64 research outputs found

    Prof. Dr. Necmettin Erbakan's gracious statecraft and wording approach

    Get PDF
    Hiç şüphesiz siyaset ve incelik ayrılmaz bir bütündür. Günümüzde kirli siyaset yapılanmaları nedeniyle hayati bağlantılarla birbirini besleyen bu iki olgu ayrı düşmüş, unutturulmuştur. Zarefetin eksik olduğu kaba yönetimler kitleleri uzunca bir süredir kendi rengine boyamaktadır. Yeteneksiz tecrübesiz, hiç bir dayanağa yaslanamayan ve içi boş siyaset yaklaşımları kitlelerin celladı olmaktadır. Merhametsiz siyaset de bu köksüz, maddeci yapılanmanın en belirgin sonucudur. Bu gün sadece madde kavramı ile şekil bulan batı kökenli siyaset modelleri halka, refah ve huzur getirme kuru vaadinden öteye gidememektedir. Çünkü bu söylevler, tamamen çıkar ilişkisi üzerine kurulu bir düzenin içinde, öylece hayat bulmuştur. Oysa halklar için refah, huzur, adalet, getirecek siyaset, sadece madde kavramı ile beslenen değil, aynı zaman da maneviyat ile birlikte kök salarak ete kemiğe dönüşerek şekillenen siyaset modelledir. Bu iki kavram üzerine hayat bulan o aranan modeli hayal eden ve tasarlayan çok yönlü siyasetçiler de yok değil siyaset arenasında. Bu iki kavram üzerine inşa edilmiş ergonomik model önerilerine örnek olacak bir isim geçti türk siyasetinden. O mümtaz şahsiyet farklı kesimlerin ortak kanısı ile mutabık kalınarak bu gün bile parmakla gösterilebilen bir isim olan, Profösör Doktor Necmettin Erbakan'dır. "Önce ahlak ve maneviyat " söylevi ile yola çıkarak, siyaseti arındırma hülyasını kuran Profosör Doktor Necmettin Erbakan, türk siyasal tarihine, tüm özverisiyle eskimeyecek bir model armağan etmiştir. Bu model "gülümseyen siyaset" modelidir. Erbakan siyaseti, 21. yüzyılın köhnemiş sosyal ilişkilerine yaşamını yitirmesine rağmen halen taze kan olmaktadır. Çünkü insanlık ideolojik ve ekomonik kaygılar nedeniyle ruhunu ve bedenini savaşlara teslim etmiştir. Bu savaşlarda yarını olacak neslini yok etmektedir. Erbakan siyasetinini söylevlerini araştırdığınızda barış, huzur, saadet, kokmaktadır. Onun siyaset dili incelendiğinde, günümüzde kuru söz dalaşından öteye gidemeyen, dayanaksız, gücün hükmüyle dillendirilen avam siyasetini kabul etmeyen üslup tarzı resmedilmektedir. Çünkü tüm bu avam siyaseti, betimlemelerin aksine, onun siyaseti usta bir zekanın ürünü, akılcı, köklü, zarif, üst düzey söylevleriyle süslediği, uslup ustalığıyla siyasetdaşlarına fark atarak, güncelliğini bugün bile korumaktadır. Çalışmamız Erbakan'ın Türkiye'de ve dünyada unutulmuş ve aranan siyaset uslubunu ele-alarak söylevlerini günyüzüne çıkarmaktadır. Aynı zamanda çalışmamız, hocanın zarif devletçilik anlayışını, yaşamında kurulmasına öncülük ettiği kurumların bu geleneği ne kadar koruduklarına dair detayları da analiz etmeyi hedeflemektedir. Bu doğrultuda karşılaştırmalı incelemeler yapıldıktan sonra günümüz siyasetçilerinin üslup hatalarını da dikkate alarak, çeşitli tavsiye ve öneriler sunulacaktır. Makalemizde yer verilen bu analizler sayesinde günümüz siyasetçilerine model olması, farkındalık oluşturması ve ışık tutması, hedeflenmiştirWithout a doubt, politics and subtlety are inseparable. These two phenomena, which nourish each other with vital links because of the dirty political structures today, have fallen apart, forgotten. The rough management kits that are lacking in elegance are painted in their own color, which is a long one. Inexperienced, unable to comply and hollow politics approaches become slaves to masses. Brutal politics is also the most obvious result of this rootless, materialist structure. The westernoriginated political models that find shape with the concept of matter today can not go beyond the promise of bringing to the people, prosperity and peace. Because these speeches are based on purely interest-based relations. However, prosperity, peace, justice and politics are not only nourished by the notion of matter but also by politics modeled by turning to the skeleton by rooting with spirituality for the people. There is not a multifaceted politician who imagines and designs the sought-after model that comes to life on these two concepts, not in politics. It is a name that will be an example of the ergonomic model proposals built on the two concepts that are mentioned in the book. He is Professor Necmettin Erbakan, a distinguished personality, a name that can be displayed even by finger today, in agreement with the common belief of different sectors. Professor Necmettin Erbakan, who founded the policy of purifying politics by setting out on the path of "Firstly ethics and spirituality", presented a model to Turkish political history with all its self-sacrifice. This model is “smiling politics". Erbakan’s politics are still fresh blood despite the death of 21st century unfriendly social relations. Because humanity has delivered its soul and body to wars dve to ideological and economic concerns. It will be able to destroy the next generation in these wars. People go to the highest level in material sciences and push conditions to spaces and time. Today human beings have been able to reach the outside of the world, even outside of their own atmosphere. Despite all these unforeseen progresses, mankind is far behind in the knowledge of self-recognition. Thus, the person who does not know himself can not design the spaces and the works he needs. This complete unrecognition has created artificial spaces and appliances. Erbakan's policy is to define more people's needs. It identifies human nature and also targets material needs. Self-awareness is directed at finding and correcting missing, defective, abilities. With this aspect, mistakes are more vital to compensate and natural and spiritual needs. Erbakan also looks at the subject in full view of this point of view. It will not be possible to produce a useful product for a person who is hungry in nature and can not be spiritually fed. For that reason, the development of the society will go as far as one time and eventually it will be blocked. This state of humankind has a vicious, nontransformational outburst. According to Erbakan, if a person feeds his or her own material and cares about his life, he reflects the situation of a worker who has become self-deprecating, thinking only of himself, "How can I put an iron between the machines to impede the operation of the plant?’’. How is it possible to produce a work with this mood?. Yet he needs an ideology that will motivate him spiritually. This ideal would be firstly conceived of as "morality and spirituality", it will be able to fill the human beings up to their marrow and make it equip. When his political language is examined, a stylistic style is depicted that does not accept the prejudiced politics of today, which can not go beyond a dry promise. Because, contrary to all this popular politics, maintains its update even today, making a difference to its politicians with the ingenuity that politics adorned by the product, rational, rooted, elegant, high-level discourse of a master intelligent

