111 research outputs found

    Food impaction in older age: Think about an eosinophilic esophagitis

    Get PDF
    Eosinophilic esophagitis is an inflammatory condition of esophagus. It is generally seen in childhood and young population. Men are more commonly affected than women. However, it is not common in an advanced age. Eosinophilic esophagitis decreases the ability of the esophagus to stretch and accommodation against foods. Therefore, the major symptom in adults with eosinophilic esophagitis is difficulty in swallowing solid food (dysphagia). Specifically, the food gets stuck in the esophagus after it is swallowed. Less common symptoms include heartburn and chest pain. Because of this, it may be incorrectly diagnosed as a gastroesophageal reflux disease. Here, we reported a case presented with food impaction at advanced age. As a conclusion, eosinophilic esophagitis is a rare entity that must be remembered in advance aged patients presenting with food impaction

    İlköğretim Matematik Öğretmeni Adaylarının Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi Yapılarının Modellenmesi

    Get PDF
    The aim of this study is to test the validity and reliability of the “Technological Pedagogical Content Knowledge” (TPACK) scale, developed by Schmidt et al., (2009) by adapting it to Turkish and equation modeling to examine the relationship between the scale dimensions by structural. The scale obtained after the linguistic equivalence test was applied to 473 undergraduate students at the department of teaching mathematics in primary education. Exploratory and confirmatory factor analyses were conducted in order to review the validity of scale. In addition, in order to investigate the relationship between the scale dimensions of the structural equation model was constructed. The reliability was reviewed through the significance of the difference between the upper and lower 27%- groups and the Cronbach’s alpha coefficient. The findings revealed that the scale had a four-factor structure and the fit indexes were within the acceptance boundary. The Cronbach’s alpha reliability was greater than 0.91 and the reliability values of its all subdimensions were greater than 0.70. All differences of the upper and lower 27%- groups between the item averages were significant. These results indicate that the Turkish version of TPACK scale is a valid and reliable measurement tool.Bu çalışmanın amacı, Schmidt ve arkadaşları (2009) tarafından geliştirilen “Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi” (TPAB) ölçeğinin Türkçeye uyarlanarak sadece matematik dersi için geçerlik ve güvenirliğini test etmek ve ölçeğin boyutları arasındaki ilişkiyi yapısal eşitlik modellemesi ile incelemektir. Dilsel eşdeğerlik sınaması sonrasında elde edilen ölçek 473 ilköğretim matematik öğretmenliği lisans öğrencisine uygulanmıştır. Yapı geçerliğini ve faktör yapısını incelemek amacıyla açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Ayrıca ölçeğin boyutları arasındaki ilişkileri incelemek amacı ile yapısal eşitlik modeli oluşturulmuştur. Güvenirlik üst ve alt %27’lik gruplar arasındaki farkın anlamlılığı Cronbach Alfa katsayısı ile incelenmiştir. Bulgular, ölçeğin dört faktörlü bir yapıda olup uyum indekslerinin kabul sınırında bulunduğunu, Cronbach Alfa güvenirliğinin 0.91, tüm alt boyutlarının güvenirlik değerlerinin 0.70’ den büyük olduğunu, üst ve alt % 27’lik grupların madde ortalamaları arasındaki tüm farkların anlamlı olduğunu ortaya koymuştur. Bu sonuçlar TPAB ölçeğinin Türkçe formunun geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğunu göstermektedir

    Association of HLA-DQ polymorphisms with Hepatitis B virus infection in Turkish population

