common ADRs were hypersalivation (74.6%), weight gain (69.3%), and increased sleep necessity (65.9%), all of which were more common in younger participants. Participants with lower BMI prior to treatment were more likely to experience significant weight gain (>10%). Constipation occurred more frequently with higher clozapine blood levels and doses. There were no differences in ADR prevalence rates between participants receiving clozapine monotherapy and polytherapy. These findings emphasize the high prevalence of clozapine-associated ADRs and highlight several demographic and clinical factors contributing to their occurrence. By understanding these factors, clinicians can better anticipate and manage clozapine-associated ADRs, leading to improved treatment outcomes and patient well-being
Micro plastics and removal methods in wastewater treatment plants
Atıksu arıtma tesislerine farklı kaynaklardan mikro plastikler gelmektedir ve bu tesisler mikro plastikleri gidermek için tasarlanmamışlardır. Buna rağmen birincil ve ikincil arıtma süreçlerinde mikro plastik giderimi mevcuttur. Yapılan çalışmalar atıksu arıtma tesislerinin tatlı su ortamları için potansiyel bir mikro plastik kirliliği kaynağı olduğunu kanıtlamıştır. Yüksek oranlarda giderim verimi olmasına rağmen büyük hacimlerde deşarj göz önüne alındığında alıcı ortamlar için mikro plastik kirliliği söz konusudur. Ayrıca arıtma çamurunun gübre olarak yeniden kullanımı sonucunda çamurda tutulan MP'ler toprak kirliliğine de neden olmaktadır. Mikro plastiklerin etkili bir şekilde giderimi üçüncül arıtmada uygulanan ileri arıtma teknolojilerine göre değişmektedir. Yapılan çalışmalar incelendiğinde mikro plastiklerin gideriminde en yüksek verimin Membran Biyoreaktörler ile olduğu görülmektedir. Arıtma tesisleri tasarımında mikro plastiklerinin uygun bir şekilde giderimini sağlayan ileri arıtma teknolojilerinin seçilmesi mikro plastik kirliliğinin azalmasında etkili bir yöntem olabilir.Micro plastics come from different sources in wastewater treatment plants and the facilities are not designed to remove micro plastics. Despite this, there is removal of micro plastic in primary and secondary treatment processes. Studies have proven that wastewater treatment plants are a potential source of micro-plastic pollution for freshwater environments. Although there is a high rate of removal efficiency, considering the discharge in large volumes, there is micro plastic pollution for the receiving environments. In addition, as a result of reuse of treatment sludge as fertilizer, MPs kept in the sludge cause soil pollution. The effective removal of micro plastics varies according to the advanced treatment technologies applied in tertiary treatment. When the studies are examined, it is seen that the highest efficiency in the removal of micro plastics is with Membrane Bioreactors. The selection of advanced treatment technologies that ensure the proper removal of micro plastics in the design of treatment plants can be an effective method of reducing micro plastic pollution
- …