    A Research on Profiles of General High School Students in the Town Center of Kırıkkale

    No full text
    Bu çalışmanın amacı Kırıkkale il merkezinde bulunan genel liselerde öğrenim gören gençlerin profillerini belirlemektir. Bu amaca ulaşmak için öğrencilerin aile, eğitim, boş zamanları değerlendirme ve öğrenim görülen kurumdan beklentileri içeren bir ölçme aracı geliştirilmiştir. Elde edilen veriler SPSS programında analiz edilmiş ve yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda; öğrencilerin çoğunluğunun orta sosyo-ekonomik düzeyde bulunan ailelerden geldikleri görülmüştür. Boş zamanlarını müzik dinleyerek ve TV izleyerek geçirme, eğitim kurumlarında daha çok spor alanı ve bilgisayar bulunmasını isteme, nitelikli yüksek öğretim kurumlarında eğitim alarak kendilerini geliştirmeyi isteme diğer bulgulardır. Ayrıca kız öğrenciler okullarında güzel sanatlara daha çok yer verilmesini, okul öncesi eğitim almış öğrenciler ise okullarda daha sıkı disiplin uygulamalarına gereklilik olduğunu belirtmiştir.The purpose of this research is to examine the profiles of the young individuals attending general high schools in the town center of Kırıkkale. For this purpose, a measuring device including students‘ family status, education level, spending their leisure time and expectations from the education institute they attend was developed. Collected data was analyzed and interpreted by means of SPSS. The research revealed that most of the students come from families of medium socioeconomic level. The findings about their leisure time activities can be mentioned as listening to music and watching TV. As for the findings regarding expectations from schools, they generally wish to be provided with sports area and computer facilities, and to develop themselves by attending qualified higher education institutions. Besides; female students expressed that more emphasis must be attached to the fine arts while the participants who studied pre-school education stated that more rigid disciplinary practices must be used