    Get PDF
    Amaç Konak genetik faktörleri hepatit B virüs (HBV) enfeksiyonunun doğal seyri ve HBV ilişkili karaciğer hastalıklarının gelişme riski ile progresyonu üzerinde etkili olabilmektedir. Bu çalışmada HLA-DQ gen rs9272105, rs2856718 ve rs9275572 polimorfizmlerinin HBV doğal klirensi, viral yük ve HBV ile ilişkili karaciğer hasarı gelişimi ile ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem Çalışmaya 150 kronik hepatit B (KHB) hastası ile kontrol grubu olarak 58’i kronik hepatit C (KHC) ve 82’si farklı klinik endikasyonlar nedeniyle karaciğer biyopsi işlemi gerçekleştirilen 140 hasta dâhil edildi. HLA-DQ rs9272105, rs2856718 ve rs9275572 genotip ve polimorfizmlerinin belirlenmesinde TaqMan SNP genotiplendirme yöntemi kullanıldı. Bulgular KHB’li ve kontrol grubundaki hastaların HLA-DQ gen rs9272105, rs2856718 ve rs9275572 genotip ve allel frekansları arasında farklılık tespit edildi (P<0,05). HLA-DQ rs9272105 AA genotip ve A allel varlığı, hepatit B yüzey antijen (Hepatitis B surface antigen; HBSAg) klirensi ve karaciğer hasarı ile ilişkiliydi (p<0,05). HLA-DQ gen rs2856718 ve rs9275572 ise HBV klirensi ve hastaların histolojik sonuçlarıyla ve ayrıca rs9272105 de dâhil hastaların viral yükleriyle ilişkili değildi. Sonuç HLA-DQ rs9272105 AA genotip ve A allel gerek HBV enfeksiyonunun kronikleşmesi gerekse HBV ilişkili karaciğer hasarının gelişmesi için risk faktördür.Objective Host genetic factors can affect the natural course of hepatitis B virus (HBV) infection and the risk of development and progression of HBV-related liver diseases. The aim of this study is to evaluate the role of the HLA-DQ gene polymorphisms rs9272105, rs2856718 and rs9275572 with HBV natural clearance, viral load and the development of HBV associated liver injury. Materials and Methods The study included 150 patients with chronic hepatitis B (CHB) and 140 patients as the control group, 58 of whom had chronic hepatitis C (CHC) and 82 of whom had undergone a liver biopsy due to different clinical indications. The HLA-DQ gene rs9272105, rs2856718 and rs9275572 polymorphisms were genotypes in liver samples using the hybridization probe assay. Results A difference was found between the HLA-DQ gene rs9272105, rs2856718 and rs9275572 genotype and allele frequencies of the patients with CHB and the control group (P<0,05). The HLA-DQ rs9272105 AA genotype and presence of A allele were associated with hepatitis B surface antigen (HBsAg) clearance and liver injury (p<0,05). In contrast, the HLA-DQ genes rs2856718 and rs9275572 were not associated with HBV clearance and patients’ histological outcomes, nor with patients’ viral load, including rs9272105. Conclusions It has been suggested that the HLA-DQ rs9272105 AA genotype and the A allele are risk factors for both the persistence of HBV infection and the development of HBV-related liver damage

    Gastroesophageal reflux in asymptomatic obese subjects: An esophageal impedance-pH study

    No full text

    KRONİK HEPATİT B HASTALARINDA SERUM IL-17 DÜZEYLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

    No full text
    Amaç: Kronik Hepatit B virüs (HBV) enfeksiyonunun doğal seyri ve klinik sonuçları enfekte bireyin immün yanıtları ve viral faktörler ile yakından ilişkilidir. Serum IL-17 düzeyleri ile HBV ilişkili özellikle şiddetli karaciğer hasarları arasında güçlü bir korelasyon olduğu öne sürülmektedir. Buna karşın IL-17’nin kronik hepatit B hastalığın doğal seyri üzerindeki rolü ise henüz net olarak tanımlanmamıştır. Bu çalışmada kronik hepatit B hastalarının (KHB) histolojik, virolojik, serolojik ve biyokimyasal verileri ile serum IL17 düzeyleri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Kronik HBV enfeksiyonlu 88 hastadan eş zamanlı karaciğer biyopsi ve kan örnekleri elde edildi. Histolojik değerlendirme için Ishak modifiye histolojik aktivite indeksi sistemi kullanıldı. Hastalar fibrozis (F) evrelerine göre yok/hafif (F0- 1), orta/şiddetli (F2-4) ve siroz (F5-6) şeklinde skorlanarak üçer gruba ayrıldı. Serum IL-17 düzeyleri enzim bağlı immunosorbent assay (ELISA) yöntemi kullanılarak analiz edildi. Bulgular: Yaş ortalaması 41,77±13,39, 43’ü erkek 45’i kadın toplam 88 KHB hastası değerlendirildi. Çalışmaya dahil edilen hastaların 64’nün (%72,7) fibrozis evresi F2-4 olarak belirlendi. Serum IL-17 düzeyleri ile hastaların histolojik, virolojik, serolojik ve biyokimyasal verileri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon saptanmadı. Sonuç: Bu veriler IL-17’nin HBV ilişkili özellikle düşük ve orta düzeylerdeki karaciğer hasarları üzerindeki immünopatolojik rolünün sınırlı olduğuna işaret etmektedir. Anahtar Kelimeler: Hepatitis B virüs, Kronik Hepatit B, Fibrozis evre, İnterlökin-1

    Diagnostic Capability of Capsule Endoscopy in Small Bowel Diseases

    No full text
    Capsule Endoscopy (CE) is a recently developed noninvasive technique for imaging of small bowel pathologies. It is a swallowable wireless mini-camera for getting images of the gastrointestinal (GI) mucosa. General indications of CE are obscure bleeding, iron deficiency anemia, Crohn disease, abdominal pain, polyposis coli, celiac disease and small bowel tumors. Obstruction must be excluded with small bowel radiography before using CE. Bowel preparation can be recommended for good visualization. The main indication is obscure GI bleeding. Even though useful for the other indications in selected cases, large polypoid lesions may be missed. Diagnostic capability of CE and double balloon enteroscopy (DBE) are similar and CE is a good complemantary method for DBE