    Political and media relations in the digital age: An analysis on the 2019 local elections

    No full text
    İnternet çağının göçmenleri ve yerlileri olarak sanal mecraların her geçen gün birçok alana entegre edildiğini görmekteyiz. Bunlardan birisi de siyasal iletişim alanıdır. Siyasi parti ve aktörleri, geleneksel propaganda yöntemlerinin dışında artık sosyal medya ağlarını da aktif olarak kullanmaktadırlar. Bu bağlamda günümüzde en önemli sıcak açıklamalar bile siyasetçilerin sosyal medyalarından duyurulup, takip edilir olmuştur. Bahsi geçen değişime hizmet eden sosyal medyaların öne çıkan en önemli özellikleri arasında; ergonomikliği, rakip partiler arası sağladığı fırsat eşitliği, kitlesel etki gücü ve kolay ulaşılabilir olma özelliği yatmaktadır. Söz konusu durum sadece siyasi parti ve aktörler için değil ayrıca seçmen içinde geçerlidir. Hazırladığımız bu çalışma ile bahsi geçen fırsatları partilerin nasıl değerlendirdiğini gözler önüne sererek, gelecek dönemler için önermeler yapılabilme imkânı sağlanması amaçlanmaktadır. Çalışmamızın sınırlılığı Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı partilerinin Facebook ile Twitter sosyal ağı kullanımıdır. Araştırmamızda 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde, propaganda faaliyetlerinin en yoğun olduğu 1-31 Mart tarihi tercih edilmiştir. Çalışmada nitel ve nicel yöntemlere başvurarak, çeşitli başlıklarda veriler toplanmıştır. Tezimiz, Chomsky ve Herman'ın propaganda modeline dayandırılarak hazırlanmıştır. Öte yandan yapılan literatür araştırmasında iki sosyal ağın karşılaştırmalı bir şekilde değerlendirildiği çalışmalara rastlanmamıştır. Bir seçim dönemi sanal propaganda süreci günlüğü niteliğinde olan çalışma aynı mantıktan hareketle bu yönde ilerlemeleri, değişimleri ve etkileri tespit ederek partilerin uzun dönem performansını da bilimin faydasına sunma arzusundadır.As immigrants and locals of the Internet age, we see that virtual media are integrated into many areas every day. One of them is the field of political communication. Political parties and actors are now actively using social media networks, as well as traditional propaganda methods. In this context, even the most important hot explanations today have been announced and followed by politicians' social media. Among the most important features of social media that serves the aforementioned change, it is ergonomics, equality of opportunity between rival parties, mass impact power and easy to reach. This applies not only to the political party and actors, but also within the electorate. With this work we have prepared, it is aimed to provide an assessment for future periods by revealing how the parties evaluate the opportunities mentioned. The limited ness of our study is the use of the social network of Cumhur İttifakı and Millet İttifakı on Facebook and Twitter. In our research, March 31, 2019 local elections, the date of March 1-31, where propaganda activities are the busiest, was preferred. In the study, data were collected in various topics by resorting to qualitative and quantitative methods. Our thesis, is based on the propaganda model of Chomsky and Herman. On the other hand, the literature study found that there were no comparative evaluations of the two social networks. The work, which is a daily of an election period virtual propaganda process, is a desire to identify the progress, changes and effects in this direction by the same logic and to present the long-term performance of the parties to the benefit of science

    ACİL SERVİS SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ÇALIŞAN GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI, GÖRÜŞLERİ ve MARUZ KALDIKLARI RİSKLER

    No full text
    Amaç: Bu araştırma, acil servis sağlık çalışanlarının çalışan güvenliği uygulamaları, görüşleri ve maruz kaldıkları riskleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı olarak yapılan araştırmanın evrenini beş kamu hastanesinin acil servislerinde çalışan 330, örneklemi ise 260 sağlık çalışanı oluşturmuştur. Etik kurul onayı, kurumlardan izin ve katılımcılardan sözlü bilgilendirilmiş onam alınmıştır. Veriler, anket formu ile toplanmış ve IBM SPSS Statistics Version 20 ile analiz edilmiştir. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalamasının 33,02±7,293, acil serviste çalışma yılı ortalamasının 5,03±3,993 ve günlük hasta sayısı ortalamasının161,18±84,077 olduğu, son bir yıl içinde %42,3 ‘ünün kesici delici alet yaralanmasına, %60,0’ının kan ve vücut sıvıları ile temasa maruz kaldığı, %54,2’unun müdahale sırasında koruyucu ekipman kullandığı, %67,3’ünün acil serviste çalışırken şiddete maruz kaldığı, %73,5’inin olay bildirimi yapmadığı görülmüştür. Katılımcıların %79,6’sı ulaşılabilir alanlarda yeterli el antiseptiği bulundurulduğunu,%72,7’si sağlık taramalarının düzenli yapıldığını, %63,8’i acil servis çalışma risklerine yönelik aşılama programına alındığını ,%64,2’si fiziksel, sosyal ve bireysel açıdan çalışma ortamının çalışanlar için uygun şartlarda olmadığını belirtmişlerdir Katılımcıların cinsiyetleri, meslekleri, eğitimleri, çalışma süreleri ve hizmet içi eğitim alma durumları ile çalışan güvenliği uygulamalarına ilişkin ekipman kullanma durumları arasındaki farklar istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0,05). Sonuç ve Öneriler: Katılımcıların koruyucu ekipman kullanma oranının orta düzeyde olduğu, önlenebilir nedenlerle ortaya çıkan risklere maruz kaldıkları ve çalışan güvenliğini sağlamaya yönelik uygulamalara ilişkin olumsuz görüş bildirenlerin olduğu belirlenmiştir. Araştırmanın sonuçlarından hareketle çalışanların korunmasına yönelik kurumsal ve bireysel eğitim ve güvenlik tedbirlerinin alınarak uygulamaya konulması önerilir

    Kadınların Beden İmajı ve Cinsel Fonksiyon Durumlarının Beden Kitle İndeksi ile İlişkisinin Belirlenmesi

    No full text
    Giriş: Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) obeziteyi vü BKİ cutta aşırı ve anormal yağ birikimi olarak tanımlamaktadır. Kadınların beden kitle indeksi (BKİ) ile cinsel disfonksiyon ve beden imajı algısı arasındaki ilişki araştırılması gereken bir konudur. Amaç: Araştırma, kadınların beden imajı ve cinsel fonksiyon durumlarının BKİ ile ilişkisinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Nedensel karşılaştırma araştırması olarak yapılan çalışmanın evrenini 1-31 Ocak 2015 tarihleri arasında Adana Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi/Doğumevi Polikliniklerine başvuran cinsel aktif kadınlar, örneklemi ise araştırmaya gönüllü 84 kadın oluşturmuştur. Araştırma öncesi etik kurul onayı ve izinler alınmıştır. Veriler, araştırmacılar tarafından hazırlanan 20 soruluk anket formu, geçerlilik ve güvenirliği Rosen ve arkadaşları tarafından yapılan ve 6 alt boyuttan oluşan “Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği” (KCFÖ) ve geçerlilik ve güvenirliği Secord ve Jourard tarafından yapılan ve 40 maddeden oluşan “Beden İmajı Ölçeği” (BİÖ) ile toplanmıştır. Veriler, SPSS 22.0 for Windows programında sayı, yüzde, aritmetik ortalama ve t-testi ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Tamamı kadın olan katılımcıların yaş ortalamasının 32,76±8,206 olduğu, %65,5’inin 35 yaş ve altı yaş grubunda olduğu, %75’inin BKİ’nin 30 ve üzeri olduğu, %96,4’ünün evli, %61,9’unun ortaokul ve altı eğitim düzeyine sahip olduğu, %79,8’inin çalışmadığı, %91,7’sinin sosyal güvencesinin bulunduğu, %67,9 orta düzeyde gelire ve %86,9’unun ise çekirdek aileye sahip olduğu görülmüştür. Katılımcıların eşlerinin yaş ortalamasının 37,10±9,442 olduğu, %52,4’ünün 36 yaş ve üstü olduğu, %58,3’ünün ortaokul ve altı eğitim düzeyine sahip olduğu ve %96,4’ünün çalıştığı görülmüştür. Katılımcıların, gebelik ortalamasının 2,95±1,913 olduğu, doğum ortalamasının 2,18±1,253 olduğu, düşük ortalamasının 0,37±0,708 olduğu, kürtaj ortalamasının 0,46±1,011 olduğu ve yaşayan çocuk ortalamasının 2,17±1,240 olduğu, %8,3’ünün kronik veya metabolik herhangi bir hastalığı olduğu görülmüştür. Katılımcıların BİÖ ortalamasının 159,42±21,81 olduğu, KCFÖ istek alt boyutu puan ortalamasının 3,58±1,04 olduğu, uyarılma alt boyutu puan ortalamasının 4,13±1,20 olduğu, lubrikasyon alt boyutu puan ortalamasının 4,87±1,31 olduğu, orgazm alt boyutu puan ortalamasının 4,73± 1,30 olduğu, doyum alt boyutu puan ortalaması 4,54±1,29 olduğu, ağrı alt boyutu puan ortalamasının 4,36±1,56 olduğu, KCFÖ toplam puan ortalamasının ise 26,23±6,07 olduğu görülmüştür. Katılımcıların BKİ ile KCFÖ puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05). BKİ ile BİÖ puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p=0,005). Sonuç ve Öneriler: Katılımcıların çok az düzeyde cinsel disfonksiyon yaşadığı, BKİ ile KCFÖ puan ortalaması arasında istatistiksel bir fark olmadığı, beden imajının genel olarak olumlu algılandığı, aynı zamanda BKİ arttıkça beden imajının olumsuz algılandığı görülmüştür. Sağlık profesyonelleri kadınların gerek beden sağlığı gerekse ruh sağlığını geliştirmek ve korumak amacı ile kilo vermeleri konusunda destek olmalı ve kadınları motive etmelidir