    The effects of organizational identification and organizational communication on intention to leave in accommodation establishments

    No full text
    İşgücü devri, özellikle maliyet ve yetişmiş eleman bulma açısından konaklama işletmelerince çözülmesi gereken sorunlardandır. Bu araştırmada çalışanların işten ayrılma niyetini etkileyen faktörler olarak örgütsel özdeşleşme ve örgütsel iletişimin konaklama işletmelerinde işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisi incelenmiştir. Bu amaçla örgütsel iletişim dikey ve yatay iletişim olacak şekilde iki boyutta alınmıştır. Araştırma sonucunda örgütsel özdeşleşme ile işten ayrılma niyeti arasında negatif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca regresyon analizi sonuçlarına göre örgütsel özdeşleşme ve dikey iletişimin işten ayrılma niyeti üzerinde negatif bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Ancak yatay iletişim işten ayrılma niyeti üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca tespit edilen sorunlara yönelik çeşitli öneriler sunulmuş ve gelecekte bu konuda araştırma yapacak kişilere bazı önerilerde bulunulmuştur.Labor turnover is one of the problems to be solved, particularly in terms of costs and finding qualified staff by accommodation establishments. The purpose of this study is to examine the impact of organizational identification and organizational communication on intention to leave in accommodation establishments. To this end, organizational communication has been examined in two dimensions as vertically and horizontally. As a result of this research, a negative relationship between organizational identification and intention to leave has been determined. According to the results of regression analysis, it has been found that organizational identification and vertical communication have a negative effect on intention to leave. Nevertheless, horizontal communication has a positive effect on intent to leave. Also this paper draws from a wider spectrum of related studies in order to highlight theoretical contributions of the current literature and to propose areas for further research

    Konaklama işletmelerinde örgütsel özdeşleşme ve örgütsel iletişimin işgörenlerin işten ayrılma niyetine etkisi

    No full text
    Hizmet sektörünün yapıtaşlarından olan konaklama endüstrisinin ülke ekonomisinde önemli bir yeri vardır. Hizmetin ana özelliği olan insan faktörünü kullanan ve çok kişiye istihdam sağlayan bu sektör bazı sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunlardan biri de işgücü devir hızının yüksek oluşudur. İşgücü devri, özellikle maliyet ve yetişmiş eleman bulma açısından konaklama işletmelerince çözülmesi gereken sorunlardandır. Bu çalışmanın amacı örgütsel özdeşleşme ve örgütsel iletişim kavramlarının önemini açıklayarak, işgörenlerin işten ayrılma niyeti üzerindeki etkilerini saptamak ve bu kavramlarla ilgili tartışmaları ortaya koymak ve bu şekilde konaklama işletmeleri yöneticilerine yol göstermek ve literatüre katkıda bulunmaktır

    The effects of organizational identification and organizational communication on intenion to leave in accommodation establishments

    Get PDF
    İşgücü devri, özellikle maliyet ve yetişmiş eleman bulma açısından konaklama işletmelerince çözülmesi gereken sorunlardandır. Bu araştırmada çalışanların işten ayrılma niyetini etkileyen faktörler olarak örgütsel özdeşleşme ve örgütsel iletişimin konaklama işletmelerinde işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisi incelenmiştir. Bu amaçla örgütsel iletişim dikey ve yatay iletişim olacak şekilde iki boyutta alınmıştır. Araştırma sonucunda örgütsel özdeşleşme ile işten ayrılma niyeti arasında negatif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca regresyon analizi sonuçlarına göre örgütsel özdeşleşme ve dikey iletişimin işten ayrılma niyeti üzerinde negatif bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Ancak yatay iletişim işten ayrılma niyeti üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca tespit edilen sorunlara yönelik çeşitli öneriler sunulmuş ve gelecekte bu konuda araştırma yapacak kişilere bazı önerilerde bulunulmuştur.Labor turnover is one of the problems to be solved, particularly in terms of costs and finding qualified staff by accommodation establishments. The purpose of this study is to examine the impact of organizational identification and organizational communication on intention to leave in accommodation establishments. To this end, organizational communication has been examined in two dimensions as vertically and horizontally. As a result of this research, a negative relationship between organizational identification and intention to leave has been determined. According to the results of regression analysis, it has been found that organizational identification and vertical communication have a negative effect on intention to leave. Nevertheless, horizontal communication has a positive effect on intent to leave. Also this paper draws from a wider spectrum of related studies in order to highlight theoretical contributions of the current literature and to propose areas for further research
    corecore