    BEDEN KİTLE İNDEKSİ İLE KULLANILAN AİLE PLANLAMASI YÖNTEMLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ

    No full text
    Amaç: Bu çalışma, beden kitle indeksi ile aile planlaması yöntemlerinin kullanılma durumları arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı olarak yapılan araştırmanın evrenini bir Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi/Doğumevi Polikliniklerine başvuran cinsel aktif kadınlar oluşturmuştur. Örneklemi ise araştırmaya gönüllü 107 kadın oluşturmuştur. Araştırma öncesi etik kurul onayı ve kurum izni ve katılımcılardan sözlü aydınlatılmış onam alınmıştır. Veriler, araştırmacılar tarafından hazırlanan anket formu ile yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak toplanmıştır. Anket formu katılımcıların sosyo-demografik özellikleri ve aile planlaması yöntemlerini kullanma durumlarına ilişkin 26 sorudan oluşmuştur. Veriler, SPSS 22.0 for Windows programında sayı, yüzde, aritmetik ortalama ve ki-kare testleri ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Tamamı kadın olan katılımcıların yaş ortalamasının 33,22±8,566 olduğu, %62,6’sının 35 yaş ve altı yaş grubunda, %97,2’sinin evli, %61,7’sinin ortaokul ve altı eğitim düzeyine sahip olduğu, %82,2 sinin çalışmadığı, %91,6’sının sosyal güvencesinin bulunduğu, %66,4’ünün orta gelir düzeyinde olduğu ve %84,1’inin çekirdek aileye sahip olduğu, %12,1’inin kronik veya metabolik bir hastalığı olduğu ve %22,4’ünün sigara kullandığı, %79,4’ünün 30 ve üstü beden kitle indeksine sahip olduğu görülmüştür. Katılımcıların eşlerinin yaş ortalamasının 37,42±8,520 ve % 56,1’inin 36 yaş ve üzeri yaş grubunda olduğu, %61,7’sinin eğitim durumunun ortaokul ve altı seviyede olduğu, % 95,3’ünün ise çalıştığı görülmüştür. Katılımcıların ortalama gebelik sayısının 3,16±2,057, ortalama doğum sayısının 2,41±1,498, ortalama düşük sayısının 0,43±0,741, ortalama kürtaj sayısının 0,35±0,741, ortalama yaşayan çocuk sayısının ise 2,36±1,476 olduğu görülmüştür. Katılımcıların %61,7’sinin bir sağlık profesyonelinden aile planlaması danışmanlığı aldığı, danışmanlık alanların %42,4’ünün bu hizmeti ebeden aldığı, %30,8’inin genel olarak aile planlamasına ilişkin bilgi için en çok arkadaşlarına danıştığı, %81,3’ünün şu anda herhangi bir aile planlaması yöntemi kullandığı, aile planlaması yöntemi kullananların %48,3 ile en çok RİA kullandığı görülmüştür. Herhangi bir gebelikten korunma yöntemi kullanmayanlar ise %40,0 ile kendileri istemediği için aile planlaması yöntemi kullanmadıklarını ifade ettikleri görülmüştür. Katılımcıların beden kitle indeksi ile kronik veya metabolik bir hastalığı olma, sigara kullanma, aile planlaması danışmanlığı alma, danışmanlığı kimden aldığı, aile planlamasına ilişkin bilgi için başvurduğu yerler, aile planlaması yöntemi kullanmama durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0,05). Sonuç: Katılımcıların çoğunluğunun bir sağlık çalışanından ve en çok ebeden danışmanlık aldığı ve çoğunluğun herhangi bir aile planlaması yöntemi kullandığı, beden kitle indeksi ile Aile planlaması yöntemlerinin kullanılma durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı belirlenmiştir

    Kadınların Beden İmajı ve Cinsel Fonksiyon Durumlarının Beden Kitle İndeksi ile İlişkisinin Belirlenmesi

    No full text
    Amaç: Araştırma, kadınların beden imajı ve cinsel fonksiyon durumlarının beden kitle indeksi ile ilişkisinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmanın evrenini bir Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi polikliniklerine başvuran cinsel aktif kadınlar, örneklemi ise araştırmaya gönüllü 84 kadın oluşturmuştur. Araştırma öncesi etik kurul onayı, kurum izni ve katılımcılardan sözlü aydınlatılmış onam alınmıştır. Veriler, araştırmacılar tarafından hazırlanan anket formu, “Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği” ve “Beden İmajı Ölçeği” ile toplanmıştır. Veriler, IBM SPSS Statistics version 20,0 ile analiz edilmiştir. Bulgular: Tamamı kadın olan katılımcıların yaş ortalamasının 32,76±8,20 olduğu, %65,5’inin 35 yaş ve altı yaş grubunda olduğu, %75’inin beden kitle indeksinin 30 ve üzeri olduğu, %96,4’ünün evli, %61,9’unun ortaokul ve altı eğitim düzeyine sahip olduğu, %79,8’inin çalışmadığı, %91,7’sinin sosyal güvencesinin bulunduğu, %67,9 orta düzeyde gelire ve %86,9’unun ise çekirdek aileye sahip olduğu görülmüştür. Katılımcıların eşlerinin yaş ortalamasının 37,10±9,44 olduğu, %52,4’ünün 36 yaş ve üstü olduğu, %58,3’ünün ortaokul ve altı eğitim düzeyine sahip olduğu ve %96,4’ünün çalıştığı görülmüştür. Katılımcıların, gebelik ortalamasının 2,95±1,91 olduğu, doğum ortalamasının 2,18±1,25 olduğu, düşük ortalamasının 0,37±0,708 olduğu, kürtaj ortalamasının 0,46±1,01 olduğu ve yaşayan çocuk ortalamasının 2,17±1,24 olduğu, %8,3’ünün kronik veya metabolik herhangi bir hastalığı olduğu görülmüştür. Katılımcıların beden imajı ölçeği ortalamasının 159,42±21,81 olduğu, Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği stek alt boyutu puan ortalamasının 3,58±1,04 olduğu, uyarılma alt boyutu puan ortalamasının 4,13±1,20 olduğu, lubrikasyon alt boyutu puan ortalamasının 4,87±1,31 olduğu, orgazm alt boyutu puan ortalamasının 4,73± 1,30 olduğu, doyum alt boyutu puan ortalaması 4,54±1,29 olduğu, ağrı alt boyutu puan ortalamasının 4,36±1,56 olduğu, Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği toplam puan ortalamasının ise 26,23±6,07 olduğu görülmüştür. Katılımcıların ölçeklerden aldıkları puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05). beden kitle indeksi ile Beden İmajı Ölçeği puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p=0,005). Sonuç:Katılımcıların çok az düzeyde cinsel disfonksiyon yaşadığı, beden kitle indeksi ile Kadın Cinsel Fonksiyon Ölçeği puan ortalaması arasında istatistiksel bir fark olmadığı, beden imajının genel olarak olumlu algılandığı, aynı zamanda beden kitle indeksi arttıkça beden imajının olumsuz algılandığı görülmüştür. Sağlık profesyonelleri kadınların gerek beden sağlığı gerekse ruh sağlığını geliştirmek ve korumak amacı ile kilo vermeleri konusunda destek olmalı ve kadınları motive etmelidir
    corecore